00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
7 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
4 dk
HABERLER
12:00
5 dk
90 SANİYE
13:28
2 dk
HABER MASASI
13:30
35 dk
HABERLER
16:00
4 dk
HABERLER
17:30
5 dk
HABERLER
18:00
11 dk
HABERLER
19:00
13 dk
HABERLER
07:00
6 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:06
13 dk
PARANIN HAREKETİ
11:21
15 dk
HABERLER
12:00
5 dk
90 SANİYE
13:28
2 dk
HABER MASASI
2025'e sayılı günlerin kaldığı bu günlerde burçları neler bekliyor
13:30
35 dk
YENİ ŞEYLER REHBERİ
Şehiriçi ulaşımını hızlandıran Türk girişimi
14:05
55 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
EKONOMİ PANORAMA
Erdal Kaplanseren'le Ekonomi Panorama
15:05
55 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
EKSEN
Ceyda Karan'la Eksen
16:01
89 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:30
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
BÖLGENİN KALBİ
Ceyhun Bozkurt'la Bölgenin Kalbi
19:05
84 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920, 06.02.2023
6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremi
6 Şubat’ta biri 7.7 diğeri 7.6 büyüklüğünde Kahramanmaraş merkezli iki deprem, Türkiye’nin on şehrini vurdu. Deprem çok büyük can kaybı ve yıkıma yol açarken, Türkiye'de milli yas ilan edildi.

Türkiye’de yapı denetim nasıl işliyor? | Binalar neden yıkıldı, sorumlular neyle yargılanacaklar?

© AAKahramanmaraş merkezli deprem, yıkılmış evler
Kahramanmaraş merkezli deprem, yıkılmış evler - Sputnik Türkiye, 1920, 24.02.2023
Abone ol
Özel
On binlerce kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan depremlerin sonrasında binaların hangi süreçlerden geçerek yapıldığı ve denetleme süreçleri merak konusu oldu. Türkiye’de yapı denetimin nasıl işlediğini, binaların neden yıkıldığını ve yıkılan binalardan sorumlu olanların ne ile yargılanacaklarını Sputnik konunun uzmanlarına sordu.
Türkiye’nin 10’dan fazla şehrinde on binlerce can kaybına ve büyük yıkıma yol açan depremlerin ardından, binaların yapım ve denetleme süreci bir kez daha gündeme geldi. Aslında Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler, Türkiye’nin tarihindeki ilk yıkıcı depremleri değil. Ülkede 1999 Gölcük Depremi’nden sonra imara yönelik yeni kanunlar getirilmiş ve denetleme süreci eklenmişti.
99 depreminin getirdiği büyük yıkım sonra tartışmaya açılan binaların ne kadar sağlam olduğu konusu 2001 yılında kanunlaşan Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile sonuçlandı. 2011 yılına kadar yalnızca 19 ilde geçerli olan bu kanuna göre, bodrum katı haricinde 2 kattan yüksek ve 200 metrekareyi geçen her yapı denetime tabi. Binalarda yapılacak denetimler için yapı sahipleri ve müteahhitler tarafından seçilen yapı denetim şirketleri 2019 yılında getirilen bir değişiklik ile havuz sistemi ile seçilmeye başlandı.
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerden etkilenen illerde yapılan hasar tespit çalışmalarının yüzde 80’i tamamlandı. Buna göre, ilgili bölgelerde 164 bin 29 binada yer alan 518 bin 754 bağımsız bölüm yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı durumda. Binanın yapım süreci, yapı denetim sisteminin nasıl işlediği ve çıkan aksaklıkları konunun uzmanları Sputnik’e anlattı. Depremin ardından yıkılan binalardan sorumlu kişilerin hangi suçlardan yargılanabileceğini Avukat Gamze Yılmaz anlattı.

Bir yapının oluşturulma süreçleri: Hangi izinler nereden alınıyor, hangi projeler yazılıyor?

İnşaat mühendisi Halil Yılmaz, inşa süreçlerini ayrıntılarıyla şu şekilde aktardı:
“Binaların yapılabilmesi için yapımı düşünülen yerlerin imara açılması gerekiyor. Bunun için de imara esas zemin etüt raporları düzenlenir. Teklifler yapılır eğer kabul görürse bu bölgeler imara açılır. İmara açılmadan önce bu zeminler imara uygun mu değil mi diye kontrolleri yapılır. İmara açıldıktan sonra buralarda parselasyon yani imar planları yapılır. Bundan sonra parsel bazında zemin etütleri yapılır. Bu yapılmadan önce de ilgili bölge ile ilgili imar durumları, kot kesit, istikamet gibi binanın yapımı ile ilgili belgeler yerel idareden belirlenir, alınır. Daha sonra zemin etüdü yapılır. Yapım aşamasına geçilmeden önce ise proje aşaması başlar. Bunun için mimar bir alan projesi çizer. Bu alan projeye istinaden belediyeye başvurulur eğer kabul görülürse zemin etütleri, statik, makine, elektrik projeleri düzenlenir.”

‘Ruhsat sonrası binanın yapım aşaması başlar, burada iş müteahhite geçer’

Yapı projelerinin belediyelerin ön kontrolünde sonra yapı denetime gönderildiğini ifade eden Yılmaz “Zemin etüdü düzenlendikten sonra sağlam zemin bulunur ve bu zeminin taşıma gücüyle, zemin yatak kat sayısı ve kotu bizim için çok önemli. Eğer mimari projede eksikler varsa revize edilir, yoksa statik projeye geçilir. Bu projeyle birlikte temel ve üst yapı tasarlanır. Bu tasarım belediyeden ön kontrole gider. Bittikten sonra çizimleri yapılır. Sonra makine, elektrik projesi yapılır. Bunların hepsi paket halinde belediyenin ön kontrolünden geçer. Sonrasında bunların çıktıları alınır ve yapı denetime gönderilir, bu arada da ruhsat başvurusu yapılır. Yapı denetim kontrol eder, herhangi bir eksiklik bulursa notlarını gönderir, düzeltme işlemleri yapılır. Bu kontrolden de geçtikten sonra binaya ruhsat verilir. Sonrası binanın yapım aşamasıdır, müteahhite geçer” diye konuştu ve kontrol mekanizmasını anlattı:

‘Yapı denetimin kontrolünden geçerse beton dökülür, artık çipli uygulamaya da geçildi bakanlık takip edebiliyor’

“Yapım aşamasında teknik uygulama sorumlusu olan yapı denetim, şantiye şefi, müteahhit, hepsi yapar ve kontrol eder. Yapı denetimin kontrolünden geçerse beton dökülür. Bu aşamada çeşitli numuneler alınır. Betondan, demirden alınır. Artık çipli uygulamaya da geçildi, 3-4 yıldır bakanlık da takip ediyor. Bu aşamada Türkiye’nin durumundan dolayı işin ehli olan mühendisler de işin içinde, olmayan da.”

Binalar neden yıkılıyor?

“Depremde yıkılan binaların çoğunun mühendislik hizmeti almadığı ya da çok eski binalar olduğunu da göz önünde bulundurmak lazım” şeklinde konuşan Yılmaz “Mühendislik hizmeti almış binalar yıkılanların yanında çok istisnai kalıyor. Ama tabii onların da yıkılmaması gerekiyor. Neden yıkılıyor? Hizmet alırken içine konulan demir doğru, projesine uygun konulmaz, uygun imalatlar yapılmaz, uygun beton konulmaz, betonun çeşitli yerleştirme yöntemleri vardır, bunlar kullanılmaz. Müteahhit demirden çalar, yapı denetim göremez ya da görmek istemez, bilemezsiniz. Ama müteahhit çalmak istemezse hiçbir zaman çok hasar alacak binalar üretmez dedi.

‘Eğer kuruluş yapı denetim işini iyi biliyorsa çok şeye engel olabilir’

Müteahhit ‘kilit nokta’ olduğunu ancak arkasından da yapı denetimin geldiğini ifade eden Yılmaz “Daha sonra yapı denetim geliyor. Eğer yapı denetim işini bilen bir kuruluşsa çok şeye engel olabilir. Kaçırabilir ancak binanın yıkılmasına sebep olmaz. Yapı denetimin en önemli görevi, demirin projesine uygun bağlanması, ölçülerin projesine uygun yapılması, betonun projesine uygun getirilip uygun dökülmesini sağlamak” diye konuştu.

Yapı denetimdeki ihmallerin önüne nasıl geçilebilir?

Yapı denetimin sigorta firmaları kapmasında yapılmasının süreç sırasında meydana gelen ihmalleri engelleyebileceğini savunan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı.
“Sigortanın bu binaları çökene kadar sigortalamak zorunda kalacağı şeklinde bir uygulamaya geçilirse insanların parasıyla kontrol edilecek olacağı ve bina çökerse parası cebinden çıkacağı için bu uygulama daha isabetli olur. Sigortanın yapı denetim işini üstlenmesi çok daha mantıklı. Sigorta firması bu durumda hile hurda yapmaz. Binaya herhangi bir durumda bir şey olursa, tüm can ve mal kayıplarının tamamını sigorta firması ödeyeceği için hatta kendi içinde bile otokontrol mekanizmasını çalıştırır. Bu sayede çok daha sağlıklı binalar çıkabilir. Türkiye’de sadece yapı denetim firmaları değil, projeyi yapan ve uygulayan inşaat mühendisinin, mimarın da sigorta firmaları tarafından sigortalanması ve hata durumunda bu sigortanın düşmesi ve bir işe girerken bu sigortanın akıbetinin sorulması üst üste gelirse herkes işini doğru yapacaktır. Çünkü nihayetinde ekmek kazanamayacaktır.”

‘Mevcut sistemde yapı denetimi yapanları kimse tanımıyor, havuz sisteminde Ümraniye’deki bir inşaatı Bakırköy’deki yapı denetim şirketi bile kontrol edebiliyor’

İnşaat teknikeri olan Hasan Çağlar ise Türkiye’de büyük çaplı yapılan inşaatlarda kontrol sisteminin sıkı bir şekilde uygulandığı ancak sokak arasında yapılan inşalarda denetim firmalarının önemine “Mahalle arası tek daireli binalarda şantiye şefi bulundurmuyor olabilirler. Orada iş yapı denetime düşüyor. Eskiden yapı denetimi müteahhit belirliyordu. Şimdi havuz sistemi kuruldu, şu anki sistem çok iyi. Eskiden müteahhit yapı denetime diyordu ki ‘seni seçerim ama göz yumacaksın’ ama şu anda böyle bir durum yok. Yapı denetimi şimdi hiç kimse tanımıyor. Şimdi Ümraniye’deki bir inşaatı Bakırköy’deki yapı denetim şirketi bile kontrol edebiliyor” şu ifadelerle değindi.

‘Hem mimar hem yapı sahibi yaptığı binadan maksimum verim elde etmek istiyor, uygun görmediklerimizi reddediyoruz’

Sputnik’e yapı denetim sürecini ise Boğaziçi Yapı Denetim şirketinin sahibi Mahmut Atilla Kalafat aktardı. Kalafat “Biz ilk önce tüm projelerin yönetmeliğe, genelgeye uygunluğunu denetliyoruz. Eğer projede bir eksiklik gördüysek, örneğin statik açıdan bazı sakıncalar gördük bunların düzeltmesini istiyoruz statik proje müellifinden. Düzelttiğinde onaylıyoruz. Ama bazen alan kazanmak, cepheyi daha büyük göstermek için projeyle ilgili istemediğimiz, önermediğimiz açıklıkları oluşturuyorlar, geçen başımıza da geldi ve ısrar ediyorlar bu durumda. Bunu uygun görmediğimiz için reddettik. Bu işi takip eden mimar daha sonra bizimle çalışmadı, biz de kendisiyle çalışmak istemedik. Mesela bu bir sorun. Hem mimar hem yapı sahibi yaptığı binadan maksimum verim elde etmek istiyor. Cepheyi büyütmek istiyor, kolon gözükmesin istiyor ya da kolonun açıklığı daha fazla olsun istiyor. Bizde çok yaygındır dükkan üstü daire şeklinde binalar. Mahalle arasında tüm binalar hemen hemen aynıdır. Buradaki dükkanı cazip hale getirebilmek için istemediğimiz açıklıkları oluşturuyorlar. Bunları kabul etmiyoruz, bu sebeple iş kabul etmediğimiz de oldu” dedi.

‘Çıkan sonuçlardan Türkiye’deki beton kalitesinin istenilen düzeyde olmadığını görüyoruz’

Türkiye’deki beton kalitesinin düşük olduğunu söyleyen Kalafat “Eğer proje, genelgelere, yönetmeliklere uygun yapılıyorsa zaten binanın yıkılması çökmesi diye bir şey söz konusu değil. İnşaatın en önemli kalemlerinden biri beton. Maalesef Türkiye’de beton kalitesi istenilen düzeyde değil. Bunu çıkan sonuçlardan anlıyoruz. Son senelerde çok sıkı kontrol altında ama öncesinde değildi. Denetim firmaları görevlerini tam yaparsa, zaten dökülen her betondan numune alınması ve bundan önce de kalıp demir donatı kontrolünün yapılması gerekiyor, bunlardan sonra beton da kaliteli olursa, proje ve statik proje mükelleflerince yönetmelik ve genelgelere uygun yapıldıysa binanın yıkılması söz konusu değil. Depremde yıkılan binaların çoğu bu bahsettiğim konuların eksikliğinden yıkıldı” dedi ve şunları söyledi:
“Yapı denetim kanunu 2001’den sonra başladı. Yapı denetimli binaların yıkılmasının sebebi denetiminin, projesinin, işçiliğinin iyi yapılmaması, beton, çelik kalitesinin düşük olmasından kaynaklanıyor.”

‘Yapı denetimin iş bitirmeyi aldığı zaman tekrar gidip denetleme yetkisi yok, kolon kesildi mi kesilmedi mi bunu yapı denetim bilemez’

Kalafat “99 depreminde sahadaydık biz. Avcılar büyük hasar almıştı. Otomobil tamircisi araba girsin diye kolonu, kirişi kesmiş, bunu gözlemledik. Bu tür şeyler yeni depremde de ortaya çıktı. Bir şekilde bunun kontrolünün yapılması lazım. Yapı denetim iş bitirme aldığı zaman tekrar gidip denetleme yetkisi yok. Zaten iskan alıyorlar. Ama otururken yapı sahibi ya da kiraladığı kişi kolonu kesti mi, kesmedi mi, bunu yapı denetim bilemez. Hiç kimse bilemez, bakanlık da belediye de” şeklinde sözlerine son verdi.

Yıkılan binalarda sorumlular hangi suçlardan yargılanacak?

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıkladığı üzere Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde yıkılan binalarla ilgili soruşturmalarda 170’in üzerinde tutuklama kararı çıktı. Afetin ardından Adalet Bakanlığı tarafından ilgili illerde Deprem Suçları Soruşturma Bürosu da kuruldu. Bakanlık aynı zamanda ‘delil toplanmadan tek bir enkazın dahi kaldırılmadığını’ açıkladı.
Öte yandan, Türkiye Barolar Birliği deprem nedeniyle yıkılan binaların yapımında, denetiminde ve onaylanmasında ilgisi olanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Birlik yaptığı suç duyurusunda aynı zamanda soruşturmalarda ‘olası kastın’ dikkate alınması gerektiğinin altını çizdi.
Avukat Gamze Yılmaz da deprem sebebiyle yıkılan binalar için yargılama sürecinin nasıl olacağını ve sorumluların hangi suçlarla yargılanacaklarını şu şekilde aktardı:

“Müteahhitler imar kanununa göre binanın inşasından sorumlu olan kişilerden biri. Müteahhitlerin imar mevzuatına ve fenni kurallara uygun bir yapı yapmamaları durumunda kanundan doğan bir sorumlulukları oluyor. Müteahhitler, bundan önceki depremlerde de taksirle öldürmeden yargılandılar ve bu sefer de aynı şekilde olacak diye tahmin ediyorum. Ama Van depremi sonrasında açılan davalarda Yargıtay kararları 2022 sonunda çıkmaya başladı. Yargıtay kararında yapılan incelemelerde, tespitlerde, bilirkişi raporlarında binaların mevzuata ve fenni kurallara göre inşa edilmediğinin ve denetlemesinin de yapılmadığının açık olduğuna dikkat çekiyor. İkinci derece deprem bölgesi olan Van’da depremde bu binaların yıkılabileceği ve insanların hayatını kaybedebileceği öngörülebilir bir durum. Van depremine ilişkin Yargıtay kararında bunlar göz önünde bulundurularak verilen cezanın taksirle öldürmeden değil, bilinçli taksirle öldürmeden verilmesi gerektiğini belirtip, geri gönderiyor. 99 depreminde sadece müteahhitler yargılandı. Van depreminde yapı denetim firmaları fenni mesul olarak geçiyor. Fiilen işin başında olan, fiilen işi yapımı ve sonrasında denetlemekle sorumlu olan kişiler neyi görebiliyorlarsa bunlardan sorumlu oluyorlar.”

‘Bilinçli taksirle öldürme suçlarında verilen cezanın yarısına kadar artırım uygulanabiliyor’

Avukat Yılmaz “Normalde taksirle öldürmeye neden olmak 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasına karşılık geliyor. Ancak bu 1 kişinin ölümüne sebep olunduğunda. Birden fazla insanın ölümüne ve yine birden fazla kişinin yaralanmasına yol açıyorsanız, ki bu depremlerdeki duruma uyuyor, bu durumda 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Kanunda taksirli suçlar açıkça belirtiliyor. Bilinçli taksir olduğu zaman ise bir taksir söz konusu ancak bu durumda cezaya bir artırıma gidiliyor. Bu da taksirle öldürmeden verilen cezanın 3’te 1’inden yarısına kadar artırılabileceği anlamına geliyor” diye konuştu.

‘Cezaların alt sınırdan verilmesi caydırıcılık açısından problem yaratıyor, bu gibi durumlar için ayrı bir suç tanımı da yapılabilir’

Cezaların alt sınırdan verilmesinin caydırıcılık açısından problem yarattığını ifade eden Avukat Yılmaz “Özellikle tek bir bina ile pek çok insanın hem maddi kaybına yol açmasına hem de bu insanların hayatlarını kaybetmelerine sebep olan ya da bedensel bütünlüklerine zarar veren kişilerin 2 sene ile cezalandırılması vicdanları sızlatıyor. Dolayısıyla bu tür durumlarda bence alt sınırdan uzaklaşmak gerekiyor. Cezasızlık algısı yaratan cezalarla ilgili bu yönde Anayasa Mahkemesi kararları da var. Sırf bunun için de aynı zamanda bu tür durumlar gözetilerek ayrı bir suç tanımlaması da yapılabilir. Ama her halükarda elimizdeki mevzuat bu, bu mevzuatta alınabilecek cezalar belli. Alt sınırdan ceza vermek toplumda cezasızlık algısı yarattığı için hem suçun işlenmesi devam ediyor hem de insanlar korunmamış oluyor.Devletin kişinin hayatını korumak için belirli yükümlülükleri var, bü yükümlülükleri yerine getirmemiş oluyor ve insanlar da artık bu yükümlülükleri yerine getirmesini beklemiyor. Bu durumda da zaten herkes kendi adaletini sağlamaya başlar hale gelebiliyor. Enkazların herhangi bir adli inceleme yapılmadan, örnek alınmadan kaldırılması söz konusuysa eğer bu da bir problem diye konuştu.
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала