Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yüzde 52 oy alarak kazandı ve 2016'da referandumda kabul edilen anayasa değişiklikleri uyarınca ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi' olarak adlandırılan başkanlık sistemine geçildi. Yeni sistemde bakanlar Meclis dışından atanacak, bir milletvekili bakan olarak atanırsa milletvekilliği sıfatını kaybedecek. Mevcut Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AK Parti'den tekrar Antalya milletvekili olarak seçildi. Çavuşoğlu'nun bu göreve devam edip etmeyeceği, YSK'nın seçim sonuçlarını açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni hükümeti kurmasıyla belli olacak.
'YENİ DÖNEMDE DE ÇOK YÖNLÜ POLİTİKALAR DEVAM EDECEK'
AK Parti'den tekrar İstanbul Milletvekilliği'ne seçilen ve Türk-Rus Toplumsal Forumu Eşbaşkanlığı ve NATO Parlamenter Meclisi Türk Grubu Başkanı olan Berat Çonkar, seçimlerin ardından Türk dış politikasının nasıl şekilleneceği konusunu Sputnik'e yorumladı.
"Yeni dönemde de Türk dış politikasında bizim oluşturduğumuz altyapı üzerinden Türkiye'nin milli menfaatleri merkezli, bölgemizin istikrarı ve huzuru temelli, bölgesel işbirliklerinin hedeflendiği, güvenliğin ve istikrarın temin edilmesine yönelik çok yönlü, Türkiye merkezli politikalar devam edecek" diyen Çonkar, ABD ile ilişkiler konusunda hem olumlu, hem olumsuz gelişmelerin yaşandığını ifade etti.
ABD ile sağlanan Menbiç mutabakatının olumlu olduğunu, ancak Türkiye'nin Rusya'dan alacağı S-400 hava savunma sistemlerine karşı ABD'nin tavrının olumsuz olduğunu ifade eden Çonkar, şöyle konuştu:
"Bir yandan olumlu olan gelişmeler var, özellikle terörle mücadele konusunda PKK/YPG'ye karşı oluşturulan ortak adımlar; bunlar ABD ile ilişkiler açısından olumlu gelişmeler. Bunun yanında Türkiye'nin Rusya'dan alacağı S-400'lerle ilgili ABD'nin özellikle Kongre'de atılan adımlar, tabii biz bunu hükümetten bağımsız değerlendiriyoruz, ilişkileri olumsuz yönde etkilenmesine neden olacağından bizler de bu noktada Türkiye'nin milli güvenliği ve menfaatleri doğrultusunda, Türkiye'nin menfaatlerini koruyacak, güvenliğini temin edecek adımları atacağımızı iletiyoruz. Bu tarz haksız, hukuksuz, yanlış girişimlerin doğru olmadığını ve ülke ilişkilerine zarar vereceğini ifade ediyoruz. Bizler burada ABD ile ilişkilerimizde karşılıklı, özellikle ittifak ilişkisinden kaynaklanan hukuka herkesin riayet etmesini bekleriz. Bu doğrultuda da kararlı bir şekilde adımlarımızı atarız. Eğer Türkiye'ye yönelik olumsuz birtakım hamleler olursa bunun cevabı verilecektir; ama olumlu bir yaklaşımlar olduğu zaman da biz işbirliğine ve ortak hareket etmeye hazırız, tüm ülkelerle de ABD ile de. Önemli olan, Türk milletinin bize emanet etmiş olduğu bu yönetim görevinde ülkemizin ve milletimizin hakkını, hukukunu sonuna kadar savunmaktır. Bizim politikalarımızın temeli budur. Bağımsız, milli ve aynı zamanda bizimle işbirliğine yönelen ve ortak hareket etme noktasında yaklaşım gösteren tüm ülkelere dostça, kardeşçe politikalarla yanıt vermektir."
ABD'nin süreci doğru değerlendireceğini umut ettiklerini ifade eden Çonkar, "Böyle olursa hem bölge için, hem dünya için olumlu yönde bir tablo ortaya çıkar. Bizim umudumuz, bu bölgenin, özellikle komşularımızın huzurunun, güvenliğinin, istikrarının ve güvenliğinin temin edilmesi yönünde bizlerle işbirliği yapılması; müttefiklerimizden de bunu bekliyoruz" dedi.
Son dönemde işbirliğinin artarak devam ettiği Türkiye-Rusya ilişkilerinin seçimlerden sonra da aynı şekilde süreceğini vurgulayan Çonkar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rusya'yla bizim son dönemde oluşturmuş olduğumuz güven zemininde ilerleyen ilişkiler, aslında pek çok ülkeye de örnek olabilecek nitelikte. Aslında bu, şunu gösterdi; Türkiye kendisine özellikle milli güvenliği noktasında, terörle mücadele noktasında doğru biçimde yaklaşan ve karşılıklı menfaatler çerçevesinde ortak projelere yönelen, Rusya örneğinde olduğu gibi ülkelerle çok daha sağlıklı ve olumlu yönde ilişkiler geliştiriyor. Rusya'yla bizim bu açıdan yeni dönemde de ilişkilerimizin aynı zemin üzerinde, güven zemininde şekilleneceği ve derinleşeceği kanaatindeyiz. Tabii burada Rusya'nın da Türkiye'nin bölgedeki hukukunu gözeten, ve Türkiye'nin haklı olduğu hususlarda Türkiye'nin politikalarını destekleyen tavrının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Ülkemizin bundan sonraki gidişatı, Türkiye'yle işbirliği yapan ve Türkiye'ye olumlu yaklaşan ülkelerin de bundan menfaat temin edeceği, olumlu yönde kazanım elde edeceği bir süreçtir. Bence Rusya bunu doğru okumaktadır ve ben bu sürecin böyle devam edeceğini düşünüyorum. Kurulmuş olan altyapının farklı etkenlerle desteklenerek çok boyutlu olarak ilişkilerin zenginleşeceğini ve gelişeceğini düşünüyorum."
Çonkar, son dönemde gergin süren Türkiye-AB ilişkileri hakkında da konuştu. Almanya Hıristiyan Demokrat Partisi (CDU) üyesi Avrupa Parlamentosu üyesi Renate Sommer'in seçimlerden önce yaptığı "Erdoğan seçilirse Avrupa Parlamentosu, Türkiye ile müzakerelerin sona erdirilmesini talep edecektir" açıklamasını değerlendiren Çonkar, "Türkiye-AB ilişkileri birtakım popülist söylemlerle tanımlanabilecek özellikle ilişkiler değil. Bu ilişkilerin oldukça sağlam bir zemini var. Türkiye, AB ile ilişkilerinde hem ekonomide, hem insani boyutta hem sosyal-kültürel boyutta çok yönlü, oldukça karmaşık ilişki ağına sahiptir. Bu açıdan birtakım sivri, popülist ve radikal söylem üreten partilerin ve politikacıların bu ilişkileri doğru okuyamadığı kanaatindeyim" dedi.
Türkiye'nin AB ile pozitif bir zeminde ilişkileri geliştirme ve müzakereleri ilerletme stratejisini sürdüreceğini ifade eden Çonkar, "Bunun hem Türkiye'ye, hem AB'ye hem de bölgemize fayda getireceğini düşünüyoruz. AB'nin de önyargılardan uzaklaşmış olarak Türkiye'deki demokratik zenginliğin ve deneyimin hakkını vererek Türkiye'yle daha sağlıklı bir zeminde siyaset geliştirmesi gerektiği kanaatideyiz. Bu hem AB'nin kendi iç bütünlüğü ve menfaati açısından da doğru olacaktır; radikal ve aşırıcı akımlara karşı da Türkiye'nin geliştireceği özellikle Avrupa ile temel teşkil edecek ilişkiler, AB içindeki her ülkenin menfaatine olacaktır. AB'nin de daha sağlıklı yönde hem bölgeyi hem dünyayı anlamasına ve bu çerçevede bir siyaset geliştirmesine zemin teşkil edecektir. Bunların değerini öncelikle AB içindeki birtakım siyasetçilerin anlaması lazım. Çünkü Türkiye gerçekten de son dönemde hem kendi iç siyasetinde hem dış siyasetinde çok tutarlı bir yol izlemektedir. Türkiye'yle yakın çalışan her ülke de süreç içinde bunun faydasını görecektir. Ben bundan sonraki süreçte Avrupa'nın da daha sağlıklı değerlendirmelere yöneleceğini düşünüyorum" diye konuştu.