Yeni hükümette dışişleri bakanı görevini üstleneceğini teyit eden Schulz, görevi gereği çok meşgul oalacağı ve sık sık yurtdışına çıkacağı gerekçesiyle bir koltukta birkaç karpuz taşımayacağını belirtti. Bu sebepten önceki hükümette selefi Sigmar Gabriel'in üstlendiği Başbakan Yardımcılığı görevini devralmayacağını duyuran Schulz, bir yılı biraz aşkın süre yürüttüğü SPD Genel Başkanlığı görevini de devredeceğini söyledi.
Genel Başkanlık için SPD'nin meclis grup başkanı Andrea Nahles'i aday gösteren Schulz, bu gerçekleşirse parti tarihinde ilk kez SPD'ye bir kadının liderlik edeceğine dikkat çekti.
'HÜKÜMETTE OLMAYAN BİR İSİM PARTİYİ YENİLEMELİ'
Koalisyon hükümeti anlaşmasında AB politikalarına özel vurgu yapılmasının mimarı olan eski AP Başkanı, seçimden büyük oy kaybıyla ayrılan partinin hükümetin parçası olmayan bir ismin tarafından yenilenmesinin en iyi çözüm olacağı sonucuna vardığını belirtti.
Öncesinde Merkel ve CSU lideri Horst Seehofer ile ortak basın toplantısında, koalisyon anlaşmasında partisinin rolüne vurgu yapan Schulz, anlaşmanın büyük ölçüde SPD'nin imzasını taşıdığını, partisinin Almanya'da insanların yaşam koşullarını iyileştirme yönünde temel bazı konularda ısrarcı olduğunu ve iş sözleşmelerinin geçerli bir sebep olmaksızın sınırlandırılmaması gibi konularda da sonuç aldıklarını aktardı.
Partisinin gençlik kanadı JUSOS'un özellikle üzerinde durduğu iki konu olan eğitim teşviklerinin ve asgari eğitim ücretlerinin artırılmasını sağladıklarına dikkat çeken Schulz, ''Bu noktada Genç Sosyalistlerimizin iki önemli talebinin gerçekleştirildiğini söyleyebilirim'' diye konuştu.
SPD lideri, söz konusu anlaşmanın Avrupa politikası bölümünün de Avrupa'nın yönünü tayin etmede önemli bir rol oynayacağını, Almanya'nın da bu anlaşmayla Avrupa Birliği'nde yeniden etkin bir lider rolünü üstleneceğini anlattı.
MERKEL ÇOK MEMNUN
Başbakan Merkel de uzlaşmadan duyduğu memnuniyeti ifade etti. Koalisyon anlaşmasının istikrarlı bir hükümet için temel oluşturduğunu söyleyen Merkel, aylar süren görüşmelerde 'sarf edilen çabaya değdiğini' belirtti.
CDU lideri, dışişleri ve maliye bakanlıklarını alan SPD'nin Almanya'nın Avrupa politikasında fazlaca söz sahibi olması ihtimalinden hiç korkutmadığını dile getirdi.