23 Nisan resepsiyonunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'li Özgür Özel'e TBMM'deki konuşmasından dolayı tepki göstererek "Ben aşağıda olsaydım ağzının payını verirdim" diye konuşmuştu. BirGün'e konuşan Özel ise Erdoğan'a cevap verdi.
"Erdoğan'ın dili bir siyaset dili değil bir tehdit dilidir" diyen Özel, "Tasfiye sürecindeki Başbakan Binali Yıldırım'ın da, söylediklerimizden rahatsızlık duyduğu anlaşılmaktadır. Tarafımdan kullanılan ifadeler Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ergin Ergül, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın komisyona verdiği tutanak altındaki ifadeleridir" şeklinde konuştu. Özel, yarın yapacağı basın açıklamasında ifadelerin tamamını kamuoyuyla paylaşacağını aktardı.
'GENEL KURUL'DAN TAKİP ETSEYDİ YANITINI VEREBİLİRDİ'
Yaptığı açıklamada sözlerine açıklı getiren Özel, Erdoğan'ın locada oturduğunu işaret ederek, "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, bugün TBMM Genel Kurulu'nda kullandığım, tamamı Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu tutanaklarında yer alan ifadelerden rahatsızlık duyduğu anlaşılmaktadır. Kendisi benim ifadelerime yönelik gerekli cevabın verilmediğini düşünüyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak parlamenter sistemi savunuyoruz ve 24 Haziran'da da seçimleri kazanarak, kuvvetler ayrılığını yeniden tesis edecek, parlamenter sistemi geri getireceğiz. Sistemi değiştirmemiş olsalardı, hükümetin başı TBMM Genel Kurulu'nu yukarıdaki locasından değil, Genel Kurul salonunda takip edebilirdi. Bu durumda, buradan yanıtını verebilirdi" dedi.
Özel Erdoğan'a "Ağzımın payını, bana verilmesi gereken dersi nerede vermek istiyorsa ben hazırım. Kendisine en yakın medya kuruluşunda, kendi belirlediği gazetecilerle, kendi istediği saatte, kendi istediği kadar danışman ve koruma ordusuyla karşısına çıkmaya hazırım. Ben tek başıma geleceğim" diyerek tartışma çağrısı yaptı.
Özel sözlerine şöyle devam etti: "Demokrasilerde siyasi figürler 'bu kişi' diye işaret edilebilir. Cumhurbaşkanlığı makamı, milletin meclisine ve milletin vekillerine yukarıdan bakma yeri ve hakaret etme yeri değildir. Erdoğan'ın dili bir siyaset dili değil bir tehdit dilidir. Demek ki Erdoğan, bundan sonra milletvekili ve grup başkanvekili belirlerken en iyi biat edeni, en sadık olanı değil, en iyi cevap verebilecek olanı tercih etmek durumundadır"