Tekfen Jeneratör Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler, Yeni Şeyler Rehberi programında yaptığı değerlendirmelerde Almanya'da 11 bini bulan biyogaz tesislerinden Türkiye'de sadece 50 adet bulunduğunu, bunun da ciddi bir fırsatın kaçması anlamına geldiğini dile getirdi. Başeğmezler, kendini 3 yıl gibi kısa sürede amorti eden sistemlerin 100 büyükbaş hayvana sahip çiftlikler için bile ciddi bir gelir kapısı haline gelebileceğini söylerken, hem çiftlikte atılan dışkıların enerjiye dönebileceğini hem de çitliğin ısıtılmasının bu yöntemle sağlanabileceğini vurguladı:
"Enerji olmazsa olmazımız. Türkiye'nin en önemli cari açık yaratan kaynaklarından biri enerji. Biyogaz maalesef öne çıkmamış ama çok büyük potansiyeli olan bir enerji kaynağı. Aynı güneş gibi tamamen bedava bir kaynak. Elbette elde etmek için bir kurulum maliyeti var ama sonrası bedava. Hayvan dışkısından olabiliyor, çöpten ve su arıtmadan elde edebiliyoruz. Bunların hepsi bizde var ama kullanmıyoruz. Bunlar zaten kurtulmaya çalıştığımız kaynaklar. Dışkıları biyogaz üretiminden sonrasında da gübre olarak kullanabiliyoruz. Maalesef pazar çok oluşmamış durumda. Siz fayda satıyorsunuz. Ama insanlar bunu göremiyorlar. 3 senede kendini amorti eden bir yatırım yapıyorsunuz. Güneş enerjisinden çok daha hızlı geri dönüyor. Güneş enerjisinde çok büyük alanlara ihtiyaç var biyogazda bu durum söz konusu değil. Ama en önemlisi kurtulmak istediğiniz şeylerden enerji elde ederek kurtuluyorsunuz.
Almanya'da 11 bin biyogaz dönüştürücüsü var. Türkiye'de bunun sayısı sadece 50 ve bunları da çok verimli çalıştıramıyoruz. İyi işletmek gerekiyor biyogaz tesislerini. Güneş enerjisini kurduğumuzda bakım masrafı çok az. Ama biyogaz için daha çok bakım masrafı gerekiyor. Ama bakım maliyetlerini göz önünde bulundursanız bile biyogaz çok daha yüksek getirisi olan bir enerji türü. Biyogaz tesisi organik her tür malzemeden üretebiliyoruz ve bunu enerjiye çevirebiliyoruz. Ama bununla da kalmıyor enerji üretirken aynı zamanda sıcak hava ve sıcak su üretimi de yapabiliyoruz. Örneğin bir hayvan çiftliği düşünün: Ben dışkısını kullanarak elektriğimi ürettim. Bunu şebekeye sattım. Ama aynı zamanda makinenin ürettiği ısıyı kullanarak hayvanları kışın ısıtabilirim. Biz bunu enerjiye dönüştürmesek çiftlikler hayvan pisliklerini atacak yer arıyorlar. Minimum 100 büyükbaş hayvan ile bu yapıyı kurmak mümkün olabilir. Alabileceğimiz güç 15 kilowatt seviyesinde olacaktır. Kurulduktan sonra senkronize sistemlerle büyütmek mümkün. Ne kadar büyük olursa verimi o kadar yüksek oluyor.
Çöple ilgili birçok çalışma yapıldı. Devlet üretilen enerjiyi sizden satın alıyor, şebekeye devamlı elektrik basabiliyorsunuz. Eğer yer bulursanız ısıyı da satabilirsiniz. Yaklaşık 35 milyar kilowatt potansiyelimiz var. Yeni kurulacak olan nükleer santralimiz 42 milyar kilowatt. Nükleer santral belli bir merkezde ve oradan bütün ülkeye yaymaya çalışıyorsunuz. Ama biyogaz tesisleri Türkiye'nin her yerinde olacağı için dağıtım maliyetlerinden ve dağıtım sırasında oluşacak kayıplardan kurtuluyorsunuz. Enerjiyi ürettiğiniz yerde tüketmeniz lazım. Nükleer santralı kurmak seneler sürüyor. Ama bir biyogaz tesisini 3 ayda kurup hemen enerji elde etmeye başlayabilirsiniz.
Çöplüklerde daha önceki yıllarda patladığını gördüğümüz gazı bu sistemle boşaltırsak hem daha güvenli bir çöp alanına kavuşur hem de bundan gelir elde edebiliriz. Eğer bir kredi ve destek çalışması yapılabilirse hayvansal tarım yapan şirketler bu işe girebilirler. Sonuçta kendini 3 yılda amorti eden bir iş için kredi almak mümkün olabilir. Şu anda hayvancılık yapan çiftçilerin bunu alacak gücü yok ama 3 sene kar etmeyip sonrasında bundan para kazanmak mümkün olabilir. Bu kadar hızlı geri dönen bir yatırım yok. Biyogazın tüm tasarımını yüzde 100 yerli yapan tek firmayız. Türkiye'nin bu konuda Ar-Ge yapan ilk şirketiyiz. Fabrikamızda Ar-Ge yapıyoruz. 35 kişilik mühendislik ekibi devamlı çalışıyorlar. Bunun dışında hibrit jeneratör de yaptık. Hep başımıza icat çıkarmayın derler, biz icat çıkartıyoruz."