S&P'nin açıklamasında kurdaki değer kaybının ve oynaklığın finansal istikrara yönelik bir risk olduğu belirtilirken, yüksek enflasyon, kötüleşen cari ve mali açık gibi 'makroekonomik dengesizliklere' değinildi. Türkiye'nin mali pozisyonunun zayıfladığına dikkatin çekildiği açıklamada, ekonominin aşırı ısındığı da vurgulandı. Kuruluşun, takvim dışında ve 24 Haziran'daki erken seçim öncesi yaptığı bu açıklama 'siyasi' olarak yorumlanırken, eleştirildi.
Gedik Yatırım'dan Yatırım Danışmanlığı Müdür Yardımcısı Beste Naz Köksal, S&P'nin not indirimi kararını ve kararın gerekçelerini değerlendirdi.
Not kararının takvim dışı bir zamanda açıklandığını hatırlatan Beste Naz Köksal, buna karşın S&P'nin bu hamlesinin, normalde 2019'da yapılacak seçimlerin 24 Haziran'a çekilmesi ve ekonomide süper teşvik paketlerinin öne çıkmasıyla gerekçelendirilebileceğini söyledi.
Erken seçim öncesinde 'spekülatif' olarak nitelendirilen not indiriminin, kuruluşun önceki kararları baz alındığında 'siyasi' görülebileceğini kaydeden Köksal, diğer reyting kuruluşlarını işaret etti:
"Moody's ve Fitch, Türkiye'nin büyümesi ve artan yatırımlar doğrultusunda daha önce 'yatırım yapılabilir' not vermişti, yani hakettiği değerlendirme yapmıştı. Ancak S&P hiçbir zaman alması gerektiği halde, 'yatırım yapılabilir' not vermedi. Kredi notunu indirirken oldukça bonkör davranıyorlar, not artırımın konusunda ise oldukça cimriler."
Gedik Yatırım'dan Beste Naz Köksal'a göre raporu ikiye bölmek gerekiyor: gerçekleşenler ve gerçekleşme olasılığı bulunanlar.
Kuruluşun not düşürme gerekçeleri olarak, makroekonomik dengesizlikler, artan cari açık, bütçe açığı, yüksek enflasyon, Türk Lirası'ndaki oynaklık ve kur riski ile özel sektörün borçluluğunu işaret ettiğini belirten Köksal, bu başlıklarda S&P'nin haksız bir değerlendirmediği olmadığı görüşünde:
"Cari açık 2013'ten bu yana en yüksek seviyede, özel sektörün borçluluğu da öyle. Bütçe açığı artıyor, teşvik paketlerinin açıklanması da bütçeye ayrı bir risk. Dolar/TL'ye baktığımızda kur 4.04'den bu yıl 4.21'e çıkmış durumda. Seçime kadar olan süreçte bizim piyasalarımızı en fazla, bütçe açığının artması olumsuz etkileyecek. Hazine'ye binecek ek bir yük için kur tarafında, finansal tarafta bir çalkantı var. Reel sektörün şu anda başı döviz borcu ile belada. Yani S&P'nin nottan ziyade yaptığı ekonomik vurgulamalara dikkat etmeliyor."
Beste Naz Köksal'a göre raporda gözden kaçan en önemli başlık ise ABD-Türkiye ilişkilerine vurgu yapılması:
"S&P açıkca ilişkilerin bozulmasının Türkiye'yi finansal ve ekonomik olarak sıkıntıya sokacağını söylüyor. Bunu ister bir tehdit olarak algılayın ama bunun finansal ve ekonomik sonuçları olacağını söylüyor. ABD'nin Türkiye'deki bazı kamu destekli finansal kuruluşlara, İran'la ticaret yapan bazı kuruluşlara ya da Rusya ile S-400 anlaşmasına karışmış olan bazı kuruluş ve sektörlere ceza ve yaptırım gelebileceğinden bahsediyor. Raporun en önemli kısmı da burası."
Gedik Yatırım'dan Beste Naz Köksal, 15 Temmuz süresince Türkiye'nin gerçekten uçurumun kenarından döndüğünün altını çizerken, kredi notunun artırılması bağlamında Türkiye ekonomisinin önündeki riskleri ve çözüm bekleyen sorunları sıraladı.
Teşvik paketlerinin fonlaması, enflasyon yüksek ve kurdaki volatiliteye dikkat çeken Köksal, notun yükseltilebilmesi için, hükümetin bir kerelik gelirler yerine yeni bir yol haritası çizmesi gerektiği görüşünü paylaştı:
"Hükümet, enflasyonla ya da cari açıkla mücadele etmek yerine daha fazla büyümeyi temel aldı. Önümüzde iki sapak kaldı: Ya büyümeye devam edeceğiz —ki S&P büyüme konusunda aşırı ısınmadan bahsediyor- yüksek enflasyon ve yüksek cari açık olacak ya da büyümeden feragat edip, enflasyon ve cari açığı düşürücü bir politika seçeceğiz. Hükümet, 'Enflasyonu düşüreceğim, gerekiyorsa kemer sıkacağım ya da gevşek mali politikalarımı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) politikaları ile paralel hale getireceğim' diyerek enflasyona kesin bir savaş açmalı. İthalatı önleyici, içeride Türk Lirası'nın değer kaybını önleyici üretim planlarının yapılması gerekiyor. Biz ancak bu şekilde enflasyonu ve cari açığı düşürebiliriz. Yoksa bu şekilde notumuz hep düşük kalacak, buna bağlı olarak da birçok fon Türkiye'ye yatırım yapmayacak."