'Türkiye ve İsrail arasında sıcak çatışma beklemiyorum’
‘Türkiye ve İsrail arasında sıcak çatışma beklemiyorum’
‘Türkiye, Suriye hedeflerine tam olarak ulaşamadı’
‘Trump, Türkiye’den nasıl tavizler isteyecek?’
‘ABD, Türkiye’den Suriye ve İran konularında işbirliği bekliyor’
“Dışişleri bakanlıklarında bu yeni bir üslup olsa gerek. İzlediğimiz zirvelerde biz hiç böyle şeylere tanıklık etmezdik. Heyetler arasında görüşülür, basınla konuşulur, bir-iki soru alınırdı. Şimdi onun yerine tüm görüşme basının önünde yapılıyor. ABD açısından baktığımızda, Amerika’nın emperyalist olduğunu aklımızdan çıkarmamamız lazım. ABD’nin kendisine, bölgesine, müttefiklerine, ittifaklarına, hasımlarına, rakiplerine, dünyaya vs. bakış açısı, emperyalist karakteri dikkate alınmadan anlaşılamaz. Aramın iyi olmadığı sol liberaller maalesef ağızlarına emek kavramını, sömürü kavramını almadıkları gibi, emperyalizm kavramını da ağızlarına almadan dış politikayı okumaya çalışıyorlar. ABD’nin bu emperyalist karakterinde ve hegemonya kabiliyetinde bir gerileme, aşınma var ise işte bu ABD’nin bütün müttefikleriyle ilişkilerine, rakiplerine bakışlarına ve NATO’ya bakışına yansır. Bu yeni durum, Türkiye’yi göreli olarak öne çıkarıyor. Türkiye zaten diplomatik ajandası yoğun bir ülke var. Türkiye’yi kim yönetirse yönetsin, Türkiye jeopolitik konumundan dolayı zaten dışişleri bakanının görüşme trafiği en yoğun olan ilk 10 ülkesinden birisidir. Bu dışişleri bakanı ister benim çok sevdiğim değerli hocam Şükrü Sina Gürel olsun, ister beni çok etkilemiş sol Kemalist teorisyen Mümtaz Soysal hocamız olsun; ister Davutoğlu, Hakan Fidan, Çavuşoğlu olsun... Türk Dışişleri Bakanı, partisinden bağımsız olarak dünyadaki en yoğun on dışişleri bakanından biridir. Bunun sebebi Türkiye’nin jeopolitik konumudur, coğrafyasıdır, silahlı kuvvetleridir ve ittifak ilişkileridir. Ortadoğu’da Suriye ile yeni komşu olmuş değiliz.
O yüzden ABD’nin hegemonyasındaki aşınmayı formda tutmadan, ABD’nin bölgesel müttefiklerini daha fazla cepheye sürme ihtiyacını göz önüne almadan, Türkiye’nin ABD nezdindeki önemine ilişkin soruları yanıtlamak bana pek mümkün gözükmüyor. Suriye’de en fazla kazanan nasıl ki İsrail ise, en fazla kaybeden de İran oldu. İster direniş ekseni deyiniz, ister Şii hilali deyiniz. İster İran’ın vekil güçleri deyin. Ama İran’ın Suriye sahasında hem doğrudan zemin kaybettiği aşikar. Hem de İran’ın, İsrail karşıtı ve Suriye ile yakın işbirliği içerisinde olan örgütleri, yani Hamas’ı, Hizbullah vs. çok ciddi güç kaybetti. Kime karşı? Siyonizme, arkasına ABD’yi almış İsrail barbarlığına karşı zayıfladılar. Acaba bu aşamada, İsrail’in İran’ı daha da zayıf düşürmek istediği bu aşamada, ABD Başkanı Trump’ın ‘İran ile anlaşma yakın’ şeklinde açıklama yaptığı bu aşamada, acaba Türkiye’den Suriye’de İsrail ile daha uyumlu olması mı bekleniyor? Yoksa ABD, aynı Türkiye’den İran konusunda daha fazla ABD-İsrail çizgisinde ilerlemesini mi bekliyor? Yoksa ikisini birden mi bekliyor ABD? Bence ikisi birden bekleniyor. Ama burada tabii Türkiye ne kadar esneklik gösterebilir? Türkiye, Kasrı Şirin’den beri değişmeyen sınırı, komşusu olan İran’la ilişkilerini, ABD nam ve hesabına, ABD talepleri uğruna ne kadar gözden geçirebilir? Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. İran, bu coğrafyada devlet geleneği ile, diplomatik hafızasıyla, millet kültürüyle önemli bir bölgesel aktördür. Zemin kaybetse de bu böyledir.”

