'ABD ilk raundu kazandı, uzun vadede bu yaptırımlar bumerang gibi Avrupa'yı vuracak'
23:46 08.04.2022 (güncellendi: 11:50 12.04.2022)
‘ABD ilk raundu kazandı, uzun vadede bu yaptırımlar bumerang gibi Avrupa’yı vuracak'
Abone ol
Türker Ertürk’e göre, stratejik önemi büyük olan Türkiye nispeten denge siyaseti izlerken, ABD Ankara'yı F-16 gibi konularla 'yemliyor'. ABD ve Britanya'nın uzun bir savaş planladığını söyleyen Ertürk, Ukrayna krizinde ABD ilk raundu kazansa da uzun vadede yaptırımların bumerang gibi Avrupa'yı vuracağı ve ayrışma yaşanacağı görüşünü dile getirdi.
Türkiye yönetimi, Ukrayna krizinde 'tarafsız' ve arabuluculuk arayışında olan tutumuyla dikkatleri üzerine toplarken, gelişmeler son yıllarda ABD ile ilişkileri de etkiliyor. Ukrayna krizi sürerken ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Eşzamanlı olarak ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Kongre'ye gönderilen mektupta Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satışının ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarıyla uyumlu olacağına ve aynı zamanda NATO'nun uzun vadeli birliğine hizmet edeceğine inanıldığının vurgulanması dikkat cekti.
Türkiye'nin Ukrayna krizindeki duruşu, ABD'nin Rusya'ya karşı Ukrayna'yı vekalet gücü olarak kullanarak başlattığı savaşın bölgeye ve dünyaya etkilerini emekli Tuğamiral, stratejist ve yazar Türker Ertürk ile konuştuk.
‘Türkiye’nin stratejik önemli fazla, mevcut durumda nispeten denge siyaseti izliyor’
Türker Ertürk’e göre, Türkiye hem ABD hem Rusya için stratejik önemde. Nuland’ın ziyaretini ‘yemleme’ olarak nitelendiren Ertürk, Türkiye’nin darbe girişimi sonrası Rusya ile ilişkilerinin derinleştiğine işaret etti. Ertürk, Ukrayna krizinin ABD ve İngiltere istediği için uzayabileceği görüşünde:
“Bu göreceli bir olay. Amerika için Türkiye’nin stratejik önemi var. Rusya’yı kuşatabilmek, boğazını sıkabilmek, özellikle Ukrayna üzerinden sürdürülen bu vekalet savaşında çok kritik bir ülke, coğrafyası bunu bize gösteriyor, haritaya bakmak yeterli. Rusya için de stratejik. Bu boğazını sıkma operasyonuna karşı direnebilmek, nefes borusu olmak açısından stratejik öneme sahip. İktidarın eline büyük bir fırsat geçti. Böyle bir fırsatı da kolluyordu. İki taraf da Türkiye’yi kendi tarafına çekebilmek istiyor. Bunun için hamleler yapıyor. Nuland’ın Türkiye’yi ziyareti, F-16... Rockefeller’ın bir lafı olduğu için kullanıyorum ‘Türkiye’yi yemliyorlar’. Soğuk Savaş sırasında yemlenmesine ihtiyaç yok diyorlardı ama şimdi var. Bugün iktidar nispeten daha dengeli bir siyaset uyguluyor. Bunun nedeni büyük resmi anlamış olması, 'Türkiye’yi bu krizin dışında tutalım da az zarar görsün’ anlamında değil. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye ister istemez darbe lideri ABD’de olduğu ve konuya ABD duyarsız kaldığı için Rusya tarafına savruldu. Biden o zaman başkan yardımcısıydı, neler yaptığını hepimiz gördük. Çeşitli angajmanlara girdi ama bugünkü durumda tekrar ABD tarafına doğru kuvvetle savrulabilmenin imkanını kaybetmişti. Çünkü Ruslarla yeterince angajmana girmişti, çok büyük zarar verebilirlerdi. Suriye’de bir anlamda Rusya’nın müsadesiyle oraya girmiştik, iktidar bunu gördüğü için daha dengeli bir siyaset uyguluyor. Bugüne kadar 20 yıllık süre içinde ilkeli değerler manzumesi içinde davranmayan, makyavelist, fırsatçı, kolaylıkla bir tarafa savrulan siyaseti de bildiğimiz için Türkiye’de de iyi kötü seçime doğru bir gidiş var, kamuoyu yoklamaları iktidar için iyi şeyler göstermiyor. Ekonomik anlamda iflas etmiş durumdayız. İktidar bir çıkış ararken, buna savaş bile dahil böyle bir fırsat eline geçti. Bu fırsatı değerlendirmeye çalışıyor sanırım. İkili oynamakla tarafsız ve dengeli olmak arasında gidip gelen, pazarlık gücünü her iki tarafa da kullanmaya çalışan ince bir çizgide ilerliyor. Şimdilik büyük zarar görmeden bunu götürüyor. Ama bu savaş uzadıkça uzayacak. Çünkü ABD, İngiltere bu savaşın devam etmesini istiyor. Uzun soluklu bir yıpratma savaşı olarak aynen Afganistan’da olduğu gibi bir savaş planlamışlar.”
‘ABD’nin 90’larda Kiev’de 9 askeri ataşesi vardı, bu çapta bir ülkeye 2 tane askeri ateşe yeter’
ABD’nin 1990’larda Kiev’de 9 askeri ataşesi olduğunu aktaran Ertürk, Ukrayna gibi bir ülkeye 2 tane askeri ataşenin yetebileceğini ve o zamanda bile bunu sorguladığını belirtti. ABD’nin ülkeye büyük yatırım yaptığını söyleyen Ertürk, bu yatırımların ‘renkli devrimlere’ neden olduğunu aktardı:
“Amerika, çıkarlarıyla paralel hareket ediyor, bu ayağına gelmiş bir fırsattı. Rusya daha barışı zorlayan Donbass’ın ötesine geçmeyen diplomatik zorlayıcı tedbirleri uygulayacak işleri yapabilmeliydi. Daha dikkatli davranmalıydı ama sonunda Ruslar da bizim gibi doğulu bir toplum. İster istemez daha otoriter bir rejim var. Putin’in yönettiği bir milli güvenlik konseyini basına açık vermişlerdi. Devlet mekanizması içinde çalıştığım için bu tür halleri anlayabiliyorum, şunu gördüm. Devlet aklı mutlaka Rusya’da var. Ama davranışlarda çok belirleyici, istihbaratın başındakine davranış biçimini görüyorum. Otoriter rejimin zorlamasıyla bu işin içine girmiş. Donbass bölgesi ve batısıyla arasındaki irtibatları kesmek, empati kurmaya çalışıyorum, daha iyi olurdu gibi geliyor. Çünkü ABD’nin arayıp da bulamadığını verdi. İstihbarat değerlendirmesi açısından büyük hataları vardı, Ukrayna’daki hazırlığı göremediler. O coğrafyayı biliyorum. 1997-98-99 ABD öyle bir yatırımlar yaptı ki. Nuland, Ukrayna kökenli. Bu işler planlı. Kiev’de 90’larda ABD’nin 9 tane askeri ataşesi var. Bu çapta bir ülkeye 2 tane askeri ateşe yeter. Ne için, o zaman bile sorguluyordum. O ateşelerin hepsi Ukrayna kökenli. Buraya ABD büyük yatırım yaptı, o yatırımın eseri olarak Soros renkli devrimi kotarıldı. Arkasından Maidan darbesi. Rusya bu resmin hazırlıkları göremedi, istihbarat değerlendiremedi.”
‘ABD, Soğuk Savaş bitiminden sonra tek kutuplu dünya düzenini sürdürmek istiyor’
Ertürk’e göre, ABD, Soğuk Savaş bitiminden sonra tek kutuplu dünya düzenini sürdürmek istiyor. Yaptırımların uzun vadede Avrupa’yı vuracağını belirten Ertürk, uzun dönemde ayrışma yaşanacağı görüşünde:
“ABD, Soğuk Savaş bitiminden sonra tek kutuplu dünya düzenini sürdürmek istiyor. Her geçen gün aleyhine gelişmeleri de görüyor. ABD bence ‘Ya bunu şimdi yaparım ya da bu projeyi bir daha unuturum’ durumuna geldi. Bu Ukrayna savaşının ilk raundunu ABD kazandı. Batı ve NATO içindeki ayrışmayı bitirdi. Avrupa’yı dizayn etti, bütün dünyayı bir şekilde harekete geçirdi. Katliamlar görüyoruz, egemen olan ABD, Batı ve CIA. İstedikleri gibi yönlendiriyorlar. Uzun vadede bu yaptırımlar bu bumerang gibi Almanya, Fransa, Avrupa’yı vuracak. Bence uzun dönemde bu ayrışma başlayacak. Ama ABD şöyle düşünüyor; bu savaşı mümkün olduğunca sürdürelim, Rusya’yı istikrarsızlaştıralım. Kazanamazlar ama Rusya’ya gerçekten iktisaden bedel ödetirler. Ama bu bedel ne kadar olur tartışılabilir. Putin’i itibarsızlaştırmak istiyorlar. Rus nüfusu Putin’e karşı ayaklandırmak istiyorlar. Bu fırsattan istifade Avrupa’yı şekillendirerek Rusya’ya karşı olan bağımlılığını bitirmek istiyorlar, kolay olmuyor ama epeyce kısıtlıyorlar. Bunun Çin bacağı da var.”
‘Almanya’yı yakın bir gelecekte Avrupa’nın baskın gücü olarak görebiliriz'
Kutuplaşmanın Çin’in işine yaramayacağını söyleyen Ertürk, ABD’nin yapmak istediği tek kutuplu dünyanın Çin’i ticareten ekonomik olarak vuracağını belirtti. ABD’nin ‘Rus tehdidi’ ile Avrupa’yı dizayn ettiğini ve bununla birlikte savunma harcamalarını artırdıklarını ifade eden Ertürk, ülkenin yakın gelecekte Avrupa’nın baskın gücü olabileceğine işaret etti.
“ABD, dünya savaşını zorlamak istemiyor, kendi taraflarında bunu hassas cerrahi bir operasyon olarak düşünüyorlar. O konuya kadar tırmandırmak istemiyorlar. Kutuplaşma Çin’in işine yaramaz. Kuşak Yol’u engeller, Avrupa ile ticaretini engeller. Çin genelde sessiz ve derinden gidiyordu. Rusya gibi ortaya çıkmıyordu. Bu kutuplaşmayla, Soğuk Savaş’ı tırmandırmakla Çin’i ticareten ekonomik olarak vuracaklar. Uzun dönemde Çin’in bundan zarar göreceğini, Rusya’ya olan desteğini çekebileceğini değerlendiriyorlar. Oyunu böyle kurgularsınız ama farklı şekilde gelişebilir. Artık tek kutuplu dünya düzeninin, küreselleşmenin artık tabutuna son çivi çakılıyor. Dünya çok kutupluluğa doğru ilerliyor. Bu esasında hem yerküre hem bölge hem Türkiye’nin çıkarına büyük resim açısından dünyanın çok kutupluluğa evrilmesini destekleyecek girişimlerin peşinde olmalıyız diye düşünüyorum. NATO’da herkes eşit gibi gözükse de ABD eşitler arasında birinci. Tehditler ortadan kalkmasına rağmen NATO önce radikal İslamı sonra Rusya'yı hedef seçti. Ne yapmaya çalışıyor? Bu paktı Rusya ve Çin’e karşı yarın kullanabileceği tedbirleri getirmeye çalışıyor. Avrupa ile sorunu vardı çünkü tehdit ortadan kalkınca Avrupa savunma harcamalarını azaltmıştı. Biri Almanya. Ama bir şekilde ‘Rusya tehdidiyle’ hem Avrupa’yı dizayn etti hem savunma harcamaları arttı. Geçmişin korkuları nedeniyle bir türlü savunma harcamalarına artış sağlayamayan Almanya’yı yakın bir gelecekte Avrupa’nın baskın gücü olarak görebiliriz diye de düşünüyorum. Bu aynı zamanda Fransa’nın da bakış açısını değiştirebilecek gelişmeleri tetikleyebilir diye düşünüyorum."
'Türkiye bu krizde bir nefes borusu ve bu rotada devam etmeli’
Ertürk’e göre, Türkiye nefes borusu ve bu rotada devam etmeli ve hiçbir şekilde bu krizin içine girmemeli:
Türkiye nefes borusu ve bu rotada devam etmeli. Türkiye nefes borusunu kapatır çünkü Amerika şu anda Türkiye’nin üzerine gitmek istemiyor, ‘Ben onu uzun vadede bu tarafa doğru çekerim’ diyor. Peki, uzun vadede bu tarafa çekti, Türkiye’ye yaslandı, nefes borusu kapatıldı. Rusya çok köşeye sıkışırsa kötü şeyler yapabilir. Küresel savaş, nükleer tehdit, bu işi kurgulayanlar Pentagon’da, Almanya’da... Böyle bir tehlikenin de Avrupa’yı beklediğini bilmeli. Amerika nispeten daha kolay. Farklı bir kıtada. Ukrayna, Kıbrıs değil. Türkiye bu işi içine asla girmemeli. Hiçbir ülke buna atlamadı. İnsan bir oturur, devlet aklıyla değerlendirir, asker, dışişleri, aydınlar ne diyor. Türkiye hemen atladı. Nasıl olsa bizi kabul etmezler, atlayalım belki birilerine yaranırız diye mi böyle yaptılar anlamakta zorluk çekiyorum.”