Rus uzman: Astana'daki görüşmede taraflar ABD'nin bölgedeki varlığı sorununa odaklanabilir
© TCCB / Murat Çetinmühürdar
Abone ol
Suriye konulu görüşmeler için Türkiye, Rusya ve İran 24-25 Ocak tarihlerinde Kazakistan’ın başkenti Astana’da bir araya gelecek. Astana formatındaki görüşme, Filistin-İsrail çatışmasının ardından ilk kez gerçekleştirilecek.
Yaklaşan Astana görüşmelerinin olası gündemi ne olabilir? Bu görüşmesinden ne gibi sonuçlar beklenebilir?
Suriye krizinin garantörlerinin Astana’da yapılacak görüşmesini Sputnik’e değerlendiren Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) üyesi ve uluslararası çatışmalar uzmanı Kirill Semenov, Astana’da katılımcı ülkelerin esas olarak bölgedeki Amerikan varlığı sorununa odaklanabileceğini belirtti.
Semenov, şu ifadeleri kullandı:
“Şu anda Suriye'de belli bir statüko söz konusu. Savaşan taraflardan hiçbirinin durumda herhangi bir değişiklik yapma konusunda acelesi yok. Bunun için ne imkan ne de güç var. Dolayısıyla Astana'da yapılacak toplantıdan Suriye'de kapsamlı çözüm açısından ciddi atılım niteliğinde kararlar veya sonuçlar bekleyemeyiz. Taraflar büyük olasılıkla Suriye Arap Cumhuriyeti'ndeki mevcut duruma odaklanacak.
Aynı zamanda Suriye krizinin garantörü olan ülkelerin de bölgedeki Amerikan varlığına karşı aynı derecede olumsuz tutumları ortada. Bu özellikle, son dönemde ABD tarafından desteklenen PKK militanlarının ve bağlantılı grupların Fırat’ın doğusundaki üslerine yönelik saldırılarını gözle görülür biçimde artıran Türkiye için geçerli. Rusya ve İran açısından Amerikalıların ve müttefiklerinin Suriye'deki varlığı da kabul edilemez. Dolayısıyla bu konuda görüş birliği olduğu açık. ABD'nin bölgedeki yıkıcı rolüne, özellikle de Kürt oluşumlara verdiği desteğe ilişkin Astana'da yapılacak görüşmelerin sonuçlarına göre uygun kararlar alınması ve bazı açıklamalar yapılması mümkün."
Suriye çözümüne ilişkin diğer konularda önceki hükümlerin korunacağını, radikal değişim girişimlerinin ek bir kaosa yol açabileceğine dikkat çeken uzman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diğer konularda bana göre, önceki nihai ortak bildirilerde dile getirilen hükümler kaydedilecek. Mesela İdlib konusunda büyük ihtimalle herhangi bir karar çıkmayacak. Orada artık belli bir statüko oluştu ve bence taraflar bunu şimdilik değiştirmeyecek. Elbette ne Rusya ne de Türkiye, İdlib'in artık fiilen Hayat Tahrir el Şam terör örgütünün eline geçmesinden memnun değil. Ancak tarafların artık bunu ortadan kaldıracak somut eylemler konusunda karşılıklı olarak kabul edilebilir bir karara varmaları pek mümkün görünmüyor. Rusya için şu anda zamanı değil, Türkiye için ise Suriye’nin kuzeydoğusundaki durumun aksine bu bir öncelik değil. Üstelik İdlib'deki durumu değiştirmeye yönelik bir girişim daha fazla kaosa yol açabilir. Bu durumda gerçekten yapılabilecek tek şey, hükümet güçleri ile muhalefet arasında yeni bir esir takası gerçekleştirmektir.”
