https://anlatilaninotesi.com.tr/20240116/izmir-depremi-ile-ilgili-tsunami-hesaplamasi-zorunda-kalacagiz-diyerek-duyurdu-1079696740.html
İzmir depremi ile ilgili tsunami hesaplaması: ‘Zorunda kalacağız’ diyerek duyurdu
İzmir depremi ile ilgili tsunami hesaplaması: ‘Zorunda kalacağız’ diyerek duyurdu
Sputnik Türkiye
Deprem tehlikesi ile sürekli karşı karşıya olan İzmir’de de bu kapsamda harekete geçilirken çok önemli bir çalışmaya da imza atıldı. İzmir Körfezi’ndeki deprem... 16.01.2024, Sputnik Türkiye
2024-01-16T12:40+0300
2024-01-16T12:40+0300
2024-01-16T12:40+0300
yaşam
izmir
tsunami
deprem
türkiye
araştırma
çalışma
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e6/03/06/1054471688_0:0:864:486_1920x0_80_0_0_c38cdbdd0bc5a07abeaab84023e65f88.jpg
İzmir depremi ile ilgili İzmir Körfezi'ndeki tsunami riskini hesaplayan bilimsel çalışma dikkat çekti. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir iç ve dış körfezindeki tüm kıyıların ve koyun geometrisini çıkartıp, depremlerin tsunami etkilerini araştırdıklarını belirtip, sonunda oluşturulacak tsunami baskın haritalarıyla, risklerin azaltılmasına imkan sağlanacağını söyledi.Doç. Dr. Sümer, "Bu proje bittikten sonra o alanların hangisinin riskli olup olmadığı ortaya çıkacak. Belki de o alanlardan bazılarını toplanma merkezleri arasından da çıkartmak zorunda kalacağız" dedi.DEÜ DAUM tarafından Ege Denizi Seferihisar açıklarında 30 Ekim 2020'de meydana gelen depremin ardından İzmir körfezindeki tüm kıyıların ve koyun geometrisi çıkartılıp, deprem kaynaklı tsunami risklerini araştırılması için harekete geçildi. Bu kapsamda iç körfezdeki çalışmalara 1 yıl önce başlandı.Söz konusu araştırmayla ilgili bilgi veren DEÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve DAUM Müdürü Doç. Dr. Sümer, İzmir Körfezi'nde bir fayın kırılması halinde nasıl bir etki yaratılacağı konusunda bir proje yürüttüklerini kaydetti. 2017'de Bodrum'da ardından 2020'deki depremden sonra meydana gelen tsunaminin Doğu Ege sahillerinde karşılaşılan en büyük tsunamilerden biri olduğunu belirten Doç. Dr. Sümer, "2020 depreminin fayı aynı alanda tekrar tsunami oluşturamaz. Bu fay da Kuşadası Körfezi'ndeki en önemli tsunami kaynaklarından biriydi. Bu alandaki faylardan kaynaklı bir tsunaminin artık alanda yaşanmayacağını söyleyebilirim. Ancak Girit'in güneyindeki dalma-batma zonundaki faylar gibi dışardaki faylarda bir kırılma gerçekleşebilir. Bu da ayrı bir senaryodur" dedi.Tsunami gibi önemli bir konuda ciddi olarak çalışan Türkiye'de sadece Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nde bir grup olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Sümer, "2020'de Sisam depremi nedeniyle İzmir'in Kuşadası ve Sığacık körfezlerini etkileyen bir tsunami yaşadık. Bu tsunamiden sonra DEÜ olarak üzerimize düşen sorumluluk bilinciyle sahada incelemeler başlattık. Bu kazandığımız deneyim ve sonradan yürüttüğümüz bilimsel çalışmalar DEÜ olarak Türkiye'deki tsunami konusunda uzmanlığı bulunan kurumlar arasına girmemize imkan sağladı" diye konuştu.Yaptıkları çalışmalarda 190 kilometrelik sahil şeridinde 18 alanda, 17 koyda 3 bine yakın ölçüm istasyonunda sayısal veri elde ettiklerini vurgulayan Doç. Dr. Sümer, "Depremin oluşturduğu tsunaminin kıyıya olan etkilerini anlayabilme fırsatı bulduk. Daha sonra, 'İzmir Körfezi'nde bir tsunami yaşanırsa ne olur' diye bir proje başlattık. Bunun için körfezin içindeki fayların doğru bir şekilde ortaya çıkartılması gerekiyor. Bu zamana kadar İzmir'in iç ve dış körfezinin tsunami riskiyle ilgili literatürde tek bir çalışma var. O da körfezin dışındaki fayların farklı kırılma senaryolarında tsunaminin körfez içindeki dalga/su yüksekliği ile ilgili bilgiler içeren bir bilimsel çalışma. Körfez içindeki faylar kırılırsa iç ve dış körfeze etkileri nasıl yansır bilinmiyordu" dedi.Ege Bölgesi'nde karadaki fayların yakından bilindiğini ancak denizdekiler ile ilgili sınırlı sayıda çalışma yapıldığını anlatan Doç. Dr. Ökmen Sümer, şöyle konuştu:Oluşturulan tsunami baskın haritalarının İl Afet Risk Azaltma Planları'nda (İRAP) altlık veriler olarak kullanılabileceğini ifade eden Doç. Dr. Sümer, "Bir deprem olduğunda hangi kıyılarımızda ne kadar içeriye su girecek, ne kadar dalga tırmanma yüksekliği olacak ve ne kadar alanı etkileyecek, onu belirlemek oldukça önemli. Biliyorsunuz İzmir'de nüfusun kalabalık olduğu alanların önlerinde denize dolgu yapılan alanlar var. Depremlerde de o alanlar belki de insanların kaçacağı boşluk alanları oluşturuyor. Ama depremle gelen bir tsunamide kıyıda insanların kaçacağı alanlar riskli mi, bunları görmüş olacağız. Bu proje bittikten sonra o alanların hangisinin riskli olup olmadığı ortaya çıkacak. Belki de o alanlardan bazılarını toplanma merkezleri arasından da çıkartmak zorunda kalacağız. Deprem olduktan sonra insanlar geniş alanlara kaçacak. Bu alanların seçiminde farklı parametrelere göre de değerlendirme yapmamız gerekiyor. Bunlar için bilimsel veriyle ortaya konmuş sayısal sonuçlara ihtiyaç var" dedi.Tsunami nedeniyle gemicilik faaliyetlerinin sürdürüldüğü limanlarda da hasar oluşabildiğinin altını çizen Dr. Sümer, bu hasarı önleyebilmek açısından hazırladıkları çalışmanın da önemli bir altlık oluşturabileceğini kaydetti. 1980'li yıllardan 2000'li yıllara kadar İzmir Körfezi'nde sadece 2 adet fay belirleme çalışması yapıldığını fakat bunların günümüz bilimsel verileri anlamında çok kısıtlı olduğunu belirten Sümer, "2010'dan itibaren özellikle Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesindeki Türkiye'nin çok disiplinli bilimsel deniz araştırmalarının yapılabildiği ilk gemisi olan Koca Piri Reis Araştırma Gemisi ile Deniz Bilimleri Enstitüsü'ndeki akademisyenlerimiz inanılmaz bir veri seti topladı. Dünyanın belki de deniz sismiği anlamında en yoğun çalışılan yeri, İzmir Körfezi'dir. Bu veriyi toplamak 13 sene sürdü. Gemi giderken arkasından çektiği bilimsel aletlerle ses dalgaları göndererek suyun ve altındaki fayları ortaya çıkartan sismik yansıma yöntemi kullanılıyor. Bu data setini önümüzdeki periyotta birçok bilim insanı ile beraber değerlendireceğiz. Sonrasında özellikle körfez içindeki fayları daha hassas bir şekilde haritalayacağız, mekanizmalarını anlayacağız. Sonra bu fayların kırılmaları ile oluşabilecek tsunamiler üzerinden senaryolar oluşturacağız. Deprem olduktan sonra dalganın çekilmesi ve geri gelmesini düşündüğümüzde hem kıyının içindeki baskınlar önemli hem de nereye kadar geri çekileceği. Çünkü orada gemicilik faaliyetlerini sürdürdüğümüz limanlarımız var. Sığacık'ta 185 kilometrelik kıyı şeridinde 15-20 marina ve balıkçı barınağı çok büyük hasar gördü. Oradaki teknelerde de hasar meydana geldi. Bunların önlenebilmesi adına da bizim yaptığımız bilimsel çalışmaların çıktıları önemli hale geliyor" dedi.
https://anlatilaninotesi.com.tr/20240116/dunyanin-en-buyuk-canlisi-4-bin-500-yildir-denizin-altinda-yasiyor-1079684501.html
izmir
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2024
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e6/03/06/1054471688_134:0:782:486_1920x0_80_0_0_ecaad1496ac81db856a5a6e79d543d1f.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
izmir, tsunami, deprem, türkiye, araştırma, çalışma
izmir, tsunami, deprem, türkiye, araştırma, çalışma
İzmir depremi ile ilgili tsunami hesaplaması: ‘Zorunda kalacağız’ diyerek duyurdu
Deprem tehlikesi ile sürekli karşı karşıya olan İzmir’de de bu kapsamda harekete geçilirken çok önemli bir çalışmaya da imza atıldı. İzmir Körfezi’ndeki deprem sonrası tsunami riskinin olacağı alanların hesaplanması hakkında konuşan Doç. Dr. Sümer, “Belki de o alanlardan bazılarını toplanma merkezleri arasından çıkartmak zorunda kalacağız” dedi.
İzmir depremi ile ilgili İzmir Körfezi'ndeki tsunami riskini hesaplayan bilimsel çalışma dikkat çekti. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir iç ve dış körfezindeki tüm kıyıların ve koyun geometrisini çıkartıp, depremlerin tsunami etkilerini araştırdıklarını belirtip, sonunda oluşturulacak tsunami baskın haritalarıyla, risklerin azaltılmasına imkan sağlanacağını söyledi.
Doç. Dr. Sümer, "Bu proje bittikten sonra o alanların hangisinin riskli olup olmadığı ortaya çıkacak. Belki de o alanlardan bazılarını toplanma merkezleri arasından da çıkartmak zorunda kalacağız" dedi.
DEÜ DAUM tarafından Ege Denizi Seferihisar açıklarında 30 Ekim 2020'de meydana gelen depremin ardından İzmir körfezindeki tüm kıyıların ve koyun geometrisi çıkartılıp, deprem kaynaklı tsunami risklerini araştırılması için harekete geçildi. Bu kapsamda iç körfezdeki çalışmalara 1 yıl önce başlandı.
Söz konusu araştırmayla ilgili bilgi veren DEÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve DAUM Müdürü Doç. Dr. Sümer, İzmir Körfezi'nde bir fayın kırılması halinde nasıl bir etki yaratılacağı konusunda bir proje yürüttüklerini kaydetti. 2017'de Bodrum'da ardından 2020'deki depremden sonra meydana gelen tsunaminin Doğu Ege sahillerinde karşılaşılan en büyük tsunamilerden biri olduğunu belirten Doç. Dr. Sümer, "2020 depreminin fayı aynı alanda tekrar tsunami oluşturamaz. Bu fay da Kuşadası Körfezi'ndeki en önemli tsunami kaynaklarından biriydi. Bu alandaki faylardan kaynaklı bir tsunaminin artık alanda yaşanmayacağını söyleyebilirim. Ancak Girit'in güneyindeki dalma-batma zonundaki faylar gibi dışardaki faylarda bir kırılma gerçekleşebilir. Bu da ayrı bir senaryodur" dedi.
Tsunami gibi önemli bir konuda ciddi olarak çalışan Türkiye'de sadece Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nde bir grup olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Sümer, "2020'de Sisam depremi nedeniyle İzmir'in Kuşadası ve Sığacık körfezlerini etkileyen bir tsunami yaşadık. Bu tsunamiden sonra DEÜ olarak üzerimize düşen sorumluluk bilinciyle sahada incelemeler başlattık. Bu kazandığımız deneyim ve sonradan yürüttüğümüz bilimsel çalışmalar DEÜ olarak Türkiye'deki tsunami konusunda uzmanlığı bulunan kurumlar arasına girmemize imkan sağladı" diye konuştu.
Yaptıkları çalışmalarda 190 kilometrelik sahil şeridinde 18 alanda, 17 koyda 3 bine yakın ölçüm istasyonunda sayısal veri elde ettiklerini vurgulayan Doç. Dr. Sümer, "Depremin oluşturduğu tsunaminin kıyıya olan etkilerini anlayabilme fırsatı bulduk. Daha sonra, 'İzmir Körfezi'nde bir tsunami yaşanırsa ne olur' diye bir proje başlattık. Bunun için körfezin içindeki fayların doğru bir şekilde ortaya çıkartılması gerekiyor. Bu zamana kadar İzmir'in iç ve dış körfezinin tsunami riskiyle ilgili literatürde tek bir çalışma var. O da körfezin dışındaki fayların farklı kırılma senaryolarında tsunaminin körfez içindeki dalga/su yüksekliği ile ilgili bilgiler içeren bir bilimsel çalışma. Körfez içindeki faylar kırılırsa iç ve dış körfeze etkileri nasıl yansır bilinmiyordu" dedi.
Ege Bölgesi'nde karadaki fayların yakından bilindiğini ancak denizdekiler ile ilgili sınırlı sayıda çalışma yapıldığını anlatan Doç. Dr. Ökmen Sümer, şöyle konuştu:
"Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü'ndeki akademisyenlerin 2010'dan beri oluşturduğu veri seti var. İç ve dış körfezin faylarını, onların topladığı verilerle daha iyi çizmeye çalışıyoruz. Amacımız, o faylardan oluşabilecek depremlerin büyüklüklerini ve atım miktarlarını daha iyi hesaplayabilmek. İzmir Fayı'nın batı bölümünün denize girdiği alan ile Uzunada ve Foça faylarını, önümüzdeki 2,5-3 ayda çizdikten sonra kırılma mekanizmasıyla ilişkili yarattıkları atımdan ne kadar yükseklikte bir dalgadan oluşan tsunami yaratabileceklerini hesaplamış olacağız. Bu dalganın kıyı şeritlerine etkisi, geliş açısı, koy alanlarının genişliği ve derinliği gibi parametreler önem taşıyacak. 1 metre yükseklikteki bir dalga, Sığacık'ta 400 metre içeri girdi ve bazı yerlerde 5 metreye yaklaşan tırmanma yükseklikleri yarattı, 1 insanımız hayatını kaybetti, çok fazla ekonomik zarar oluştu. Bunları daha önceden simüle ederek, tsunami baskın haritaları oluşturmak risklerin azaltılmasına da imkan verecek."
Oluşturulan tsunami baskın haritalarının İl Afet Risk Azaltma Planları'nda (İRAP) altlık veriler olarak kullanılabileceğini ifade eden Doç. Dr. Sümer, "Bir deprem olduğunda hangi kıyılarımızda ne kadar içeriye su girecek, ne kadar dalga tırmanma yüksekliği olacak ve ne kadar alanı etkileyecek, onu belirlemek oldukça önemli. Biliyorsunuz İzmir'de nüfusun kalabalık olduğu alanların önlerinde denize dolgu yapılan alanlar var. Depremlerde de o alanlar belki de insanların kaçacağı boşluk alanları oluşturuyor. Ama depremle gelen bir tsunamide kıyıda insanların kaçacağı alanlar riskli mi, bunları görmüş olacağız. Bu proje bittikten sonra o alanların hangisinin riskli olup olmadığı ortaya çıkacak. Belki de o alanlardan bazılarını toplanma merkezleri arasından da çıkartmak zorunda kalacağız. Deprem olduktan sonra insanlar geniş alanlara kaçacak. Bu alanların seçiminde farklı parametrelere göre de değerlendirme yapmamız gerekiyor. Bunlar için bilimsel veriyle ortaya konmuş sayısal sonuçlara ihtiyaç var" dedi.
Tsunami nedeniyle gemicilik faaliyetlerinin sürdürüldüğü limanlarda da hasar oluşabildiğinin altını çizen Dr. Sümer, bu hasarı önleyebilmek açısından hazırladıkları çalışmanın da önemli bir altlık oluşturabileceğini kaydetti.
1980'li yıllardan 2000'li yıllara kadar İzmir Körfezi'nde sadece 2 adet fay belirleme çalışması yapıldığını fakat bunların günümüz bilimsel verileri anlamında çok kısıtlı olduğunu belirten Sümer, "2010'dan itibaren özellikle Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesindeki Türkiye'nin çok disiplinli bilimsel deniz araştırmalarının yapılabildiği ilk gemisi olan Koca Piri Reis Araştırma Gemisi ile Deniz Bilimleri Enstitüsü'ndeki akademisyenlerimiz inanılmaz bir veri seti topladı. Dünyanın belki de deniz sismiği anlamında en yoğun çalışılan yeri, İzmir Körfezi'dir. Bu veriyi toplamak 13 sene sürdü. Gemi giderken arkasından çektiği bilimsel aletlerle ses dalgaları göndererek suyun ve altındaki fayları ortaya çıkartan sismik yansıma yöntemi kullanılıyor. Bu data setini önümüzdeki periyotta birçok bilim insanı ile beraber değerlendireceğiz. Sonrasında özellikle körfez içindeki fayları daha hassas bir şekilde haritalayacağız, mekanizmalarını anlayacağız. Sonra bu fayların kırılmaları ile oluşabilecek tsunamiler üzerinden senaryolar oluşturacağız. Deprem olduktan sonra dalganın çekilmesi ve geri gelmesini düşündüğümüzde hem kıyının içindeki baskınlar önemli hem de nereye kadar geri çekileceği. Çünkü orada gemicilik faaliyetlerini sürdürdüğümüz limanlarımız var. Sığacık'ta 185 kilometrelik kıyı şeridinde 15-20 marina ve balıkçı barınağı çok büyük hasar gördü. Oradaki teknelerde de hasar meydana geldi. Bunların önlenebilmesi adına da bizim yaptığımız bilimsel çalışmaların çıktıları önemli hale geliyor" dedi.