'İran’ın Ortadoğu için önce Suudi Arabistan’ın kapısını çalması gerekiyor’
23:36 20.12.2022 (güncellendi: 11:39 22.12.2022)
'İran’ın Ortadoğu için önce Suudi Arabistan’ın kapısını çalması gerekiyor’
Abone ol
Musa Özuğurlu’ya göre, Tahran'ın İran’daki protestolar ve Çin liderini ağırlamış Riyad’la, yeni geriliminin yanı sıra Ukrayna yüzünden AB’nin alternatif arayışlarda olduğu bir ortamda, Amman’daki konferansı dikkat çekici. ‘Yalnızlaşmış’ görüntüsü çizen İran için fırsat gören Özuğurlu, AB’nin Tahran’ı tümden karşısına alma lüksü olmadığı görüşünde.
Bağdat-2’ diye anılan ‘Bağdat İşbirliği ve Ortaklık Konferansı’ Ürdün’ün başkenti Amman’da düzenlendi. İlki geçen yıl Irak başkentinde yapılan konferansa başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülkelerle Mısır, Türkiye ve İran’ın yanı sıra Fransa ve Avrupa Birliği (AB) de katıldı. Fransa’ın Ortadoğu’ya dönüş arzularının ifadesi olarak önayak olduğu konferansın resmi gündemi, Irak’ın ‘güvenlik, istikrar ve refah ortamı’ olsa da bölge diplomasisi ile Avrupa’yı buluşturan temalar dikkat çekti. Özellikle de Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in Riyad ziyareti ve Araplarla zirvesinin ardından...
Konferansta dikkatler, protestolarla sarsılan İran’ın ABD’nin arzusu hilafına hem Avrupa kanadıyla nükleer müzakereleri canlandırma çabaları hem de İran-Suudi Arabistan arasında normalleşme görüşmelerine çevrildi.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile bir araya geldi.
Konferans vesilesiyle bir yıl sonra nihayet hükümetin kurulabildiği Irak, yeni Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani tarafından temsil edildi. Son dönemde Türkiye’nin Suriye’nin yanı sıra Irak’taki operasyonlarının dışında İran da rejim karşıtı silahlı muhalefetin Irak’ın kuzeyindeki üslerini vuruyor.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile bir araya geldi.
Konferans vesilesiyle bir yıl sonra nihayet hükümetin kurulabildiği Irak, yeni Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani tarafından temsil edildi. Son dönemde Türkiye’nin Suriye’nin yanı sıra Irak’taki operasyonlarının dışında İran da rejim karşıtı silahlı muhalefetin Irak’ın kuzeyindeki üslerini vuruyor.
Amman'daki Bağdat-2 zirvesini gazeteci ve yazar Musa Özuğurlu ile konuştuk.
‘İran açısından çok kritik bir zamanda yumuşama yaratabilir’
Musa Özuğurlu’ya göre, İran’daki protestolar, Suudilerle beliren yeni gerilimin yanı sıra Ukrayna nedeniyle Batı’nın yeni alternatifler aradığı bir ortamda Amman’daki Bağdat-2 konferansı dikkat çekti. AB dış politika şefi Borrell’in İran’la ABD’nin isteksizliğine rağmen nükleer anlaşmayı görüştüğünü belirten Özuğurlu, ‘yalnızlaşmış’ görüntüsü çizen Tahran açısından konferansın fırsat yarattığı görüşünde:
“Irak’ta yeni bir başbakan var. Bu konferansla uluslararası sahneye çıkmış oldu. ABD’nin bölgede bazı ülkelerle işbirliğinin daha düzenli hale gelmesi için girişimleri olduğunu biliyoruz. İran ile Avrupa veya ABD arasında sorunlar var ama Avrupa nükleer anlaşmayla ilgili olarak ciddi bir pozisyon da üstlenmiş durumda. İran bugünlerde karışık. Son dönemde yalnızlaşmaya gittiğini de görüyoruz. İran’ın konfreransı katılımıyla ilgili Ortadoğu’da yeniden acaba bir işbirliği söz konusu olabilir mi? Irak da aynı şekilde ‘komşularıyla ilişkilerini geliştirebilir mi’ soruları altında böyle bir girişim. Bunun Amman'da olması biraz da tarafsız görülmesiyle ilgili. Konferansın ismi de Bağdat zirvesi. Dolayısıyla Irak inisiyatif kullanarak ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. Fransa Lübnan’dan başlayarak Irak’a uzanan coğrafyada aktif olmaya devam ediyor. Bir zirve bugünlerde gerçekten bir ihtiyaçtı. Tam yol ayrımlarında olunan dönemde... İran bir süre önce Körfez ülkeleri de dahil ilişkilerini düzeltme yoluna gitti. Suudilerle bir süredir görüşmeler devam ediyordu. Fakat bu son dönemde İran’da yaşananlar, diğer taraftan Rusya-Batı arasındaki Ukrayna sorunu ve Batı’nın yeni alternatiflere yönelme çabaları var. İran açısından çok kritik bir zamanda yapılıyor bu zirve. En azından diğer ülkelerle ilişkilerini geliştirme yoluyla kendi iç sorunlarını da belki biraz yumuşatma fırsatı yaratabilir.”
‘İran’ın Ortadoğu için önce Suudi Arabistan’ın kapısını çalması gerekiyor’
Özuğurlu konferans öncesi Çin liderinin Araplarla Riyad’daki dikkat çekerken, Arap medyasına yansıyan yorumlarda bölge açısından kilit ülke olarak Suudi Arabistan’a işaret edildiğini aktardı. Şi’nin de odak olarak Riyad’ı seçmesine vurgu yapan Özuğurlu, aynı şekilde İran açısından bölgedeki kilidin de Suudiler olduğunu belirtti:
“Arap medyası Çin liderinin ziyareti meselesini Amerika-Çin rekabeti üzerinden gördü. Eğer Ortadoğu’yla ilgili bir girişimde bulunacaklarsa bunun ilk ve en önemli durağının Suudiler olduğu vurgusu yapılıyor. Suudi Arabistan ne olursa olsun bölgenin en önemli ülkesi görülüyor ve Ortadoğu coğrafyasında Suudilerle iyi ilişkiler geliştiren bir ülkenin diğerleriyle de bunu yapacağı değerlendirmeleri var. Şi’nin özellikle Suudileri seçtiği ve ilişkilerin gelişmesi yolunda Çin’in Amerika ile rekabeti dahil Ortadoğu’da daha etkin biçimde var olacağı yorumları yapılıyor. Suudi Arabistan’ın bu anlamda bu zirvede başat olması ve İran ile ilişkilerin düzelmesi, en azından İran’ın Ortadoğu ile sorunlarını giderebilmek için önce Suudi Arabistan’ın kapısını çalması gerekiyor. Burada hem Çin hem de İran’dan bahsedersek birleşen nokta olarak Suudi Arabistan’ı görüyoruz.”
‘Es Sudani kendisini daha bağımsız konumlandırmaya çalışıyor’
Özuğurlu, Amman konferansının Irak’ın yeni Başbakanı Sudani’nin de uluslararası sahneye çıkma vesilesi olduğunu belirtti. Sudani’nin Irak’ta krizin sonunda başa geçtiğini anımsatan Özuğurlu, özellikle İran’la işbirliğini bozmayacak şekilde ‘bağımsız hareket etme’ vurgusunun söz konusu olduğunu kaydetti:
“Bölge ülkelerinin Irak’a yönelik şikayetleri İran ile çok sıkı ilişkiler ya da İran etkisinde olunması. Daha önce Kazimi döneminde de Irak İran etkisinde olmadığı izlenimi vermeye çalışmıştı. Bu sadece hükümetle ilgili değil. Aynı zamanda ülke içerisindeki dinamiklerle de ilgili. Irak bunu hala kırabilmiş değil. Şimdi Sudani de aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Bölge ülkeleri nezdinde böyle bir girişimde, zirvede bulunmakla kendisini daha bağımsız konumlandırmaya çalışıyor. Bu zaten uluslararası anlamda ilk deneyimi. Bu açıdan zirve aslında Sudani için daha önemli çünkü Irak’taki krizler sonrası göreve geldi. Hem iç politikaya hem bölge ülkelerine mesaj vermiş olacak. Ama Amerikalıların bu konuda kaygısı var. ‘Önceki hükümetler gibi İran etkisinde mi kalacak, yoksa bağımsız politika mı yürütecek’ şeklinde. Sudani bağımsız politika yürütmeye çalışırken İran ile işbirliği yapmayacağı anlamına gelmiyor. Bu zirve Sudani’nin vitrine çıkması açısından önemli.”
‘Avrupa’nın şu anda İran’ı devlet olarak karşılarına alacak lüksü yok’
Macron’un Ortadoğu’da daha aktif rol oynamaya çalıştığını, AB’nin de ABD’ye rağmen hiç olmazsa İran’la nükleer meselede aktif olduğunu söyleyen Özuğurlu, Avrupalıların şu anda enerji krizi nedeniyle İran’la tümden ipleri koparacaklarını düşünmüyor. Özuğurlu, İran’daki protestolarda ABD ve İsrail daha aktifken Avrupa’nın daha dikkatli davrandığını söyledi:
“Macron, göreve geldiği günden bu yana Ortadoğu’da daha aktif rol almaya çalışıyor. Bir süre Fransa dışarıda kaldı fakat Macron, Lübnan’dan başlayarak tersine çevirdi. Şimdi de aynı girişimi devam ettiriyor. P5+1 ülkeleri arasındaki nükleer pazarlıklarda bir yere varılmış değil. İran aslında birtakım olasılıklar olduğunu ifade ediyor ama yakınlaşma sağlanabilmiş değil. Burada kendi enerji zorluklarını düşünen AB İran’a daha anlayışla yaklaşılması gerektiğini düşünse de ABD’nin de ikna edilmesi gerekiyor. ABD ile İran arasında bu nükleer kriz çözülürse Avrupa açısından bir rahatlama olacak. Rusya’ya karşı alternatif yaratma açısından rahatlama olacak. Avrupa ile İran arasında daima bir gerginlik oldu. İran’ın birçok ülkeyle ilişkisinde yeni bir denge oluşacak gibi. En azından bu konuda bir iradenin olduğunu düşünüyorum. ABD, İngiltere ve İsrail İran’da daha aktif. Avrupalıların şu anda böyle bir lüksü yok. Sadece insan haklarıyla ilgili çıkışlarda bulunabilir. İran’ı bir devlet olarak karşılarına alacakları durumda değiller. Avrupalıların bu nedenle umurlarında değil demeyeceğim ama aktif olmadıklarını düşünüyorum. Suriye’nin davet edilmemesi durumu var. Arap basınında ‘Türkiye’yi bile davet etti ama Suriye neden edilmedi’ gibi şeyler yer aldı. İran ile bugüne kadar geliştirdiği ilişkiler ya da hala kendi içinde yaşadığı sorunlar nedeniyle mi diye sorarak bunu da ortaya koymuşlar.”