Ankara’da gazetecilerle bir araya gelen Rajabiyon, Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de 4 Mayıs’ta düzenlenen “Terörle mücadele ve şiddet içeren aşırıcılığın önlenmesi” başlıklı uluslararası konferans hakkında bilgi verdi.
Konferansın, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Avrupa Birliği (AB) ve birçok ülkenin ortaklığında gerçekleştiğini ifade eden Rajabiyon, konferansa Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 48 ülke ve 31 bölgesel ve uluslararası örgütten 400’den fazla temsilcinin katıldığını aktardı.
Konferansın açılışında konuşan Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman’ın dünya kamuoyuna tehdit ve şiddetlere karşı barış ve istikrarın sağlanması adına ortak mücadele çağrısında bulunduğunu kaydeden Rajabiyon, “Dünyanın bazı ülkelerinin ve Tacikistan’ın acı tecrübeleri ile sabittir ki kötücül güçlerle ve küresel tehditlerle mücadelede başarı sadece işbirliği ve ortak çalışma ile mümkün olmuştur. Ama ne yazık ki şu ana kadar dünya kamuoyu, terörizm ve aşırıcılık kavramlarının tanımları üzerinde ortak bir duruş sergileyememiştir” dedi.
Rajabiyon, “Terörizm ve aşırıcılığın küresel niteliği, bu iki kavram üzerinde ortak bir tanıma varmamızı gerektiriyor. Mevcut karmaşık ve çetin şartlar altında ülkelerin, rekabet ve üstünlük yarışı yerine işbirliğine ihtiyacı vardır” ifadelerini kullandı.
'TERÖRİSTLER İSLAM’I SUİSTİMAL EDEREK İSLAM KARŞITLIĞININ YAYILMASINA NEDEN OLUYOR'
Uluslararası konferans sonucunda Duşanbe Protokolü’nün kabul edildiğini, bu protokolün BM Genel Kurulu’nun belgesi olarak tüm üye ülkelere dağıtılacağını da belirten Rajabiyon, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Konferans katılımcıları mutabakatın gerçekleştirilmesi ve BM’nin ulusal ve bölgesel anlamda terörle mücadele konusunda uluslararası stratejisi ile bölgesel hareket planına göre ülkelerinin sorumluluklarını bu anlamda terine getirmeyi bir daha onayladılar. Bu bağlamda, Orta Asya ülkelerinin 30 Kasım 2011 tarihli Ortak Hareket Planını ilk bölgesel belge olarak sürecin uygulanmasında stratejiyle kapsamlı, kucaklayıcı ve uyumlu olarak tanınmıştır.
Zirvenin bölgesel ve küresel güvenliğin sağlanması meselelerinde ve barışın güçlendirilmesinde kapsayıcı girişimlerin hazırlanması ve uygulanması sürecinde kayda değer bir katkı sağlayacağını inanıyoruz.”