'EKONOMİNİN DURUMU FELAKET'
Cumhuriyet'ten Erdem Gül'ün haberine göre, Antalya'da bir gurp gazeteciye konuşan CHP liderinin değerlendirmeleri şöyle:
Yeni modelin, sorunları çözmediği, aksine sorunları büyüttüğü ve derinleştirdiği açık. Örneğin eğitim alanında tek adam çıktı, TEOG’u kaldırdığını söyledi. Böyle bir karar alırken danıştığı kimse yok. Eğitimi tamamen bir kaos ortamına soktu. Anne- babalar arayışta. Dış politikada, Dışişleri Bakanlığı devrede dışı bırakılmış, 100 yıllık tarih, deneyim, birikim bir kenara itilmiş. Ekonomiye gelince ‘Faizleri indireceğim’ diyor, ‘indir’ diyorsun indiremiyor. Sonra şikâyet ediyor. Dolar yükselince ‘Dış güçler bize operasyon çekiyor’ diyor. Sen çocuk musun sana operasyon çekiyor. Aklın nerede? Kendi suçunu, beceriksizliğini hayali dış güçlerin üzerine atarak sorunlardan sıyrılmaya çalışıyor. Ekonominin durumu felaket bir tablo oluşturuyor.
'HAYALİ DÜŞMAN YARATIYORLAR'
'TEK ADAM REJİMİ FİİLEN UYGULANIYOR'
Tek adam rejiminin fiilen uygulandığı son bir yılda, referandumda, anayasa değişikliğine ‘evet’ oyu veren kitle, verdiği ‘evet’ oyundan dolayı pişman. O zaman olayları pek göremediler ya da biz muhalefet olarak tehlikeyi dillendiremedik. Bugün, yaşayarak onlar da tehlikeyi görüyor, tek adam rejiminin Türkiye’yi nereye sürüklediğini çok daha net olarak izliyorlar.
Tek adam rejimine, AKP tabanından da, üst yönetiminden de çok sert eleştiriler var. Ama bu eleştiriler Saray’a ne ölçüde yansıyor bilmiyorum. Başbakan’ın, bakanların hiçbir fonksiyonu yok. Müsteşarlar doğrudan Saray’la görüşüyor. Üst yönetimde ciddi bir rahatsızlık var. İlerde sorunların çok daha fazla olacağını devlet bürokrasisi de görüyor. Kamuoyu araştırma şirketinin sonuçları da, AKP’ye oy veren seçmenlerin bugün yüzde 55’inin, “tarafsız cumhurbaşkanından yana’ olduğunu gösteriyor. Yani, onlar da taraflı cumhurbaşkanı istemiyorlar.
'NASIL RİSKİ AZALTIRLAR ONA BAKIYORLAR'
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile yaptığı görüşmenin gündeminin ağırlıklı olarak sandık güvenliği olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, ittifakı konuşmak için Cumhurbaşkanlığı seçiminin esaslarını belirleyecek yasal düzenlenmenin beklenmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Yasanın önce çıkması lazım. Bağımsız birisi nasıl Cumhurbaşkanlığı adayı olacak, imzalar nasıl toplanacak? Şimdi düşünüyorlar. Masa başında yaptıkları düzenlemeyle, kendi ayaklarına kurşun sıkma gibi bir şeyi önleyecekler, riski nasıl azaltabilecekler ona bakıyorlar” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Suriye'ye ABD öncülüğünde yapılan saldırı ile ilgili olarak da dış politikada hata yapıldığını söyledi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la tek kişi üzerinden yapılan bir siyaset olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin her şeyini tamamen Esad’ın gitmesine bağladığını, böyle 'tek yanlı siyaset' olamayacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Suriye’ye yapılan her müdahale, Esad’ın kalıcılığını güçlendiriyor. Türkiye, Suriye, İran, Irak birlikte olsa çok kolay bir çözüm sağlayabilirler. Batılı egemen güçlerin çıkarlarına değil, bölgesel güçlerin çıkarlarına odaklanmalı. Türkiye dış politikada o kadar yalpalıyor ki, sabahtan öğlene kadar ABD yanlısı, öğleden sonra da Rusya yanlısı oluyor. Son derece ilkesiz bir diplomasi izleniyor. Dışişleri Bakanlığı’nın devre dışı bırakıp, diplomasiyi sözcü İbrahim Kalın’a ihale ederseniz, o da sahibinin sesi olarak konuşur. Dışişleri Bakanlığı’nın 100 senelik birikimini bir tarafa atıyorsanız, bu da başarısızlığı zorunlu hale getirir” dedi.
'2019, 2 D ARASINDA BİR SEÇİM OLACAK'
Seçimde yüzde 60 oy hedeflediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
'PARTİ DEĞİL, MEMLEKET SORUNU'
Şimdi ülkenin haline bakın. Faize, ekonomiye, çiftçinin haline bakın. Dış politikada ki tutarsızlığa bakın. ‘Tek adam rejiminin’ Türkiye’yi getirdiği nokta bu. Vatandaşlar 2019’da demokrasiden yana oy kullanmak zorundalar. ‘Kullansın’ demiyorum, kullanmak zorundalar. Muhafazakâr demokratlar, ülkücü demokratlar, liberal demokratlar, dindar demokratlar, sosyal demokratlar, sosyalist demokratlar… Bu hepsine düşen ortak görevdir. Yani, 2019 bir Kuvayi milliye hareketi olmalıdır. Biz, Kuvayi Milli sürecinde olduğu gibi yaşam tarzı, etnik, dinsel ayrım yapmadık. Tek amaç Türkiye’yi bağımsız hale getirmek. Şimdi de amacımız Türkiye’ye demokrasiyi getirmek. Çünkü bu süreç bir parti değil, memleket sorunudur