'Yeşillerin Rusya düşmanı dış politikası tartışılıyor, büyük Alman ekonomisinin enerji ihtiyacı var'
23:07 25.10.2022 (güncellendi: 12:08 27.10.2022)
‘Yeşillerin Rusya düşmanı dış politikası tartışılıyor, büyük Alman ekonomisinin enerji ihtiyacı var'
Abone ol
Yücel Özdemir’e göre, Yeşillerin Rusya düşmanlığıyla yürüttüğü dış politika tartışılırken, Alman halkının yüzde 60'ı meselenin diyalogla çözümünü istiyor. Özdemir, Yeşillerin Çin'le de gerilimi zorladığını belirtti. Krizin Almanya-Fransa ilişkilerini de etkilediğini belirten Özdemir, savunma sanayinden enerjiye çıkar çatışmalarına dikkat çekti.
ABD'nin Minsk anlaşmalarını gömerek tetiklediği Ukrayna savaşı yüzünden en büyük darbeyi yiyen Avrupa enerji krizinde ortak yol bulma arayışında. Ancak doğalgaz için tavan fiyat konusu Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeleri bölerken, AB'nin iki öncü ülkesi Almanya ile Fransa arasında siyasi, ekonomik ve savunma ilişkilerinde sıkıntılı bir görünüm ortaya çıktı. İki ülke arasında gelenekselleşen ve 26 Ekim'de yapılması gereken ortak kabine toplantısı da ocak ayına ertelendi.
Almanya'da Olaf Scholz hükümeti, ABD çizgisinden devam ederek Berlin'de Ukrayna için bir nevi 'Marshall planı' uygulamaya soyunurken, Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier'ı da aylar sonra Kiev'e gönderdi. Scholz, Berlin'deki konferansta AB'nin Kiev'deki Zelenskiy rejimine verdiği desteği ‘doğru jeopolitik karar’ olarak nitelendirirken, Batı'nın Ukrayna'ya verdiği desteğin gerektiği kadar süreceğini ifade etti.
Fransa da Ukrayna'ya desteği sürdürürken, aşırı sağcı Georgia Meloni liderliğindeki İtalyan hükümetiyle ilk temas için gittiği Roma'da Vatikan'da Papa ile görüşen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya ile müzakere masası için kulis yapmış görünüyor.
Ekonomi cephesinde Almanya Fransa'nın aksine doğalgazda tavan fiyat konulmasına itiraz ederken, İspanya'nın da yer aldığı MidCat boru hattı projesiyle ilgili pürüzlü bir resim bulunuyor. Aynı şekilde savunma alanında da Paris ile Berlin arasında sorunlar artıyor.
Almanya'nın Ukrayna politikaları, maliyetleri ve Berlin-Paris arasındaki gerilimi Evrensel gazetesi Almanya temsilcisi ve yazarı Yücel Özdemir ile konuştuk.
‘Yeşiller’in Rusya düşmanlığı üzerinden yürüttüğü Alman dış politikası tartışılıyor’
Yücel Özdemir’e göre, Almanya'da özellikle koalisyon ortağı Yeşiller’in Rusya düşmanlığı üzerinden yürüttüğü dış politika tartışılmaya başlandı. Büyük ortak SDP'de de Yeşillere yönelik yükselen eleştiriler bulunduğunu belirten Özdemir, Yeşillerin tutumunun Alman halkı tarafından da hoş karşılanmadığını vurguladı. Özdemir, bu çizginin Almanya açısından sürdürülebilir olmadığı görüşünde:
“Bazı değişiklik emareleri var. Yeşiller’in agresif şekilde Rusya düşmanlığı üzerinden sürdürdüğü Alman dış politikası e kadar devam eder, bu konu tartışılıyor. Dün SPD’nin meclis grup başkanı Rolf Heinrich Mützenich açık bir şekilde eleştirdi; 'Yeşiller’in bu yaklaşımı bizi fazla ileriye götürmez, diyalog seçeneğinin de gündemde olması lazım' diye. Mützenich, SPD’nin dış politikasının belirlenmesinde önemli bir role sahip. Yeşiller’in bu çizgisinin Almanya’daki halk açısından iyi bir şey olmadığını herkes biliyor. Çünkü Almanya-Rusya ilişkileri enerji ve petrol ekseninde çok önemli ve değerliydi. Angela Merkel’e de geçenlerde bir soru yöneltildi; 'Rusya ile ilişkilerimizde bir hata olduğunu düşünmüyor musunuz' diye... ‘Hata değildi, o dönemin koşulları bunu gerektirdi. Çünkü biz Rusya’dan aldığımız ucuz gazla Alman ekonomisini güçlendirdik’ dedi. SPD, savaş başlamadan önce de epey ağırdan alıyordu. Scholz, Moskova’ya giderek Putin ile görüştü. Çatışmanın olmaması için gayret sarf etti ama SPD’nin bu çizgisi egemen olmadı, onun yerine liberaller ve Yeşiller çizgisi oldu. Ama bunun Almanya açısından sürdürülebilir bir politika olduğunu düşünmüyorum.”
‘Çatışmanın müzakere masasının kurulmasına evrilmesi yönünde görüşler ifade ediliyor’
Berlin'de Ukrayna konferansı düzenlenirken Steinmeier'in Kiev'e gönderilmesinin tesadüf olmadığını belirten Özdemir, Almanya zengin bir ülke olsa da bu varlığın ne zamana kadar yeteceği konusunda soru işaretlerini aktardı. Almanya’nın zenginleşmesinde ve ekonomisinin AB ülkelerinin önüne geçmesinde Rusya ile sağlanan tarihsel yakınlığın rolüne atıf yapan Özdemir'e göre, ülkede bir müzakere masasının kurulmasına dair görüşler ifade ediliyor ki akılcı olan da bu:
“Rusya’nın izlemiş olduğu politikaları gözden geçirelim. Bugüne kadar Rusya’ya karşı bu düşmanlık nereye gider dendiğinde tartışma konusu oluyor, çünkü bir tabu adeta. Ama Almanya’nın bu kadar zenginleşmesi, ekonomisinin AB ülkelerinin önüne geçmesinde Rusya ile sağlanan tarihsel yakın ilişkinin büyük bir rolü olduğunu biliyoruz. Almanya’nın zengin bir ülke olduğunu herkes ifade ediyor. Ama bu kadar para ne zamana kadar verilecek? Geçen hafta sonu Almanya’nın değişik kentlerinde 24 bin insan sokağa çıkarak hükümet politikalarını eleştirildi. Çünkü enflasyon, hayat pahalılığı, enerji fiyatları arttıkça halk içerisinde tepkiler de yükseliyor ve bu değişik şekillerde zaten kendisini net şekilde gösteriyor. Steinmeier, Kiev’e gitti. Daha önce Zelenskiy kendisini istememişti, böyle bir tartışma yaşanmıştı. Çünkü Steinmeier de dışişleri bakanlığı döneminde Schröder çizgisinde Rusya ile yakın ilişkileri savunan bir siyasetçiydi. Oradan da çok büyük sorumluluğun var diye Zelenskiy, Steinmeier’i suçlamıştı. O da bunu protesto ederek gerçekten de gitmedi. Hükümet de bu konuda Steinmeier’in yanında durdu. Ama bu sefer Berlin’de Marshall Planı gibi Ukrayna’nın yeniden yapılandırılması konferansının sürdüğü bir dönemde Steinmeier’in aynı gün gitmesi bence tesadüf değil. Ukrayna geldiğimiz noktada yıkılmış bir ülke, ekonomisi alt üst olmuş durumda. Sadece Batı’nın silah yardımıyla Ukrayna’nın ayakta duramayacağını Zelenskiy de anlamış durumda. Bu sefer de daha fazla mali açıdan da destek sağlayabilmek için ilişkileri normalleştirme sürdürüyorlar. Alman Büyükelçisi Andriy Melnik, Alman siyasetine söylemediği laf kalmadı, Zelenskiy en sonunda geri çekmek zorunda kaldı. Ukrayna da Almanya ilişkilerde dozajı biraz düşürecek ama bu normalleştirme sürecinde zaman zaman Alman aydınları içinde dile getirilen bir süreç var. Defacto olarak Rusya’nın ele geçirdiği bölgelerin kabul edilerek bir müzakere masasının kurulmasına evrilmesi konusunda görüşler ifade ediliyor, akılcı olan da bu.”
‘Almanya açısından siyasetin rengini belirleyecek olan sosyal demokratlar’
Özdemir’e göre, Baerbock bile diyalogdan söz etmeye başladı. Ukrayna meselesinde işin sosyal demokratlarda bittiğini söyleyen Özdemir, Alman ekonomisinin enerjiye olan ihtiyacına dikkat çekti:
“Baerbock Yeşillerin kongresinde biraz onu yumuşattı, 'diyalog yolunu da açmamız lazım' dedi. Daha önceki Baerbock gitti sanki yeni başka bir Baerbock geldi, diyalogtan söz etmeye başladı. Başından itibaren müzakere ve diyalog yolunu öne çıkarmış olsaydı, bu konuda agresif bir dış politika izlememiş olsaydı belki Ukrayna yönetimi ikna edilebilirdi. Ukrayna yönetimine tamamen destek verilmiş bir siyasetin bir sonucu olmadığını net olarak gördük. Yeşiller içinde de kısmi tartışmalar var ama o alanda net bir dönüş yok. İşin Almanya açısından siyasetin rengini belirleyecek olan sosyal demokratlar. Scholz başbakanlık yönünü kullanıp bu sürecin devam edemeyeceğini düşünürse ki Alman ekonomisi giderek daralma sürecinde, enerji problemi yaşanıyor. Büyük Alman ekonomisinin dönebilmesi için çok net enerjiye ihtiyaç var.”
‘Alman-Fransa ilişkilerinde şu anda büyük bir gerilim var’
Özdemir, Ukrayna krizi yüzünden ortak bakanlar kurulu toplayan Almanya ile Fransa ilişkilerindeki gerilimin de çelişen çıkarlar nedeniyle yükselmesine dikkat çekti. Öne çıkan iki meselenin Almanya'nın 15 ülke ile Avrupa güvenlik sistemi için anlaşmaya varırken ABD ve İsrail'le hareket edip Fransız silah tekellerini dışlaması olduğunu belirten Özdemir, diğer meselenin de Berlin'in ortak uçak üretiminden vazgeçmiş görünümü olduğunu vurguladı:
“Kan uyuşmazlığından ziyade çıkarlar çatışması söz konusu. Alman-Fransa ilişkileri, AB’nin motoru ve zaman zaman entegre olacak, neredeyse tek bir ülke olacak gibi bir senaryo çiziliyordu. Ama şu anda büyük bir gerilim var. Ortak bakanlar komitesi toplantısı 26 Ekim’de yapılacaktı, iptal edildi. Scholz Paris'te Macron ile görüşüyor. Çatışma noktasında dört ana nokta var. Biri, geçen hafta NATO Savunma Bakanları toplantısında Almanya dahil 15 ülke bir Avrupa güvenlik savunma sistemi kurulması konusunda anlaşmaya vardı. Fransa bilinçli olarak Almanya tarafından dışında tutuldu. Çünkü bu güvenlik sistemini ABD ve İsrail eli birlikte Alman silah tekelleri kuracak. Fransız tekelleri sürecin dışına itildiği için Fransa bu konuda tepkili. Bazı gazeteler bu durumun ortak bakanlar toplantısının asıl iptal nedeni olduğunu yazıyor. Diğer önemli çatışma Almanya ile Fransa, sonradan İspanya’nın dahil olduğu ortak savaş uçağı ve panzer üretimi planı yaptı ve 2040’ta devreye girecek. Almanya şu anda bu uçakları beklemek yerine Amerika’dan nükleer başlık da taşıyabilen F-35A almak için 100 milyon euroluk bütçenin bir kısmını ayırıyor. Fransa, ortak projelere bütçe ayırmamasına tepkili. Bu yüzden panzer üretiminden savaş uçağı üretimine kadar hepsi sekteye uğruyor ve Fransa askeri güç kapasitesini kaybetmekle zayıflamasıyla karşı karşıya, bu yüzden Almanya’ya tepkili.”
‘Scholz tabiri caizse Fransa’dan bir gol yedi’
Diğer yandan Almanya'nın dünya pazarından doğalgazı pahalıya alıp Fransa'nın dezavantajına sübvanse etmesinin Paris'i öfkelendirdiğini aktaran Özdemir, Kuzey Afrika'dan gelecek İspanya ve Portekiz'i içeren boru hattı projesinde yaşanan çekişmelere de dikkat çekti:
“Bir diğer nokta, gaz fiyatlarına üst sınır getirilmesi. Almanya elindeki parayla dünya pazarında gazı pahalıya alıp 200 milyar euro ile sübvanse ediyor ve özellikle Fransa’nın dezavantajına oluyor. Buna tepki göstererek üst sınır istediler. Geçen hafta AB zirvesinde esnek bir anlaşma sağlandı. Son konu da Afrika’dan çıkacak doğalgazın Avrupa’nın ortasına getirilmesi. İspanya, Portekiz ve Fransa üzerinden doğalgaz hattının Kuzey Akım 1 ve 2’ye alternatif inşası. Almanya, hatt Fransa’dan geçtiği halde Fransa ile görüşmeden İspanya ve Portekiz ile ön görüşme yaptı. Fransa buna da tepki gösterdi ve Macron geçen hafta AB zirvesi çerçevesinde bu iki ülkeyi yanına alarak hattı Avrupa enerji koridoru imzaladı. Böylece Scholz tabiri caizse Fransa’dan bir gol yedi. Çünkü enerji olarak Fransa’yı bypass edecek bir sisteme karşı çıktılar."
'Çıkarlar farklı, birbirine karşı rekabet var'
Özdemir'e göre Alman-Fransız ilişkilerinde tüm bu sorunlar, çıkarların farklılaşması ve Brexit sonrası Almanya'nın daha belirleyici hale gelmesinden kaynaklanıyor:
"Alman-Fransız ilişkileri bu denli gerilim aşamasına gelmemişti. Çıkarlar farklı çünkü. Birbirine karşı rekabet var. İngiltere’nin devreden çıkmasıyla AB içinde kim belirleyici ülke olacak? 2008 krizinden sonra Almanya daha belirleyici bir ülke haline geldi. Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte Almanya rol kapmaya çalışırken Fransa askeri gücünü kullanarak burada bir dengeleme siyaseti izliyor gibi görünüyor. Şu anda ipler kopmuş değil ama müzakereler devam edecek, gerilim de belli ölçüde sürecek.”
‘Yeşiller Rusya ile durumun benzerini Çin ile zorluyor, bu Alman ekonomisinin gerçekten çökmesi anlamına gelir’
Almanya’nın bu kış için ısınmasını sağlayacak kadar doğalgazı olduğunu ancak bunun sanayiye yetmesi sorunu yaşanacağını belirten Özdemir, Yeşillerin Rusya ile ilişkilerde agresif tutumu sürdürmesinin işleri zorlaştırdığını dile getirdi. Özdemir'e göre Yeşiller aynı şekilde Çin ile ilişkileri de zorluyor ancak bu durum Alman ekonomisinin gerçekten de çökmesi anlamına gelebilir:
“Havalar şu anda ılık, gaz depoları da yüzde 95’e kadar dolu. Böyle olunca Almanya en azından bu kışı elde etmiş olduğu bu doğalgazla iki ay boyunca geçirebilir. Ama sanayi tarafı bilinmiyor. Eğer enerji kaynakları konusunda önemli bir ilerleme sağlanamazsa... Örneğin Rusya devreden çıktığı için büyük ölçüde Norveç’ten ve Hollanda’dan alınıyor. Ama bunlar Almanya’nın bütün tedarikini karşılamıyor. Çünkü yüzde 60’a kadar Rusya’dan bu gazı temin ediyordu. Şimdi Yeşiller’in bu agresif siyaseti devam ettiği takdirde Scholz yumruğunu masaya vurup 'Almanya’nın Rusya ilişkileri şöyle olacak' diye bir tutum izlemediği sürece Yeşiller kendi başına dönüş yapmayacak. Aynı siyaseti Çin’e karşı da yapıyorlar. İnsan hakları, demokrasi gibi konularda Rusya ile bozulan ilişkilerin benzerini Çin ile zorluyorlar. Almanya ihracatının en büyük kısmını Çin ile yapıyor. Bu Alman ekonomisinin gerçekten çökmesi anlamına geliyor. Yeşiller’in ciddi bir noktada hükümetten feragat edeceklerini zannetmiyorum. Hükümet ortağı olmak onlar için asıl hedeflerden biri. Bu ortaklığa önemli şekilde sarılmayı düşünecekler. Ama bazı tavizler verebilirler."
'Alman halkının yüzde 60'ı bu sorunun diyalog yoluyla çözümünü istiyor'
Özdemir, anketlerin Alman halkının Ukrayna krizinin diyalog yoluyla çözümünü istediğini gösterdiğini belirtirken, bu işin bu şekilde sürdürülmesinin zorluğuna dikkat çekti:
"Genel olarak baktığımızda ise böyle sürdürülemez. Kamuoyu anketlerine göre toplumun yüzde 60’ı diyalog yoluyla bu sorunun çözülmesi Alman halkının çok büyük isteği. Mützenich de buna dayanarak konuştu. Halkın büyük çoğunluğu aslında bu savaşa karşı ve diyalog yoluyla sorunun çözülmesini istiyor. Böyle bir adım atıldığı takdirde bence ciddi bir şekilde yol alınabilir ama Amerika bu işe karışır. ABD savaşın körüklenmesinden yana, silah tekelleri bu sürecin en çok kazananı. En çok kaybedenin bölge halkları olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu savaştan haberi olmayan insanlar yerinden yurdundan, canından oldu.”