TBMM Başkanı Kurtulmuş: Türkiye kendi eksenini tahkim etmek mecburiyetinde olan bir ülkedir
22:00 09.08.2023 (güncellendi: 22:03 09.08.2023)
© İHATürkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş
© İHA
Abone ol
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin kendi eksenini tahkim etmek mecburiyetinde olduğunu belirterek, "Allah'a çok şükür artık zaman gelmiştir. Artık Türkiye böyle bir güce, böyle bir kudrete, böyle bir imkana kavuşmuştur" dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 14. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve beraberindeki büyükelçileri kabul etti.
TBMM Tören Salonu'ndaki kabulde konuşan Kurtulmuş, büyükelçileri TBMM'de ağırlamaktan onur duyduğunu söyledi.
Tarihi bir dönemin hemen başında olduklarını dile getiren Kurtulmuş, dünyanın yeniden yapılandığını, bu yapılanmanın Türkiye için önemli fırsatları barındırdığı bir döneme girildiğini ifade etti.
2023 yılının Türkiye'nin ikinci asrının başlangıcı olduğunu anımsatan Kurtulmuş, önceki asrın büyük mücadelelerle, büyük zorluklarla geçtiğini belirtti. Gelinen noktanın yeterli olmadığının altını çizen Kurtulmuş, Cumhuriyetin ikinci asrı için yeni hedefleri ortaya koymak, bu hedeflere odaklanmak gerektiğini vurguladı. Kurtulmuş, Cumhuriyetin ikinci asrını, dünyada itibarlı, güçlü bir Türkiye'nin yüzyılı yapmak için mücadeleyi her alanda sürdüreceklerini kaydetti.
'Sözü güçlü, gücü tesirli Türkiye'
Numan Kurtulmuş, sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye'yi oluşturmak mecburiyetinde olduklarını ifade ederek, "Sözümüzün güçlü olması, haklı olması, doğru projeleri, doğru fikirleri, doğru siyasetleri takip ediyor olmamız önemli bir şey ama tek başına yeterli değil. Bu gücü sözünüzün arkasına koyamıyorsanız sadece doğru söz söyleyen ülke olursunuz. Sözünüzün arkasına güç koyamadığınızda zaman zaman yalnızlaştığınız, söylediğiniz haklı tezlerin bir karşılık bulmadığı dönemi de yaşarsınız. Onun için Türkiye'nin hem sözünü güçlendireceğiz hem bu sözün arkasındaki güçlerimizi çok daha kuvvetli hale getireceğiz" diye konuştu.
Dış politikanın artık sadece Dışişleri Bakanlığı'nın icrasının çok ötesinde olduğunu söyleyen Kurtulmuş, savunma diplomasisinden Milli İstihbarat Teşkilatı'nın faaliyetlerine, Türkiye'nin yumuşak güç unsurları olan TİKA'dan Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığına kadar yumuşak güç faaliyetleriyle dünyada Türkiye'nin sözünü güçlü hale getirecek bir dönem yaşadıklarını ifade etti.
Kurtulmuş, ilerleyen dönemlerde dış politikayla ilgili ikinci temel hedefin Türkiye eksenini tahkim etmek olduğunu belirtti. Bu tartışmanın yıllardır yaşandığını anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Yıllarca Türkiye'nin geçmişini bilmeyenlerin, Türkiye'nin nereden geldiğini ve nereye gitmekte olduğunu kavrayamayanların zaman zaman eksen kayması tartışması açarak Türkiye'yi başkalarının gündemi üzerinden köşeye sıkıştırmaya çalıştığını çok iyi hatırlıyoruz. Türkiye kendi eksenini tahkim etmek mecburiyetinde olan bir ülkedir. Allah'a çok şükür artık zaman gelmiştir. Artık Türkiye böyle bir güce, böyle bir kudrete, böyle bir imkana kavuşmuştur. Onun için diyoruz ki biz başkalarının çizdiği eksenlere göre değil, başkalarının bize durmamızı gerektiği yeri söylediği yerde durarak değil Türkiye'nin milli menfaatlerini koruyarak, Türkiye'nin aynı zamanda bütün elindeki imkan ve fırsatları bilerek, rasyonel, ütopik olmayan ama bu gerçeklik içinde Türkiye Yüzyılı hedeflerini de ıskalamayan bir Türkiye ekseni tahkim etmek mecburiyetindeyiz."
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye'nin dış politikasının üçüncü büyük hedefinin de adil, hakkaniyetli ve yeni bir küresel sistemin kurulabilmesi için mücadele etmek olduğunu kaydetti.
Bugünkü dünya sisteminin bu haliyle devam etmesinin imkan ve ihtimalinin olmadığını dile getiren Kurtulmuş, "En son Afrika kıtasındaki uyanışı temsil eden yeni çıkışların, dünya siyasetine çok kökten değişikliklerin geleceğini gösterdiğinin açık bir işaretini yaşıyoruz. Cumhurbaşkanımızın yıllardır dile getirdiği ve 'Dünya beşten büyüktür' diyerek özetlediği yeni hakkaniyetli, adil bir dünya kurulması çabasına, sesimizi yükselttiğimiz, gücümüzü daha fazla gösterdiğimiz takdirde dünyanın dört bir tarafından insanların katılacağı aşikardır. Şu sözü hepimiz hatırlıyoruz: 'İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeni bir dünya kurulur ve Türkiye oradaki yerini alır'. Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, yeni bir dünya kurulacak ve Türkiye buradaki öncü rolünü mutlaka alacaktır" ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, 14. Büyükelçiler Konferansı kapsamında büyükelçileri kabulünde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin uluslararası alanda takip ettiği diplomasinin insani bir diplomasi olarak tanımlandığını söyledi.
Türkiye'nin izlediği insani yaklaşımı dünyanın bildiğini ifade eden Kurtulmuş, bu yaklaşımlardan birisinin Türkiye'nin göçmen politikasında izlediği tavır olduğunu kaydetti.
Dünyanın göçmen meselesine sadece sonuçlarıyla baktığını belirten Kurtulmuş, Türkiye'nin ise dünyanın dört bir yanından gelen masum insanların hayata tutunma mücadelesine destek verdiğini, iftiharla bunu tarih sahnesine kaydettiğini vurguladı.
Tahıl koridorunun açık tutulmasının Türkiye'nin güçlü inisiyatifiyle gerçekleştirilen çok önemli bir insani yaklaşım olduğunu dile getiren Kurtulmuş, Türkiye'nin bu meseleyi insani bir mesele olarak ele alarak, "Artık bitti, görüşemezler" denilen noktada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın devreye girerek, tahıl koridorunun açık tutulmasını temin ettiğini hatırlattı.
'İslam düşmanı akımların gelişmesi Avrupa'nın makul siyaset damarlarını köreltmekte'
TBMM Başkanı Kurtulmuş, dünyada insanlığı içten içe kemiren, en temel insanlık düşmanı gelişmelerden birisi olan yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı ve özellikle İslam düşmanlığına karşı Türkiye'nin kategorik olarak ortaya koyduğu, içi doldurulmuş bir insanlık çağrısının olduğunu söyledi.
Batı'daki İslam karşıtı eylemlere değinen Kurtulmuş, "Bugün Batı'da Kur'an-ı Kerim'in yakılması meselesi sadece birtakım faşistlerin, insanlık düşmanı canilerin, demokrasi düşmanlarının Müslümanlara karşı hakareti olarak görülmemelidir. Bu, başlı başına insanlığın tamamına karşı yapılmış açık bir insanlık suçudur. Bugün buna şu ya da bu sebeple seyirci kalanlar, aslında kendi sonlarını hazırlamaktadır. Avrupa'daki bu ırkçı akımların, İslam düşmanı akımların gelişmesi, aslında Avrupa'nın makul siyaset damarlarını köreltmektedir. Makul siyaset günden güne şımartılan, İslam düşmanlığı üzerinden pohpohlanan bu ırkçı, faşist demokrasi karşıtı güçlerin esiri, bir müddet sonra oyuncağı haline gelecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Türkiye'nin İslam karşıtlığı, yabancı düşmanlığı karşısında ortaya koyduğu insani anlayışın, Avrupa halklarının da demokratik geleceği bakımından değerli olduğunu ifade etti.
'Bazılarının küresel ölçekte güç kazanma stratejileri İstanbul görüşmelerini gölgeledi'
Türkiye'nin Ukrayna krizinde tarihi bir tavır ortaya koyduğunu belirten Kurtulmuş, bunun Rusya ile önce Avrupa'nın, esas olarak da ABD'nin verdiği bir küresel savaşın tehditlerini taşıyan bir çatışma olduğunu kaydetti.
Bu savaşta herkesin stratejik konum elde etme telaşına düştüğünü söyleyen Kurtulmuş, 'Türkiye'nin barış güven ve istikrarın birlikte sağlanması için Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın bir an evvel bitirilmesiyle ilgili bütün gücünü ortaya koyduğunu' söyledi. Kurtulmuş, "Biliyorsunuz İstanbul görüşmelerinde neredeyse mesele bir anlaşmaya, son bir görüşmeye kaldı. Ama bizim barış, güven ve istikrar perspektifimizin zıddına, bazılarının küresel ölçekte güç kazanma stratejileri İstanbul görüşmelerini gölgeledi" diye konuştu.
Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin barış, güven ve istikrar konusundaki politikalarının somut göstergelerinden birinin de vekalet savaşlarına topyekun karşı çıkma tavrı olduğunu söyleyerek, artık vekalet savaşlarının unsuru olan terör örgütlerini kullanan ülkelerin, desteklerine son vermesinin elzem olduğunu dile getirdi.
Bu süreçte çok etkili bir şekilde liderlik diplomasisi de yürütüldüğünü anlatan Kurtulmuş, "Cumhurbaşkanı'mız sadece çok ziyaret ederek, çok fazla müzakere ederek değil, aynı zamanda bu müzakerelerde ve ziyaretlerinde en zor açılır zannedilen kapıları da açabilen liderlik vasfıyla dünyada liderlik diplomasisine önemli bir örnek teşkil etmiştir" sözlerini sarf etti.
Artık vatanın korunması söz konusu olduğunda "Mavi Vatan, Siber Vatan, Uzay Vatan, Yeşil Vatan" gibi yeni kavramlarla karşı karşıya olduklarına işaret eden Kurtulmuş, her gün bu kavramların içinin daha da dolduğunu belirtti.
Türkiye'nin bu kavramları, bunların gerektirdiği adımları atmaktan imtina etmeden yoluna devam etmek mecburiyetinde olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Uzun yıllar Mavi Vatan sadece bir diplomatik tez olarak konuşulmuştu. Türkiye'nin Akdeniz'deki hak ve menfaatlerinin korunabilmesi için adım atılması, münhasır ekonomik bölgelerin ilan edilmesi konusunda tavır alması çok konuşulmuştu. Ama bu Mavi Vatan'ın önemini bildiğimiz için Cumhurbaşkanı'mız ve hükümetler Libya'nın meşru hükümetiyle anlaşma imzalayarak, Türkiye'nin hak ve menfaatlerini koruyacak adımları attı. Mavi Vatan lafına sadece bir kavram olarak değil içerik olarak da sahip çıktığımızı, bunun da bizim için hayati önem taşıdığını tüm dünyaya göstermiş olduk " ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, bir asır evvel Misakımilli'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin ilkelerinden birisi olduğunu anımsatarak, "Bugün de 'Mavi Vatan, Siber Vatan, Yeşil ve Uzay Vatan' gibi kavramlar yeni Misakımilli'nin çerçevesi olarak görülmek mecburiyetindedir" dedi.
Konuşmasının ardından Kurtulmuş, "14. Büyükelçiler Konferansı" katılımcıları onuruna TBMM Tören Salonu'nda kahvaltı verdi.
Kurtulmuş, katılımcılarla TBMM Şeref Kapısı önünde hatıra fotoğrafı da çektirdi.