Bakan Nebati: Otomobilde ÖTV indirimi yok
19:50 10.11.2022 (güncellendi: 01:49 11.11.2022)
© AAHazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati
© AA
Abone ol
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, hükümetin faiz politikasına ilişkin, "Diğer ülkeler gibi faizleri artırsaydık büyümemiz duracak, istihdam azalacaktı. Bu ülkenin potansiyelini sınırlamayı istemedik" dedi. Bakan Nebati, otomobillerden alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ile ilgili bir çalışma yapılmadığını söyledi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Ekonominin büyüyerek istihdam sağladığını, işsizliğin gerilediğini, yatırımlarla sanayinin geliştiğini, rekabet gücünün her geçen gün iyileştiğini, ihracatın rekorlar kırdığını, Türkiye'nin dünya ticaretinden aldığı payın arttığını ve bütçenin sağlam görünümünü koruduğunu aktaran Nebati, "Güven endekslerinde görülen yükselme eğilimi de reel sektör başta olmak üzere ekonomi aktörlerinin önümüzdeki günlere daha olumlu baktığını da gösteriyor" diye konuştu.
Nebati, salgından bu yana dünyanın tümüyle zorlu bir süreç geçirdiğine işaret ederken, "Kararlılıkla attığımız adımların olumlu sonuçlarını görüyoruz. Bu azimle hep birlikte gelecek için ülkemizi daha ileriye taşıyacağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın" ifadesini kullandı.
'Bizim modelimiz Türkiye, Türkiye Ekonomi Modeli'
Türkiye Ekonomi Modeli'ne ilişkin de değerlendirmede bulunan Nebati, bugüne kadar hiçbir şeklide "Çin modeli" diye bir ifadeyi kullanmadıklarını aktardı. Bu modelin teorik altyapısının da geliştirildiğini anlatan Nebati, "Bizim modelimiz Türkiye, Türkiye Ekonomi Modeli. Türkiye Ekonomi Modeli'nin dünyada da önemli argüman geliştireceğine inananlardan birisiyim. Girdileri ve çıktılarının ne olduğu çok açık olan şeffaf bir model. Bu çerçevede enflasyonla mücadelede üretim kapasitesini azaltmadan ve istihdam kayıplarına yol açmadan kalıcı fiyat istikrarını tesis etmeye yönelik politikaları tercih ettik. Diğer ülkeler gibi faizleri artırsaydık, büyümemiz duracak, istihdam kayıpları yaşanacaktı" değerlendirmesini yaptı.
Bakan Nebati, enflasyona yönelik eleştirilere de yanıt verirken, "İçinde bulunduğumuz dönemde en yüksek seviyesine çıkan yıllık enflasyonun, aralık ayından itibaren belirgin bir gerileme kaydedeceğini öngörüyoruz. Son dönemde küresel enerji ve gıda fiyatlarında görülen gevşeme eğiliminin ülkemizdeki fiyatlara olumlu yansımalarına şahit olacağız. Şundan kimsenin şüphesi olmasın ki hükümetlerimiz süresince en önemli önceliğimiz her zaman vatandaşlarımız olmuştur" dedi.
Çalışan ve emeklilerin alım güçlerinde önemli iyileşme sağladıklarını bildiren Nebati, şunları kaydetti:
"2002 Aralık- 2022 Ekim döneminde reel olarak net asgari ücret yüzde 142.3, aile yardımı dahil en düşük memur maaşı yüzde 88,6, ortalama memur maaşı yüzde 53,6, en düşük Bağ-Kur esnaf emekli aylığı ise yüzde 129.2 artış kaydetti. 'Gerçekten enflasyonun karşısında kimseyi ezdirmedik' dediğimiz ifade net olarak budur. İstihdam olsun, alım güçlerinde iyileşme olsun, yoksulluğun azaltılması olsun her zaman gerekli politikaları uyguladık. Önümüzdeki dönemde bu politikaları kararlılıkla uygulayacağımıza vatandaşlarımız emin olsun."
Nebati, komisyon görüşmelerinin ardından basın mensuplarının sorusu üzerine, otomobillerde ÖTV indiriminin gündemlerinde olmadığını belirterek, "Matrah eşikleri düzenlemesiyle ilgili çalışıyoruz" dedi.
Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ile Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) arasındaki makasa ilişkin sorular üzerine Nebati, "2021 yılı başından itibaren ÜFE-TÜFE makasının küresel ölçekte olduğu gibi ülkemizde de arttığını gözlemliyoruz. Avrupa bölgesinde ÜFE, TÜFE'nin 4 katı, bizim ülkemizde şu anda 2 katı bile değil. Şu ana kadar ÜFE artışlarının büyük ölçüde TÜFE'ye yansıdığı değerlendirilmektedir. Bu nedenle, mevcut ÜFE seviyesinin önümüzdeki dönemde TÜFE enflasyonunda öngördüğümüz düşüşü bozacak bir baskı oluşturmasını beklemiyoruz" diye konuştu.
Nebati, Türkiye'nin sanayi üretiminde birçok ülkeden pozitif ayrıştığını ve güçlü bir üretim ekonomisi olma yolunda ilerlediğini aktararak, "Salgın öncesine göre sanayi üretimini en çok artıran ülkelerin başında Türkiye geliyor. Üretim ve ihracatı teşvik etmek amacıyla kredilerin bu alanlara aktarılmasına yönelik adımları atmaya devam ediyoruz" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, vergi indirimleri yoluyla enflasyonla mücadele eden tek ülke olmadığına işaret eden Nebati, birçok ülkenin vergi indirimleriyle enflasyonla mücadele ettiğini söyledi.
'TÜİK'e saygı gösterin, sahip çıkın'
Bakan Nebati, TÜİK'e ilişkin eleştirilere şöyle yanıt verdi:
"Türkiye'deki kurumların her birinin bir değeri vardır. Çok değer verdiğimiz, önem verdiğimiz kurumlarımızın korunması gerektiğine inananlardanım. Elbette şeffaf olunması gerekiyor. Bu şeffaflık çerçevesi içinde yapılan tüm işlem ve eylemlerin belirli standartlar içinde olması lazım. Veri toplamak, derlemek ve kamuoyu ile paylaşmak gerçekten ciddi bir iştir. Enflasyon verisi TÜİK tarafından tüm Türkiye'yi kapsayacak şekilde AB ve dünya genelinde kullanılan uluslararası tanım, kavram ve yöntemlerle hesaplanmaktadır. EUROSTAT başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar bu hesaplamaları sürekli incelemekte ve raporlarında TÜİK'in tüm istatistiklerinin uluslararası kriterlere uygun olduğunu defaatle ifade etmektedir. Bu kriterleri belirleyen ve kriterlere uyumunu denetleyen bir kurum bir şey söylüyor. TÜİK'in ürettiği resmi istatistiklerin, masa başında birkaç kişilik ekiple hiçbir akreditasyonu olmayan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) tarafından gerçekçi şekilde hesaplaması mümkün değildir. Böyle bir iddiası varsa ENAG gider EUROSTAT'ta ve ilgili uluslararası kuruluşlarda akredite olur. Olması mümkün değil, yapmayın, TÜİK'e gerçekten değer vermeliyiz, tüm kurumlarımızı koruyup kollamalıyız. TÜİK, 2022 yılı itibarıyla hesaplamalarında her ay Türkiye'nin 81 ilinden, 225 ilçesinden, 27 bin 261 işyeri, 4 bin 274 konuttan, 409 madde, 904 madde çeşidi için yaklaşık 560 bin 392 fiyatı derliyor. Bunu TÜİK yapıyor, bu verilerin derlenmesini birkaç kişilik ekiple değil, tam 2 bin kişilik ekiple gerçekleştiriyor. Bu kuruma gerçekten saygı gösterin. Kurumlarımıza sahip çıkalım."
'Kira artışlarını yüksek gösterdi'
ENAG'ın kira artışlarını sanki tüm kiracılar her ay ev değiştiriyormuş gibi hesapladığını ve bu artışları olduğundan yüksek gösterdiğini aktaran Nebati, "Ancak tüm kiracıların her ay ancak yüzde 8'i ev değiştirmekte ve kira artışına maruz kalmaktadır. Zaman içinde enflasyona yansıması gereken kira artışları, ENAG tarafından bir ay içinde ve sonraki aylarda yanlış şekilde üst üste eklenerek hesaplama yapılmaktadır. Yapmayın, etmeyin, eylemeyin. Metodolojisi bilinmeyen, şeffaf olmayan, veri toplama yöntemi belli olmayan hesaplamalara itibar etmek yerine, emeğin, bilimin ve tekniğin gücüyle çalışan uluslararası standart ve denetime tabi olan TÜİK'e güveninizi gösterin" ifadelerini kullandı.
Bakan Nebati, hissedilen ve hesaplanan enflasyon arasındaki farka yönelik de "Bunu eleştirenler Avrupa Merkez Bankası verilerini takip etmemekte ve onlarda da hissedilen ve açıklanan enflasyon arasında fark olduğunu görmemektedir. Avrupa Merkezi Bankası tarafından yapılan çalışmalara göre, tüketici eğilimi anketine katılan hane halklarının yüzde 73'ü, açıklanan enflasyonun en az 5 kat daha fazlasını hissediyor olduklarını ifade etmiştir. Bu oran ülkemiz için sadece 2 kattır" değerlendirmesini yaptı.
TÜİK tarafından aylık bazda açıklanan ortalama madde fiyatlarının yayımlanmasının durdurulmasının da 2020 yılı mayıs ayından itibaren fiyatların yanlış yorumlanmasından kaynaklandığına işaret eden Nebati, "Ancak endeksler daha detaylı olarak kamuoyuyla paylaşılmaya başlanmıştır. Madde fiyatlarının yayımlanması uygulamasıyla uluslararası düzeyde karşılaşılmamaktadır. Ülkemiz, veri yayımlama konusunda AB üye ve aday ülkeleri, EFTA ülkeleri, ABD ve Kanada'nın yer aldığı 33 ülke içinde en şeffaf olan ülkelerin başında yer almaktadır" diye konuştu.
'İyileştirmeler her türlü alanda rakamlara yansıyacak'
Nebati, büyümeden kaynaklanan refah artışının toplumun her kesimine yansımasının, hükümetleri döneminde öncelikli politikaları olduğunu belirtti.
Çalışanlar ile emeklilerin maaş ve ücretlerinde sağlanan artışlara işaret eden Nebati, "Nitekim, önümüzdeki dönemde bu iyileştirmeler her türlü alanda rakamlara yansıyacaktır." dedi.
Gelir eşitsizliğini gösteren Gini katsayısına ilişkin eleştirilere de yanıt veren Bakan Nebati, şöyle konuştu:
"TÜİK, gelir dağılımı göstergesi olarak 'hane halkı kullanılabilir gelire göre' ve 'eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine göre' olmak üzere iki farklı yöntemle Gini katsayısını hesaplamaktadır. Hane halkı kullanılabilir gelire göre Gini katsayısı kapsayıcı büyümeye yönelik uygulanan politikalarla 2006'daki 0,403 seviyesinden, 2019 yılında 0,387'ye geriledi, ancak 2020 yılında salgının olumsuz etkileriyle 0,402 seviyesine yükselmiştir. 2021 yılında 0,391 seviyesine doğru iyileşme gerçekleşmiş olup, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine göre Gini katsayısı ise 0,401 seviyesine düşmüştür. Her iki yöntemle de hesaplanan Gini katsayısında geçmiş yıllara göre iyileşme sağlanmıştır."
Nebati, ekonomi kurumları arasında koordinasyon sorunu olduğu değerlendirmeleri üzerine ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, Ekonomi Koordinasyon Kurulunun yanı sıra, Fiyat İstikrar Komitesi, Gıda Komitesi, Finansal İstikrar Komitesi gibi yapılarla koordinasyonu güçlü şeklide sağladıklarını dile getirdi.
Her ülkenin kendi ekonomik ve toplumsal koşullarına göre farklı politika ve tedbirleri uygulamaya aldığını belirten Nebati, kur korumalı mevduat uygulamasıyla döviz kurlarında ortaya çıkan yüksek oynaklığı önemli derecede azalttıklarını bildirdi.
'Net hata noksan kaleminde ölçülmeyen girişler düşecek'
Bakan Nebati, ödemeler dengesi istatistiklerinde yer alan net hata noksan kalemindeki artışa ilişkin de şunları aktardı:
"Ödemeler dengesi istatistiklerinde ana ilke olarak çift kayıt muhasebe sistemi benimsenmiştir. Ödemeler dengesinin her bir işlemi, o işlemin giriş ve çıkış kayıtlarını gösterecek şeklide iki ayrı kaleme eşit değerde ve karşılıklı olarak kaydedilmektedir. Çift kayıt muhasebe sistemine göre, her ekonomik işlemin bir alacak bir de borç olmak üzere iki kaydı gerekmektedir. Bu kapsamda, cari işlemler dengesi ile sermaye ve finans hesabı kalemlerinin toplamının sıfır olması gerekmektedir. Toplamın sıfır olmadığı durumlarda kalan tutar net hata ve noksan olarak hesaplanmaktadır. Yeni bilgiler ve veriler geldikçe istatistikler güncellenir ve bu tutarlar net hata noksan kaleminden düşülerek ilgili kaleme işlenir. Bu kalemin oluşmasına çeşitli faktörler neden olabilir. Bunlardan biri dış ticaret mal hareketi ve finansal dönemin zaman uyumsuzluğu, yani ihracatı gerçekleşen malın ödemesi 3 ay sonra geliyorsa, bu kalem net hata noksanda 3 ay boyunca 'giriş' olarak görünür. Bazı veriler, istatistikler geç yansır. Özel sektörün yurt dışı mevduatları, Uluslararası Ödemeler Bankası tarafından 4 ay gecikmeli yayımlanıyor. Verilerin gelmesiyle net hata noksan kalemine yansıyor."
Anket yoluyla toplanan verilerde de ölçüm hataları olabileceğine dikkati çeken Nebati, "Buna en iyi örnek turizmdir. Gelen turistlere anketle sorularak yapılan gelir hesaplamaları tam ölçümü yansıtmamaktadır. TÜİK tarafından turizm istatistiklerinde daha yeni güncelleme yapıldı. Yarın açıklanacak eylül ayı ödemeler dengesi verilerinde bu güncellemeyi göreceğiz. Bu güncellemeyle net hata noksan kaleminde daha önce tam olarak ölçemediğimiz girişler düşmüş olacak. Beyan yanlışları da tespit edildikçe güncellenerek net hata noksana yansımaktadır. Bunun dışında 'yastık altı varlık' diye tabir ettiğimiz bankacılık dışında tutulan tasarrufların bankalara Türk Lirası karşılığı satılması durumunda bu işlemin bir karşılığı ödemeler dengesinin ilgili kalemine kaydedilirken, hangi bir beyanda bulunulmadığı sürece diğer karşılığı net hata ve noksan kalemine yansıtılmaktadır." ifadelerini kullandı.
Nureddin Nebati, pek çok ülkede dönem dönem net hata noksan kaleminin yüksek seviyelere ulaştığını belirterek, "2021 yılında net hata noksan en yüksek pozitif olan ülke, 159,3 milyar dolarla ABD olurken, en yüksek negatif ülke olan 167,4 milyar dolarla Çin'dir." dedi.
Türkiye'de diğer ülkelerin çok altında ocak-ağustos döneminde 28,3 milyar dolarlık bir giriş gözlendiğini anlatan Nebati, Türkiye'nin şeffaf, açık, net ne yaptığı belli olan bir ülke olduğunu vurguladı.
Göreve geldikleri ilk günden itibaren yurt içi ve yurt dışı piyasa aktörleriyle toplantılar gerçekleştirdiklerini belirten Nebati, Türkiye'nin güçlü yatırım potansiyelini aktardıklarını söyledi.
Nebati, yurt dışına Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı olarak övünerek gittiğini ifade ederek, "Türkiye güçlü, saygın bir ülke. Bakan olarak Londra'da sadece bir gün içerisinde portföy şirketleri, özel sermaye ve altyapı fonlarının 40'a yakın üst düzey yöneticisi ile görüşmeler gerçekleştirdim. Bu görüşmelerde talep bizden gitmedi. Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı Londra'ya gittiği için oradaki fon ve banka yöneticileri, 'Biz sizinle toplantı yapmak istiyoruz.' diyerek sıraya girdiler. Bu görüşmeler neticesinde piyasa aktörlerinin uyguladığımız ekonomi modeli ile ilgili kararlılığımızı görmesi Türkiye ekonomisine olan güveni artırmıştır" diye konuştu.
Türkiye ekonomi modelinin ciddi bir şekilde takip edildiğini vurgulayan Nebati, şöyle devam etti:
"Bizim önceliğimiz kararlılık, dik duruş ve uluslararası normlara uygun şeffaf politikaları hayata geçirmektir. Katıldığımız tüm konferanslar, ikili görüşmeleri ülkemizin menfaati ve çıkarlarını gözetme hedefiyle gerçekleştirmekteyiz. Ne yazık ki uluslararası toplantılarda ilgili kuruluş ve kişilerin 'tefeci' olarak nitelendirilmesi Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını zedelemekten başka bir şey değildir. Ben güçlü bir ülkenin sıradan vatandaşıydım, şimdi kabinesinin bir üyesiyim. Ben ülkeme güveniyorum, ülkemin güçlü olduğuna inanıyorum. Tüm görüşmelerde uzman yardımcılarımızdan daire başkanlarımıza, genel müdürlerimize kadar Bakanlığımızın tüm çalışanları ülkemizin ve milletimizin yararına yönelik çalışmalarda bulunmaktadır. Uluslararası toplantılardaki süreçlerin öncesi ve sonrasındaki çalışmaların ne kadar meşakkatli olduğunu şu anda karşımda oturan ve devletimizin ilgili kademelerinde görev yapan sayın milletvekillerimiz, bakanlarımız çok iyi bilmektedir. Bu meşakkatli sürece ilişkin 'para dilenmeye gidiyorlar' ifadesini devletimizde görev yapmış tüm milletvekillerimizin takdirine bırakıyoruz. Biz 'dilenci' olmadık, olmayacağız, elimizi açmayacağız."
'Varlık Barışı ile 2022 yılında ülkemize gelen döviz tutarları karşılığı 25,5 milyar lira'
Bakan Nebati, Türkiye'nin Mali Eylem Görev Gücü (FATF) gri listeye girişinin Varlık Barışı düzenlemeleriyle herhangi bir bağlantısının bulunmadığını ifade ederek, Varlık Barışı düzenlemelerinin kara para aklanmasının önlenmesine yönelik FATF tarafından takip edilmekte olduğunu ve dört ilke kapsamında değerlendirildiğini belirtti.
FATF ile 9 Eylül'de yapılan görüşmelerde Türkiye'deki Varlık Barışı uygulamasının FATF tarafından belirlenen 4 temel ilkeye uygun olduğu açıkça belirtildiğini vurgulayan Nebati, FATF tarafından Varlık Barışı düzenlemelerinde kara para aklanmasına yönelik herhangi bir eleştiri yöneltilmediğinin altını çizdi.
Nebati, FATF sürecinde atılması gereken adımların kararlılıkla atıldığını belirterek, "FATF tarafından Ekim 2022'de yayımlanan basın bildirisinde Türkiye'nin konu ile ilgili ilave ve konu ile ilgili adımlar attığı FATF tarafından açıkça kabul edilmiştir. Bakanlıkça, FATF tavsiyelerinin gereklerinin yerine getirilmesi ve gri listenin sonlanması için gerekli tüm adımlar kararlılıkla atılmaktadır" dedi.
Bakan Nebati, 2008-2022 yılları arasında 7 Varlık Barışı düzenlemesi yapıldığını belirterek, "Varlık Barışı ile 2022 yılında ülkemize gelen döviz tutarları karşılığı 25,5 milyar lira bu yılın ortalama dolar kuru ile de 1,57 milyar dolardır. En son Temmuz 2022 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Varlık Barışı uygulaması ile yurt içinden toplam 4,7 milyar lira varlık beyan edilmiş, yurt dışından 12,3 milyar lira bu yılın ortalama dolar kuru ile 760 milyon dolar varlık ülkemize getirilmiştir" diye konuştu.
'Politika faizi ile kredi faizlerinin arasındaki makasın daha da yakınsamasını bekliyoruz'
Nebati, faizlerle ilgili bir soru üzerine de, politika faizi ile kredi faizlerinin arasındaki makasın ağustos ayı başında 4,8 puan azaldığını, temmuz ayında bu yılın en yüksek seviyesine ulaşan ticari faiz oranının ekim ayının sonunda yüzde 18.3 seviyesine gerilediğini söyledi. Nebati, selektif kredi politikası yaklaşımıyla uyumlu bu gerilemenin gelecek dönemde sürmesi ve söz konusu makasın daha da yakınsamasını beklediklerini söyledi.
Kur korumalı mevduat (KKM) uygulamasının finansal sistemin istikrarını sağladığına dikkati çeken Nebati, döviz kurlarındaki yüksek oynaklığın azalmasına ve öngörülerin artmasına çok önemli bir katkı sağladığını vurguladı.
Nebati, 2021 Aralık ayında yüzde 70'i gören mevduat dolarizasyonunun KKM neticesinde yüzde 52'ye gerilediğini belirterek, uygulamanın tüm vatandaşlara sunulan tasarruf tabanına yayılan bir enstrüman olduğunu kaydetti.
KKM uygulamasının Bakanlığa maliyetinin 91,6 milyar lira olduğunu aktaran Nebati, TCMB'ye maliyetine ilişkin bilgilendirme konusunda da "2 Aralıkta TCMB Başkanımız burada size bilgiler verecek. Bizim altımızda bir rakamı açıklayacağına dair bir öngörüde bulunmuş olayım" diye konuştu.
Nebati, KKM uygulamasında vergi istisnası kapsamında da 18,8 milyar lira vergiden vazgeçileceğinin öngörüldüğünü ifade ederek, toplam faydanın toplam maliyetin çok üzerinde olduğunu, KKM hesaplarının yatay bir seviyeye dönüştüğünü söyledi.
EYT konusunda bugün çıkan haberlere de dikkati çeken Nebati, "Bu konuda hiç kimseye benim bir ifadem sözüm, bakışım, duruşum olmamıştır. Ama EYT konusu önemli bir konu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu konu üzerinde ayrıntılı bir şekilde çalışıyor. Bizler de iş birliğini yürütüyoruz. Son kararı mutlak suretle Çalışma Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığının koordinasyonunda yürüyen bu iş sonra kabinede gündeme gelir ve Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu açıklayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Nebati, SPK ve Borsa İstanbul nezdinde son dönemde gündeme gelen konulara ilişkin de açıklamalarda bulunarak, şöyle dedi:
"İki tane önemli olay yaşandı, bir milletvekilimizin masum olduğuna yüzde 100 inandığım... Onlarla ilgili her türlü çalışmalar yapılıyor. Şu anda zaten mahkeme safahatında. Herhangi bir Hazine ve Maliye Bakanı’nın kendi para birimi cinsinden yatırım araçlarının değer kazanmasından memnuniyet duyması gayet doğaldır. Benim de Hazine ve Maliye Bakanı olarak TL cinsi yatırım araçlarının gelişmesine, değer kazanmasına seviniyor olmam gayet doğaldır. O dönemde de birçok yabancı ve yerli kuruluş tarafından değerlemeler açısından ucuz olarak görülen borsaya profesyonelinden bireyseline kadar tüm yatırımcıların ilgi gösterdiğini gördük. Biz de herhangi bir tahmin ve yönlendirme yapmadan yalnız ve yalnızca bu yatırımcıların ilgisine şahit olmanın sevincini yaşadık. Bizim borsaya karşı temel bakış açımız buydu. Diğer taraftan maalesef aynı dönemde spot ve vadeli piyasalar arasındaki fiyat ilişkisini kullanarak manipülatif işlemler yapan bir grup piyasada 1-2 günde pozisyon miktarlarını çok artırmıştır. Biz de pozisyonların artışından itibaren devreye girdik ve piyasaları sakinleştirmek için bizzat Bakanlığımız koordinasyonunda yapılan çalışmalarla piyasalarda bu sürecin minimum hatta sıfır hasarla atlatılmasını sağladık. Zarar yok, herhangi bir kişi 'Ben zarar gördüm' diyemez. Bu olayı çözümleme şeklimiz ve hızımız piyasa paydaşları tarafından takdir edilmiştir. Sektördeki aracı kurumlarımız ve piyasa altyapı kurumlarımız bize teşekkür etmiştir. Ayrıca, konuya ilişkin olarak Sermaye Piyasası Kurulu, piyasa dolandırıcılığı suçu kapsamında 10 kişi hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş, gözaltına alınan 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış durumdadır. Adli süreç devam ediyor, diğer konular ise yargıya intikal etmiş olup süreç yargı aşamasındadır."
'Rahat olun, psikolojik üstünlük bizde'
Türkiye ekonomisine güvendiğini ifade eden Nebati, "Anlaşılıyor ki gözlerimdeki ışıltı çok güçlüymüş, çünkü bugün 10-15 milletvekilimiz bundan bahsettiler. Bakan olduğumda muhalefetteki hava şuydu, 'tamam, oldu, oluyor, bitti' havasında... İddia ediyorum, Türkiye'nin en güvenilir insanı Sayın Cumhurbaşkanımız çıkıp manifestoyu açıkladığında çok hızlı bir şekilde etki gösterdi. Türkiye o gün o akşam hiç bir kurum tarafından müdahale edilmeden, Cumhurbaşkanımızın manifestosu ve Türkiye Ekonomi Modeli'nin gücü kendini gösterdi. 20 yıldır efendi olmaya değil hizmet etmeye geldiğimiz için yüzümüzü de güler yüzlü hale getiriyoruz. Dolayısıyla da değerli kardeşlerimizin verdiği ifadeleri kullanmış olayım, toplumla ontolojik uyumsuzluğun giderilmesi noktasında birlikte çalışmakta fayda var. Rahat olun, psikolojik üstünlük bizde, saha bizden yana, işleri toparladık, sizleri seçime kadar çok iyi bir seviyede götüreceğiz" ifadelerini kullandı.
Komisyonda Hazine ve Maliye Bakanlığının yanı sıra Kamu İhale Kurumu, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığının bütçeleri kabul edildi.