Hava kirliliğini hafife almayın: Kendinizi korumak için Doç. Dr. Sözmen’den öneriler

“Hava kirliliği çok önemli çünkü bir şekilde solumak zorunda kalıyoruz. İlk olarak akciğerler etkileniyor. Eğer akciğerin en son dallarına kadar giden partikül maddelerini soluyorsak ki büyükşehirlerde trafikle ilişkili hava kirliliği, sanayinin getirmiş olduğu hava kirliliği, ev içerisindeki birçok kimyasal ve fırınlı ocaklar, kablolar, yalıtım sistemleri gibi her şey bu kirliliği yaratıyor. Mikrondan küçük partiküller akciğerin uç dallarına ulaştığı anda bütün sistemimizde dolaşmış oluyor. Kan dolaşımına geçerek beyne gidiyor ve kalp hastalıkları, yaşlılarda alzheimer, daha genç yetişkinlerde dikkat dağınıklığı, kaygı ve depresyon gibi bozukluklara neden oluyor. Akciğerler yoluyla bu havayı soluduğumuz için en önemlisi de alerjik yapısı olanlarda astım ataklarının artmasına, sağlıklı çocuklarda da ciddi derece akciğer fonksiyonlarında bozulmaya neden oluyor.

Ev içerisinde en azından seçeceğiniz malzemelerin poliklorür olmasına gerek olmayabilir, PVC kaplamayabiliriz. Mum ve tütsü kullanmayabiliriz. Klimaları düzenli temizletip içerisindeki küf ve bakteri miktarını azaltabiliriz. Yoğun eşyalı evler tercih etmemeliyiz çünkü evdeki toz miktarını arttırıyor. Halı gibi yoğun eşyaları seviyoruz ama evin sıcaklığını arttırdığı için evin içerisindeki nemle beraber akar miktarı artıyor ve evdeki bütün tozlar ev eşyalarının içerisinde barınıyor. Biraz sadeleşmeye giderek çocuklarımızı ve kendimizi koruyabiliriz. Kentsel hava kirliliği için bir politika uygulamamız gerekiyor. Dizel arabalar, normal arabaya göre 100 kat daha fazla partikül üretiyor. Bununla ilgili önlem alınmalı. Okulların otoban ya da cadde kenarlarına yapılmaması önemli. Çocuklar dışarıda oyun oynuyor ve koşarken daha da yoğun nefes alıyor ve daha yoğun şekilde hava kirliliğini akciğerlerine soluyor. Okulların yeşil alan içerisinde yapılmasına ve onları trafikten koruyacak şekilde yapılmasına hiç dikkat edilmiyor. Genelde okulları merkezde, caddenin yanında yapılıyor. Bunların yanı sıra fabrikaların şehir merkezlerine yakın olmaması, bir takım yaptırımlar getirilmesi gerekir. Bu saydıklarım tabii ki ülke politikası, tek başımıza başarmamız mümkün değil ama hepimizi çok etkiliyor. DSÖ’nün verilerine göre akciğer enfeksiyonlarının yarısı orta ve düşük gelirli ülkelerde hava kirliliğinden kaynaklı.