Sel "Türkiye'de 24 Haziran'da gerçekleşecek seçimler öncesi yapılan bu açıklama, kritik bir zamanda yapılmış bir açıklama olarak görülebilir. Bu her ne kadar seçim öncesi yapılmış bir açıklama olarak görülse de; yine de Çavuşoğlu'nun Türkiye-Rusya ilişkilerinin bu kadar ileri gittiği, Türkiye'yle Amerika'nın bazı kriz dönemlerini geçirip Suriye'de yeni bir politika izlemeye başladığı ve Irak'ta Kandil'e yönelik operasyonlar için Amerika'yla uzlaşı sağladığı bir dönemde, Türkiye'nin böyle bir açıklama yaparak hem Türkiye-Rusya ilişkilerinde hem de Kırım politikasında bu kadar sert bir pozisyon almasına hiç gerek yoktu" dedi.
Türkiye'nin hem iç hem dış politikasında tutarlı olması gerektiğini savunan Sel "Kırım Tatarları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onlarca, yüzlerce yıldır desteğini gördü. Ama Kırım Tatarları'nın Kırım Yarımadası'nda yaşayan kısmı, bugün artık böyle açıklamalardan son derece rahatsızlık duymaktadırlar. Kırım'ın üzerinde faaliyet gösteren bir takım eski Kırım siyasetçilerinin menfaatleri için Türkiye'den böyle bir tasarrufta bulunulması, kabul edilebilecek bir durum değildir. Türkiye'nin kendi toprakları içerisinde IŞİD, Hizb-ut Tahrir ve FETÖ gibi oluşumlara karşı önemli mücadele verdiği bu süreçte, Kırım üzerinden FETÖ, Hizb-ut Tahrir ve IŞİD ile beraber sürdürülen bu Kırım Tatarı politikası, hiç bir zaman Türkiye'nin politikasıyla bağdaşmamalıdır. Zira, Türkiye dışarıda farklı, içeride farklı bir politika izlerse, inandırıcılığını kaybeder" dedi.
Çavuşoğlu'nun açıklaması karşısında şaşkınlık duyduğunu ifade eden Ünver Sel "Biz gerçekten şaşırdık çünkü Ukrayna, Türkiye'nin stratejik ortağıdır ama Rusya da Türkiye'nin stratejik ortağıdır. Türkiye, iki stratejik ortağı arasında daha dengeli bir pozisyonda bulunmalıdır ve Kırım Tatarları'nı bu bölgesel büyük politika içerisinde heba etmemeli, Kırım Tatarları'nı bu politika içerisinde ezmemelidir" dedi. Ünver Sel şöyle devam etti:
"Çünkü Kırım, hem Türkiye'de hem Kırım'da hem de diasporanın diğer bölgelerinde yaşayan Kırım Tatarları'nın vatanıdır. Ancak Kırım'ın geleceği, Kırım'da yaşayan Kırım Tatarları'nın geleceğine bağlı olarak sürdürülebilir. Biz Kırım'da Tatar varlığını sürdüremezsek, Kırım'a sahip olamayız. Biz benzer süreci Ahıska Türkleri'nde de yaşadık. Türkiye, Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü sağlamada etkili olamadı, Gürcistan'dan bazı bölgeler ayrıldı. Ve Ahıskalılar Gürcistan'ı terk etti. Ancak Ahıska Türkleri, gittikleri Ukrayna'da da yaşayamadı. Bu sebeple bugün artık 50 bin Ahıskalı, Türkiye topraklarında yaşıyor. Biz Kırım Tatarları'nın Kırım'ı terk ederek Ukrayna'ya geçmesini istemiyoruz. Hatta yine Ukrayna'da yaşayamayıp Türkiye'ye de gelmesini istemiyoruz. Biz Kırım Tatarları'nın tamamının Kırım'da yaşamasını istiyoruz. Kırım, bizim binlerce yıldır vatanımız ve geleceğimizin de orada olduğuna inanıyoruz."