Bakan Ersoy: Dil, din, renk, kültür ayırmaksızın insan paydasında buluşan dünyayı kurmak zorundayız
17:44 24.04.2022 (güncellendi: 17:46 24.04.2022)
© AAKültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çanakkale Kara Savaşlarının 107’nci Yılı törenleri öncesi Şehitler Abidesindeki temsili şehitliği ziyaret etti.
© AA
Abone ol
Çanakkale Kara Savaşları'nın 107'nci yılı dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy ve yabancı ülke temsilcilerinin katılımıyla Şehitler Abidesi'nde anma töreni düzenlendi. Bakan Ersoy ‘Dil, din, renk, kültür ayırmaksızın insan paydasında buluşan, birbirini tanıyan, anlayan ve hoşgörü içinde birlikte yaşayan bir dünyayı kurmak zorundayız” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çanakkale Kara Savaşları'nın 107'nci yıl dönümü dolayısıyla yabancı ülke temsilcilerinin de katılımıyla Şehitler Abidesi'nde düzenlenen anma töreninde bir konuşma gerçekleştirdi.
Çanakkale Savaşları'nın milli ve manevi mirasını dillerinin döndüğünce paylaşma gayretinde olduklarını belirten Ersoy, şöyle konuştu:
"Çanakkale, tek vücut olmuş Türk milletinin birlikte atan kalbi, beraber yürüdüğü yol, her şeyini feda etmeye hazır olarak kenetlendiği inanmışlıktır. İnsanın hayatına yön veren, neden yaşadığına dair farkındalığıdır. Bu farkındalığı edinenler seçimlerinde tereddüt etmez, pişmanlığa düşmez. Burada vatanını savunanlar ne için yaşadıklarını, hayatın nelerle anlam kazandığını ve neler kaybedildiğinde bu anlamın da yitip gittiğini çok iyi biliyorlardı. Ondan dolayı Osmanlı coğrafyasının dört bir yanından gelip omuz omuza verenlerin ve geri dönmeyi düşünmeyenlerin zaferidir Çanakkale."
Çanakkale'nin, insana verilen değerin, insan hayatına duyulan saygının en uç koşullarda bile esnemediğinin, savaşın yıkımına şahit olan gözlerin yine de insana bakışının değişmediğinin belgesi olduğunu dile getiren Ersoy, bunun aksini söyleyenlerin yalanlarının da Çanakkale cephelerinin gerçeği karşısında mağlup düştüğünü vurguladı.
‘2 milyara yaklaşan nüfusuyla İslam dünyasının sizin düşmanınız olduğunu söylüyorlar’
Bakan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Avustralya'dan, Yeni Zelanda'dan başlayarak Mısır'a kadar adım attıkları her yerde Anzak askerlerine hep şunlar söyleniyordu: 'Türkler kötü, acımasız ve zalimler. Değerlerinizin, inançlarınızın düşmanı ve uygar dünya için tehlikeliler.' Kulaklarınıza tanıdık geliyor değil mi? Özellikle burada Mehmetçik'le yan yana yatan yabancı askerlerin akrabalarına sesleniyorum. Televizyonunuzu açtığınızda, haberleri, tartışma programlarını, milyonlarca dolarlık filmleri ve dizileri izlerken kulağınıza benzer cümleler takılıyor değil mi? Birileri sizler için düşman profili çizmeye devam ediyor. O zamanlar Türkler'di, şimdi çerçeveyi daha da genişlettiler. 2 milyara yaklaşan nüfusuyla İslam dünyasının sizin düşmanınız olduğunu söylüyorlar. Atalarınız gerçekleri, binlerce kilometre aşıp Türklerle yüz yüze geldiğinde ve maalesef savaşın yıkımı içinde görebildiler. Onlara söylenenlerin aksine Türkler, düşmanın yarasını saracak derecede merhamet ve hoşgörü sahibiydi. Savaş alanında bile eğer seçeneği varsa öldürmek yerine yaşatmayı seçiyordu."
Konuşmasında Avustralyalı bir askerin sözlerine yer veren Ersoy, şu ifadeleri kullandı:
"Şöyle anlatıyor Avustralyalı Çavuş Collyer: 'Bir keresinde 12 yaralı askerimiz, cephede Türk Kızılay ekibi tarafından bulunur. Esir alınmazlar. Yaraları sarılır ve kendilerine, 'Sizinkiler gelip sizi alır' denilip bırakılırlar. Bir başka sefer bir Türk askeri, yaralı ve yürüyemeyen bir askerimizi bulur. Yaralarını temizleyip sarar. Onu kuytu bir yere yerleştirir. Arkadaşları tarafından bulunması gecikebilir endişesiyle de yanına bisküvi ve su bırakır.' Sayısız askerin ve komutanın anılarından, mektuplarından, günlüklerinden bu örnekleri çoğaltabilirim."
İstanbul'da Türk askerlerinin omuzunda taşınarak törenle gömülen Avustralyalı askerden, cephede Anzaklar tarafından bir arkadaşları ölmüşçesine özenle defnedilen Türk askerine bu toprakların bambaşka insan hikayelerine şahit olduğunu belirten Ersoy, "Peki sonuç nedir diye sorarsanız, savaşa gelirken 'Ağza alınmaya değmez Türk' ifadesiyle tanımladıkları insanları 'Düşmanımız, dost Türk' gibi durum ve duygudaki tezatı, değişimi anlatan bir söylemle anmaya başlamışlardır ve bu sözün içi gerçekten de doludur" değerlendirmesinde bulundu.
‘Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Anzak askerlerinin annelerine yazdığı mektuptaki ifadeleri de unutmayın’
Bakan Ersoy, şunları kaydetti:
"Bu mezarlara iyi bakın. İşte onların gerçekliği karşınızda duruyor. Buna sahip çıkın. Buraya gelmek yetmez. Çanakkale'nin duygusunu ve bilgisini özümseyin ve yanınızda götürün. Bu mezarlıkların her birini aklınızda ve kalbinizde taşıyın. Ne zaman birileri sizi nefretle, öfkeyle, ayrımcılık ve ötekileştirme duygularıyla doldurmaya çalışırsa o yalanları alın, bu mezarlara gömün ve size gerçeği miras bırakan atalarınızın hatırasını onurlandırın. Hemen her yıl dönümünde dile getirilen, Anafartalar kahramanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Anzak askerlerinin annelerine yazdığı mektuptaki ifadeleri de unutmayın. O ifadelerin sıradanlaşmasına izin vermeyin. O mektubun, bir iyi niyet ve nezaket göstergesi olmasının ötesindeki anlamının farkında olun. O sözler Mehmetçik ve Anzaklar gibi savaşı cephede yaşayıp, kaybedilen canların acısını kalbinde hissedenler ile savaşlardan, kutuplaşmalardan, ölümlerden beslenenler arasındaki ruh ve karakter farkıdır: Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar, burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
‘Dil, din, renk, kültür ayırmaksızın insan paydasında buluşan, birbirini tanıyan, anlayan ve hoşgörü içinde birlikte yaşayan bir dünyayı kurmak zorundayız’
Ersoy, insan hayatının değerini sarı saçlı, mavi gözlü olup olmadığıyla ölçen ırkçı zihniyetin hastalık gibi yayıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Yarattıkları ve besledikleri bu anlayışla sebep oldukları yıkım ve gözyaşının kendilerine ulaşmayacağını sananlar, bilin ki ne olup bittiğini bile anlayamadan tutuşturduğunuz ateşin içine düşeceksiniz. Kimse bu gerçeği göremeyecek kadar cahil ve tarihten bihaber olamaz. Sadece umursamıyorlar ama biz umursuyoruz. Dil, din, renk, kültür ayırmaksızın insan paydasında buluşan, birbirini tanıyan, anlayan ve hoşgörü içinde birlikte yaşayan bir dünyayı kurmak zorundayız. Aksi takdirde ne olacağını görmek isteyenler dünyanın geldiği duruma baksın ve lütfen çok geç olmadan ayağa kalksın. Umuda, ilhama, harekete geçecek iradeyi kendinde bulmaya ihtiyaç duyan herkesi Çanakkale'ye davet ediyorum. Burada son nefeslerini veren insanların mirasında aradığınız her şeyi bulacaksınız."
‘Hatıranız sahipsiz değildir, rahat uyuyunuz’
Ersoy, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere şehit ve gazileri rahmetle, minnetle ve saygıyla andığını ifade ederek, "1915'te dünyanın farklı ülkelerinden gelerek Çanakkale'de savaşan babalar, oğullar, eşler. Dün sizler savaşta Mehmetçik ile karşı karşıyaydınız. Bugün ise insanlığa barışın kıymetini, hoşgörünün değerini, herkesin insan olma paydasında buluşabileceği gerçeğini anlatırken Mehmetçikle yan yanasınız. Hatıranız sahipsiz değildir, rahat uyuyunuz" diye konuştu.