Programa Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk de bir mesaj gönderdi.
Program Erbakan Ödülleri Platformu Başkanı Prof. Dr. Emre Bağce’nin açılış konuşmasıyla başladı. Daha sonra kürsüye ise Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu çıktı.
Karamollaoğlu’nun uzun süre alkışlanması dikkatlerden kaçmadı. Karamollaoğlu’nun konuşmasının ardından müzik dinletisine gerçekleştirildi.
Müzik dinletisinin ardından Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Dr. Abdullah Sevim katılımcılara hitap ederken ardından ödül törenine geçildi.
MEDYA ÖDÜLÜ RUŞEN ÇAKIR'A VERİLDİ
Sanat Ödülü’nü ise yönetmen Semih Kaplanoğlu aldı. Kaplanoğlu ödülünü Prof. Dr. Cihangir İslam takdim etti.
Düşünce-Edebiyat Ödülü’ne Şule Yüksel Şenler layık görüldü. Ödülü Dünya Ehli Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun verdi.
SPOR ÖDÜLÜ AMPUTE TÜRK MİLLİ TAKIMI'NA GİTTİ
Spor Ödülü ise Ampute Türk Milli Takımı’na verildi. Ödülün takdimini ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Ali Müfit Gürtuna verdi.
BİLİM ÖDÜLÜNÜ ABDULLAH GÜL TAKDİM ETTİ
Saadet Partisi’nin kurucu genel başkanı ve Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi M. Recai Kutan ise Onur Ödülü’ne layık görüldü. Kutan’ın ödülünü Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu tarafından verildi.
Bu arada, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, törene giriş ve çıkışı sırasında kendisini bekleyen basın mensuplarından soru almadı.
Ödülü takdiminin ardından konuşma yapan Karamollaoğlu da bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin sadece ekonomik parametreler ve gökdelenlerle ölçülemeyeceğini ifade ederek, gerçek manada gelişmişliğin en önemli ölçüsünün bilim, kültür ve sanata verilen önem olduğunu aktardı.
Karamollaoğlu, gelecek nesillere bırakabilecek en önemli mirasın, kültür, sanat, mimari olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti: "İslam bir kültür ve vakıf medeniyetine sahiptir. Osmanlı'da vakıfların birçoğu da sanatı, kültürü, bilimi, estetiği korumak üzere kurulmuştur. O dönemde şehir estetiğini korumak için kurulan vakıflar vardı. Şu içinde yaşadığımız dönemde bunun ne kadar önemli olduğunu hepimiz yakından idrak ediyoruz. Eğitimde kaliteli personel istihdam etmek üzere kurulmuş vakıflar vardı o dönemde."
'MEDENİYETİN BEŞİĞİ BİR ŞEHRİ BETONA ESİR ETTİĞİMİZ İÇİN İÇ GEÇİRİYORUZ'
Karamollaoğlu, bugün İstanbul'da 4-5 yüz yıl önce yapılan eserlere imrenerek bakıldığını vurgulayarak, "Bir Süleymaniye'ye, bir Sultanahmet'e, bir Ayşe Sultan Çeşmesi'ne bakarken duygudan duyguya, alemden aleme geçiyoruz. Bugün İstanbul’da, Ankara’da elli katlı, yetmiş katlı gökdelenlere bakarken hissettiğimiz duygu hayranlık mı yoksa kasvet mi bilemiyorum. Bu devasa plazalar bize Süleymaniye'nin verdiği dinginliği, huzuru verebiliyor mu? Evet, şimdi sadece iç geçiriyoruz. İstanbul’un silüetini bozduğumuz için iç geçiriyoruz. İstanbul'a ihanet ettiğimiz için iç geçiriyoruz. Medeniyetin beşiği bir şehri betona esir ettiğimiz için iç geçiriyoruz." dedi.