Fehmi Koru’nun yazısının ardından Metiner de Gül’ün adaylığı tartışmasına değindi. Metiner'in Koru'ya da yüklendiği yazısı şöyle:
Merak edilen sorular var.
Gül aday olacak mı?
Gül hangi partiden aday olacak?
Gül CHP-HDP bloğunun adayı olur mu?
Bu soruların henüz bir cevabı yok.
Çünkü Gül sessizliğini koruyor.
Bu soruların hiçbirine henüz verdiği bir cevap yok.
Ama Gül üzerinden herkes meşrebine ve muradına göre cevaplar veriyor.
Gül’e yakınlığıyla maruf bir gazetecinin son günlerde ortaya attığı senaryo, Gül’ün nerde durduğunu veya duracağını daha belirsiz kıldı.
Bence o gazetecinin senaryosu bilinçli.
İlkin, “Gül aday değil” diyor.
Sonra, “ısrar edilirse kabul edebilir” diyor.
Devamında çelişkili başka iddialar öne sürüyor…
Pensilvanya’ya yakınlığıyla bilinen ve herkesin zekasına şapka çıkarttığı o gazetecinin birbiriyle çelişen iddialar ortaya koyması bence bilinçli.
Dikkat edilirse dediği şudur: “Bakmayın siz Gül’ün yakın çevresine aday değilim demesine. Israr edilirse kabul eder.”
O gazetecinin CHP-HDP’nin ana eksenini oluşturacağı eski Türkiye bloğuna verdiği akıl bu işte: “Erdoğan’ın önünü kesmek için Gül’e mecbursunuz. Başka türlüsü size kaybettirir.”
Bunu tabii kurnazlıkla yapıyor.
Görülüyor ki eski Türkiye artıklarından oluşan gayrı milli cephenin tek derdi var: Erdoğan’ı devirmek!
Erdoğan’ı devirmek, eski Türkiye’ye geri dönmek anlamına geliyor pek tabii.
Gül, bu projede akla gelen bir isim haline gelmişse kendisi oturup düşünmeli ilkin.
Kendisine en yakın birilerinin ismini bu tür kirli senaryolarda gündeme taşımasından asıl kendisi rahatsızlık duymalı.
Kimlerin kendisini, hangi kirli amaçlar için kullanmayı düşündüğünü görerek tavrını netleştirmeli.
Kendisini “Benim Cumhurbaşkanı adayım Abdullah Gül kardeşimdir!” diyen Erdoğan’ın karşısına dikmeyi planlayan malum güç odaklarının oyunlarını başlarına çalmalı.
Kendi adının bu tür senaryolarda geçmesinin dahi kendisi için bir zül olduğunu haykırmalı.
Kendisinden sadece AK Parti camiasının değil, Erdoğan liderliğine gönül vermiş milletin beklediği net duruş budur.
MHP lideri Bahçeli aylar öncesinde tavrını netlikle ortaya koydu ve “2019’da Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır” dedi.
Bugünden safımızı netleştirip oyunları bozmazsak yarın türlü fitnelere kapı aralamış oluruz.
Sahiden ısrar edilirse malum cephenin adayı olmayı kabul edecek bir Gül algısı, en başta Gül’ü rahatsız etmelidir.
O yüzden suskunluğunu bozmalıdır.
***
Gayrı muradım yoktur benim.
Herkes bilir ki tavrımız nettir bizim.
Erdoğan’ın karşısına babamızın oğlu dikilse onu kendimizden bilmeyiz.
Çünkü biliriz ki Erdoğan’ın şahsında hedef alınan bizim ideallerimizdir.
Ve yine biliriz ki Erdoğan karşıtı lobi milletimizin derin irfanı ve sağduyusu karşısında kaybetmeye mahkûmdur.
Bu aziz millet, içinde kim yer alırsa alsın her türlü kirli oyunun farkındadır.
Hiç kuşkum yok: 15 Temmuz ruhu, 2019 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın şahsında şaha kalkacaktır.
Gül kardeşimiz tıpkı Bahçeli gibi bugünden Erdoğan liderliğinin arkasında durduğunu açıklayarak eski Türkiye artıklarının oyununu bozmalıdır.
Kendi isminin kirli senaryolarda telaffuz edilmesinden duyduğu rahatsızlığı fitnecilerin yüzüne vurmalıdır.
Suskunluk fitneyi çoğaltır, fitnecileri sevindirir, biline…
MERAKLISINA NOT:
Gül’ün adaylığından korktuğumuz için işbu yazıyı kaleme aldığımız sonucunu çıkartacak o fitnecilere şimdiden derim ki bizim korkumuz yok seçimden yana. Cumhurbaşkanı’mızın, cumhurun ittifakıyla yeniden güçlü bir biçimde seçileceğinden yana zerrece kuşkumuz yoktur bizim. Sadece Gül’ü kaybetmekten üzülürüz. Gül’ün milletin gönlünden temelli düşmesinden üzüntü duyarız. Bu seçim mülahazasıyla alakalı bir durum değil, kardeşlik hukukumuzla alakalı bir durumdur. Gül’e yönelik bu kardeşçe sözlerimin anlamı da, amacı da budur.