TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nden Doç. Dr. Toğrul İsmayıl ise zirvenin sonuç bildirgesinde yer alan Rusya eleştirileriyle ilgili "Sürekli tek taraflı olarak Rusya'nın suçlanması haksızlık gibi görünüyor. Burada Batı'nın da tahriklerini unutmamak gerekiyor" diye konuştu.
Belçika'nın başkenti Brüksel'de 29 ülke liderinin katılımıyla gerçekleştirilen NATO zirvesi sonuç bildirgesinde son dönemde Rusya'nın "siyasi amaçlarına ulaşmak için kuvvet kullanımını da içeren saldırgan eylemlerinin" Avrupa-Atlantik güvenliğini ve uluslararası istikrarı azalttığı savunuldu. Bildirgede NATO'nun Rusya ile uluslararası hukuk ve uluslararası yükümlülüklere saygı çerçevesinde bir ortaklığa halen inandığı ifade edilirken "Rusya'nın tutumu nedeniyle" böyle bir ilişki kurulmasının mümkün olmadığı ileri sürüldü.
"ALMANYA ÜZERİNDEN TÜRKİYE'YE SOPA GÖSTERİLİYOR"
NATO'nun Türkiye'nin güvenlik endişelerini gidermediğini ifade eden Caşın, "O bakımdan Almanya üzerinden de Türkiye'ye sopa gösterildiğini düşünüyorum. Nitekim Türkiye'nin en önemli tehdit algısı olan CENTCOM'un Suriye sınırındaki varlığı devam ediyor. Her ne kadar olumlu açıdan baktığımızda Menbiç'te birtakım adımlar atılsa da henüz YPG'nin silah bırakmadığını görüyoruz. Bu bakımdan Türkiye'ye her ne kadar Suriye konusunda yardım edileceği taahhüt edilse dahi Türkiye'nin güvenlik endişelerinin giderilmediğini ve terörle mücadelede istediği desteği alamadığını düşünüyorum" diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN İTTİFAKIN DIŞINA İTİLEMEYECEĞİ ORTAYA ÇIKTI"
"AVRUPA VE ATLANTİK ARASINDA CİDDİ GÖRÜŞ FARKLARI VAR"
Trump başkanlığında ABD'nin istikrarsız bir tutum sergilediğini, bir gün Almanya'ya, bir gün Çin'e karşı başka başka açıklamalar yaptığını belirten Caşın, "[Trump'ın] NATO'yu kuran ana devlet olarak ‘Kumbaramıza saldırmak için kurulan bir teşkilattır' demesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Ama NATO'yu kuran, Washington anlaşmasıyla ABD'dir. Burada statüko devam edecek mi ve demode dediği NATO'nun içine ABD yeniden geri çekilecek mi soruları önümüzde duruyor. Eğer Rusya'yı ya da savunma harcamalarını gerekçe göstererek ABD, Almanya'daki askerlerini çekerse burada kazanan taraf Rusya olacaktır. İkinci olarak Sayın Putin'in görüşlerine bakalım: Sayın Putin Rusya'nın hiçbir zaman NATO'nun düşmanı olmadığını ifade etti ve füze kalkanı meselesi dahil Rusya'nın uzlaşı içinde olduğunu biliyoruz" diye konuştu.
"PUTİN'İN AÇIKLADIĞI ÇOK KUTUPLULUK GÖRÜŞÜ BUGÜN ÖN PLANDA"
"Burada soru şu; Brezinski'nin ortaya attığı gibi Rusya'yla uzlaşı içinde olan güçlü bir NATO oluşturmak mı önemli, yoksa Rusya'yı düşman ilan edip onunla mücadele etmek mi? Bana göre NATO'nun genel duruşu, ittifakın içindeki pek çok ülke bu görüşü paylaşıyor, Rusya'yla bir uzlaşının Avrupa-Atlantik coğrafyasına barış ve istikrarı getireceğini düşünüyor. Ben de böyle düşünüyorum. Kırım'daki durum tartışılabilir ancak genel olarak Rusya-NATO ilişkilerine baktığımızda Rusya'nın tutumuna karşı NATO'nun da Baltık'tan Karadeniz'e kadar NATO'nun tatbikatlarını arttırması da Rusya tarafından hoş karşılanmıyor. Rusya, Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO üyeliğine kırmızı çizgi olarak bakıyor. Bu bakımdan bir normalleşmenin olabilmesi için bir uzlaşı platformunun olabilmesi gerekiyor. Ancak ben Trump'ın sıkıntısının kendi iç politikasından kaynaklandığını düşünüyorum. Seçimin üzerinden iki sene geçmesine rağmen Trump yargı dahil ABD içindeki sorunlardan dolayı Rusya'yla ilişkileri normalleştiremiyor. Önümüzdeki hafta Helsinki'de yapılacak toplantının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Acaba Çin'e ticaretinde 300 milyar dolar, Avrupa'ya ticaretinde 125 milyar dolar açık veren ABD bu şekilde kavgayla süper devlet pozisyonunu sürdürebilir mi? Ben, Başkan Putin'in Münih'te açıklamış olduğu çok kutupluluk görüşünün bugün daha ön plana çıkmış olduğunu düşünüyorum. Yani ABD süper güç pozisyonunu kaybetti ki müttefiklerine daha fazla baskı yapıyor ve bu da NATO'nun müttefikler arasındaki ‘birimiz hepimiz, hepimiz birimiz' algısını zayıflatıyor. ABD kurucu devlet olarak NATO'yu bu kadar sık eleştiriyorsa burada bir sıkıntı var demektir. Ve bu sıkıntının aşılması gerekiyor. Yeniden büyük NATO'yu kurmak, bütün müttefiklerin bunu desteklemesiyle olabilir."
"TÜRKİYE'NİN S-400'LER KONUSUNDAKİ KARARLI TUTUMU SONUÇ VERDİ"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "S-400'leri aldık, 2019'da teslimatları yapılacak. Biz NATO'dan uzaklaşmıyoruz. Yunanistan'da da S-300 var, bunlar sorun olmuyor da bizim aldığımız S-400 niye sorun oluyor?" dediğini, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in de "Türkiye çok stratejik bir müttefiktir" dediğini kaydeden Caşın, "Burada şu resmi görüyoruz; Türkiye'nin NATO üyesi olması, onun Rusya ile ilişkilerini bozmasına gerekçe değil. Burada Türkiye'nin dış politikasındaki kararlı tutumunun sonuç verdiğini düşünüyorum ki NATO Genel Sekreteri ‘Her ülke kendi silah sistemini almakta serbesttir' açıklamasını yapmıştır. Yani Türkiye'nin, S-400 meselesi dahil olmak üzere Rusya ile olan işbirliğinde, ABD'nin baskısına ve F-35'leri öne sürmesine karşın, kararlı bir tutum sergilediğini görüyoruz" diye konuştu.
"ELEKTRONİK İSTİHBARATTAN BİRAZ ANLAYAN, S-400'LERİN F-35 BİLGİLERİNİ RUSYA'YA AKTARMASININ MÜMKÜN OLMADIĞINI BİLİR"
"PUTİN-TRUMP GÖRÜŞMESİNİN ARDINDAN SÜRPRİZLER OLABİLİR"
"SÜREKLİ TEK TARAFLI OLARAK RUSYA'NIN SUÇLANMASI HAKSIZLIK"
NATO sonuç bildirgesinde Rusya'nın Avrupa-Atlantik güvenliğine zarar verdiği ifadelerini Sputnik'e değerlendiren TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden Doç. Dr. Toğrul İsmayıl da, "Rusya'ya yönelik bu ifadelerin nedeninin son dönemlerde ABD başta olmak üzere NATO'daki öncül devletlerin, Rusya'nın Ukrayna politikası ve Gürcistan politikası sonucunda gerçekleşen olay olduğunu düşünüyorum. Ama burada sürekli tek taraflı olarak Rusya'nın suçlanması haksızlık gibi görünüyor. Burada Batı'nın da tahriklerini unutmamak gerekiyor" dedi.
"NATO'NUN RUSYA'YLA İLGİLİ SÖYLEMLERİ TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİNİ ETKİLEMEZ"
Türkiye'nin Rusya'dan alacağı S-400 hava savunma sistemleri konusunda NATO'nun rahatsızlığının bilindiğini kaydeden İsmayıl, "NATO'dan özellikle Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerinin alması konusunda sürekli tedirginliklerini bildiriyorlar, hatta ABD bunu F-35 projesiyle bağlantılandırmaya çalıştı, sürekli Türkiye'ye baskı yapıyor. Ama unutmamak gerekiyor ki maalesef üzülerek söylüyorum Rusya'nın içinde de bazı kesimler Türkiye-Rusya yakınlaşmasına sıcak bakmıyorlar. Bunlar olan şeylerdir. Türkiye, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir devlet. Dolayısıyla ulusal çıkarlar bazı konuları gerektiriyor ki bu da ABD'nin görüşleriyle örtüşmeyebilir. Türkiye ile NATO müttefiki olmasına rağmen ABD'nin Suriye'de yürüttüğü politikalar çoğu zaman Türkiye'yle ters düştü. Bu tür meselelerin siyaseten çözülmesi gerekiyor. Tabii ki Türkiye'ye, Rusya'ya baskı olabilir. Ama Türkiye-Rusya ilişkilerini NATO üzerinden Batı üzerinden okumak doğru değil. Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerinin olumlu yönde gelişmesi gerekiyor. Bu, bölgenin istikrarı için önemli şartlardan biridir. Ne kadar zor şartlarda olsa da iki ülkenin sorunlarını işbirliği içinde çözmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.