* Hatay, bize üzerinde yaşamış nice nice gönül sultanının emanetidir. Hatay bize Gazi Mustafa Kemal'in emanetidir. Gazi Mustafa Kemal, 'Hatay benim namusumdur, Hatay'ı mutlaka alacağım' diyerek son nefesine kadar Hatay'ın kurtuluşu, bağımsızlığı için mücadele etti. Her ne kadar Gazi'nin ömrü, o güzel vuslatı görmeye yetmese de Hatay 29 Haziran 1939 tarihinde özgürlüğüne kavuştu. Şu anda biz de Gazi gibi, 'Hatay bizim namusumuzdur, muhakkak Hatay'ı ayağa kaldıracağız' diyoruz.
* Diğer partiler gibi bu şehri kökenlere, meşreplere, siyasi görüşlere göre asla ayırmadık. Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Süryani, Musevi, Protestan, Ortodoks, Katolik… Hatay'da her kim varsa, her kim bu şehirde yaşıyorsa, ayrım yapmaksızın, hepsini bağrımıza bastık.
* Biz laf üretmiyoruz laf, icraat üretiyoruz icraat. Biz bir icraat kadrosuyuz.
* Hatay'a 25 bin seyirci kapasiteli bir stadyum kazandıracağız, inşaatı bu yıl sonuna kadar bitirmeyi hedefliyoruz.
* Bir de müjdem var. Ülkemizin farklı şehirlerine yaptığımız gibi millet bahçelerinden birini de Hatay'a kazandırıyoruz. Yani, eski stadyumu Millet Bahçesi yapacağız. Anneler alacaksınız çoluğunuzu çocuğunuzu yanınıza gideceksiniz orada, onlarla beraber yatıp yuvarlanacaksınız. Ne olacak? İngiliz'in Hyde Park'ı varsa Amerikalının Central Park'ı varsa bizim de Millet Bahçemiz var. Onunki daha büyük olabilir. Biz İstanbul'da Central Park'ın 3 misli büyüklükte olanını yapıyoruz. Alan müsait.
* Gençler birinci derecede buralar sizin için, kızlar buralar birinci derecede sizin için. Bunları yapacağız. İnşallah bunlarla yeni bir dinamizmi gençliğimize kazandıracağız. 24 saat buralar açık olacak.
* (Şehir hastaneleriyle ilgili tanıtım videosunun ardından) Nasıl? Hamdolsun. Şu anda 5 tane böyle şehir hastanesi bitirdik. Yıl sonuna kadar bu 9 olacak, belki 10. Bay Kemal'in genel müdürlüğüne benzemiyor bu. İnşallah Bay Kemal'e 24 Haziran'da gereken dersi vermeye hazır mıyız?
* Ferhat nasıl Şirin için dağları delmişse, Hataylı kardeşlerimiz için Amanosları deliyoruz. Amanos dağlarına tünel açarak Hatay'ın iki yakasını artık birleştiriyoruz. Hatay'ın çılgın projesi olan bu tünelin hayata geçmesiyle Gaziantep-İskenderun arası 85 kilometre, Kahramanmaraş-İskenderun arası 35 kilometre, Kilis-İskenderun arası 40 kilometre kısalacak. İş bilenin, kılıç kuşanın.
* (İnce'nin her seçimde AK Parti'ye yenildiği halde CHP Genel Başkanı kalmaya devam ettiği için Kılıçdaroğlu'nu sert dille eleştirdiği, 'CHP Genel Başkanı doğal cumhurbaşkanı adayıdır, kaçamaz' dediği kayıtları dinlettikten sonra) İnce, 24 Haziran'da seçimi kaybedersen ne yapacaksın, onu söyle! Sen 24 Haziran'da kaybettikten sonra bırakıp gidecek misin, göreceğiz… Mesele orada. Bay Kemal yapmadı ama sen de onun talebesisin. Senin yapacağına da biz güvenmiyoruz. Niye? 'Niye yapayım?' diyorsun.
* Biz, muhalefet gibi mevcutların kapısına kilit vurmak için değil, Hatay'a yeni yatırımları kazandırmak için oyunuzu istiyoruz. 'Kaynak nereden?' diye soruyorlar. 'Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni satacakmış.' Zavallı bunlar. Geçmişte birinci köprü, ikici köprüde komünistler ne diyordu? 'Biz, oraları satacağız, yıkacağız.' Şimdi bunlar da onların başka bir versiyonu.
* Kendi partisinin emanet edilmediği kişiye bırakın ülke yönetimini üç koyun, iki keçi verip, 'Git şunları Amik Ovası'nda güt' deseniz, hepsini de kaybedip gelir. İşte böyle birini cumhurbaşkanı adayı diye milletin huzuruna çıkardılar. Tabii çıkardıktan sonra da biraz pişman oldular ama nafile. Aday gösterilen kişi de çapsızlığını, vizyonsuzluğunu örtmek için ne yapacağını şaşırmış durumda. Rüzgar gülü misali, bir sağa, bir sola dönüyor. Bir sabah kalkıyor 'PKK sizi tükürüğünde boğar' diyen Edirne'deki provokatöre gidiyor. Senin, terör örgütünün desteklediği bir partinin başındaki kişiyi cezaevinde ziyaret etmen niye? Ne işin var orada? Bunlar, 6-7 Ekim'de Diyarbakır'da benim 53 kardeşimi 'Sokağa çıkın' dediği zaman, sokağa çıkarak 53 kardeşimizi öldürenler değil mi? Peki böyle bir talimatı veren kişiyi sen cezaevinde niye ziyaret ediyorsun?
* 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel'le Malatya'da geçen günlerde iftarda bir araya geldik, burada yaptığım konuşma tüm katılımcılarla birlikte İsmail Metin Paşa tarafından da alkışlandı. Beyefendi bundan rahatsız oldu, 'sen bir siyasiyi alkışlayamazsın' diyor. Bay Muharrem, ben ince değilim, dikkat et. Ben aynı zamanda Silahlı Kuvvetlerin Başkomutanıyım. Aramızda böye bir fark var, bunu da öğren. Orası da bir siyaset merkezi değil, TESK'in bir iftarını yapıyoruz bir otelde, ama cahil bunlar ya, cahil.
* Eli kanlı caniler için kullanmadığınız, kullanamadığınız ifadeleri Afrin'i terörden temizleyen kahramanlar için kullanıyorsunuz. Bu ne edep dışılıktır. Hataylı kardeşlerimin kurbanlarla, dualarla, gözyaşlarıyla Afrin'e uğurladığı kahramanlara hadsizlik, edepsizlik yapılıyor. Proje, eser, yatırım, vizyon desen zaten bunların hiçbiri yok.