Çocuğa yönelik cinsel istismar ve kaçırma vakalarında yaşanan artış, toplumun bir kısmında 'idam' cezasının yeniden uygulanmasına yönelik bir talep oluşturdu. Deneyimli hukukçular ise, idam cezasının çözüm olmadığı görüşünde.
RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programına konuk olan Türkiye Barolar Birliği Genel Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu, idam tartışmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Cezaların artırılmasının suçların önlenmesindeki etkisi hemen hemen hiç yok. Suçlar, gerçekten suçlu olanın bulunup illaki bir ceza bulunmasıyla önlenir" diyen Feyzioğlu, 18. yüzyıl İngiltere'sinden bir anektod aktararak idam cezasının çözüm olmadığını ifade etti.
"İngiltere'de, 18. yüzyılda yankesicilik büyük bir suçtu ve yankesiciler meydanlarda asılırdı. En çok yankesicilik olayı da yankesicilerin darağacında salladırıldığı anlarda yaşanırdı. Yankesici diye yakalanan birisi, darağacına götürülürken, heyecanla onun idamını izleyenlerin ceplerindeki altın keselerini diğer yankesiciler çalarlardı. Demek ki, idam burada caydarıcı değil."
'ANA OKULUNDA ERKEK ÇOCUĞUN AYAĞINI KIZ ÇOCUĞUNA YIKATIRSANIZ…'
Sorunun çok daha derinden ve temelden geldiğini ifade eden Feyzioğlu, "Kız çocuklarına daha 1 — 2 yaşından beri biçilen modelden başlıyor. Bu modelde, kız çocuklarının erkeklere göre ikinci sınıf olduğu, ev işiyle ilgilenmesi gerektiği, sadece evin içinde yaşaması gerektiği ikinci sınıf insan dayatılıyor. Siz gelenek görenek gösterisi yaptırdığınız ana okulunda erkek çocuklarının ayaklarını minicik kız çocuklarına yıkatırsanız, o erkek çocuğun toplumda karşı cinsle kendisini eşit görmesini bekleyeceksiniz. Erkek, kadının kendisiyle eşit olduğunu anlamayınca, tek üstün olduğu yere başvuruyor. O da kabakuvvet" diye konuştu.