Olacağını sanmıyorum. Belki biraz daha zaman geçseydi, Türkiye’de şartlar Abdullah Gül’ün lehine gerçekleşecek şekilde değişseydi mümkün olabilirdi. Ama şu an itibarıyla 15 gün içerisinde hayati olarak vereceği bir karar var, ki Abdullah Gül’ün düşünen, tartan, adım atmadan önce oyunu kurmaya dikkat eden bir karakter olduğunu hepimiz biliyoruz. O nedenle doğrudan hızlı bir şekilde hata yapmayı istemez.
Peki, AK Parti Genel Merkezi’nde nasıl bir hava var? Panik var mı?
Tabii doğal bir panik var. Çünkü 60 gün içerisinde hiç olmayan bir sistemi oylayacaksınız. Milletvekillerinin henüz 1.5 yıllık görev süreleri varken, şimdi, “Tekrar aday olacak mıyım?’’ panikleri var. Şu anki durumdan daha farklı bir Meclis olacak. Milletvekilleri yeniden vekil olmazlarsa da bakanlık olma ihtimallerinin bulunduğu bir durumun içine girecekler. Ama seçim olup bittikten sonra ikisinin de olmama ihtimali de var.
Ben öyle düşünüyorum. Bu benim şahsi öngörüm. Teknokrat bakanlıklara geçişte de böyle bir durum ortaya çıkabilir. Başkan artık, “Benim X bakanım şöyle bir hata yaptı’’ deme lüksüne sahip değil. Hata yapanı alıp değiştirecek. Şimdi bir genel müdürü, bir personeli işten alıyormuş gibi değerlendirebilirsiniz. Bakanlıkların, milletvekillerinin fiyakası da bugünkü şekline göre değerlendirildiğinde azalacak.
Parlamentoda sürpriz bir tablo ortaya çıkabilir mi?
Zaten kesin sürpriz çıkacak. Toplam oy oranlarında özellikle AK Parti ve CHP’de yaşanacağını düşünüyorum.
Tüm partiler için öngörülerinizi söyler misiniz?
AK Parti ve MHP’yi bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. İki partinin oranı aşağı yukarı yüzde 55’ler dolayında bir yerde sonuçlanır gibi görünüyor. CHP’nin Baykal dönemine gerilediğini görüyoruz. Şu an itibarıyla oyu 21 civarında. Bu herkesin beklediğinin aksine AK Parti’den oy devşiren bir parti değil, CHP’yi parçalamak üzere konumlanmış algısı olan bir İYİ Parti var. Toplamına baktığınızda Erdoğan karşıtlığı ve AK Parti’yi bitirmek üzere konumlanan CHP, yine aynı mantık üzerine konumlanan bir diğer partiye oy kaptırıyor. AK Parti ve MHP tabanında bu anlamda bir düşüş yaşanmıyor. CHP’nin şimdi bir de bunları bir arada tutma zorunluluğu var. Tıpkı 7 Haziran’daki gibi HDP’yi kötülemeyecek, ona alan açacak ve Meclis’e girmesini bir ölçüde geri planda destekleyecek. Bu bugün itibarıyla İYİ Parti için geçerli. CHP, 7 Haziran’da bunu başardı. İYİ Parti’nin 6-7 civarında oyu var. Ama bunun daha üzerine oturup oturmayacağı önümüzdeki süreçte belli olacak. Parlamentoda nasıl bir denge olacağını öngöremeyeceğiz. Araştırma şirketleri bu anlamda toplam ittifak oylarını verebilir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin oy oranlarını aşağı yukarı bilmiş olacağız. Ama partilerin herkes için sürprizler yaratacak neticelere sahip olacağını düşünüyorum.
HDP’nin oylarında ciddi bir kırılma söz konusu dahi değil. Ne HDP’den kopup AK Parti’ye geçiş ne de AK Parti’den HDP’ye geçiş söz konusu. HDP baraj civarında bir yerde duruyor. Saadet Partisi kamuoyunda çok popüler bir alan yakaladı. Kendince ciddi bir hava oluşturdu ve gündem belirleyen aktörlerden biri haline geldi. Bu biraz da AK Parti’nin onları muhatap almasıyla alakalı. Fakat Saadet Partisi’nin oylarında henüz bir hareketlilik tespit edebilmiş değiliz.
Dün sürpriz bir gelişme yaşandı, CHP’den 15 vekilin İYİ Parti’ye katılacağı ve İYİ Parti’nin bugün Meclis’te grup kuracağı açıklandı. Bu durum seçimi nasıl etkiler?
Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl bir kampanya yürütür?
Bir kere AK Parti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ayrıştırılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gerçekten iki farklı seçim olacak.
Niye ayrışmalı?
Çünkü AK Parti, “Parlamentoda ne olursa olsun, ben Cumhurbaşkanlığı’nı alayım’’ önceliğini düşünmüyor. Orada da güçlü olmanın gerekliliğine inanıyor. O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan sürükleyici olacak ama AK Parti de güçlü bir parlamento grubuna sahip olmanın neden gerektiğini iyi anlatmalı.