Afrin'e olası operasyon ve gelişmeleri ABC internet sitesinin yazarı dış politika analisti gazeteci yazar Mehmet Ali Güller ile konuştuk.
‘ŞAM'LA ANLAŞMAMAK BAŞKA BİR AJANDANIN VARLIĞINA İŞARET'
Mehmet Ali Güller'e göre Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde Kürt koridorunu engelleme girişimine atıf yaparken, burada sorgulanması gerekenin Şam ile bir türlü anlaşamamak olduğu görüşünde. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘ABD ile bölge politikalarında yeniden birlikte çalışmak arzusunu' dile getiren mesajına dikkat çeken Güller, şu değerlendirmede bulundu:
‘ERDOĞAN AÇIKÇA KUZEY SURİYE, MİSAK-I MİLLİ SINIRLARI İÇİNDEDİ DEDİ'
Diğer yandan Türkiye'nin Suriye için ‘gizli ajandasının' da bulunmadığına dikkat çeken Güller, Cumhurbaşkanı'nın son açıklamalarından birisinde kullandığı ‘Kuzey Suriye' ve ‘Misak-ı Milli' vurgularına dikkat çekerek Ankara'nın ısrarla Şam ile anlaşmak istememesinin sebeplerini şöyle izah etti:
Güller'e göre Suriye politikasında ABD ile Türkiye'nin hedefleri son tahlilde örtüşüyor:
"ABD stratejisinin özü de şu: ABD YPG'ye dayanarak Suriye'nin kuzeyinde bir başka egemenlik coğrafyası kurmak istiyor. Buna ABD koridoru diyorum ben. Şimdi Kuzey Suriye'de hem ABD hem Türliye daha doğrusu AKP hükümeti Suriye'den koparılmış bir toprak parçası hedefliyor. Burada fark ne? İkisi de Suriye'yi parçalamak bölmek noktasında örtüşüyor ama fark ABD burada YPG'nin egemenliğini düşünürken AKP coğrafyayı kendine istiyor. Fark bu. Örtüşme noktası üzerinden zaman zaman sizin de başta hatırlattığınız gibi yeniden bölge politikaları ABD ile yürütmek istiyoruz tyüründeki çıkışmalar bu örtüşme nedeniyle oluyor. Zaten bu örtüşme üzerinden AKP hükümeti ABD'ye ya PKK ya biz, onları mı seçeceksiniz bizi mi şeklinde pazarlıklar yapıyor. Çünkü temel hedef Suriye'yi parçalama üzerinden niyetler eşit duruma gelmiş duruma. Ama burada şu var: ABD açısından bu 40 yıllık bir stratejik hedef. Yani Basra'dan doğu akdenize uzanan bir enerji koridoru kurmayı ABD planladığı bunun için iki kere Irak'ı işgal ettiği, 6 yıldır da Suriye'yi karıştırdığı için kendi stratejisini AKP'ninkine uygun görmüyor. Akp eğer en başında olduğu gibi bir zamanlar Salih Müslim'i kırmızı halılarla Ankara'da karşılayıp, biz özerkliğinize karışmayız noktasında kalsaydı zaten aralarında bir sıkıntı olmayacaktı. Şimdi sıkıntının dayanağı Rusya'nın Türkiye'ye bir alan açmasını fırsat bilerek AKP hükümeti burada çeşitli noktalarda hakimiyet kurup hem bunu içeride politikalarının tezahürü olarak içerideki durumunu güçlü hale getirmenin bir aracı olarak hem de masada yeniden olabilmenin aracı olarak kullanmaya çalışıyor."
Rusya Federasyonu'nun Türkiye'nin stratejisini gördüğünü belirten Güller, Moskova'nın Suriye'nin bütünlüğünü içeren stratejisi için Türkiye'yi ABD kampından uzaklaştırma hedefi güttüğü görüşünü dile getirdi:
"Moskova burada çok pratik bir şekilde şuna bakıyor: Türkiye'yi bu gizli ajandasına rağmen ne kadar ABD politikalarından, kampından Suriye'de uzaklaştırırsak bu Suriye'nin bütünlüğü, esasen kendi stratejisinin uygulanmasının önünü açacak. Rusya bunu gördüğü için gizli ajandayı çok da yürütemeyeceği de görüyor. Sahada son tahlilde Rusya'nın çarpışacağı stratejisi AKP'nin Kuzey Suriye'yi ele geçirme stratejisi değil. O başından beri hayal. Esasında Rusyanın karşı karşıya geleceği strateji ABD stratejisi olacağı için Türkiye'yi o kampın içerisinden uzaklaştırmak, tarafsızlaştırmak, yer yer kendi yanına çekmek Moskova'nın haliyle işine geliyor."
‘RUSYA 'KÜRTLERİ ABD DENETİMİNDEN ÇIKARTABİLİRSEK NE ALA' DİYOR'
ABD'nin Irak işgali sırasında 150 bin askerlik varlığına rağmen ülkenin kuzeyini Irak'tan kopartmayı başaramadığını, Suriye'de 5 bin özel askeri ve istihbaratçısı ile başarı şansının az olduğuna dikkat çeken Güller, Rusya'nın da siyasetini bu hakikatler üzerine inşa ettiğini belirtti. Güller'e göre Moskova, Suriye krizinde önemli kazanımlar elde eden Kürtleri, ülkenin toprak bütünlüğü içerisinde sürece katmayı hedefliyor:
"Şimdi şöyle: Irak'taki tabloyu gördük. Henüz ABD 150bin kendi askeri varken bu coğrafyada istediği şekilde Irak'tan Kuzey Irak'ı koparamadı. Şimdi henüz ABD askeri varken bunu yapamayan ABD'nin üstelik ekonomik olarak inişe geçtiği, asker bulundurmasının da önünde pek çok engel olduğu bir süreçte kendi 5 bin özel askerine, istihbaratçısına dayanarak YPG'ye Suriye'den koparılacak bir alan inşa etmesi teknik olarak mümkün değil. Bunun olmadığını göreceğiz, tersine Suriye kendi ordusuyla kuzeye doğru bir taarruz başlattı yavaş yavaş otorite boşluğuyla PYD'nin fırsat bilip egemenlik kurduğu alanlarda egemenliği tekrar ele almaya başladı. Şimdi Rusya şöyle bakıyor: çeşitli Rus yetkililerin yaptığı açıklamaların toplamına bakarsak: Rus stratejisi diyor ki: Kürtler Suriye krizi boyunca önemli kazanımlar elde ettiler ve bu kaznaımları toptan reddetmek bu saatten sonra mümkün değil. Kürtlerin bu kazanımlarını biz Suriye'nin toprak bütünlüğü içinde koruyan bir anlayışla, Kürtleri ABD denetimden çıkarabilirsek ne ala diyor Rusya. Bunun için de Suriye ordusunun bir yandan kuzeye doğru taarruza başlamadı ama bir yandan da Kürtlerin dahil edildiği Suriye ulusal diyalog kongresiyle yeni bir noktaya doğru, barış sürecine doğru çevirmek Rusya'nın uygulamaya çalıştığı strateji."
Güller'e göre Suriye Kürtleri ise kendilerine daha büyük vaatlerde bulunan ABD'nin peşinden giderek taihi bir hata yapıyorlar. Yaşananların halklar arasında konulmuş büyük düşmanlıklar olarak not edeceğine dikkat çeken Güller, şu ikazlarda bulundu:
"Suriye'nin toprak bütünlüğü içerisindeki kısmi bir özerkliği bu açıklamasıyla TEV-DEM kabul etmediğini göstermiş oluyor. Çünkü kendisine ABD daha büyük bir vaatte bulunuyor ve o vaadin peşinde olacağını ilan etmiş oluyor ama tarihi hata yapıyorlar. Çünkü ABD'nin bunu inşa etme şansı yok. Bunun olmadığını görüyoruz. Bölgede hiçbir halka ABD'nin askeri olmak yakışmıyor. ABD'nin askeri olarak götürülen bir ‘özgürlük mücadelesinden' özgürlük değil, sürünmek çıkar. Şu olur tarih bunları halklar arasına konulmuş büyük düşmanlıklar olarak ‘maalesef' not eder. Buradan ABD'nin istediği, emperyalistlerin istediği halkların karşı karşıya gelebileceği süreçler doğabilir. Bu nedenle Kürt örgütlerinin şunu dikkate alması gerekir. Son 40 yılın özeti olarak ABD defalarca Kürtleri satmıştır. Hala bundan ders çıkarmamak halklara yapılabilecek en büyük ihanet olacaktır. Çünkü şu açık altı yıldır Suriye'yi parçalayamadılar ve bu saatten sonra hiç parçalamayacaklar. Hal böyleyken ABD adına Kürt örgütlerinin —buna pek çok Kürt'ün de karşı olduğunu biliyoruz- Suriye'yi parçalamaya çalışmak en sonunda gelip Kürtleri ABD'nin oyunları içerisinde diğer halklarla karşı karşıya getirecektir ve esas kaybedende Kürtler olacaktır. Yol yakınken Kürtlerin kazanımları Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siuyasal birliğ içerisinde koruyan bir çözüm noktasına yani eksiklikleriyle birlikte Rusya'nın savunmaya çalıştığı strateji içerisinde yol almakta Kürtler açısından yarar var."
Güller'e göre Türkiye Afrin'e girebilir ancak Suriye'de olumlu bir sonuç elde edebilmek için Şam yönetimi ile anlaşması gerekiyor. Aksi halde Rusya ve İran ile sağlanan ilerleme de ortadan kalkabilir:
"Netice itibariyle biz bölgedeki politikaları devlet aklıyla yapma noktasından çoktan çıktığımız için bir ‘olmaz'ın da olabileceğini biliyoruz. Türkiye, Afrin'e girebilir. Ama burada problem şu: Eğer Türkiye Şam ile anlaşmadan, Suriye'nin onayını almadan Afrin'e girerse buradan Türkiye adına hayırlı bir sonuç çıkmaz. Bundan tam tersine Suriye ile düşmanlığın daha derinleştiği komşularla barışın daha da dinamitlendiği bir başka sonuç çıkar. Eğer Türkiye gerçekten burada ABD'nin kurmaya çalıştığı orduyu lağvetmek ya da ABD'nin kurmaya çalıştığı terör koridorunu bozmak için Afrin'e girecekse bunun kolay yolu bellidir. Şam ile oturur anlaşırsınız, Şam bunu meşruiyet içerisinde görür hatta bir yandan Şam bir yandan Türkiye sıkıştırırsınız ve meseleyi çözersiniz. Şimdi Türkiye bunu neden yapmıyor? En başa dönüyoruz. Yani başka bir amaç olduğu için Şam ile anlaşmaya direndiği için, Afrin meselesinin hedefi iyi anlatılsa, yani ‘şu maksatla yapıyoruz' denilse bile o maksatla olmadığı için ve bunu Rusya da gördüğü için belli bir noktadan sonra itiraz edeceklerdir ve bu aslında son bir buçuk yıldır yapılmaya çalışılan birçok iyi işi bozacaktır. Nedir o iyi işler? Türkiye İran ve Rusya ile normalleşti Suriye'de, Astana süreci geliştirdi, bu çeşitli gözlemci noktaları oluşturarak Suriye'deki cihadistlerin etkisini kırmış oldu. Bütün bu birbuçuk yıllık emeği de ortadan kaldırabilecek. O yüzden Türkiye'nin bir anca önce buralarda ifade etmekten kaçınacağımız kelimelerle dış politika yapmak yerine hızla Suriye ile ittifak konusunda öne çıkacak açıklamaları yapması gerekiyor."
Güller, Suriye'nin 2018'de toprak bütünlüğünü koruyarak egemenlik alanını artırmasına tanıklık edeceği öngörüsünde bulunurken, çözüm seçeneklerini de şöyle dile getirdi:
"Rusya'da benim gördüğüm artık tek denklem şu: yani ya o ya bu diye bir denklem yok. Suriye hangi adımlar atılırsa atılsın 2018'i biz Suriye'nin kendi toprak bütünlüğü koruma noktasında egemenlik alanlarını daha da arttırdığı bir yıl olarak göreceğiz. Bütün kuvvetler, herkes bu gerçeğe göre konumlanmak zorunda. Bu gerçeğin karşısında planlar yapanların hiçbir şansı olmayacak. Halep, Halep'in kırsalları, egemenlik alanları oluşturuldu. Şimdi İdlib'de de aynısının yapıldığını görüyoruz. Bu daha da genişleyecek. Daha yukarıya doğru ilerleyecek. Bunun karşısında AKP'nin çeşitli politikaları da, PYD'nin ve ABD'nin çeşitli politikaları da hüsrana uğrayacaktır. Yol yakınken AKP hükümetinin bir Ankara-Şam anlaşması yaparak bu normal olan sürece dahil olması ve ileride daha da kangrenleşecek komşularla düşmanlığın oluşmaması noktasında hamle yapması gerekiyor. Bunun dışındaki seçeneklerin hiçbiri çözüm seçeneği değildir."