“Bizim, Suriye politikasında bir yanlışla yüzleştiğimizi artık kabul etmemiz lazım. Arazide hükümet, Esad ile masaya oturmak istemiyor, Esad’dan nefret ediyor ama Esad’ı seven, Esad’ı masada görmek isteyen ve Esad’la bir çözümü düşünen Rusya ve İran’la hareket ediyor. Bu bir çelişkidir.
İdlib’e Halep’ten kaçan cihatçı radikal gruplar geldi. Çatışmazlık anlaşmasıyla Türkiye, İdlib’de bu grupların hamiliğine soyundu. Yani garantör ülke. Kimi garanti ediyoruz biz? Elinde 20-25 bin silah olan grupları garanti ediyoruz. Biz bu İdlib’i alıp ne yapacağız? Halep’te yenildiler, şimdi İdlib’e doluştular. Bu sistemde bunların bir geleceği yok. Uluslararası toplum da yarın Türkiye’yi ‘terörü himaye ediyor’ şeklinde değerlendirecek ve böyle takdim etmeye çalışacaktır.”