GÖRÜŞ

‘Almanya'daki Türk toplumu popülist ve faşistlere karşı örgütlenmeli'

Almanya için Alternatif (AfD) milletvekili Poggenburg'un Türklere yönelik ‘deve güdücü' benzetmesi üzerinden ülkede Türk toplumuna yönelik tutumu değerlendiren Türk-Alman Cemiyeti Başkanı Bekir Yılmaz "İslamofobik, Türkofobik girişimlere; popülist ve faşistlere karşı karşı topyekûn bir kampanya başlatılmalı" dedi.
Sitede oku

Türklere 'deve güdücü' benzetmesi Almanya'yı karıştırdı
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin Türkiye'yi hedef alan açıklamalarına bir yenisi eklendi. AfD'li Andre Poggenburg "Bir buçuk milyon Ermeni'ye soykırım uygulayan ve hala sorumluluk üstlenmeyen bu kimyon tacirleri bize vatan ve tarih dersi vermeye mi kalkıyor? Akıllarını kaçırmışlar herhalde. Bu deve güdücüler, çok sayıda karılarının olduğu ve çamurdan kulübelerde yaşadıkları yere, Boğaziçi'nin çok daha ötesine, ait oldukları yere geri gitmeli" sözleri, Almanya'daki Türk topluluğunda ve Türkiye'de tartışma yarattı. Açıklamaya, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Almanya Adalet Bakanı Heiko Maas da kayıtsız kalmadı. Steinmeier'ın "Burada gördüğüm şey, üsluplarında ölçüsüzlüğü, tutumlarında saygısızlık ve nefreti kendilerine strateji devşiren politikacıların bulunduğudur" diye yorumda bulunduğu açıklamalarıyla ilgili olarak Dresden Başsavcılığı'na bir suç duyurusu iletilmesi üzerine inceleme başlatıldı. Peki Almanya'daki Türk topluluğu bu sözlerden nasıl etkileniyor? Konuyu, Türk-Alman Cemiyeti Başkanı Bekir Yılmaz Sputnik'e değerlendirdi.

‘ALMANYA'DAKİ TÜRK TOPLUMU İÇİN SAĞLIKLI BİR ORTAMIN VARLIĞINDAN BAHSEDEMEYİZ'

Poggenburg'un yaptığı açıklamaya benzer açıklamaların sıkça yapıldığına ve bu gibi söylemlerin "şaşırtıcılığının bile kalmadığına" işaret eden Yılmaz "Almanya'daki Afd, aynı Avusturya, Hollanda ve Fransa'da bulunan ve temelde İslam karşıtı olan akımın bir kolu. Avrupa'da İslam'ı öcü gibi gösteren, tabiri caizse, sabah akşama kadar İslam'a, Müslümanlara hakaret eden yaklaşım içerisindeler. Bence Poggenburg da konuşmasında Türkiye'den ziyade Türkleri hedef alıyor. Sürecin detayları şöyle. Koalisyon görüşmelerinde İçişler Bakanlığı'nın isminin ‘İçişleri, İmar ve Vatan' olarak değiştirilmesi konusunda anlaşmaya varılmış. Almancada ‘vatan' (veya yurt) anlamına gelen ‘heimat' kelimesi, 1930-40'larda sıkça kullanılan bir kavram. İsmi geçen şahıs da, bakanlığın isminin değiştirilmesi yönündeki kararı eleştiren Almanya Türk Toplumu Derneği'ni hedef aldı. Söz konusu şahıs, Türklere ‘deve güdücü' ve ‘kimyon taciri' gibi sözlerle Türk toplumunu aşağılama girişiminde bulundu. Maalesef her gün bu mevzularla karşılaşıyoruz. Gelinen nokta, bizim açımızdan psikolojik olarak çok sağlıklı bir durum değil " ifadelerini kullandı.

Almanya'da son anket: Aşırı sağcı AfD, Sosyal Demokratları geçip ikinci parti oldu
‘IRKÇI VE İSLAM KARŞITI SİYASETÇİLERE YÖNELİK DESTEK HIZLA ARTIYOR'

Almanya'da AfD'ye yönelik desteğin giderek arttığına işaret eden Yılmaz "Son yapılan kamuoyu araştırmalarında, AfD'ye yönelik desteğin Sosyal Demokrat Parti'yle (SPD) neredeyse eşitlediğini görüyoruz. Toplumun içerisindeki işsizlik seviyesi yükseldikçe ve eğitim seviyesi düştükçe siyasetçilerin toplumu korkular üzerinden yönlendirme potansiyeli artıyor. Başta söylediğim gibi Fransa, Avusturya, Hollanda hatta Macaristan'da siyasetçiler toplumun korkularını fırsata dönüştürüp siyasi rant elde etmeye çalışıyor. Almanya'da da aynı durum söz konusu. Topluma salmak istedikleri korkunun temelinde her yıl azalan Alman nüfusuna karşılık artan Müslüman nüfus var. Vermek istedikleri mesaj ‘Biz kendimizi yok ediyoruz. Müslümanlar Almanya'yı teslim alacak'. Bu korku üzerinden siyaset üretmeye çalışıyorlar ve bunun da yüzde 15 desteği var. Eğer SPD ve CDU koalisyon kurarsa ‘ana muhalefet partisi' AfD olacak" dedi.

Almanya'da NSU araştırma komisyonu başkanına tehdit mektubu
‘TÜRK TOPLUMU BU SALDIRILARA KARŞI ÖRGÜTLÜ, SİSTEMATİK BİR ÇABA İÇİNDE DEĞİL'

Müslümanların Almanya'da hızla artan Müslüman karşıtlığına yönelik bir stratejisinin olmadığına da değinen "Hristiyan birlik partileri AfD'yi kullanarak kendi tutucu düşüncelerini fırsat çevirmeye çalışıyor. Sol Parti veya Yeşiller Partisi'nin Türkiye'ye karşı olan siyasetleri çok ters olsa da Almanya içerisinde özellikle sağ eğilimli, faşist partilere karşı doğru hamleler yapıyorlar. Ancak Müslüman toplum, Türk toplumu olarak bizler iki arada bir derede kaldık, kimle hareket edeceğimizi bilemiyoruz" diye konuştu.

Dresden Başsavcılığı'na bir suç duyurusu iletilmesi üzerine inceleme başlatıldığının hatırlatılması üzerine, soruşturma sürecinden çok fazla bir sonuç alınamayacağı yönünde öngörüsünü aktaran Yılmaz şöyle devam etti:

"İslamofobik, Türkofobik girişimlere karşı topyekûn bir kampanya başlatılmalı. Popülist veya faşistlere karşı ortak mücadelede bulunulmalı. Ancak böyle bir örgütlenme yok. Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD), yüzünü Türkiye'ye çevirmiş durumda, Ankara'dan gelecek milletvekillerine bakıyorlar. Buraya (Almanya'ya) yönelik bir strateji yok. Türk toplumunun yüzünü buraya çevirmesi lazım. Medya ve siyasetle nasıl birlikte hareket edeceğimizi, nasıl hukuk kapsamında örgütlenebiliriz bunu bulmamız lazım. Çünkü şu an saldırıların hedefinde olsak da olayın önemini kavrayabilmiş değiliz. Daha geçen yıl, bizim yönetim kurulumuzdaki bir arkadaşımızın kızı, tesettürlü olduğu için berlin'de saldırıya uğradı. Saldırgan kızın baş örtüsünü zorla çıkarmaya çalıştı. Berlin'de aynı hafta içerisinde buna benzer üç olay yaşandı. Kısacası Almanya'da Türk ve Müslümanlara yönelik tutumların artmasını tetikleyen bir ortam var. "

Yorum yaz