- Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘ABD’de İsrail etkisi kırılmadan Filistin özgür olamaz’

© SputnikCeyda Karan'la Eksen
Ceyda Karan'la Eksen - Sputnik Türkiye, 1920, 09.10.2025
Abone ol
Gazeteci Sarp Sinan Hacır'a göre Charlie Kirk suikastındaki yeni gelişmeler, ABD kamuoyunun İsrail'e bakış açısını değiştirmeye başladı. İsrail'in ABD'deki etkisine ciddi yatırım yaptığını hatırlatan Hacır, İsrail'in ABD desteğini kaybetmesi durumunda yaşanabilecek jeopolitik kırılmalara da değindi.
ABD'de federal yargıç, Illinois eyalet yönetiminin açtığı davaya rağmen ABD Başkanı Donald Trump'ın, eyalete Ulusal Muhafız birlikleri ve başka eyaletlerden asker konuşlandırma kararının engellenmesi talebini kabul etmedi.
ABD basınındaki haberlere göre, davayı gören Bölge Yargıcı April Perry, Trump yönetiminin Ulusal Muhafız birliklerini Illinois'e göndermesini engellemezken, federal yetkililere, birliklerin konuşlandırılmasını 9 Ekim'e kadar ertelemeleri yönünde güçlü bir tavsiyede bulundu. Perry, Adalet Bakanlığı avukatlarının, birliklerin nereye konuşlandırılacağı ve tam olarak hangi görevleri üstlenecekleri konusunda sorularına yanıt verememesinden "büyük rahatsızlık" duyduğunu da belirtti.
Illinois Başsavcısı Kwame Raoul, eyalet ve Chicago adına Trump yönetimine karşı dava açarak, Trump'ın Ulusal Muhafızları eyalete çağırmasını veya başka eyaletlerden asker göndermesini "derhal ve kalıcı biçimde" durdurmayı talep etmişti.
Dava dilekçesinde, "ABD halkı, ordunun işgal tehdidi altında yaşamamalıdır. Hele ki bu, yalnızca bulundukları eyalet veya şehir yönetiminin Başkan'ın gözünden düşmesi nedeniyle olmamalıdır." ifadesine yer verilmişti.
Illinois Valisi JB Pritzker da açıklamasında, Trump yönetiminin, Ulusal Muhafızları "federalize etme" ya da diğer eyaletlerden asker gönderme planlarını kendileriyle paylaşmadığını belirtmişti.
Pritzker, "Artık yaşananların ne olduğunu açıkça söylememiz gerekiyor: Bu, Trump'ın işgali." ifadesini kullanmıştı.
Trump yönetimi, yüzlerce kişinin, Illinois'deki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tesisinin önünde toplanarak göçmenlik politikalarına tepki göstermesinin ardından Texas eyaletindeki Ulusal Muhafız birliklerini eyalete sevk etmişti.
Washington yönetimi, göçmenlik politikalarına karşı düzenlenen protestoları kontrol altına almak için haziranda Los Angeles'a ve ağustosta suçlularla mücadele kapsamında başkent Washington'a Ulusal Muhafızları konuşlandırmıştı.
Başkan Trump'ın, Washington Polis Teşkilatı üzerinde federal kontrol sağlama ve başkentte devriye gezmesi için Ulusal Muhafızları konuşlandırma kararı, "tehlikeli şekilde güç ele geçirme" şeklinde nitelendirilerek eleştirilere neden olmuştu.
Trump, aynı çerçevede başta Chicago olmak üzere Baltimore ve Portland gibi Demokratların yönettiği diğer şehirlere de asker göndereceğini dile getirmişti.
ABD’de iç savaş tartışmalarını, Charlie Kirk suikastında açığa çıkan İsrail mesajlaşmalarını, Trump’ın ulusal muhafızları kullanmasını ve Amerika’nın gemi üretim krizini, gazeteci Sarp Sinan Hacır ile konuştuk.

‘ABD, Çin’i çevrelemek yerine önce Amerika kıtasındaki Çin etkisini kırmaya odaklanabilir’

ABD’de Savaş Bakanlığı’nın düzenlediği toplantıyı değerlendiren Sarp Sinan Hacır, Amerika’nın Çin’in etkisini kırmak için politika değişikliğine giderek Çin ile yakınlaşan Latin Amerika ülkelerinde rejim değişikliğine öncelik verebileceğini kaydetti:
“Trump’ın bugüne kadar söylediği şeylerin, tekrarladığı cümlelerin karşılığı olacak bir toplantı izledik. Savaş Bakanlığı’nın ‘galası’ olarak nitelendirilebilecek bir etkinlikti bu. Dünyadaki tüm Amerikalı komutanlar toplandı ve onlara konuşmalar yapıldı. Bu etkinlikte Amerikan ordusu için yeni bir sayfa açıldı. 1947’den itibaren adı ‘Savunma Bakanlığı’ olarak bilinen bakanlık şimdi tekrardan ‘Savaş Bakanlığı’ oldu. Yani 1947’den önce de adı Savaş Bakanlığı’ydı. 2. Dünya Savaşı bittikten sonra ABD’nin küresel hegemon olma mücadelesi başladı ve liberal düzen kurma arzusunun yansıması olarak bakanlığın adını ‘Savunma’ yapmıştı. Tabii bu hiç mantıklı değildi zira ABD hiçbir zaman kendisini savunmak zorunda kalmadı. Her zaman taarruzda olan bir ülkenin bakanlığının adının ‘savunma’ olması aslında ABD’nin 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ‘mış’ gibi yapma sürecinde olduğunu gösteriyordu. Trump ile bu değişti. ABD artık niyeti neyse açık bir şekilde söylüyor ve dünyanın büyük bir kısmını baş ağrısından kurtarıyor. Peki bu yapılan toplantı iç cepheyle mi ilgili yoksa Venezüella ile mi ilgili? Aslında ikisiyle de ilgili. Asıl söylenmesi gereken mesele şu: Ortadoğu’da, Doğu Avrupa’da ve hatta Asya’da ABD’nin yürüttüğü politikalara duraksama vereceği, kendi içindeki sorunları çözdükten sonra tekrar dışarıya açılacağı bir düzen öngörülüyor. Pentagon bir rapor hazırladı. Trump’a yakın, izolasyoncu olarak bilinen ekibin raporu bu. Kissinger’dan beri devam eden Çin’i çevreleme politikasının şimdilik askıya alınıp öncelikle Çin nüfuzunun Orta ve Güney Amerika’da temizlenmesini tavsiye ediyordu rapor. Bugün Venezüella’nın hedef alınmasını Trump, kartellerle mücadele olarak anlatıyor fakat daha ilk seçildiği dönemden beri bahsettiği gibi asıl sebep Meksika, Panama, Venezüella gibi Çin nüfuzunun arttığı bölgeleri ABD nüfuzuna almak için bunları yapıyor. ‘Biz Biden ile, Obama ile değişen dünyayı fark edemedik. Dünyada yeni ortaya çıkan güçleri, çok kutuplu düzeni fark edemedik. Otuz yıl öncesinin kafasıyla politikalar yürüttük’ diyorlar. Çin’i çevrelemeden önce kendisinin çevrelenmesini engellemeleri gerekiyor. Bu sebepten ötürü Venezüella’yı, belki sonrasında Kolombiya, Meksika, Brezilya ve Panama’yı hedef alacaklardır. Rejim değişikliği söz konusu olabilir buralarda.”

‘Trump’ın ulusal muhafız hamlesi ciddi bir olay’

Sarp Sinan Hacır’a göre Trump, iç meselelerde askeri müdahaleleri artıracak:
“Tabii Trump ‘iç cephe’ derken sadece Amerika kıtasını kastetmiyor, ABD’yi de kastediyor. Ulusal muhafızların ki Trump’a destek vermesiyle bilinen Teksas’taki ulusal muhafızların, Trump’tan hazzetmeyenlerin çoğunlukta olduğu Oregon’a gönderilmesi çok hafife alınacak bir şey değildir. Bunun için iç savaş çıktığını söyleyen çok fazla Amerikalı vardır. Kölelikle ilgiliydi ama bu hep eyalet haklarıyla ilgiliydi. Bir eyaletin diğeri üstünde hak sahibi olması konusuna karşı çıkılır ve Cumhuriyetçiler bu konuda çok hassastır. Konu göçmenlik de olsa, kürtaj da olsa, eyaletin kendi kararını almasını ve Federal Hükümet’in baskı kurmamasını tercih ederler. Teksas’taki göçmen krizi sırasında Biden yönetimiyle Teksas arasında gerginlik çıkmıştı. Federal Hükümet, sınırı kapatan çitleri yıkmaya çalışıyordu. Teksas hükümeti de sınıra yeni çitler çekiyordu. Şimdi Demokratlar, o dönem Cumhuriyetçilerin ‘eyaletlere karışmayın’ sözlerini alıp onlara karşı kullanıyor. Trump, burada kendisiyle çok çelişen bir politika uyguluyor. Bu, ABD’de kendisine muhalif kesimlerdeki rahatsızlığı artıracaktır. Ulusal Muhafızlar, ordunun en prestijli grubu olarak bilinmez. Kaliforniya’da olan protestolara Deniz Piyadeleri’ni göndermişti. Bu tür olayların tekrarlanabileceğini, orduyla yapılan toplantıda yineledi Trump. Orada birkaç kritik noktaya değindi. Geçtiğimiz haftalarda Çin’de bir askeri geçit töreni yapıldı. Trump buna ilişkin hasetçe nitelendirilebilecek yorumlar yaptı. ‘Ben izleyeyim diye yaptınız töreni’ dedi. O askeri geçit izlendikten sonra belli ki Savaş Bakanı Pete Hegseth’te şu ortaya çıkmış: ABD, birkaç ay önce askeri geçit töreni yaptı. Yıllardır yapılmıyordu. O törendeki görüntü kimseyi tatmin etmedi. Yürüyüş de estetik de insanları tatmin etmedi. Ben bireysel olarak geçit törenlerinin halkı motive etmede önemli olduğunu fakat askeri kabiliyetler açısından bir şey söylemediğini düşünüyorum. Estetik üzerinden birtakım şiyaketleri ABD ordusuna iletti Trump yönetimi. Sakallı, şişman asker olmasın dediler. Herkes fit olacak dediler.”

‘ABD gemi üretemiyor’

ABD’nin askere alım konusunda yaşadığı sıkıntılara değinen Hacır, öte yandan Amerika’nın gemi üretimindeki başarısızlığının da Trump’ı alarma geçirdiğini belirtti:

“ABD’de askere alım krizi tez konum olduğu için çok çalıştığım bir mevzu. ABD’de özellikle pandemi sonrası obezite krizi korkunç bir boyuta geldi. Amerika’da askerliğe elverişli görülebilen kişilerin oranı yüzde 29’dan yüzde 23’e düştü pandemiden sonra. Obezite, mental problemler, uyuşturucu gibi sorunlar var. Bu sadece Amerika’ya özel değil, İngiltere’de de bu var. Askere alım krizi var. İngiltere’e askere alım krizi, İngilizlerin Husilere yapılacak operasyonda ellerindeki tek uçak gemisini göndermelerine mani oldu. Bu kadar büyük bir asker eksikliği krizinden bahsediyoruz. Pete Hegseth, woke denilen neo-liberal kimlik siyasetini de hedef aldı. ABD’de özellikle Obama’nın ikinci döneminden sonra yani 2012’den sonra kimlikçi siyasetin yaygınlaştığını gördük. Birtakım kimlik politikaları üstünden kampanya yürüttüler. ‘Beyaz erkekler zaten askere yazılıyor. Biraz da kadınları, LGBT’leri, siyahileri ve latinleri alalım’ dediler. Ama sorun şurada: Neo-liberal kampanyalara olumlu karşılık verebilecek kişiler genelde bireysel kültürle yaşayan, milliyetçi bakış açısı olmayan insanlar. Orduya katılmak gibi bir niyetleri yok zaten. İşin sonunda ordunun belkemiği olan beyaz, milliyetçi, muhafazakar, cumhuriyetçi gruplar kendilerini ötekileştirmiş hissederken, diğerleri de orduya katılacak kadar motivasyon bulamıyor. Mesela şu anda Charlie Kirk’ü çok konuşuyoruz suiksattan sonra. Onun politikaya girme hikayesi şu: 2012’de askeri okula girmeye çalışıyor. Onun yerine kimlik siyaseti sebebiyle Kirk yerine başkasını alıyorlar. Kirk, pozitif ayrımcılık ile o kişinin askeri okula alındığını ve o gün siyasete atılmaya karar verdiğini söylüyor. ABD’de bu sadece kamu meselesi değil, özel şirketlerde de bu var. Pozitif ayrımcılık adı altında insanlar kimlikleri üzerinden değerlendiriliyor. Bugüne kadar böyle gidiyordu ama beyaz erkeklerden yanaydı şeklinde yorum da var. Ama bugün ABD ordusundaki düzenden kimse memnun değil. Bu yüzden ne muhafazakarlardan insan gücü alabildiler ne de diğer taraftan. Daha Trump seçilmeden önce bu konuda frene basmaya başladılar hatta. 60 bin personel alımı beklerken her yıl on bin civarı açık verdiler. ABD’nin bu şekilde küresel hegemonya sürdürmesi mümkün değil. Birçok noktada şunu yapıyorlar: Gelen göçmenlere vatandaşlık elde etmeleri için kolaylık sağlıyorlar.

Orduya yazılırlarsa vatandaşlığın önünü açacaklarını söylediler. Ama tüm bunların çözemediği problemler de var. ABD ordusunun en büyük meselesi şu anda gemi üretimi. Trump o konuda da önemli açıklamalarda bulundu. Çin’in gemi üretim hızı, ABD’den 232 kat daha fazla. Gemi üretmek, küresel hegemonya için belki de en önemli meseledir. Uçak gemisi olarak düşünmeyelim. Bazen gidip bazı denizlerde görünmeniz gerekiyor. En önemli konu bu. 1700’lerden beri bu şekilde gidiyor. ABD’nin küresel hegemonyası ticaretiyle orantılı. Bunu korumak için deniz yollarına sahip olması lazım. Füzeler önemli ama denizaltılara karşı ne yapabilirler? Uydular ile anlık bilgi ve görüntü alamıyorsanız, füzelerle gemileri de vurmanız zor. Gemi hep lazım olacak ve ABD şu anda bunu üretemiyor. Çin sadece geçen yıl 30 savaş gemisi üretmiş. ABD ise sadece denizaltı konusunda dahi yılda 2 denizaltı üretmeyi başaramıyor. Peki neden böyle? Araştırmam sonucunda, ABD’nin altyapı sorunu yaşadığını buldum. ABD, gemi üretimi bütçesini son 20 yılda iki katına çıkardığı halde projeleri bitirememiş. Tersanelerdeki altyapı çok eskimiş ve işçi bulamıyorlar. Göçmenler bu konuda faydalı olmamış demek ki. İşçi sorunundan ötürü gemiler üretilemiyor. ABD ordusunda bu ciddi bir zafiyet olarak karşılarına çıkıyor. Trump, getirdiği tarifelerden kazandığı parayla Amirallere ‘size yeni gemiler alacağız, bu yüzden beni eleştirmeyin’ dedi. Bu parayla çözülebilecek bir şey değil ama.”

‘ABD’de İsrail etkisi kırılmadan Filistin özgür olamaz’

Charlie Kirk suikastındaki yeni gelişmeleri ve Kirk’ün İsrail suikastından korktuğuna dair yazdığı özel mesajların ABD kamuoyunda ciddi etki yarattığını ifade eden Sarp Sinan Hacır, ABD’de İsrail etkisi kırılmadan Filistin’in özgür olamayacağı değerlendirmesinde bulundu:

“Konu iç savaşa geldiğinde genelde şu yorumu yapıyorum: İç savaş için düzenli ve sürdürülebilir bir öfke gerekiyor. 1861’de çıkan iç savaşta da gördüğümüz üzere insanların maddi durumlarını, yaşayış biçimlerini ve hayatlarını temelden etkileyecek; bir hafta içinde sosyal medyada unutulmayacak bir öfke gerekiyor. ABD o noktada değil henüz ama iyi bir yolda da değil. ABD’nin genetiğindeki en büyük problemlerden birisi İsrail’in ABD üzerindeki kontrolü. ABD, İsrail’in istemediği bir şeyi yapabilir mi? Herkes bunu tartışıyor. Charlie Kirk, bir siyonist olmasına rağmen, yüzde 100 siyonistleri çıkarmadan, kendi platformunda siyonizm karşıtlarına da konuşma hakkı vermesi, ABD’deki herhangi bir solun yapabileceği muhalefetten daha üst bir şeydi. O günlerde dedikoduydu ama mesajlaşmalar paylaşılınca öğrendik. Charlie Kirk, öldürülmeden kısa bir süre önce, Tucker Carlson, Candance Owens gibi İsrail ve siyonizm karşıtı isimleri platformuna çıkardı. Bu sebeple Yahudi bağışçılardan gelen paraları kaybettiğini, bu bağışçıların tipik davranışlar sergilediğini fakat bu şekilde zorbalanmayı kabul etmediğini yazmış Charlie Kirk. Bu sebeple yakınlarına, İsrail tarafından öldürülmekten korktuğunu söylüyor. Bu yazışmalar, Kirk’ün yakınları tarafından doğrulandı. Gençliği Trump’a getiren adamdı Kirk. Öldükten sonra bir aziz oldu. Neredeyse yüzünün paraya basılması dahi konuşuluyor. Charlie Kirk ile ilgili negatif bir şey söylediğinizde ABD’de göreceğiniz tepki inanılmaz boyutlarda olacaktır. Kirk’ün başına gelen, İsrail’in ABD’de göreceği destek için en kötü şey oldu.

İsrail bugün soykırım yapıyor ama bu soykırımı Nazi Almanyası’nın aksine kendi başına yapabilecek kabiliyete sahip değil. ABD’den aldığı yardımla bunu yapıyor. Bu yardımı destekleyen sadece ABD’li muhafazakarlar var. Muhafazakarların da desteği kaybolursa İsrail’i ayakta tutacak hiçbir şey kalmaz. Charlie Kirk ile ilgili Netanyahu çıkıp dört kere konuştu çünkü bunun yaşanmasından korkuyorlar. Filistin’in özgürleşmesi için Amerika’nın özgürleşmesi gerekiyor. Gazze bir abluka altında ve ablukayı kıramıyorsunuz. İsrail’in çok büyük bir donanması mı var? Hayır. ABD’den çekindiğiniz için kıramıyorsunuz. Bu yüzden ABD’de bir değişimin başlaması çok önemli. Charlie Kirk’ün mesajları deprem etkisi yarattı. ABD Kongresi’ndeki MAGA’cılar, suikastı İsrail’in yaptığını vurguluyor. Tucker Carlson işi bir adım ileri götürdü, 11 Eylül olaylarının İsrail’in ABD’yi Ortadoğu’ya çekmek için düzenlediğini söyledi. Bunlar şu anda MAGA içinde karşılık vurmaya başladı. En hakiki siyonist olan evanjelistlerde dahi ‘Önce ABD olmalı, önce İsrail olamaz’ fikri giderek büyüyor. İsrail, yakın zamanda Amerikalı influencerlara ciddi ödeme yapmış. Yedi bin dolarlık maaş ödüyorlarmış. İsimleri açığa da çıkmıyor. İsrail bu işi çok önemsiyor. Gazze’deki operasyonları önemsedikleri kadar Amerika’daki operasyonları da önemsiyorlar. İsrail politikalarında bir değişiklik olacaksa önce ABD’de değişiklik olacaktır.”

Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала