'İdlib'dekilerin hepsi radikal İslami terör örgütleri, bunlardan ılımlı bir şey olmaz'
22:19 30.12.2022 (güncellendi: 11:48 02.01.2023)
'İdlib'dekilerin hepsi radikal İslami terör örgütleri, bunlardan ılımlı bir şey olmaz'
Abone ol
Ünal Atabay’a göre, Suriye krizinin Suriye-Rusya-Türkiye denklemi üzerinden aşılması ve ABD’nin sahadan tasfiyesine gelindi. Atabay, "İdlib'dekilerin tümü radikal İslamcı terör örgütleri, bunlar bir an önce çıkarılmalı' dedi. Atabay, Moskova temasından rahatsız ABD'nin Yunanistan üzerinden bir Türkiye'ye ayar vermeye çalışabileceği görüşünde.
Türk dış ve güvenlik politikaları açısından 2022, Türkiye'nin arabuluculuk faaliyetleri ve komşularla bozulan ilişkilerini tamir yönünde adımların atıldığı yıl oldu.
Körfez bölgesi ve İsrail ile ilişkilerde 'normalleşme' adımları somutlanırken, 11 yıldır ilk kez Suriye ile de benzeri sürecin başlatılması yılın son günlerine denk geldi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan; Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile istihbarat servislerinin başkanları eşliğinde ilk kez Moskova'da masaya oturdu.
2022'de dış ve güvenlik başlığı altında Türkiye'nin Yunanistan ile ilişkilerindeki kriz hali Ege sorunlarının öne çıktığı bir gerilim odağına dönüştü. Yunanistan'ın Ege adalarını silahlandırması, ABD ile savunma işbirliği anlaşmasını derinleştirmesi, ilişkilerde gerilim dozunu artıran faktörü dönüştü.
Öne çıkan bir diğer başlık ise Ukrayna krizinin ardından İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliklerine onay oldu. Ankara haziran'daki zirvede imzalanan üçlü mutabakat eşliğinde onay vermek için özellikle bu ülkelerin PKK ve FETÖ yapılanması ile ilgili adımlar atmasını şart koştu.
2022'de Türk dış ve güvenlik politikalarında öne çıkan başlıkları 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Terörizm ve Terörizmle Mücadele Araştırmaları Merkezi Başkanı emekli Kurmay Albay Ünal Atabay ile konuştuk.
'Çok kutuplu düzene geçişte bazı sancılar olacaktır'
Ünal Atabay’a göre, ABD hegemonyasında tek kutuplu dünyanın çok kutupluluğa evrildiği bir ortamda sürpriz gelişmeler beklenebilir:
“Tek kutuplu veya ABD’nin hegemonyasında kurulmak istenen küresel düzen, çok kutuplu bir dünyaya evrildiği için böyle bir aşamada sürpriz gelişmeler, güvenlik taşlarının küresel mimarinin yerleşmeye çalıştığı, yeniden dizayn edildiği dünyamızda bu sürprizleri beklemeliyiz. Önümüzdeki yıllarda da bu sürprizler devam edecektir. Dünyanın yeniden dizayn edilmek istenen güvenlik mimarisinde, çok kutuplu düzene geçişte bazı sancılar olacaktır. Dolayısıyla biz şimdi bunu yaşıyoruz.
‘Suriye krizinin aşılması, ABD’nin Suriye sahasından tasfiyesi noktasına gelindi’
Suriye'nin Türkiye açısından özellikle güvenlik ve sığınmacı sorunu bakımından önemine atıf yapan Atabay, Rusya-Suriye-Türkiye denklemi üzerinden krizin aşılması beklentisinin altını çizdi. Atabay, şimdi bu beklentinin karşılanmasına ve ABD'nin Suriye sahasından tasfiyesine gelindiğini dile getirdi:
"Suriye denklemine geçersek... Ortadoğu’da son derece önemli bir coğrafyadan bahsediyoruz. Komşumuz, dibimizde, 12 yıldır iç savaşın cereyan ettiği, Türkiye’nin güvenliğini son derece yakından ilgilendiren bir konu. 4 milyondan fazla sığınmacıyı içimizde barındırıyoruz, bunların da bir an önce Suriye’ye dönmesi öteden beri kamuoyunun beklentisi. Hal böyle olunca Suriye ile ilişkilerimizin bir an önce toparlanması noktasına gelindi. Kamuoyu şunu istiyor ve bekliyordu; Esad yönetimiyle görüşülmesi, dolayısıyla Suriye krizinin bir an önce aşılarak çözülmesi, Rusya’nın Esad yönetimi ve Suriye sahasındaki etkisini de biliyoruz. Çünkü Rusya, davetli olarak orada. İran da aynı şekilde. Bu puzzle parçalarının yeniden yerine oturtulması, bir güvenliği oluşturması adına Türkiye kamuoyunda bu beklenti vardı. Şimdi bunun karşılanması noktasına gelindi. Olay artık Suriye-Rusya-Türkiye denklemi üzerinden Suriye krizinin aşılması. O denklemde bulunan ABD’nin Suriye sahasından tasfiyesi.”
‘ABD ve İran, Rusya denklemi üzerinden Suriye sorununun çözümünü sekteye uğratacak bazı girişimlerde bulunabilir’
Ancak Atabay, ABD'nin rekabet coğrafyası olarak gördüğü Ortadoğu'dan çekilmeye niyeti olmadığının dile getirildiğini anımsattı. Ankara'nın çok aktörlü sahanın sadeleştirilmesi, ABD ayağının çekilmesi ve İran'ın etkisinin azaltılması ve Rusya üzerinden çözüme odaklandığını söyleyen Atabay, bu iki etkili gücün süreci engelleyici girişimlerinin olabileceği görüşünde. Atabay, Suriye sorununun çözümünün zorluğuna dikkat çekerken Mısır ve İsrail'in rollerine de atıfta bulundu:
“ABD’nin buradan çıkmaya niyeti yok. ABD’nin eski özel temsilcisi Rayburn, ‘Rusya ve Çin ile mücadeleye odaklanma gerekçesiyle Ortadoğu’dan ayrılamayız. Çünkü Ortadoğu’da Rusya ve Çin de var. onlarla rekabet edeceğimiz bir bölge, küresel güç mücadelesinin bir sahnesi burası’ diyor. Yani burası göz ardı edilemeyecek kadar önemli, jeopolitik olarak hayati bir bölge diyor. Buradan çıkmaya çok istekli olmayacaklardır. Ama Türkiye’nin şöyle bir beklentisi var. Suriye çok aktörlü, biraz karışık bir sahaya dönmüştü. Aktör sayısı çoğaldıkça sorunların çözümü zorlaşıyor, bir sadeleştirmeye ihtiyaç var. Türkiye bunu baştan beri söylüyor. Sadeleştirme de ABD ayağının çekilmesi, İran’ın en azından etkisinin azalması. Suriye sorununun Rusya denklemi üzerinden ağırlıklı olarak çözümünü Türkiye bu perspektifte gördü. Moskova toplantısının aslında sebebi bu. Önümüzdeki yıl devam edecek mi, bilemiyoruz. Ama ABD’nin ve İran’ın burada etkili bir aktör olarak görüşmeleri sekteye uğratacak bazı girişimleri olabilir. 2023’te bunlar sürpriz olmayacaktır, böyle bir durumun olabileceğini bütün dünya okuyor. Mısırsız ve İsrailsiz Suriye’nin olamayacağını da görmek gerek. Belki Türkiye-Rusya-Suriye görüşmelerinin ilerleyen evresinde bu denklem de devreye girebilir. Sorunun çözümü çok yakın görünmüyor. Liderler seviyesinde görüşmeler olsa da, bir uzlaşı noktasında olur. Ama çözümün üretilmesi noktasında bir yol haritası belirlenir ve bu biraz engellere maruz kalabilir. Ama Suriye’de durumun normalleşmesi çok da kolay görünmüyor.”
‘Suriye ile normalleşme kapısının bir an önce açılması gerek'
Atabay, PKK/PYD'nin tasfiyesi ile 4 milyondan fazla sığınmacının gönderilmesi için Suriye ile normalleşmenin bir an önce gelmesinin önemine atıf yaparken, ABD'nin olası karşı adımlarına dikkat çekti:
“Yepyeni bir aşamaya geçiliyor, bu Suriye ile durumun normalleşmesi demek. PKK/PYD’nin oradan tasfiyesi son derece önemli. Türkiye’deki 4 milyondan fazla sığınmacının Suriye’ye gönderilmesi son derece önemli. Onun için Suriye ile normalleşmesinin kapısının bir an önce açılması gerekiyor. Süre uzadıkça sorun kökleşiyor. Suriye’nin kuzeyindeki PKK/PYD terör örgütüyle ABD’nin görüşmeleri var. Haseke’de geçen hafta görüşmeleri oldu. Amerikalı komutan, Talabani ve PYD’nin lideri. Bu görüşmeyi Türkiye takip ediyor. Çünkü arka planda Amerikalıların YPG terör örgütünün yeni dizaynını ve bazı unsurlarını Irak’ın güneyine aktarabilirler. Böyle bir çalışma içine girebilirler. Türkiye’nin Suriye ile birlikte hareket edip YPG üzerinde üretebileceği etkiden dolayı ABD böyle bir şey geliştirebilir."
'İdlib'dekilerin hepsi radikal İslami terör örgütleri, bunlardan ılımlı bir şey olmaz'
Ünal Atabay, Fırat'ın batısındaki Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ve unsurlarının tümünün radikal İslami terör örgütleri olduğunu belirtirken, "Bunlardan ılımlı bir şey olmaz, İdlib sahasından bir an önce çıkarılmalılar" vurgusu yaptı:
"Bunların hepsi radikal İslami terör örgütleri, bunlardan ılımlı bir şey olmaz. Dolayısıyla İdlib sahasından bunların bir an önce çıkarılmasına ihtiyaç var. Burada Suriye-Rusya-Türkiye işbirliğiyle yapılacak ya da Türkiye bu konuda Suriye’ye bu alanı bırakacak ve Suriye kendisi bu unsurları çıkaracak. Bunlar yarın Türkiye’nin başına da bela olurlar.”
‘ABD, Yunanistan üzerinden bir kaos ile Türkiye’ye bir ayar vermeye çalışıyor’
Atabay, ABD'nin Moskova görüşmelerinden rahatsızlığına atıf yaparken, Yunanistan üzerinden çıkarılabilecek bir kaos ile Türkiye'ye ayar verme riskine dikkat çekti:
“Moskova görüşmeleri, ABD’yi rahatsız etti. ABD, Ege Bölgesi'nde kaos ortamı yaratılması açısından Türkiye’ye yönelik kışkırtıcı biçimde Yunanistan’ı cesaretlendiriyordu. Yunanistan'ın bu tavrı Amerika tarafından biraz daha desteklenebilir. Suriye’deki yeni Türkiye-Rusya hamlesinden rahatsız oldukları için Ege ve Doğu Akdeniz sahasında Türkiye’yi kıstırmak amaçlı, Yunanistan’ın biraz daha agresif pozisyona geçmesini sağlayabilirler. 2023’te bu gerilimin artmaya devam edeceğini tahmin ediyorum. 12 mil ilan etme arzuları, ikinci gerilim ortamı yaratacak. Ege sahasında ABD’nin izlediği politika, kaos, burada sürekli bir gerilim. Amerika'nın, Yunanistan üzerinde bir etki üretmesi, oradaki üslerini aktif hale getirmesi ve adeta Yunanistan’a çökmesi sözkonusu. Yunanistan'la bir kaos üzerinden de Türkiye’ye sözde bir ayar vermeye çalışıyor. Geçmiş yıllarda Yunanistan’a Türkiye üzerinden gerektiğinde baskı unsuru kullanılmıştı. Rusya’nın Boğazlardan Akdeniz’e inişine engel olmak için Akdeniz’i bir duvar gibi görmek istiyor. Çin’in Avrupa güzergahını kesmek gibi bir küresel mücadelenin parçası var. Yunanistan da bu küresel mücadelede bir aparat olarak kullanılıyor. Durumun biraz daha gerginleşeceğini düşünüyorum. Yunanistan'la kısa süreli belki bir olay gerçekleşebilir ama uzun süreli bir çatışma beklemiyorum.”
‘Avrupa ve NATO içerisinde sadece İsveç ve Finlandiya mı PKK’ya destek veriyor?'
Atabay, Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine durum netleştikten sonra onay verebileceği görüşünde. Atabay, bu iki ülkenin dışında başta Fransa ve Almanya'nın terör örgütlerine zemin sağladığını söylerken, Ankara'nın elindeki kozu diğerleri için de kullanması gerektiğini kaydetti:
“İsveç-Finlandiya kozu Türkiye’nin elinde. Ama orada 2000’den fazla FETÖ mensubu var. En son 42 kişinin iade dosyaları talep ediliyor. Finlandiya ve İsveç öteden beri PKK’ya orada yardım yataklık yapan ülkeler, oralara nüfuz etmişler. Oradan uluslararası desteği de sağlıyorlar. Finlandiya ve İsveç de adımlar atıyor, iç hukuklarında düzenlemeye gidiyorlar, bir gayret içindeler. Ama sahadaki somut durum netleştikten sonra Türkiye onaylayacak. Fakat Avrupa ve NATO içerisinde sadece İsveç ve Finlandiya mı PKK’ya destek veriyor? Başta Fransa var, 24 sivil toplum örgütü var. PKK’nın Avrupa federasyonu var. Bütün AB ülkelerinde teşkilatlanmış; Almanya, İtalya, İspanya, Yunanistan; Avrupa’nın tüm ülkelerinde PKK etkili. İsveç ve Finlandiya’dan daha ileride Fransa ve Almanya’da varlar. Biz bu kozu kullanırken sadece İsveç ve Finlandiya’yı sıkıştırmanın ötesinde aynı zamanda NATO üyesi ülkelerin diğerlerine de bu kozu kullanmalıydık. Terör örgütünün uluslararası desteğinin kesilmemesi halinde terörle mücadelenin bir ayağı eksik kalır. Ama en azından iki ülkenin de vazgeçirilmesi, bir model olarak NATO içinde görülmesini kolaylaştırmasını sağlayacağı düşüncesiyle İsveç ve Finlandiya noktasında atılan adım doğru. Ama Avrupa’da terörün biteceği anlamına da gelmiyor.”