Canlı yayında tırnaklarını kesen Bayrakçı: Hayatımın en büyük ikinci krizi bu
© FotoğrafHakan Bayrakçı
© Fotoğraf
Abone ol
Canlı yayında tırnaklarını kesmesiyle gündeme gelen SONAR Araştırma şirketinin sahibi Hakan Bayrakçı, gazeteci Ahmet Hakan'a verdiği demeçte, "Her şekilde canlı yayınlarda dikkatli olmak gerekir. İstersen haftada yüz saatin yirmi saatinde değil yarısında bile canlı yayında olsan dikkati elden bırakmayacaksın" deyip üzgün olduğunu dile getirdi.
Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ın bugünkü 'Ekranda tırnak kesme vakasında şimdi söz Hakan Bayrakçı’da' başlıklı yazısında Hakan Bayrakçı'nın yanıtlarına yer verilen bölüm şu şekilde:
Akşama doğru yayınlar için hazırlanırım. O gün eşim evde eşyaların yerlerini değiştiriyordu. Değişiklikleri beğendim. Şamdanlara mum koydu, yaktı. İki ufak köpeğimiz var. Biz salonda değilken yaklaşırlar falan diye mumları söndürmeye başladık. Söndürürken şamdan devrildi, sehpaya bulaştı. Bir yandan köpeklerimizin havlamaları, bir yandan bulaşmasın falan diye mumları toparlarken hem ellerime bulaştı hem de sehpayı sileyim dedim, çıkmayınca parmaklarla kazıdım. İlk hatam burada galiba. Bırak, sonra bir biçimde halledilir değil mi? Sonra elimi yıkayıp alelacele CNN Türk’ün otomobiline bindim. Gerçi yolda elimdeki sıkıntıyı fark ettim. Ama arabada telefonlar geldi, müdahale edemedim. Neyse... Zaten zor yetişmiştim, hemen stüdyoya girdim. Yayın başladı. Tırnağımın arasında bir şey olması çok rahatsız eder beni. O esnada çıkarıp kesmeye başladım. Bu da büyük hata oldu.
Yanımda bir küçük kutu var. İçinde ilaçlar, ufak tefek aletler ve evet makas da var. Hiç de kullanmamıştım. Böyle bir olayla ve böyle bir zamanda kullanacağım hiç aklıma gelmemişti.
Sanırım konuyu sadece o an hissettiğim rahatsızlığa bağlamak da pek doğru değil. Çünkü reklam arasını bekleyebilirdim. Canlı yayında olduğumu unutmamalıydım. Haftanın 80 saatinin 18 saatini canlı yayında geçiriyoruz. Sanırım benim gibiler canlı yayınları doğal yaşamımızın parçası olarak görmeye başladık. Bilinçaltımızda bu var galiba. Bu da etkili oldu bence.
Tepkiler elbette haklı. Hoş olmadı. Ama önemli bir husus var. Hakaret ederek her türlü şeyi yazanlar genelde aynı siyasi görüşte olan insanlar. Farklı bir siyasi görüşü olanlar ise teselli etmiş, hoş görmüş bu olayı. Tabii böyle olunca şunu düşünüyorum. Fikirlerimden rahatsız olanlar, bu olayı fırsat bilip her türlü hakareti ettiler. Tamam, olay tabii ki kötü. Ama niye hep aynı görüşteki insanlar demediğini bırakmamış? Ve neden hep farklı siyasi eğilimi olanlar hoş görmüş, teselli etmiş? Buradan anlıyorum işin içine siyasetin girdiğini.
Bir kesimin sürekli hoşuna gidecek şeyler söylüyor olsam, o kesim bunu tolere eder, laf atanlara da kızardı. Gerçi biraz yine öyle olmuş ya...
Bu ciddi bir krizdi. Fakat çok teselli eden de oldu. Ben de biraz teselli oldum. Kişisel krizlerimin en büyüğü bu değildi. Sanırım ikincidir.
Her şekilde canlı yayınlarda dikkatli olmak gerekir. İstersen haftada yüz saatin yirmi saatinde değil yarısında bile canlı yayında olsan dikkati elden bırakmayacaksın. Biz siyaset konuşan insanlarız. Bazı siyasetçileri yoğun biçimde eleştirebiliyoruz. Bu da birilerinde bir birikim yapıyor. Herhangi bir açığını arıyorlar, seni linç edip sana nefret kusmak için fırsat kolluyorlar. Maalesef ben de onlara bir fırsat vermiş oldum. Üzgünüm tabii ki.