00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
12:35
19 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:05
115 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
6 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
7 dk
ÖZEL HABER
İBB’nin Sayıştay raporundan çıktı: 642 araç nerede?
10:48
3 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
11:00
1 dk
ÖZEL HABER
Rus yönetmen Nikolay Lebedev İstanbul'da konuştu: Son filmimin çekiminde setteki üç kişi ölümden döndü
11:19
4 dk
ROCK’IN TANRISI
Yapay zeka ile Türkçe şarkı söyletilmişti
11:38
12 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
12:00
1 dk
TARİHTE BUGÜN
Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır
12:10
3 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
Türkiye neyi takip etti?
12:36
19 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
13:00
1 dk
HAFTA SONU HALLERI
Erdal Kaplanseren'le Hafta Sonu Halleri
13:05
115 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
GÜNDEM DIŞI
Serhat Sarısözen'le Gündem Dışı
16:01
59 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:00
1 dk
GÜNDEM DIŞI
Serhat Sarısözen'le Gündem Dışı
17:01
59 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
ÖZEL HABER
Sayıştay raporlarında kara delik: İlçe belediyelerinin beşte dördü yok
19:00
6 dk
TARİHTE BUGÜN
Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır
20:30
3 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
Para - hesap makinesi  - Sputnik Türkiye, 1920
EKONOMİ
Türkiye ve dünyadan ekonomi alanındaki güncel gelişmeler, para piyasalarındaki son durum. Kredi kuruluşları değerlendirmesi ve diğer tüm gelişmeler.

Kavcıoğlu: Finansal sistemin TL ağırlıklı hale gelmesi mümkün olacak

© AAMerkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu - Sputnik Türkiye, 1920, 12.09.2022
Abone ol
Kavcıoğlu'nun kaleme aldığı "Liralaşma Stratejisi" başlıklı blog yazısı Merkez Bankası'nın Güncesi'nde yayımlandı. Kavcıoğlu, 'Finansal sistemin bütüncül olarak TL ağırlıklı hale gelmesi mümkün olacak' dedi.
Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu yazısında dolarizasyonun yüksek olmasının ekonominin yurt içi veya yurt dışı kaynaklı şoklara hassasiyetini artırdığını ve belli aralıklarla döviz kurlarında ekonomik temellerden uzak fiyatlamaların oluştuğunu bildirdi. Kavcıoğlu "Yabancı para ağırlığı yüksek olan bilançolar nedeniyle fiyatlama davranışları ve enflasyon beklentilerinin de döviz kuru duyarlılığı yüksek olmaktadır" dedi.
Kavcıoğu "Liralaşma ile birlikte, hanehalkı, firma ve bankacılık kesimlerinin varlık ve yükümlülüklerinde Türk lirası cinsi kalemlerin ağırlığının artırılması, böylece finansal sistemin bütüncül olarak Türk lirası ağırlıklı hale gelmesi mümkün olacaktır." diye yazdı.
Kavcıoğlu'nun kaleme aldığı yazı şöyle:

"Türkiye, değişen küresel şartlara uyum sağlayarak ve bu şartların sunduğu fırsatlardan azami derecede yararlanarak; yakın tarihteki ekonomik başarılarını güçlendirmek maksadıyla yeni “Türkiye Ekonomi Modeli”ni uygulamaya başlamıştır. Türkiye Ekonomi Modeli, büyük ölçüde yerli sermaye ve beşeri kapasite kullanılarak geliştirilmiş olup, ekonomimizin yatırım, istihdam, üretim ve ihracatla kalıcı fiyat istikrarını yakalayarak sürdürülebilir şekilde büyümesini önceliklendirmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) uygulamaya koyduğu liralaşma stratejisi, bu modelin baş unsurlarından biridir. Liralaşma stratejisi ile birlikte, hanehalkı, firma ve bankacılık kesimlerinin varlık ve yükümlülüklerinde Türk lirası cinsi kalemlerin ağırlığının kademeli bir şekilde artırılması, böylece finansal sistemin bütüncül olarak Türk lirası ağırlıklı bir yapıya kavuşması hedeflenmektedir. Bu kapsamda, para politikası duruşu sürdürülebilir fiyat istikrarını sağlama temel amacı doğrultusunda, üretimin sürekliliği, cari dengenin bileşenleri, kredilerin büyümesi, kompozisyonu ve kullanım amaçları ile döviz piyasasında sağlıklı fiyat oluşumları gözetilerek belirlenmektedir. TCMB, ekonomimizin son yirmi yıldaki emsalsiz kazanımlarını koruyup ülkemizi ekonomik gelişmişlik ve toplumsal refahta ileriye taşıyabilecek kritik bir dönemeçte para politikasını uzun dönemli bir perspektifle geliştirmektedir.

Türkiye Ekonomisinin Kazanımları ve Yapısal Dönüşümü

"2001 krizi sonrası yıllarda Türkiye ekonomisi tarihsel olarak önemli bir ekonomik yeniden yapılanma ve dönüşüm göstermiştir. Bu dönemde ortalama büyüme oranı küresel ölçekte yüzde 3 civarındayken Türkiye’de yüzde 5,5 olarak gerçekleşmiştir. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) 2002 yılındaki 238 milyar ABD doları seviyesinden 2021 yıl sonu itibarıyla 807 milyar ABD doları seviyesine yükselirken, kişi başına gelir ise 3.600 ABD doları seviyelerinden 10 bin ABD dolarına yakınsamıştır. Söz konusu dönemde satın alma gücü paritesine göre kişi başına milli gelir büyümesi açısından Türkiye, OECD ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almıştır. İstihdam edilen kişi sayısı, 2005 yılında yirmi milyona yakın bir seviyeden 2021 yıl sonu itibarıyla yirmi dokuz milyon seviyelerine ulaşılmıştır. Aynı dönemde, işgücüne katılım oranı yüzde 45 seviyelerinden yüzde 50’nin üzerine çıkmıştır. Daha yakın dönem incelendiğinde, büyüme ve istihdam alanındaki olumlu gelişmeler dikkat çekmektedir. Türkiye ekonomisi koronavirüs pandemisinin sınırlayıcı etkilerine rağmen, 2020 yılında yüzde 2’ye yakın büyümüş ve pozitif büyüme kaydeden az sayıda ekonomiden birisi olmuştur. 2021 yılında da iktisadi faaliyet gücünü korumuş ve Türkiye yüzde 11,4 büyüme oranı ile OECD ve G20 ülkeleri arasında öne çıkmıştır. Haziran ayı itibarıyla son bir yılda mevsimsellikten arındırılmış olarak istihdam 2,1 milyon kişi artış göstermiştir. Bu dönemde işgücüne katılım oranı artmaya devam ederken işsizlik oranı yüzde 10,9’dan yüzde 10,3’e gerilemiştir. Türkiye salgın sonrasında OECD ülkeleri arasında istihdamını en fazla artıran ülke olmayı başarmıştır. İhracat ve döviz kazandırıcı hizmetler kapasitesinin artırılması sürdürülebilir cari dengeyi ve kalıcı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek açısından belirleyici önem arz etmektedir. Türkiye ekonomisi komşuları başta olmak üzere, yakın bölgedeki diğer ekonomiler ve emsal ülkeler arasında imalat sanayinin ihracattaki payı, ihracat yapılan ürün ve pazar sayısı ile ihracat çeşitliliği bakımından öne çıkmaktadır. Türkiye’nin ihracatında imalat sanayi ürünlerinin payı 2018-2020 yılı ortalamalarına göre hesaplandığında yaklaşık yüzde 78 ile diğer emsal ve çevre ülkelerin çoğuna kıyasla daha yüksektir. Ülkemiz, 200’den fazla ülkeye 4.300 civarında farklı ürün satarak benzer ülkelere kıyasla daha yüksek bir pazar ve ürün çeşitliliği kapasitesi oluşturmayı başarmıştır. En fazla ihracatı yapılan üç ürünün toplam ihracat içindeki payının görece düşük bir oranda olması ise ihracatın belli ürünlerde yoğunlaşmadığı gerçekliğine işaret etmektedir. Salgın döneminde küresel arz, talep ve lojistik zincirlerindeki tektonik değişimler, doğru stratejilerle birleştirilerek dinamik şekilde ve beceriyle yönetilebildiği için Türkiye’nin küresel ticaretteki konumu daha da önem kazanmıştır. Ekonomimizin sahip olduğu göreli avantajları değerlendirebileceği önemli bir fırsat penceresi ortaya çıkarılıp aktif hale getirilmiştir. Bu dönemde ekonomimiz hızla küresel bir üretim merkezine dönüşerek geleceğin ekonomik değer zincirlerinde başta gelen oyuncu olmaya yönelik kritik bir altyapıya kavuşmuştur. Türkiye’nin üretim odaklı dönüşümü, küresel lojistik zincirlerindeki kalıcı konumlanması ve istihdamdaki olumlu performansının yanı sıra bu dönemde mali disiplin bakımından dünyada en iyi performanslardan birini sergilediği ve bütçe disiplininden taviz vermediği de özellikle not edilmelidir. Söz konusu mali disiplin performansı çok güçlü bir çıpa özelliği göstererek özellikle 2008 küresel finansal krizinin ekonomimize etkisini sınırlamış ve Türkiye’nin enflasyon ile mücadeledeki kazanımlarında öncü bir rol oynamıştır. Ancak, dezenflasyon sürecinde elde edilen kazanımlara rağmen enflasyon maalesef yüzde 5 hedefine kalıcı olarak düşürülememiştir. Bu dönemde uygulanan sıkı para ve maliye politikaları ile küresel dezenflasyonist ortama karşın kalıcı fiyat istikrarı tesis edilemezken devam eden süreçte ortaya çıkan içsel ve dışsal şoklar ile enflasyonla mücadele tam anlamıyla başarılı olamamıştır. Son dönemde ise salgınla başlayan küresel arz ve tedarik sorunlarına, bölgemizdeki sıcak çatışma ortamının sebep olduğu, başta enerji olmak üzere tüm emtia fiyatlarındaki artışların eklenmesiyle enflasyon görünümündeki bozulma belirginleşmiştir. Bu doğrultuda özellikle son yıllarda edinilen tecrübeler, enflasyonla mücadelede kısa vadeli kazanımların yerine enflasyonu sık sık hedeften uzaklaştıran yapısal kırılganlıkları hedefleyen politikaların önemini ve uzun dönem sürdürülebilirliği önceleyen kalıcı bir yapısal istikrar programına olan ihtiyacı ortaya koymuştur."
Liralaşma Stratejisi
"Liralaşma stratejisi; sağlık, eğitim ve ulaştırma gibi temel alanlarda altyapı sorunlarını büyük ölçüde çözen ve birçok sektörde dışa bağımlılığı azaltacak büyük atılımlar yaparak küresel göreli üstünlük kazanımları elde eden ve bütün bunları mali dengesini koruyarak başaran Türkiye ekonomisinin kalıcı fiyat istikrarını ve finansal istikrarı yakalayabilmesi için sürekli geliştirilen kapsamlı politika çerçevesini ortaya koymaktadır. Kalıcı fiyat istikrarının önündeki başlıca iki engelin gelişmiş ve benzer nitelikteki gelişmekte olan ülkelere kıyasla hanehalkı, firma ve banka bilançolarında yerel para ikamesinin yüksek olması ve cari işlemler dengesinin süregelen şekilde açık vermesi olduğu değerlendirilmektedir. Birbiriyle de ilişkili bu iki kırılganlığın yüksek seviyelere ulaşması aktarım mekanizmasını olumsuz etkileyerek ve sıklıkla zayıflatarak para politikasının etkinliğini azaltmakta, ekonominin dışsal şoklara duyarlılığını artırmakta ve büyüme ile fiyat istikrarı arasındaki ödünleşimin yüksek kalmasına neden olmaktadır. Bu çerçevede TCMB 2021 yılı Aralık ayı Para Politikası Kurulu kararında fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla geniş kapsamlı politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürüteceğini duyurmuştur. Ocak ve Nisan 2022 Enflasyon Raporlarında ise “Liralaşma Stratejisi”, politika gözden geçirme sürecinin asli unsuru olarak kamuoyu ile paylaşılmıştır. Dolarizasyonun yüksek olması, ekonominin yurt içi veya yurt dışı kaynaklı şoklara hassasiyetini artırmakta ve belli aralıklarla döviz kurlarında ekonomik temellerden uzak fiyat oluşumlarına neden olmaktadır. Bu durum, para politikasının kur üzerindeki baskıları hafifletebilmek için etki alanı dışındaki şoklara sıkılaştırıcı tepki vermesini gerektirmiştir. Yüksek cari açık veren bir ekonomide döviz kurundaki oynaklıklara yönelik parasal sıkılaştırma tepkisi yurt içi talebi baskılayarak cari açığı yalnızca kısa vadede azaltırken, enflasyon üzerinde sadece kısmi kontrol ve geçici bir düşüş sağlamaktadır. Ancak ekonominin potansiyeline dönmesiyle birlikte enflasyon ve cari açık yeniden sürdürülemez seviyelere çıkmakta, döviz kurlarındaki artış enflasyon görünümü üzerinde ek baskı unsuru olurken para politikasında erken ve verimsiz bir sıkılaşma ihtiyacı doğurmaktadır. Bu haliyle yüksek dolarizasyon kur şoklarının büyüklüğünü ve enflasyon üzerindeki kur geçişkenliğini artırırken, sermaye akımları kaynaklı kredi döngülerine duyarlı büyüme yapısı da cari denge ve dolayısıyla döviz kuru üzerinde ek baskı unsuru olmaktadır. Süreç zamanla bir kısır döngüye evrilmektedir. Kur geçişkenliğine ilave olarak yabancı para ağırlığı yüksek olan bilançolar nedeniyle fiyatlama davranışları ve enflasyon beklentilerinin de döviz kuru duyarlılığı yüksek olmaktadır. Öte yandan gerçek ve tüzel kişi tasarruflarında yabancı para ağırlığının yüksek olmasından ötürü döviz kuru artışlarına bağlı olarak oluşan servet etkisi iç talebi besleyerek enflasyon üzerinde ilave baskı oluştururken, cari dengede döviz kuru artışı kaynaklı beklenen iyileşmeyi sınırlandırmaktadır. Böylece yüksek dolarizasyon, enflasyonu kur artışı kaynaklı maliyetlerin üzerinde artırırken cari açığı da katılaştırarak kalıcı fiyat istikrarı önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. Bu nedenlerle, dolarizasyonun, yani ülke ekonomisinin ve finansal sisteminin temel aktarımlarının kısmen yabancı paraya bağımlı hale gelmesinin göreli fiyatlarla geçici olarak değil yapısal ve kalıcı olarak bertaraf edilmesi, TCMB’nin ve ilgili tüm kurumların liralaşma stratejisinin temel hedefi olarak tanımlanmış durumdadır. Bu noktada, küresel finansal kriz sonrasındaki dönemde uygulanan bazı politikaların yan etkisi olarak dolarizasyonun yapısal olarak arttığı gözlemi önemlidir. Yabancı para sözleşme serbestisi, rezerv opsiyon mekanizması (ROM) ve yurt dışı para takası fonlamasının giderek yükselmesi de dolarizasyonun artmasına neden olmuştur. Nitekim, finansal sistemin mevduat ve kredi dolarizasyonu, 2010’da gerilemiş olduğu yüzde 30’lar seviyesinden kademeli bir şekilde yüzde 50’ler seviyesinin üzerine çıkmıştır. Küresel likidite bolluğunun yaşandığı 2010 sonrası dönemde; firmalara getirilen yabancı para borçlanma serbestisi ile döviz geliri olmayanlar dahil firmaların yüksek oranda yabancı para cinsi kredi kullanımı kolaylaştırılırken, bankalara yabancı para likidite yönetiminde getirilen kolaylıklar ile bankacılık sisteminde bilanço içi ve dışı aktif, pasif ve varlık dolarizasyon eğilimleri ek güç kazanmıştır. Türk lirası zorunlu karşılıklar yükseltilirken yabancı para zorunlu karşılıklar düşürülmüş, ayrıca bankalara ROM ile fazla dövizleri karşılığında Türk lirası likiditeye erişim imkânı tanınarak bankaların yabancı para fon toplaması teşvik edilmiştir. Söz konusu dönemde banka bilançolarındaki yabancı para varlık ve yükümlülüklerin payı hızla artarken bankaların, fazla döviz likiditelerini yurt dışında para takası ile serbestçe Türk lirasına dönüştürmeleri de yabancı para mevduat toplama tercihlerini teşvik etmiştir. Kalıcı çözümlere öncelik verilmesinde gözlenen gecikmeler, dış dengenin sürdürülebilirliğine zarar vermeye devam etmiştir. Ayrıca, işçi dövizleri gibi ekonomide yabancı para finansman dengesine katkı sunan güvenilir ve sürekli döviz kaynaklarının devreden çıkarılması ile kronik cari açık veren ülke ekonomisi kısa vadeli yabancı sermaye akımlarına daha da muhtaç hale gelmiştir. Dış piyasalarda da Türk lirası ile spekülatif pozisyonlar daha da kalıcı şekilde tercih edilmeye başlanmıştır."
Kavcıoğlu - Sputnik Türkiye, 1920, 29.07.2022
TÜRKİYE
Merkez Bankası Başkan Kavcıoğlu: Ucuz krediyle döviz alanların listesi var elimizde, bunu yapmayın
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала