Seçimlerin sonuçları, dış dünyada algılanması, meşruiyeti ve verdiği mesajlarıyla siyaset bilimci ve yazar Aydın Sezer ile konuştuk.
‘AKP'DEN KOPAN OYLARIN CUMHUR İTTİFAKI İÇİNDE KAYDIĞI FARK EDİLEMEDİ'
Aydın Sezer'e göre, seçimlerin en büyük kaybedeni Erdoğan'ın partisi. Sezer, sonuçların şaşkınlık yaratmasını AK Parti'den kopan oyların Cumhur İttifakı'nın içinde kaldığının öngörülememesinden kaynaklandığını belirtti:
‘AKP-MHP ZIMNİ KOALİSYONU TESCİLLENDİ'
Sezer, Türkiye'nin zaten uzun bir süredir AKP-MHP koalisyonu tarafından yönetildiğini vurgularken, bu seçimlerle bu zımni koalisyonun tescillendiği görüşünü de dile getirdi:
‘BAHÇELİ'NİN TÜRKİYE YÖNETİMİNDE ÖZEL BİR SÖZ SÖYLEME HAKKI VAR'
"Bu koalisyonda edilgen olan parti büyük parti olacak. Devlet Bahçeli'nin önerdiği, istediği ya da yön vermeye çalıştığı şeyleri artık AK Parti'nin ya da Erdoğan'ın kulak ardı etmesi söz konusu değil. Dolayısıyla bu öyle bir koalisyon ki benim kanımca AKP ile MHP arasında bir sorun çıkarsa AKP, meclisteki başka bir partiyle yoluna devam edebilir gibi bir alternatifi olan koalisyon ortamı da kalmıyor artık. Özellikle 15 Temmuz'dan beri Bahçeli'nin Türkiye'nin yönetiminde özel bir söz söyleme hakkına, bir paydaş olduğuna inanıyorum. Bu noktaya geldiğine ya da getirildiğine inanıyorum. Bunu bir komplo teorisine büründürmemek gerekiyor. 2002 seçimlerine giderken de seçimlerin startını Bahçeli vermişti, 24 Haziran seçimlerine giderken de… Ama arada bir yerde Deniz Baykal'ın rahatsızlığı ve acilen Almanya'dan Türkiye'ye getirilmesi, hemen 6 gün sonra erken seçim kararının alınması gibi bir durum söz konusu. Baykal'ın AKP'nin kaybettiği 7 Haziran seçimlerinden sonra da nasıl siyaset sahnesinde rol aldığını, neler yaptığını hatırlatmak amacıyla söylüyorum. Bu koalisyon Bahçeli ve MHP'nin istediği doğrultuda hareket edecek bir koalisyon olacak."
‘ABD ZATEN BİRÇOK KONUDA ERDOĞAN YÖNETİMİ İLE ANLAŞMIŞTI, İNCE TALİHSİZ AÇIKLAMALAR YAPTI'
"AKP ve Erdoğan'ın dış politika ile ilgili konumu bugüne kadar çok açık ve bilinen bir pozisyon sergiledi. Ama Muharrem İnce'nin dış politika ile ilgili söylemi çok talihsiz oldu. FETÖ'nün iadesi ile ilgili konuda İncirlik'teki askerleri tatile göndermek gibi talihsiz bir açıklama yaptı. Amerika tarafından ne kadar ciddiye alındı bilemiyorum ama dış politikada bilinen bir aktörü ya da politikayı, bilinmez bir politikaya ya da aktöre tercih edilir. Zaten ABD bu tercihini seçimlerin sonuçlanmasına ötelemedi. Zira bir Menbiç anlaşması, bir F-35 teslimatı, açıkça Zarrab davası üzerinden verilecek ya da gelmesi muhtemel cezanın ertelenmesi gibi konularda zaten Erdoğan ve AKP ile çalışmaya yönelik çalışma arzusunu belirtmiş oldu."
‘RUSYA DA ÇOK RAHATLADI'
"Rusya, eğer Muharrem İnce kazanırsa, Suriye politikası ya da büyük çaplı enerji projelerinde acaba her şeye yeniden başlamak zorunda mı kalırız endişesini taşıdı. Zaten Ruslar, Erdoğan yönetimini özellikle Akkuyu'da, Türk Akım'da ve Afrin ve Suriye özelinde 50-60 günlük bir açık çek vermişlerdi. ‘Seçimlerin ertesi günü kaldığımız yerden başlamamız gerekiyor' mesajını vermişlerdi. O nedenle bir tedirginlik oldu. Şu anda Rusya da çok rahatladı. Daha Erdoğan-Putin görüşmesi gerçekleşmeden önce Rus medyası Akkuyu ile birtakım konuları gündeme getirmeye başladı. Henüz teyit edemediğim bir konu var: Rosatom, Akkuyu'daki kendisinde bağlı ASE (Atom Stroy Export) firmasını değiştirmek üzere çalışmalar yapıyor. Burada iktisadi anlamdaki ikili ilişkilerde Rusya'nın şu anda Türkiye'den taleplerinin çok daha fazla olacağı bir sürece bugün itibarıyla girmiş bulunuyoruz."
‘AB KONUSUNDA SICAK BİR PERSPEKTİF SERGİLENMEYECEK'
"Son 2 aylık süreçte Avrupa Birliği'nin (AB) özelde Almanya'nın Rusya veya Amerika kadar Türk dış politikasında bir yer işgal etmediğini söyleyebiliriz. Ama yine de Erdoğan'ın Avrupa'da temasları geçekleşti. AB konusunda Bahçeli'nin de bir perspektifi var. Amerika veya Rusya ile yakınlaşma ya da uzaklaşma konusunda Bahçeli'nin ne boyutta olduğunu biliyoruz. Ama AB konusunda Amerika veya Rusya kadar sıcak bir perspektif sergileyeceği kanaatinde değilim."