DÜNYA

Selvi: AYM ve AİHM ile köprüler atılmadan önce bunu hatırlatmak istedim

Hürriyet yazarı Selvi, AYM'nin verdiği hak ihlali kararını değerlendirdi. AİHM'in Abdullah Öcalan hakkında verdiği karar sonrası hukukçuların 'boşluk' bulduğunu hatırlatan Selvi, "AYM ve AİHM’le köprüler atılmadan önce hatırlatmak istedim. Boşuna dememişler, 'Hukukçular isterse iğne deliğinden deve katarını geçirir' diye" dedi.
Sitede oku

AYM, AİHM için 'etkili iç hukuk yolu' konumunu kaybedebilir
AYM'nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında verdiği ancak alt-üst mahkemeler tarafından uygulanmayan 'hak ihlali' kararını değerlendiren Selvi'nin "O gün AİHM’ye bulunan formül neydi?" başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:

Türkiye en zor dönemlerde dahi AİHM kararını uyguladı. Şimdi AİHM’in Öcalan’ın yeniden yargılanması kararına gidip, perde arkasında yaşananları aktarmak istiyorum.

Öcalan kararı kesinleştikten sonra avukatları 12 başlık halinde AİHM’e başvuruda bulundu, Türkiye, üç başlıkta haksız bulundu.

1- Öcalan’ın gözaltı süresinin 6 saat geçirildiği.

2- Gözaltına alındığında yakınlarına zamanında haber verilmediği.

3- Savunmasını hazırlaması için Öcalan’a yeterli süre verilmediği.

Ancak AİHM’nin tarihinde ilk defa bir şey oldu. AİHM sadece “yeniden yargılama” kararı vermedi. “Yeniden yargılanma yapılması veya dosyanın yeniden açılması” kararı verdi. AİHM kararında aynı zamanda Türkiye’ye yol gösteriyor, açık bir kapı bırakıyordu.

Prof. Sözüer: AYM'nin kararına uymama devletin hukuki otoritesi ile yargı itibarını ağır sarsar
‘VEYA’DAN SONRA

AİHM kararı MGK dahil bütün zeminlerde tartışıldı. Ağırlıklı görüş Öcalan’ın yeniden yargılanması yönündeydi. Ancak bir engel vardı. CMK’nın 100. maddesinin 2’nci fıkrasında, “4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kesinleşmiş kararları ile 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır” deniliyordu. Öcalan’ın yargılanabilmesi için 2’nci fıkranın değişmesi gerekiyordu. Yasal düzenleme kamuoyu tepkisine yol açabilirdi. Ana muhalefet lideri Deniz Baykal’ın kapısı çalındı. Baykal, Adalet Bakanı Cemil Çiçek’i dinledikten sonra, “Bu memleket meselesidir. Biz bunu iç politikada konuşmayız” dedi. İstanbul’da gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle buluşulup, işin hassasiyeti paylaşıldı. Ama buna rağmen AK Parti bu riski almak istemiyordu. Bu sırada Öcalan’ın avukatlarının yaptığı başvuru Ankara DGM tarafından reddedildi. Bunun üzerine İstanbul’a başvuruda bulundular. Ya Öcalan yeniden yargılanacak ya da başka bir çıkış yolu bulunacaktı. AİHM kararındaki, “veya”dan başlayan formül işte o zaman devreye girdi. Kararda, “Veya dosyanın yeniden açılması” deniliyordu. Yeniden yargılama yapılmadı. Dosya yeniden açıldı. Ama yargılama dosya üzerinden yapıldı. AİHM’in talebi kabul edilmedi. Buna rağmen Bakanlar Konseyi, Türkiye’nin dosyayı yeniden açtığını belirtip, Öcalan dosyasını düşürdü. Tabii bu kendiliğinden olmadı. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, AİHM’deki Türk yargıç Rıza Türmen ve Büyükelçimiz Daryal Batıbey’in yoğun çalışmaları ve Türkiye’nin çabaları etkili oldu.

Anayasa Mahkemesi ve AİHM’le köprüler atılmadan önce hatırlatmak istedim. Boşuna dememişler, “Hukukçular isterse iğne deliğinden deve katarını geçirir” diye.

Yorum yaz