‘UKRAYNA'NIN ANTİ-DEMOKRATİK POLİTİKALARI KÜRESEL KAMUOYUNA PES DEDİRTİR NİTELİKTE'
Ukrayna'da özellikle son dört senedir gazetecilere giderek artan baskı uygulandığının altını çizen Deprem "Son dört senedir Ukrayna'da yerli — yabancı gazeteciler ve basın mensupları üzerinde uygulanmakta olan enva-i çeşit baskı yöntemi uzunca süredir biliniyor ve gözlemleniyordu. İki gün önce Avrupa'nın en büyük başkentlerinden Kiev'de tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan bu skandal hadise, az çok duyarlı ve demokrat küresel kamuoyuna da pes dedirtti ve önceki benzerlerinin üzerine, medyaya yönelik anti-demokratik politikalar bağlamında olumsuza doğru yeni bir sayfa daha açılmasına vesile olmuş oldu" dedi.
Savcılıktan ilk yapılan açıklamada, gözaltına alınan gazeteci için "agresif-işgalci" tanımlaması yapıldığının altını çizen Deprem "Söz konusu gazeteciyle ilgili olarak Rusya Federasyonu lehine yayın yaptığı belirtiliyordu. Ancak spesifik olarak bakıldığında, söz konusu gazetecinin haberlerinde bu şekilde net bir çizgiye rastlanmazken; esas amacın daha önce de olduğu gibi, ülkede Rusya ile bağlantılı yazılı, fakat daha çok da görsel medya organlarının seslerinin kesilmesi olduğu anlaşılıyor" dedi.
Deprem "Keza Poroşenko'nun devlet başkanı ve savaş kabinesinin de hükümette olduğu Ukrayna yönetiminin 2014'ten itibaren ilk yaptığı uygulamalardan birisi Rus televizyon ve radyo yayınlarını ülke genelinde kesmek olmuştu. Bu şekilde, ülkede yaşayan milyonlarca Rus'a, Rusya vatandaşına ve her şeyden önce de ana dili Rusça olan Ukrayna yurttaşlarına yaklaşımını açıktan ilan ediyordu yeni Rusofobik iktidar. 2014'te Donbass'ta yaşanan büyük savaş sırasında Ukrayna Ordusu'nun göz göre göre hedef almak suretiyle katlettiği bir dizi Rus gazeteciyi de bu noktada hatırlatmakta fayda var" diye devam etti.
‘KİEV'İN ATTIĞI ADIMLAR HİTLER DÖNEMİNİ ARATMIYOR, BEN DAHİL BİNLERCE GAZETECİNİN ÜLKEYE GİRİŞİNE YASAK GELDİ'
Kiev'in çok sayıda gazetecinin ülkeye girişini yasakladığına işaret eden Deprem "2016 yılının bahar aylarında SBU bir liste yayınlayarak, basına sansür tarihinde Hitler dönemini aratmayan bir dönemin kapılarını araladı: Donbass'ın de facto bağımsız cumhuriyetlerinde gazetecilik yaptıkları, meslekleri-işlerini icra ettikleri için değil yüzlerce, binlerce yerli ve yabancı gazetecinin, muhabirin Ukrayna'ya girişi en az birkaç yıl, kimi zaman ise süresiz olarak yasaklanıyordu. Aralarında bendenizin olduğu adı geçen listede kimler yoktu ki; Amerika'nın ve Batı Avrupa'nın anlı şanlı, dünya çapında yayın organlarının röportör ve yazarları" diye konuştu.
Yakın zamanda bir gazetecinin evinin önünde uğradığı faili meçhul cinayetin yaşandığı Ukrayna'da basın özgürlüğünün ayaklar altına alınmış durumda olduğuna işaret eden Deprem şöyle konuştu:
"İşin daha da ilginç ve trajik tarafını ise; orta akım medyanın bu büyük temsilcilerinin çalışanlarına getirilen yasaklamalara, ülkelerinin hükümetlerinden ciddi bir tepki gelmemesi oluşturuyordu. Tıpkı; Kiev'de yaşanan güncel olay karşısında, üstü kapalı ve yasak-savma havasında genel geçer açıklamalar dışında elle tutulur ölçüde bir reaksiyon ortaya koymamaları gibi… Ukrayna'nın iktidarı daha önce de, güdümündeki Neo-Nazi ve faşizan paramiliter güçleri İnter TV kanalı gibi az çok muhalif ve eleştirel yayıncılık yapabilme cesareti gösteren görsel ve yazılı medya kuruluşlarının binalarına saldırtmıştı. Dahası; Rusya televizyonlarındaki en önemli siyaset-tartışma programı niteliğinde olan ‘Akşam' programında sıkça boy gösteren ancak asla bir Rusya taraftarı veya ‘Rusçu' olmayan bir Ukraynalı gazetecinin evinin önünde uğradığı faili meçhul cinayet de, sadece Avrupa'da değil giderayak tüm dünyada da, basın özgürlüğünün ve halkın haber alma hakkının ayaklar altında olduğu ve bunun da artık faşizan-diktatöryal metotlarla sağlanmaya çalışıldığı ülkeler sıralamasında Ukrayna'nın ilklerde olduğu gerçeğini tanıtlıyor. Tüm bunlar olup biterken de Avrupa Birliği'nin, Ukrayna'ya serbest dolaşım imkânı vermek ve katılım ortaklığı payesiyle ödüllendirmekle meşgul olması ise trajikomik…"