"Son KHK'daki 'müphem' ifadelerin daha kesin ifadelerle yer değiştirmesini talep ettiği ilk mesajından itibaren ağzından ve kaleminden çıkanların hep bilinen nazik üslubunu yansıttığını da herkes görüyor olmalı. Sabır, ama nereye kadar?" ifadesini kullanan Koru'nun "Gül hangi hesapların içinde? Herhalde okuyup işittiklerinizin değil" başlıklı yazısı özetle şöyle:
'ONUN SABIR EŞİĞİ BİRAZ DAHA GENİŞ'
Elbette Gül'ün de sabrının bir sınırı vardır; ancak onun sabır eşiği biraz daha geniş. Elbette, kendisinden beklentiler arttığında, kişisel yapısı öne çıkmamaya müsait olduğu halde, görev üstlenmekten kaçınmadığı da biliniyor. Ancak sabrının taşması ve 'Bana bir görev düşüyor mu?' sorusu eşliğinde öne çıkması o kadar kolay olmuyor.
Başgösteren tartışmalar sabrını zorluyor olabilir mi?
'SAĞDUYU ORTADAN KALKARSA O ZAMAN İŞ DEĞİŞEBİLİR'
Zorlasa da medyadan bazılarının ona biçtiği rolü kabullenmesi için bu kadarının yeterli olmadığını düşünüyorum.
Refah Partisi'nde başlayan siyasi yolculuğunu farklı bir düzleme taşıma kararına varması öyle bir ortamda gerçekleşmişti. Genel başkanlığa adaylığını, birbiri ardına iki kez Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış partisinin hiçbir şey olmamışcasına yola devam ettirilmek istenmesi üzerine koyduğu unutuluyor.
O karara varması için de beraber siyaset yaptığı yol arkadaşlarındaki ve kitledeki genel eğilimin o yönde olduğunu anlaması gerekmişti. Elbette yanılabilirim, sonuçta o da bir insan ve insanların başkalarını şaşırtma özelliği de vardır.
Bu noktada yıllardır gözlemlediğim bir özelliğini daha belirtmek isterim: Bir kere karar verdi mi, sağına soluna bakmadan, 'Kim ne der' hesabı yapmadan sonuna kadar gitmekten geri kalmayan bir yapısı da vardır.
'YANLIŞA 'YANLIŞ' DENMEYECEK Mİ?'
Yanlışa ‘yanlış' denmeyecek mi?
Yanlışları fark ettiğinde 'Sakın ha' uyarısında bulunmak, düşünen herkesin görevi. Herkesten fazla da, uzun yıllar bakanlık, bir süre başbakanlık ve 7 yıl da cumhurbaşkanlığı görevini yürütmüş Abdullah Gül'ün…
Ne yapmalı yani, yanlış olduğunu düşündüğü bir tasarrufa ses çıkarmamalı mı?
'DENKLEMİN İÇİNDE AK PARTİ DE BULUNURSA…'
Kritik soru bu.
Soruya benim kısa cevabımı sizlerle paylaşabilirim: Cumhurbaşkanlığı döneminde partiler-üstü bir tavır sergilemiş olmasına rağmen, kurucusu olduğu partiye samimi bağlılığı vardır ve ancak denklemin içerisinde AK Parti de bulunursa bunu o zaman düşünmeye başlayabilir.
Bunlar benim tamamen sübjektif tespitlerimdir ve öyle de değerlendirilmelidir."