24 Haziran'daki kritik cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesinde başta ABD ile ilişkiler, Suriye ve Irak ile Türkiye'nin Menbiç ile Kandil'deki operasyonunu HDP Bingöl Milletvekili ve Diyarbakır Milletvekili Adayı Hişyar Özsoy ile konuştuk.
'MİLİTARİST SÖYLEMLERLE İYİ PARTİ'YE KAYAN MHP OYLARI GERİ GETİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR'
"Afrin işgali en nihayetinde istedikleri sonucu vermedi. Şimdi de bir taraftan Menbiç, bir taraftan Kandil bunları ısıtmaya çalışıyorlar. (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan, militarist ve milliyetçi söylemlerle İYİ Parti'ye kayan MHP oylarını geri getirmeye çalışıyor. Kendi seçmenini konsolide etmeye çalışıyor. Fakat stratejik olarak da bunlar Türkiye'nin çıkarına olan girişimler değil. Kısa vadede milliyetçi oyların konsolidasyonu anlamında Erdoğan ve MHP'nin çıkarına görünebilir. Ama orta uzun vadede Türkiye'nin başına çok büyük belalar açacak girişimler olarak görüyoruz."
'KÜRTLER OLMADAN HERHANGİ BİR SİYASAL DENKLEM KURULAMAZ'
Özsoy'a göre Türkiye, Kürtler ile Ortadoğu'da nasıl bir ilişki kuracağına bir karar vermeli:
"Birincisi siz bu kadar önemli bir askeri operasyon yapıyorsanız bu şekilde her gün televizyonlarda deklare etmenin bir anlamı yok. İkincisi Kandil dedikleri bölge öyle sadece bir dağ değil. 100-150 km'lik bir alandan bahsediliyor. Uzmanların söylediğine göre, askeri olarak düşünüldüğü zaman yüz binlerce askerin girmesi gereken bir alan. Türkiye'nin şöyle temel bir sıkıntısı var: Kürtler, Suriye, Irak ve Türkiye'de varlar. Ortadoğu'daki son dönem çalkantıları yüzünden bölgesel aktör oldular. Suriye ve Irak'ta Kürtler olmadan hiçbir siyasal denklem kurulamıyor. Türkiye'de de aynı şey söz konusu. Türkiye'nin genel anlamda Kürtler ile Ortadoğu'da nasıl bir ilişki kuracağına dair bir karar vermesi lazım. 1980'lerden beri Anadolu Görünüm Programı'ndan bu yana 'Bitirdik. Bu bahar bitirdik. Kandil'i bitirdik' şeklinde hep aynı söylemler var. Ortada iyice derinleşen siyasal bir krizle bölgesel koşullar yüzünden artık ertelenemez bir duruma gelmiş kocaman bir Kürt sorunu var. Bu artık sadece Türkiye'nin Kürt sorunu değil. Irak'ta da Suriye'de de var. Bu değişik ülkelerdeki Kürt sorunları birbirleriyle etkileşim içerisinde. Bunu Kobani'de, Kerkük'te gördük. Dolayısıyla bütün bu hamasi, milliyetçi, militer söylemlerin ötesinde aklı başında olan herhangi bir Türk yetkilinin '35 milyon Kürt var. Bu nüfusun yarısından fazlası Türkiye sınırları içerisinde yaşıyor. Biz Kürt meselesi ile ilgili ne yapacağız?' şeklinde düşünmesi gerekiyor. Fakat şu an için Erdoğan, (MHP lideri Devlet) Bahçeli'nin ideolojik önderliğini kabul etmiş, yanına Mehmet Ağar'ı, Tansu Çiller'i, 1990'ların ne kadar kirli savaş yürüten elemanları varsa hepsini yanına almış, çok akıl, mantık dışı girişimlerde bulunuyor."
'KÜRTLERLE KÖTÜ İLİŞKİLER TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK BİR ZARAR TEŞKİL EDİYOR'
Özsoy, Kürtlerle kurulan kötü ilişkilerin Türkiye için büyük zarar teşkil ettiğini belirtti. Özsoy, Kandil'e operasyon ile siyaseten herhangi bir sonuç almanın imkansız olduğunun altını çizdi:
"Kandil'e daha önceleri defalarca operasyon yaptılar. Türk askeri zaten oralarda, sürekli F-16'lar gidiyor. Ben Diyarbakır'da seçim kampanyası yürütüyorum. Sabah, öğle, akşam F-16'lar bizim üzerimizde uçuşuyor. Dolayısıyla bu, evet Kürtlerin canını yakabilir. Fakat siyaseten sonuç alma imkânı yok ve her geçen gün çürüyor. Kürtlerle bölgesel anlamda savaş, hem Suriye'deki Kürtlere yönelik hem Türkiye'deki Kürtlere yönelik hem de Irak'taki Kürtlerle kötü ilişkiler Türkiye için büyük bir zarar teşkil ediyor. Kürtlerle genel anlamda bir barış süreci olursa ta Halepçe'den Kerkük'ten tutun Afrin'e oradan Edirne'den Kars'a kadar kocaman bir istikrarlı bölge oluşturabilme imkanı var. Burada Kürtler de Türkler de kazanır. Ayrıca Ortadoğu'nun diğer halkları da kazanır."
'KÜRT MESELESİNİN KÖKÜ ANKARA'DADIR'
"Kürt meselesinin kökü Diyarbakır'dadır, Hakkari'dedir, Şırnak'tadır, Ankara'dadır. Siz burada bu meseleye doğru düzgün bir çözüm üretemediğiniz zaman bir Suriye tarafına, bir Irak tarafına birtakım askeri operasyonlar düşünürsünüz. Bu daha önce de yapılan bir şeydi, yeni bir durum değil ki. 1990'larda da sınır ötesi operasyonlar yapıldı. Sonuç sıfır elde sıfır, on binlerce ölü. Bunları oturup bir daha eski statükonun dibine gömmek gibi bir arayış var. İttihatçı olmuş şu an hepsi. Birinci Dünya Savaşı'nın hemen öncesindeki birtakım söylemlerle hareket ediyorlar. Bunun bir sonucu yok. 100 yıl daha kavga etse Kürtleri bir daha o statükonun dibine gömme gibi bir imkânları yok. Kürtlerin de belirli oranlarda bir kurumsallaşma, bir örgütlenme düzeyi var."
'SURİYE'NİN GELECEĞİ ŞEKİLLENİRKEN AMERİKA DA SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYOR'
Özsoy, Ortadoğu dizayn edilirken Amerika'nın çok da geri planda kalmak istemediğini belirtti. Özsoy, Türkiye'nin eski fabrika ayarlarına dönmüş halde olduğunu ekledi:
"Kürtlerin söylediğini Türkler de şu an söylüyor: 'Menbiç'te bütün etnik gruplar nüfusları oranında temsil etsin'. Zaten Menbiç'teki mecliste Araplar yoğunlukla temsil ediliyor. AKP, 'Hayır, bunu biz yapacağız' diyor. Amerika'nın sadece yerel yönetimlerle ilgili bir meselesi yok. Fakat Amerika'nın Suriye'deki varlığının en önemli iki ayağı: birincisi İsrail'in güvenliğidir, ikincisi de Tahran'dan Beyrut'a kadar olan alanı bir şekilde kesmeye, Irak-Suriye sınırını tutmaya çalışıyor. Ayrıca Ortadoğu yeniden dizayn edilirken de hem Irak'ta hem Suriye'de Amerika çok da geri planda kalmak istemiyor. Suriye'nin geleceği şekillenirken Amerika da söz sahibi olmak istiyor. Bu çerçevede Kürtler de taktik bir ittifak içerisine girmiş durumda, kendi çıkarına bakıyor. Bütün devletler kendi çıkarlarına bakıyorlar. Türkiye'nin de Amerika ile ilişkilerinin bu duruma gelmesinin sebebi aslında kendi Kürt meselesine çözüm bulamaması. Eski fabrika ayarlarına dönmüş halde Türkiye. Fakat dünya eski dünya değil."