‘Nazilerin tarihe gömüldüğü zafer’ bugün yaşananlar için ne anlam ifade ediyor?
© Sputnik / Виктор Антонюк
/ Abone ol
Özel
Bugün 9 Mayıs… Sovyetler Birliği'nin, İkinci Dünya Savaşı'nda dönemin Nazi Almanyası’nı mağlup etmesinin 78. yıl dönümü olan 9 Mayıs Zafer Günü Rusya’da ve dünyanın birçok noktasında coşkuyla kutlanıyor. Tarihçi Dr. Mehmet Perinçek, Nazilerin bugün de farklı isim ve şekilde faaliyetlerini yürüttüğünü ifade ediyor.
Rusya’da ve dünyanın birçok noktasında, 9 Mayıs’ta, Sovyetler Birliği’nin İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Büyük Vatan Savaşı’nda Nazi Almanyası’nı yenilgiye uğrattığı Büyük Zafer kutlanıyor. Kutlamalar çerçevesinde savaşın kahramanlarının anıldığı ‘Ölümsüz Alay’ yürüyüşü düzenleniyor. Düzenlenen yürüyüşe ise her yıl çok binlerce kişi katılıyor.
Bugün de Moskova’da Kızıl Meydan'da Büyük Zaferin 78. yıl dönümü onuruna Geçit Töreni düzenleniyor. Geçit törenine Ukrayna'daki operasyona katılan askerler de dahil olmak üzere 10 binden fazla kişi katılıyor.
Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Donbass’ta başlattığı özel askeri operasyonun hedeflerinden biri ise halen varlığını farklı şekilde sürdüren neo-nazilerin etkisiz hale getirilmesi olarak açıklanıyor.
Moskova Üniversitesi Öğretim Üyesi ve tarihçi Dr. Mehmet Perinçek, Sputnik’e, 9 Mayıs zaferine giden yolun tarihsel süreci ve günümüz ile bağlarını anlattı.
‘Atlantik yüzyılının bittiği Avrasya yüzyılının başladığı bir döneme girmiş oluyoruz’
“Bugün Hitler’in çizmelerini Amerikan başkanları giymektedir. Nazi Almanyası’nın yerini ABD almıştır. ABD aynı Nazi Almanyası gibi tüm dünya üzerinde kendi hegemonyasını kurmak için her türlü baskı, şiddet ve yönteme başvuruyor. Temel ilkeleri ise bizden değilsen düşmansın ilkesidir” diyerek şunları söyledi:
“ABD bugün sadece karşısında bulunan, önünde engel teşkil eden, sömürmek istediği ülkelere hedef almıyor bununla birlikte kendi ortaklarına da tuzaklar kuruyor. Son Ukrayna krizinde de görüldüğü üzere ABD, Ukrayna’yı kendi savaş atına sürerek Avrupa’yı da bir felakete sürüklemekte ve kendisiyle rekabet edemez hale getirmektedir. Nazi Almanyası ile ABD arasında bugün temel bir fark bulunuyor o da 2. Dünya Savaşı öncesinde Nazi Almanyası yükselen, büyüyen bir güç iken bugün ABD inişe geçen bir güçtür. Hem ekonomik olarak hem de askeri olarak inişe geçiyor. Bugünlerde Atlantik yüzyılının bittiği Avrasya yüzyılının başladığı bir döneme girmiş oluyoruz. ABD ile Nazi Almanyası arasındaki diğer önemli benzerliği barbarlıktır. Toplama kampları, sivil nüfuslarda yaşanan kayıplar, Nazilerin yaptığı işkenceler, gaz odaları, soykırım tarihe geçmiştir. Bugün de ABD aynı pratiği Vietnam’da, Irak’ta, hapishanelerde uyguluyor. Aldıkları tek taraflı yaptırım kararları ile sivil nüfusa, çocuklara, büyük zararlar vermekte onların temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale getirmektedir. ABD, Türkiye’de de 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, kumpas davalarında, 15 Temmuz kalkışmasında da Nazilerin gaddar geleneğini sürdürdüğünü göstermiştir. ABD, neo-nazizm’i de destekliyor. Bunun en önemli örneği Ukrayna’da Kiev rejiminin desteklenmesidir. Ama unutulmalıdır ki neo-nazizmin bugün en büyük dostu ve himayecisi onu koruyup kollayan liberalizmdir. Günümüzün Hitler’leri Kiev rejiminin ötesinde liberal merkezlerdir. Liberalizm de en az neo-nazizm kadar tehlikelidir.”
‘Goebbels bugün de yaşıyor’
Hitler’in propagandasının en önemli ismi Joseph Goebbels’i hatırlatan Dr. Perinçek, “Goebbels bugün de yaşıyor. Goebbels’e atfedilen bir söz vardır, ‘yalanı yeterince tekrar ederseniz sonunda halk buna inanır’ der. Aslında Goebbels’in bu propagandası, büyük yalanı, Irak saldırısında ABD tarafından uygulanmıştır. Kitle imha silahı, demokrasi götürme, Suriye’de kimyasal silah, Ukrayna’daki yalanlar, Ermeni soykırımı yalanları Goebbels geleneğinin ABD ve Batı medyası tarafından devam ettirilmektedir. Goebbels bu lafı söyledikten sonra devamında devlet bütün gücünü kullanarak aykırı sesleri de bastırmalıdır der. İşte bugün sosyal medyada yaşanan diktatörlük, aykırı seslerin sosyal medya tekelleri tarafından susturulması, damgalanması, sansürlenmesi de yine Goebbels’in taktiklerinin uygulanmasıdır” ifadelerini kullandı.
‘ABD aynı Nazi Almanyası gibi güvenilmezdir’
“ABD aynı Nazi Almanyası gibi güvenilmezdir” diye devam eden Dr. Perinçek, şunları ekledi:
“Nazilerin yırtıp atmadığı anlaşma yoktur. Aynı durum bugün ABD açısından da geçerlidir. Taahhütlerini yerine getirmediler, her türlü anlaşmaları ihanet ettiler. Sovyetler dağılırken NATO’nun doğuya genişlemeyeceği sözleri tam bir yalan oldu. Silahsızlanma anlaşmalarından çekildiler. Türkiye’yi F-35 programında haklarını gasp ederek çıkardılar. ABD açısından ne uluslararası hukuk ne de anlaşmalar hiçbir değer taşımıyor. ABD’nin Irak’a saldırısından Libya’ya saldırısına kadar hepsi uluslararası hukuku tanımadığını gösteriyor.”
‘Sovyet direnişinin bugün açısından en önemli dersleri’
Dr. Mehmet Perinçek, Sovyetlerin Nazilere karşı direnişinin çıkardığı önemli dersleri ise şöyle anlattı:
“Sovyet direnişinin bugün açısından en önemli derslerinden biri güçlü orduya, güçlü devlete sahip olmak. Bağımsız silah teknolojisi, güçlü bilim kurulları, güçlü sanayinin yaratılmasıdır. Sovyetler sadece cephede kahramanlık gösterdiği için değil bunları başardığı için de zafere ulaştı. O dönemde Avrupa ülkelerinin içine düştüğü durum içler acısıydı. Ordusu olmayanlar ayaklar altında kaldı. Tek kurşun atmadan teslim olan ve işgali kabul eden Avrupa ülkelerini gördük. Güçlü orduya sahip olmak ABD’nin baskılarına direnmek açısından önem taşıyor.”
‘Güvenlik sadece silahla sağlanamaz’
“Güvenlik sadece silahla sağlanamaz. Fikir ve ideolojinin de önemi çoktur. Bu da Sovyet direnişinin bize gösterdiği önemli noktalardan biridir. Vatanseverlik en küçük yaştan ölene kadar bütün vatandaşlara aşılanmalıdır. Kitleleri seferber edecek ideolojik yapılanma aynı Sovyet direnişinde olduğu gibi bugün de çok önemli. Komünist partisinin Sovyet hatlarının seferberliğinde oynadığı rol unutulmamalıdır. Disiplinli bir toplumun yaratılmasında ve Alman faşizmine karşı direnişte bu toplumun rolü büyüktür. Liberalizmin açık toplum masalları da bugün son bulmuştur. Bu kavram bugün faşizm ile kol koladır. Bu güçler de Ukrayna’daki Neonazileri en çok destekleyenlerdir. Avrupa liberallerinin içinden bir faşizm fışkırdı. Rus bestecilerin, edebiyatçıların hatta hayvan ve bitkilerin bile yasaklanması liberalizmin içinden çıkan faşizmi bize gösteriyor. Bunlar Avrupalı milliyetçiler değil sözde özgürlükçü liberallerdir.”
‘Bugün de Putin döneminde Sovyet gelenekleri tekrar canlandırılıyor’
“Kitlelerin seferber edilmesinde tarihin derinliklerine dalmak Sovyet direnişinin önemli derslerinden biridir. O dönemde Sovyet önderliği taşı sıkıp suyunu çıkarmıştır. Aleksandr Nevski’lerden Mihail Kutuzov’lara Aleksandr Suvorov’lara kadar tarihinde derinliklerindeki bütün Rus kahramanları ön plana çıkardılar. Halkın motive etmek için filmleri çekildi, posterleri hazırlandı, heykelleri dikildi, nişanlara madalyalar koyuldular. Milli değerlere sahip çıktılar. Bu da milli değerler ve sosyalizm arasındaki bağı bugün bize gösteriyor. Stalinler boşuna zaferden sonra şeref kadehlerini Rus milletine kaldırmadılar. Georgi Dimitrov, sosyalist Bulgaristan’ın lideridir, faşizme karşı savaştılar. Gençlere yaptığı konuşmada ulusal onurlarını göz bebeği gibi korumalarını boşuna ifade etmedi. Onlara Bulgar olmalısınız, Bulgar’dır diye sizi onurla göstersinler bu şövenizim değildir diye boşuna söylemedi. O dönemde kitlelerin seferber edilmesinde başka bir rolü Stalin tarafından Rus Ortodoks Patrikhanesinin yeniden açılması olarak gösterilebilir. Bugün de Putin döneminde Sovyet gelenekleri tekrar canlandırılıyor. Sovyet başarıları vurgulanıyor. Bu açından tarihin derinliklerine inerek milli değerlerin çıkarılması Türkiye dahil bütün toplumlar açısından önemlidir. Çünkü karşı karşıya olunan tehditler ancak milleti birleştirerek bertaraf edilebilir.”
‘Partinin en ileri unsurlarının çocuklarının da cephede savaştı’
“Bu açından Komintern’in faşizme karşı bütün kitleleri birleştirme politikası da önemlidir. Bugün açısından da ABD emperyalizmine karşı birleşik cephe kurulmasının önemi karşımıza çıkıyor. Sovyet direnişi bize zorlukların ancak fedakarlıkla aşılabileceğini gösterdi. En önemli noktalardan biri hiçbir zorluğun gevezelikle aşılmayacağıdır. Türkiye de bugün karşı karşıya kaldığı sorunları fedakarlıkla açabilir. Liderlerin de bu fedakarlığı paylaştığını ifade etmek gerekir. Partinin en ileri unsurlarının çocuklarının da cephede savaştığını belirtmek gerekir. Stalin’in iki oğlu Yakov ve Vasili cephede savaştılar. Yakov, Almanların eline geçti ve öldürüldü.
‘Zafere odaklanmak ve umut vermek’
“Sovyet direnişinin bugün açısından en büyük derslerinden bir diğeri de zafere odaklanmak ve umut vermektir. Umutsuzluğa ve bozgunculuğa karşı mücadele ve disiplin çok önemlidir. Sovyet yetkilileri düşmanı yenmeye odaklanmışlar, yas tutmamışlar kendi kayıplarımı değil düşmanın kayıplarını ön plana çıkarmışlardır. Putin, 2. Dünya Savaşından bahsederken savaşlarda her daim hata yapılır bu kaçınılmazdır der, ama savaş halindeyken etrafındaki herkesin hatalı olduğunu düşünürseniz asla kazanamazsınız vurgusunu yapar. Bu da bugün açısından önemlidir. Bugün hem Rusya’nın Ukrayna’ya karşı mücadelesinde hem de ABD’nin Türkiye ile farklı alanlardaki mücadelesinde devamlı bozgunculuk yapmak isteyenler, umutsuzluk yaymak isteyenler bulunuyor. Bunlara geçit verilmemelidir. Sovyet cephesinde kadınların rolü büyüktür. 1923 doğumlu erkeklerin yüzde 80’i hayatını kaybettiler. Cephe gerisinde özellikle de ağır sanayide kadınlar büyük rol oynadılar. Sadece kadınlar değil çocuklar bile Sovyet direnişinde önemli rol oynadılar. Zoya bunlardan biridir. Nazım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaralarında Zoya’dan bahsediyor. Bu da tabii çocuklara vatanseverliğin aşılanması gerekliliğini ortaya koyuyor. Onlar olmasaydı faşizm yenilemezdi. Bu kuşaklar bu bilinçlerle eğitilmesi gelecek açısından büyük önem taşıyor.”
‘En geniş ABD karşıtı cepheyi kurmak gerekiyor’
Dr. Mehmet Perinçek sözlerini şu vurguları ile tamamladı:
“Sadece tek başına ABD ve faşizmle mücadele etmek mümkün değildir. Tehdit büyüktür, bunun karşısında uluslararası ittifaklar yaratılmalıdır. Faşizme karşı demokratik cephe yani Sovyetler, İngiltere, ABD ve Fransa’nın birlikte kurduğu bu cephe büyük önem taşıdı. Bugün de ABD emperyalizmini sadece ulusal çapta yenmek mümkün olmaz. En geniş ABD karşıtı cepheyi kurmak hem milli güvenliğin sağlanmasında hem de ulusal ekonominin kalkındırılmasında büyük önem taşıyor. Bugün Avrasya cephesi var. Uluslararası güçlü birlikler ABD’nin yeni maceralara kalkışmasını ve yeni bir dünya savaşını engelleyecektir.”