GÖRÜŞ

'Türkiye beka tehdidi karşısında gözünü karartmış durumda'

Türkiye Dışişleri Bakanı'nın ABD'li mevkidaşıyla gerçekleştireceği ve "İlişkiler ya düzelecek ya da tamamen bozulacak" şeklinde açıklama yaptığı görüşme, Türkiye'nin Menbiç'ten çekilmesi için ABD'ye yönelik son uyarısı niteliğinde mi? Siyasetçi ve uzmanlar Sputnik'e değerlendirdi.
Sitede oku

Çavuşoğlu: ABD ile ilişkileri ya düzelteceğiz ya da tamamen bozulacak
Türkiye'nin Afrin'deki YPG oluşumuna yönelik Zeytin Dalı Harekâtı devam ederken ve Ankara'nın Afrin'in ardından Menbiç'e yönelik operasyon sinyalleri verdiği bu dönemde, Ankara ve Washington arasındaki temaslar hız kazandı. Ankara, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Korgeneral H.R. McMaster'ın ardından Perşembe günü de ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ı ağırlamaya hazırlanıyor. Tillerson'ın gerçekleştireceği ziyaret, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun görüşmeyle ilgili açıklamaları sebebiyle büyük önem kazandı. Çavuşoğlu, Tillerson'la gerçekleştirecekleri görüşme öncesi "ABD'den beklentilerimiz açık ve nettir. Artık biz vaat istemiyoruz, somut adımlar istiyoruz. Tillerson'dan bunu isteyeceğiz. İlişkilerimiz çok kritik bir noktada. Ya ilişkileri düzelteceğiz ya bu ilişkiler tamamen bozulacak" şeklinde açıklama yaptı. Çavuşoğlu'nun sözlerini dikkat çekici kılan; bir Türk yetkilinin ilk kez, başta "terörle mücadele" olmak üzere pek çok alanda anlaşmazlıklar içerisinde olduğu ABD ile ilişkilerinin akıbetinde bir görüşmenin 'kırılma noktası' yaratacağına işaret etmesi oldu. Peki Çavuşoğlu'nu "İlişkiler ya düzelecek ya da tamamen bozulacak" şeklinde konuşma noktasına getiren ne oldu? Bu açıklama neye işaret ediyor? Konuyu Sputnik'e TBMM Milli Savunma Komisyonu üyesi ve AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık ile TÜRKSAM dış politika uzmanı Ahmet Gencehan Babiş değerlendirdi.

'Tillerson, Ankara ziyaretinde, Afrin operasyonunda ve Suriye'nin kuzeyindeki sınır hattı boyunca itidal talep edecek'
‘BUNDAN SONRA OLACAKLARDAN BİZ SORUMLU DEĞİLİZ'

TBMM Milli Savunma Komisyonu üyesi ve AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın Türkiye ziyaretinde ABD yönetimine "Eğer müttefiksek, eğer NATO'da beraberliğimiz varsa buna göre davran. Eğer buna göre davranmayacaksan bundan sonra olacak şeylerden biz sorumlu değiliz" mesajının verileceğini söyledi.

ABD Dışişleri Bakanı Tillerson'ın Perşembe günkü Ankara ziyaretine ilişkin Sputnik'e değerlendirmelerde bulunan Kocabıyık "Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "Bu ilişki ya devam eder, ya biter" mealindeki açıklaması, ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün grup toplantısında yaptığı konuşma, artık Türkiye'nin bütün limitlerini tükettiğini gösteriyor ve önümüzdeki günlerde Türkiye'ye gelecek olan Amerikan Dışişleri Bakanı'na ve yetkililerine bu sefer Türkiye'nin çok açık ve seçik düşüncelerini dile getireceğini anlıyoruz. Benim anladığım, ABD'ye şu söylenecektir: Eğer müttefiksek, eğer NATO'da beraberliğimiz varsa buna göre davran. Eğer buna göre davranmayacaksan bundan sonra olacak şeylerden biz sorumlu değiliz" dedi.

Tillerson'ın ziyaretinde şu anda PYD'nin ağırlığını oluşturduğu DSG'nin kontrolünde bulunan Menbiç konusunun da açılacağını ifade eden Kocabıyık "Münbiç'ten PKK da gidecek, ABD'nin de durmasına ihtiyaç yok, orasının gerçek sahiplerine verilmesi lazım. Öbür taraftan çok açık bir şekilde, bence bütün bu söylediğimiz sözlerin sebebi de o, PYD ile ilişkilerinizi kesin olarak açıklığa kavuşturun. Onlara silah yardımı yapmayın ve verdiğiniz silahları da kesin olarak toplayın. Ayrıca hiç şüphesiz ABD Kongresi'nde çıkan PYD'ye yardım kararı konusunda Türkiye izahat isteyecektir" diye konuştu.

Bozdağ'dan ABD'ye: Artık iknaya gelmeyin
‘BU GÖRÜŞME ÖNCEKİLERDEN FARKLI, BİR SONUCU OLACAKTIR'

"Türkiye, ABD'nin Suriye'de içine düştüğü çelişkileri açık bir dille tek tek önlerine koyacak" diyen Kocabıyık, şöyle devam etti:

"Bu görüşme, daha önceki diplomatik karşılaşmalardan çok daha önemlidir ve bir sonucu olacaktır diye düşünüyorum. Hem Türkiye'nin önümüzdeki günlerde atacağı adımlar açısından, hem de Amerikan yönetimi açısından bazı sonuçları olacağını düşünüyorum. Görüşmenin, Türkiye ve iki ülke ilişkileri açısından sonuçları olumlu da olabilir, çok olumsuz bir evreye de girilebilir. Cumhurbaşkanı'nın bugün söyledikleri çok açıktır. Diplomatik dili iyi kullanan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bir dışişleri bakanının çok nadiren söyleyebileceği tonda ‘Bu ilişki ya devam eder, ya biter' diyebilmiştir. Demek ki Amerikan yönetiminin Suriye'deki tutarsızlıkları ve çelişkileri, Türkiye'yi bunu söyleyebilecek bir noktaya getirmiştir."

‘YPG, Türkiye'ye karşı NATO ülkelerinin silahlarını kullanıyor'
‘TÜRKİYE BEKA TEHDİDİ KARŞISINDA GÖZÜNÜ KARARTMIŞ DURUMDA'

Kocabıyık, Tillerson'un ziyaretinin ardından Türkiye'nin isteklerinin yerine getirilmemesi durumunda ne olabileceğiyle ilgili de "Kötü senaryonun sonuçlarını bugün Cumhurbaşkanı söyledi. Cumhurbaşkanı'nın söylediği o cümleyi topluma yönelik bir hamaset cümlesi olarak düşünmeyin. Bir ABD'li generalin Türkiye'ye parmak sallayarak ‘Saldırı olursa karşılık veririz' diyerek tehdit etmesine karşılık Cumhurbaşkanı ‘Galiba sen hiç Osmanlı tokadı yememişsin' dedi. Cumhurbaşkanı'nın söylediği cümle, çok büyük anlamları olan sembolik bir cümle. Türkiye bunu söylüyor; Türkiye gözünü karartmış durumda, kimse bunu anlamak istemiyor. Türkiye'nin karşısına ABD çıkmış, şu çıkmış, bu çıkmış, Türkiye'nin hiç umurunda değil. Türkiye'nin devlet hayatında böyle bir hesap yapılmadı. Çünkü Türkiye kendisine yönelik büyük bir beka kaygısı ve tehdidi hissediyor" diye konuştu.

Türk halkı neden artık ABD'ye güvenmiyor, kendini Rusya'ya gittikçe daha yakın hissediyor?
‘TÜRKİYE'NİN ABD'YLE KARŞI KARŞIYA GELİP GELMEMESİ ABD'NİN AKLINI BAŞINA TOPLAMASINA BAĞLI'

Türkiye'nin devlet politikası ve stratejisinin, beka tehdidini ortadan kaldırmak üzerine inşa edildiğini ifade eden Kocabıyık "Devlet katlarında şu açıkça konuşuluyor onu da söyleyeyim; Türkiye bekasını korurken karşısına ABD çıkar, İran çıkar, (Suriye) rejim çıkar, başka bir güç çıkar, bunların hiçbir önemi yok. Kurtuluş Savaşı mantığı Türk devlet yönetimine avdet etmiştir bugün, bu açıktır" dedi. Kocabıyık, "Türkiye ile ABD karşı karşıya gelebilir mi?" sorusuna da şu yanıtı verdi:

"Gelebilir. Bu tamamen ABD'nin aklını başına toplamasıyla ilgili bir şeydir. Başbakanımız Binali Yıldırım da bunu söylemiştir. Gelebilir. Bu Türkiye için istenmeyen bir şeydir ama kimse şunu unutmasın ki böyle bir durum olursa burada ahlaki üstünlük Türkiye'dedir. Türkiye, ahlaki bir üstünlüğün üzerinde bu politikayı yürütüyor. Bunu da anlamak lazımdır. 10 bin kilometre öteden buraya gelip buradaki ülkelerin toprak bütünlüğüyle oynamak, dost ve müttefik dediğiniz ülkelerin toprak bütünlüğüyle ilgili tehditler oluşturmak ve burada bir garnizon-devlet kurmak… Böyle bir şeyin karşısında, bırakın Türkiye Cumhuriyeti gibi iki bin yıllık bir devlet geleneğine sahip olan devleti, kendisine devlet diyen herhangi bir topluluk kayıtsız kalamaz. Türkiye intihar eder, ama böyle bir şeye kayıtsız kalamaz. Bu devletin felsefesiyle, yapısıyla, kendine saygısıyla ilgili bir şeydir."

‘ABD TÜRKİYE'Yİ HERHANGİ BİR ORTADOĞU ÜLKESİYLE KARIŞTIRMAKLA HATA YAPIYOR'

Konuyu Sputnik'e değerlendiren bir diğer isimse TÜRKSAM dış politika uzmanı A. Gencehan Babiş oldu. Türkiye-ABD ilişkilerinde uzun süredir önemli sorunlar olduğuna işaret eden Babiş "Bu büyük sorunlara rağmen, hangi düzeyde olursa olsun, gerçekleştirilen görüşmelerin hiç birinin ardından ABD'nin Türkiye'nin politikalarıyla ilgili tatmin edici bir şey söylemediğini görüyoruz. Çavuşoğlu'nun açıklamaları da bu noktada Türkiye'nin haklı serzenişi olarak okunabilir" dedi.

ABD'li Korgeneral Paul E. Funk'ın "‘Menbiç'te olacağız ve operasyon gerçekleştirirseniz agresif şekilde karşılık veririz"' şeklindeki açıklamasını hatırlatan Babiş "Çavuşoğlu'nun çok üst perdeden yaptığı bu açıklama, Türkiye'nin hem Afrin'de gerçekleştirdiği operasyonunun devamlılığı hem de operasyonun Menbiç'e taşınacağı konusunda önemli ipuçları veriyor. Ayrıca ABD'nin yükselttiği gerginliğe ve çektiği reste karşı Türkiye'nin de ABD'ye rest çektiğini görüyoruz. Çünkü özellikle ABD'li askeri yetkililer tarafından Türkiye'ye karşı son derece agresif açıklamalar yapıldı. Bu askerler, CENTCOM bünyesinde Ortadoğu ülkeleriyle çalışan askerler. Yalnız önemli bir kafa karışığı içinde oldukları belli. Çünkü, görünen o ki, Türkiye'yi herhangi bir Ortadoğu ülkesiyle karıştırıyorlar. Halbuki, Türkiye gerek Kıbrıs operasyonu gerekse 1990'lardaki Irak operasyonuyla gerektiği noktada gücünü göstermiş ve her zaman da gösterebilecek bir devlet" ifadelerini kullandı.

AA: YPG, sivil kılığında Afrin'de evlerin arasından Türkiye'ye saldırıyor
‘YPG, YENİ RADİKAL OLUŞUMLARI TETİKLEYEBİLİR; TÜRKİYE'NİN MÜDAHALESİ SON DERECE ÖNEMLİ'

Türkiye ve ABD arasındaki sorunların temelinde ABD'nin Fırat'ın batısına geçmemek yönündeki sözünü tutmaması ve Suriye'den çekilmemesinin yarattığı soru işaretlerinin olduğuna işaret eden Babiş "ABD'nin Fırat'ın batısına geçilmeyeceğiyle alakalı verdiği sözü vardı. Çavuşoğlu'nun sözleri, bu sözün hatırlatılması olarak da okunabilir. Türkiye'nin elinde ABD'ye karşı, hem İncirlik Hava Üssü hem de Kürecik radarı gibi önemli kozlar var. ABD şu an Menbiç'teyse bunun zamanında İncirlik'ten havalanan uçaklarla da ilgisi var; kısacası eğer bugün ABD oradaysa Türkiye'nin bunda büyük rolü var ve eğer ABD verdiği sözleri tutmazsa, Türkiye de buna yönelik haklı itirazını sorunsuz şekilde iletir" dedi ve şöyle devam etti:

"Bu süreçte çok önemli bir sorun var. ABD, YPG'ye yönelik desteğini halen bölgedeki IŞİD varlığıyla bağdaştırıyor. Ancak (ABD Başkanı Donald) Trump'ın daha önce yaptığı ve bölgenin neredeyse yüzde 100'ünün IŞİD'den temizlendiğine ilişkin açıklamalar vardı. Eğer durum, Trump'ın işaret ettiği gibiyse ABD'nin bölgeden çekilmesi gerekirken; bugün olanlar, olması gerekenin tam tersi. Birkaç gün önce Pentagon'un YPG için 500 milyon dolar ayırmasıyla ilgili bir tasarı gündeme geldi. Bir de ABD, Türkiye'nin Afrin operasyonunun, IŞİD'le mücadeleyi sulandırdığını söylüyor. Aslında bunun da tersi söz konusu. Nüfusunun yüzde 90'ı Arap olan Menbiç halkının YPG ile hiç bağlantısı yok. YPG de aynı IŞİD gibi ele geçirdiği bölgede tahakküm kurma yoluna gidiyor. Bu da, orada YPG karşıtı radikal bir hareketin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Türkiye'nin gerçekleştirdiği harekât bu sebeple büyük önem arz ediyor. Aynı Fırat Kalkanı Harekâtı gibi Zeytin Dalı Harekâtı da bölgede istikrar sağlanmasında önemli rol oynayabilir."

ABD'nin başta Suriye olmak üzere tüm bölgede hızla güç kaybettiğine işaret eden Babiş "Özellikle (ABD'nin eski başkanı Barack) Obama döneminin sonlarında ABD Başkanı Trump'ın görev geldiği dönem itibarıyla ABD, Suriye'de, tabiri caizse, bir bataklığın içine girdi ve çok güç kaybetti. ABD, şimdi Rusya'yı rakip İran'ı ise düşman ilan etti. Hep söylüyorum, yeniden de vurgulamakta fayda var; eğer ABD Zeytin Dalı Harekâtı'nın bir ucundan tutmazsa (bölgede) tutunacak dalı kalmaz, daha da çok prestij kaybeder. Zaten Türkiye'nin ABD'den beklediği de tam bu, Washington'ın icraatte bulunması. Ancak şu an bir ABD'li yetkilinin söylediği, diğerinkini tutmuyor. Eğer ABD, Türkiye'nin beklediği adımlara atmasa, iki ülke sıcak bir çatışma içerisine büyük ihtimalle girmese de; ilişkilerinde geri dönüşü zor kırılmalar yaşayabilir" dedi.

‘GÖRÜŞMENİN ANA BELİRLEYİCİ MADDESİ MENBİÇ OLACAKTIR'

Tillerson'ın Türkiye ziyaretinin Ortadoğu turu kapsamında olduğunu hatırlatan Babiş "Türkiye'nin gerek NATO'nun ikinci en büyük ordusuna sahip olması, gerekse konumu itibarıyla alternatif olamaz. Ancak Tillerson'ın çantasında Washington'ın alternatif müttefik arayışına ilişkin bir maddenin de olduğu anlaşılıyor. Bunun Ürdün olduğu konuşuluyor "dedi. Görüşmenin "turnusol kağıdının" Menbiç konusu" olduğuna işaret eden ve görüşmeye ilişkin üç senaryoya yer veren Babiş sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birinci ihtimal, ABD'nin Fırat'ın doğusunda YPG'ye dokunulmazlık sağlanması karşılığında Menbiç'ten çekilmesi. İkinci ihtimal, Menbiç'te YPG'nin geri planda kaldığı bir geçici yönetim kurmak. Üçüncüsü ise ABD'nin Türkiye ve YPG'yi aynı masaya oturtma çabasına girmesi. Ancak ABD'nin atabileceği bu adımlar, Türkiye'nin beklentilerini karşılayacak nitelikte değil. Bir diğer ihtimal ise, hiç bir çözüm bulunmadığı takdirde, sahada kozların paylaşılması olur. Ancak meselenin bu noktaya evrilmesi de çok mümkün görünmüyor."

Yorum yaz