Tasarıya göre yetkinin kapsamı şöyle:
“Kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş, teşkilat, görev ve yetkilerinin düzenlenmesi. Kanunlar ve KHK’larda yer alan tüzük, Bakanlar Kurulu, İcra Vekilleri Heyeti, İcra Vekilleri Heyeti Kararı, Bakanlar Kurulu Kararı, Bakanlar Kurulu Yönetmeliği, Hükümet, Başbakan, Başvekil, Başbakanlık, Başvekalet, sıkıyönetim, nizamname, kanun tasarısı gibi bazı ibarelerin değiştirilmesi, yürürlükten kaldırılması veya bu çerçevede kanunlar ve KHK’larda yer alan ilgili hükümlerin yeniden düzenlenmesi. Mevcut bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesi. Uygulama imkânı kalmayan kanun ve KHK’ların yürürlükten kaldırılması. Kanun ve KHK’larda yer alan bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri, personeli ve teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması, üst kademe kamu yöneticilerinin atanmaları ile görevlerine son verilmesine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesinin sağlanması. Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisine ilişkin hususlara dair hükümlerin düzenlenmesi, değiştirilmesi, yürürlükten kaldırılması.”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, hükümetin daha önce Meclis’in kapalı olduğu dönemlere ilişkin yetki aldığını, ancak bu kez Meclis açık olmasına rağmen bir yılı aşkın süredir Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeyen uyum yasaları için yetki istediklerini belirterek, özetle şunları söyledi:
“Esas sorun 6 aylık süre boyunca ellerini sürmediler. Üzerinden 7 ay daha geçti. Bu düzenlemeleri yapmaktan kaçındılar. Ama bundan kaçınanlar şimdi ‘yetkinizi bize devredin’ diyorlar. Bir anayasal rezaletle karşı karşıyayız. Gerekçeleri seçimlerin öne alınması. Ama 6 ay içinde yapılmalıydı bu düzenlemeler. 550 milletvekili de buna katkı sunmalıydı. Yapmaya çalıştıkları Meclis iradesini gasp etmek. Yetki kanunu, çıkarılacak KHK’nın amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süre içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını göstermek zorundadır. Özellikle Özal döneminde Anayasa Mahkemesi de KHK’ların hangi unsurları barındırması gerektiğini kararlarıyla şekillendirmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 1990 yılında oluşturduğu içtihadı, TBMM’nin Bakanlar Kurulu’na KHK çıkarma yetkisi verebilmesini ‘ivedilik’, ‘zorunluluk’ ve ‘önemlilik’ olmak üzere üç ek şarta da bağlamış, bu şartları içermeyen bazı yetki kanunlarını iptal etmiştir. KHK’nın amacı, kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek, muğlak ifadeler barındırmamalıdır.”