Hasarlı trafik bariyerlerinin onarılmaması bir devletin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkum edilmesine neden olabilir. AİHM, 2008 yılında İzmir'de meydana gelen bir trafik kazasında, kırık metal bariyerlere çarpan otomobili şarampole yuvarlanan Fatih Çakır ve kızının yaşam haklarının ihlal edildiği sonucuna vardı.
Fatih Çakır, eşinin ölümüne neden olduğunu savunduğu hasarlı bariyerleri onarmakla yükümlü İzmir Belediyesi'ne karşı Mayıs 2009'da İzmir İdare Mahkemesi'nde tazminat davası açtı. Çakır dava başvurusunda kazanın meydana geldiği yolun durumu ve bu yolda bugüne kadar gerçekleşen trafik kazalarıyla ilgili ekspertiz talebinde bulundu. Ancak mahkeme bu taleplerin hiçbirini dikkate almadı. Mahkeme 27 Mayıs 2010 tarihinde açıkladığı kararında Çakır'ı 'kazanın tek sorumlusu' olarak gösterdi ve belediyeye karşı davasını geri çevirdi. Çakır'ın Danıştay'a yaptığı temyiz başvurusu da sonuçsuz kaldı.
'AŞIRI HIZ TEZİ' KABUL EDİLMEDİ'
Türk hükümeti, dava için Strasbourg'a gönderdiği savunmada sadece İzmir İdare Mahkemesi'nin kararını savunmakla kalmadı, 'kazaya aşırı hız neden oldu' iddiasını da ortaya attı. Ancak AİHM, 'aşırı hız' tezinin Türkiye'de kazayla ilgili idari ve cezai hiçbir süreçte gündeme gelmediğini hatırlatıp, Türk hükümetinin bu tezini kabul edilemez buldu.
Gerekçeli kararda, yargının usulen hata yaparak bir kişinin yaşamını yitirmesine neden olan kazayla ilgili yeterli soruşturma gerçekleştirmediği, devletin de böylelikle vatandaşının hayatını koruma konusundaki 'pozitif yükümlülüğünü' yerine getirmediği belirtildi. AİHM, bu tespitlerden yola çıkarak, AİHS'nin 2. maddesinin ihlaline hükmetti.
10 BİN EURO MANEVİ TAZMİNAT ÖDENECEK
Davacı baba-kızın avukatı İmdat Ataş, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, AİHM'nin "emsal bir karar aldığını" söyledi. Ataş, AİHM'nin yaşam hakkı ihlali kararlarını genelde ceza soruşturmalarında verdiğini, ancak ilk defa bir trafik kazasıyla ilgili idari bir davada ve bu kadar somut biçimde yaşam hakkı konusunda devletin pozitif yükümlülüğünü öne çıkardığını ifade etti. Ataş, kararın kesinleşmesiyle birlikte yeniden yargılama için başvurabilecekleri sinyali verdi.
Türk hükümetinin üç ay içinde itraz etmemesi halinde karar kesinleşmiş olacak.