ABD yönetiminin kararının aksine İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, nükleer anlaşmanın diğer 5 ülke arasında devam edeceğini bildirirken, Rusya, Çin ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri de nükleer anlaşmaya sadık kalacakları mesajını verdi.
ABD ve İran arasındaki bu yeni süreç, Ortadoğu için yeni bir gerilim kaynağı olarak öne çıkarken, İran ve bölge ülkelerine ekonomik yansımaları da tartışılır oldu.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı, İran Araştırmaları Merkezi Ekonomi Koordinatörü Prof. Dr. Murat Aslan, yeni dönemi RS FM'de değerlendirdi.
Prof. Dr. Murat Aslan, devlet aklıyla hareket edildiğinde nükleer anlaşmadan vazgeçmenin kolay olmadığını belirtirken, buna karşın Başkan Trump'ın, yönetimindeki şahin duruşlu isimlerin de desteğiyle seçim vaadini yerine getirdiğini ve anlaşmadan caydığını söyledi.
Aslan, 2015'teki nükleer anlaşmayla ABD'nin İran'a uyguladığı bütün yaptırımların kaldırılacağı ve İran ekonomisinin kalkınacağı, halkın refahının bir anda artacağı gibi aşırı iyimser bir tablo çizildiğini kaydetti:
"ABD, çok kısıtlı çerçevede bazı yaptırımları kaldıracağına söz vermişti. ABD vatandaşlarının her ne şekilde olursa olsun İran'da yasaklılar listesinde bulunan isim ve kurumlarla ticari ilişkilere girmeleri zaten yasak. Nükleer anlaşmayla Amerika'daki bütün müteşebbislerin İran'la ticaret yapmasının önü zaten tamamiyle açılmamıştı. ABD, bu anlaşmadan sonra dahi İran'ın küresel finans sistemine entegre olmasıyla ilgili zaten çok fazla yumuşama göstermedi. Yaptırımlar ve ABD'nin küresel finans sistemindeki otoritesi sebebiyle aslında İran'ın nükleer anlaşmadan beklenilen ekonomik faydayı elde ettiğini söyleyemeyiz."
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Aslan, yaptırımların yeniden tesis edilmesiyle birlikte İran'ı güzel günler beklemediğini kaydederken, ABD'nin sokak hareketleri ile İran'da rejimi sarsmak istediğini belirtti.
Trump yönetiminin sokak hareketleri ile İran'da rejim değişikliğinin önünü açmayı amaçlıyor olabileceğini ifade eden Aslan, buna karşın İran'ın oldukça dirençli bir ülke ve güçlü bir güvenlik devleti olduğunun altını çizdi:
"Biraz daha liberal reformlar yapmak isteyen Cumhurbaşkanı Ruhani, İran halkına sosyo-ekonomik sorunların çözülmesine yönelik vaatleri vardı. ABD'nin yaptırımların tamamını kaldırmaması (yüzde 80'lik yapı hala mevcut) Ruhani'nin iç kamuoyuna verdiği sözleri yerine getirme konusunda başarısını kısıtladı. Ülkede iş hayatına girmeyi bekleyen büyük bir genç kesim var. Ülkeye yabancı yatırım gelmezse, ekonomide çarklar dönmezse bu gençlere iş bulmak zorlaşacak. Ekonomik daralma, enflasyon, işsizlik, petrol satışlarının azalması gibi teknik yönde kötüye gidiş beraberinde bir takım sosyal huzursuzlukları getirebilir, orta ve büyük ölçekli gösterilerle siyasi istikrarsızlığa evrilebilir. Bu bakımdan İran'ı önümüzdeki 1-2 yıl kolay günler beklemiyor."
Prof. Dr. Murat Aslan, yeni süreçte, ABD ve Avrupa'nın geçmişte birlikte yürüttüğü gibi sert yapırımlar beklenmediğini belirtirken, buna rağmen İran'ın ihraç ettiği petrol veya ithal ettiği bazı malların alımında ciddi sıkıntılar yaşanabileceğini söyledi.
Petrol ihracatında da düşüş görüleceğini kaydeden Aslan, ancak petrol fiyatlarındaki yükselişle kaybın azalacağını ifade etti:
"Günlük petrol satışında 300-500 bin civarında bir azalma olabilir. Ancak 5-6 yıl önce petrol fiyatları aşağı yönlü 40 dolar seviyesindeydi. Şimdi ise petrolün 80-90 dolar bandında yer alacağını düşündüğümüzde, petrol ihracatında azalma olsa bile bu durumun İran'ı çok daha az etkileyeceği söylenebilir. Yaptırımların İran ekonomisini sarsacağını söyleyemeyiz ancak mutlaka ciddi olumsuz yansımaları olacaktır."
Murat Aslan, Avrupa Birliği ülkelerinin tutumunun önemine dikkat çekerken, diplomatik temaslar açısından bu yaz aylarının yoğun geçeceğini öngördü: "Avrupalı müttefiklerinin aldıklarıkararda yanlarında yer almaması durumunda ABD'de büyük bir sorun ortaya çıkacak. AB, yaptırımlar konusunda ABD ile hareket etmeyip anlaşmaya sadık kalır, normal ticari aktivitelerini devam ettirirse Amerika'nın B planı yok. Diplomatik temaslar başlayacaktır, kararı yumuşatmak, esnetmek ve Avrupalı şirketler için tavizler almak için uğraşılacak. Bu yaz Avrupalı diplomatlar açısından hareketli geçeceğe benziyor."
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Aslan, Asya ülkeleri için risklere de dikkat çekti.
Asyalı ülkeler için enerji güvenliğinin önemine vurgu yapan Aslan, İran'ın Kore, Hindistan, Çin gibi ülkelere petrol ihraç ettiğini belirterek, "Bu ülkerin İran'dan alacakları petrolün yerine ikame edecek ihracatçıyı bugünden yarına bulmak mümkün değil. Asya ülkeleri bir fayda-zarar analizi yapacaklar" dedi.
Revizyonist devletlerden Çin'in yükselişinin Amerika'da çok ciddi bir endişe yarattığına dikkat çeken Aslan, Çin'in enerji güvenliği konusundaki kırılganlığının ABD tarafından hedef alındığının altını çizdi, "Ortadoğu'da karışıklık, enerjinin güvenliğinde sorunlara yol açabilir. Bunu Çin'in yükselişini engelleyici bir mekanizma olarak görüyorum. ABD bu adımla sadece İran'ı değil Çin'i de zor durumda bırakmış olacak" diye konuştu
Murat Aslan, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilme kararı ile Rusya ve Türkiye'ye de mesaj verdiğine dikkat çekti: "Dünyada mevcut ekonomik-siyasal-finansal bir mimari olduğu ve hegemon gücün kendisi olduğu mesajını veren ABD, bununla ilgili çelişkili davranışlara müsaade etmeyeceğini gösteriyor bu adımıyla. Rusya ve Türkiye'ye de 'revizyonist olmayın' mesajı veriyor. Bu manevra, ABD'nin hegemon güç olma koltuğunu kolay kolay bırakmayacağına yönelik kararlılığını da göstertiyor."
Dünyada finansal dizaynın Amerikan Doları üzerine inşa edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Murat Aslan, İran'a yönelik geçmişteki yaptırımların, alternatif arayışlarına yönelttiğini söyledi.
Yeni bir sitemin geceden sabaha oluşturulmasının kolay olmadığını belirten Aslan, "Amerika'nın bu gücünü perfasızca kullanıyor olması ister istemez başka ülkeleri çözüm bulma konusunda çabalara itecektir. Çin-Rusya-Türkiye-İran'ın kendi yerli paralarıyla ticaret yapmak için bir takım adımlar atması normal" dedi.