EKSEN

‘Rusya, Afrin’le Suriye’deki Türk-Rus ilişkilerine ‘balans’ ayarı yapıyor’

Kerim Has, Suriye ordusuna bağlı milis güçlerin Afrin’e geçmesinin Rusya’nın onayı olmadan gerçekleşemeyeceğini söylerken, bu hamleyle Ankara’yı Şam ile masaya oturtarak Suriye’de ABD ekseninden uzaklaştırmayı ve Afrin’in Şam’a devredilmesinin hedeflediğini belirtti. Has, Afrin’deki durumun Türk Akımı’ndaki sıkıntılarla alakalı olduğunu belirtti.
Sitede oku

Türkiye'nin Afrin'e yönelik başlattığı operasyonun ilk gününden beri Şam ile PYD arasında pazarlıkların olduğu konuşulurken Suriye ordusuna bağlı milis güçlerin Afrin'e girmeleri sahayı hareketlendirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "O dosya şimdilik kapandı. Topçu ateşi yapılınca geri dönmek zorunda kaldılar" dese de Suriye ordusuna bağlı milis güçlerin Afrin'e girmeye devam ettikleri görülüyor.

'Suriye hükümet güçleri, topçu atışlarına rağmen Afrin'e girdi'
Afrin'deki son gelişmelerle birlikte, Rusya'nın bu denklemde vermeye çalıştığı mesajı Moskova Devlet Üniversitesi'nden Kerim Has ile konuştuk.

‘MİLİS GÜÇLERİN GEÇMESİ RUSYA'NIN ONAYI OLMADAN OLMAZ'

Kerim Has, Suriye ordusuna bağlı milis güçlerin Afrin'e Rusya'nın onayı olmadan geçemeyeceğini söylerken, Rusya'nın bu hamleyle Afrin'in Şam'a devrine giden yolu açmaya çalıştığını öte yandan Ankara'yı Şam ile diyaloğa geçmeye zorlayıp, ABD ekseninden uzaklaştırmayı hedeflediği yorumunu yaptı:

"Suriye ordusuna bağlı milis güçlerin oraya geçtilerse bunun Rusya'nın oluru ya da onayı olmadan gerçekleştiği kanaatinde değilim. Tek başına Şam bunu kendisi karar alarak yapamaz. Diğer yandan İran ile ikisi birlikte de karar almış olamazlar. Bu muhtemelen Rusya'nın onayı ile olmuştur. Afrin'e operasyon başlatmadan önce Türkiye, Rusya'dan onay almıştı. Bu operasyon devam edecekse ya da operasyon bir yerde duracaksa bu durum da Rusya'nın yaktığı ‘yeşil ışığın' seyrine göre değişebilecek bir sonuç ile mümkün. Dolayısıyla bu açıdan milis güçlerin oraya sevk edilmesinin Rusya'nın kontrolü olmadan olacağını düşünüyorum. Burada Rusya ne amaçlamıştır? Öncelikle Rusya tabii Türkiye eliyle Şam'ın tek kurşun sıkmadan Afrin'i PYD'den devralmasının yolunu açmayı amaçlıyor olabilir. İkinci olarak bu hamle Rusya açısından Ankara'yı Şam ile diyaloga geçmeye zorlayan bir hamle. Böyle bir diyalog olursa Rusya'nın bölgedeki ittifak ilişkileri açısından olumlu olur. Üçüncü olarak da bu hamle Türkiye'yi Suriye'de ABD ekseninden uzaklaştırmayı sağlayan bir enstrüman olarak da düşünülebilir. Özellikle Washington ile Ankara arasında son diplomatik temaslar sonrası Moskova'da bazı şüpheler oluşmuştu. Bu şüphelerin giderilmesi noktasında böyle bir adım atılmış olma ihtimali yüksek. Bu durum Tillerson'ın ziyareti ile de örtüşüyor."

Gazprom, Türk Akımı'nın maliyet tahminini yükseltti
‘TÜRK AKIMI'NDA YAŞANAN SIKINTILARLA DA YAKINDAN ALAKALI'

Has, Türk Akımı'nda bazı sıkıntıların yaşandığını söyleyerek, bunun Afrin'deki gelişmelerle yakından alakalı olduğunu söylerken, yaşanacak bir iptalin yaratacağı tabloya şu sözlerle dikkati çekti:

"Benim yeni öğrendiğim bilgilere göre Türk Akımı meselesinde de bazı sıkıntılar var. Biraz önce saydığımız nedenler tabii ki daha önemli ancak Şam'ın Afrin'deki nüfuzu arttırma, askeri mevcudiyetini arttırma gibi adımlarının Türk Akımı'ndaki yaşanan sıkıntılarla da yakından alakalı olduğunu düşünüyorum. En son geçen hafta Gazprom, Ankara'ya bir heyet gönderdi. Türk Akımı'nda Avrupa'ya giden gazın geçtiği ikinci hat var ve bu hattın Türkiye üzerindeki kara kısmı konusunda bir ortak şirketin kurulması planlanıyordu. Geçtiğimiz temmuz ayından beri Gazprom defalarca heyet gönderdi. Burada bir ortak şirket kurulmadığı için ikinci hattın kara kısmı için inşaat izni bir türlü alınamadı. Geçen hafta bu iznin alınması planlanıyordu. Tabii bununla birlikte ortak şirketin kurulması planlanıyordu. Bu izin alınmayınca inşaat başlayamıyor. Böyle olunca Rusya, AB veya Bulgaristan üzerinden Türk Akımı hattının geçmesi için müzakereleri yürütemiyor. Çünkü Avrupalılar siz daha Türkiye'den izin almadınız diyorlar. 15 Şubat'ta Gazprom protokol imzalamak için Türkiye'ye geldi ama Enerji Bakanı Berat Albayrak Bakü'deydi. Bakü'de TANAP projesini Azerbaycanlı yetkililer ile görüşmeye gitmişti. Dolayısıyla burada karşılıklı verilen bazı mesajlar var. Afrin'deki hareketlilik biraz bununla örtüşüyor. Tillerson'ın ziyaretiyle de örtüşüyor. Ancak Türk Akımı'nda —belki çok basına yansımıyor ama- hükümetler arasında yapılan antlaşmaya göre şu an denizde inşaat sürüyor. Şu an hattın hem birinci hem ikinci kısmının 800km'den fazlası inşa edilmiş durumda. Bu da Türkiye'nin izniyle münhasır ekonomik bölgesinde inşa edilmişti. Ama bu hat velev ki iptal edilirse antlaşmanın şartlarına göre ikinci hattaki inşaat masrafları da Türkiye'nin üstlenmesi gerekecek. Böyle bir durum da var. Dolayısıyla burada çok ciddi pazarlıklar yürütülüyor. Türkiye bu izni muhtemelen vermek durumunda kalacak. Ancak bir taraftan doğalgaz konusunda indirim almak istiyor. Zaten son protokolün imzalanamamasının nedenlerinden birisi bununla da ilgili. Ama Rus tarafı da bunu her halükârda deniz kısmında 800 km'lik inşaat da yapıldığı için Gazprom bunu iptal etmek durumunda kalınırsa antlaşmanın şartlarına göre Türkiye bunu karşılamak zorunda kalacak. Ben iptal olacağını beklemiyorum. Türk Akımında izinlerin bir şekilde verileceğini düşünüyorum."

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Ankara ile Şam arasında istihbari temas olabilir
‘ANKARA, ŞAM İLE SİYASİ DİYALOĞUN KURULMASI İÇİN KONJONKTÜR ARAYIŞI İÇİNDE'

Has, diğer yandan Ankara'nın Şam ile siyasi diyalogun kurulması için içeride ve dışarıda konjonktür arayışı içerisinde olunduğu değerlendirmesinde de bulundu:

"Ancak burada Türkiye kendi çıkarları açısından meseleye bakıyor. O da şu aşamada Afrin de böyle bir sorunun ortaya çıkmasını istemiyor. Rejim destekli milis güçleri ya da ordu güçleri olsun bunların sevk edilmesini istemiyor. Burada müthiş pazarlık var. Müthiş bir satranç oynanıyor. Bir taraftan Ankara ile Şam'ın diyalogu zorlanıyor. Burada da dün İbrahim Kalın'ın koordine amaçlı Rusya ve İran üzerinden Şam'a belli mesajlar iletildiği şeklinde bir açıklaması olmuştu. Bu durum iddiadan öte bir şekilde bildiğim kadarıyla özellikle Kremlin'in ricasıyla olmuş. Aynı zamanda bir süredir Ankara zaten Şam ile askeri temas halinde. Spekülatif konuşmak istemem ama Ankara'dan Şam'a askeri yardımın da gittiğini duymuştum. Dolayısıyla burada şu an itibariyle açıkçası Şam ile siyasi diyalogun kurulması için Ankara'nın hem içeride hem dışarıda bir konjonktür arayışı içinde olduğunu düşünüyorum. Burada işte bu çerçevede müthiş pazarlıklar dönüyor."

Erdoğan'dan Putin'e: Suriye hükümet güçleri Afrin'e girerse sonuçları olur
‘TÜRK-RUS İLİŞKİLERİ SURİYE ÜZERİNDEKİ İŞ BİRLİĞİ BAĞLAMINDA YÜRÜYOR'

Has, uçak krizinden sonra Moskova açısından Türk-Rus ilişkilerinde ciddi bir paradigma değişikliği yaşandığını söylerken, Rusya'nın Afrin'deki gelişmelerle Suriye'deki Türk-Rus ilişkilerine ‘balans' ayarı yaptığını görüşünü dile getirdi:

"Uçak krizine kadar enerji konusu Türkiye ile Rusya arasında siyasetten ayrı ele alınmaya çalışılmıştı. Ama uçak krizinden sonra Moskova açısından Türk-Rus ilişkilerinde ciddi bir paradigma değişimi yaşandı. Bütün ilişkiler hali hazırda bölgesel politikalar ve özelde de Suriye üzerinde iş birliği bağlamında yürüyor. Buraya bağlanmış durumda. Burada turizm konusundaki geçtiğimiz yıl sürekli gerilimler olmuştu ama bunlar aşıldı. Ama her an bu tarz sorunlar patlak verebilir. Bir anlamda da Afrin'deki son durumu genel çerçevede bakıldığında Şam ile PYD arasında Afrin konusunda bir antlaşma yapıldığına dair haberlerle bir bakıma Moskova'nın Suriye'deki Türk-Rus iş birliğine ‘balans' ayarı yaptığı kanaatindeyim. Ama bunun ne kadar başarılı olup olmayacağını da gelişmelere göre göreceğiz. PYD ile Şam arasında böyle bir anlaşma varsa ya da olacaksa Moskova'nın sürecin tam merkezinde yer aldığı kanaatindeyim. Pek tabii İran da PYD konusunda Türkiye ile tam bir anlamda anlaşmış değil. Aynı pozisyona sahip değiller ancak diğer yandan İran, PYD'nin orada nüfuzunu arttırmasından rahatsız. Ama Tahran yine aynı şekilde Türkiye'nin Afrin'de tam anlamıyla nüfuz alanı oluşturmasına da karşı. Bu çerçevede taraflar satrançta hamlelerini yapıyorlar sürekli."

ABD Donanması'ndan 3. köprü paylaşımı
‘MOSKOVA, KARADENİZ'DE ANKARA'DAN BİR RAHATSIZLIK HİSSETMİYOR'

Kerim Has son olarak Türkiye'nin ‘kapısını tuttuğu' Karadeniz'de NATO üyesi ülkeler ile ABD askeri varlığının artmasının yarattığı yeni tehlike de gündeme taşınırken, Moskova'nın bir rahatsızlığı olup olmadığı sorulduğunda Montrö'ye atıf yaparak şu yorumu yaptı:

"Karadeniz meselesinde NATO için zaten değişen bir konjonktür var. NATO üyesi ülkelerin sayısı arttı. Romanya, Bulgaristan gibi ülkeler Soğuk Savaş sonrası üye oldular. Ukrayna ile Gürcistan'ın NATO'ya girme hedefleri var. Ancak başarılı değiller şu ana kadar. Burada Kırım'ın ilhakından sonra Rusya'nın Sivastopol ve Kırım'da askeri mevcudiyeti ciddi anlamda artmış durumda. Ama her halükârda bölgedeki yürürlükte olan en önemli antlaşma Montrö sözleşmesi. Bu konuda Türkiye ve Rusya bu sözleşmenin en azından resmi düzeyde değiştirilmesi taraftarı değiller. Zira Montrö'nün yürürlükte olması Karadeniz'in bölge dışı aktörlere çok kısmi oranda açılması anlamına geliyor. Taraflar bu dengeyi değiştirmek istemiyorlar. Ben Moskova'nın Karadeniz'de bu konuda Ankara'dan bir rahatsızlık hissettiği kanaatinde değilim. Zaman zaman ABD gemileri girip çıkıyor Karadeniz'e. Türkiye'nin buna getirdiği belli bir tonaj sınırlaması var ve savaş gemileri Karadeniz'de ancak 21 gün durabilirler. 21 gün sonunda Çanakkale'den Ege denizine açılıp tekrar girmeleri gerekiyor. Dolayısıyla da burada hali hazırda dengeli bir politika götürülüyor. Ama sürekli bu gerilim de yoklanıyor. ABD uçakları Karadeniz üzerinde Rusya'nın kıyı şeridinde sürekli istihbari uçuşlar gerçekleştiriyorlar. Ruslar da bunu genelde Baltık'ta yapıyorlar. NATO'nun yine Bulgaristan Romanya'da askeri varlığını arttırma planları var. Türkiye'de buna kısmen destek çıkıyor ama bir taraftan Rusya ile ilişkileri göz etmek durumda. Ama Karadeniz'de tarafların Montrö'yü güncellemek konusunda bir iradeye sahip oldukları kanaatinde değilim. Tabii gidişat neyi gösterir, Suriye'deki iş birliği bir yerde krize dönüşür mü? Bu sorularının yanıtını öğreneceğiz. Umarım dönüşmez ama şu anda Türk-Rus ilişkilerinde Ortadoğu daha ön planda."

Yorum yaz