'Türkiye-Suriye ilişkilerinde normalleşme biraz geç de olsa mümkün, Ermenistan modeli uygulanabilir'
23:35 06.04.2022 (güncellendi: 11:51 08.04.2022)
'Türkiye-Suriye ilişkilerinde normalleşme biraz geç de olsa mümkün, Ermenistan modeli uygulanabilir'
Abone ol
Ramazan Bursa’ya göre, Türkiye-Suriye ilişkilerinde normalleşme mümkün. İstihbarat diyaloğuna atıf yapan Bursa, özel temsilcilere dayalı 'Ermenistan modelinin' uygulanabileceğini belirtti. Ankara'nın Kaşıkçı davasını devrederek Riyad'a yönelik ciddi adım attığını kaydeden Bursa'ya göre Türkiye'nin Ortadoğu'da normalleşme çabalarının karşılığı var.
Ukrayna krizinde tarafsız ve dengeli rolüyle öne çıkan Türk dış politikasında özellikle Ortadoğu başta olmak üzere komşularla ilişkileri 'normalleştirme' politikalarına hız verilmiş görüntüsü hakim. İsrail, Ermenistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'yle ilişkiler rayına oturur izlenimi verirken, son alarak Ankara'nın Mısır'a epeydir konuşulan büyükelçi atamasını yapacağı haberleri yansıda. Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ertelenen Suudi Arabistan ziyaretini mayısta gerçekleştireceği ve Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili davanın Suudi makamlarına devri kararı eşliğinde ilişkilerin dibe vurduğu veliaht prens Muhammed bin Salman ile Mekke'de Bayram namazı kılınacağı iddiaları ortaya atıldı.
Ortadoğu'ya yönelik bu dikkat çekici hamlelerin yanı sıra Ankara'nın 'denge politikasını' Suriye ile de sürdürmeyi arzuladığı iddiaları ortaya atıldı. Hürriyet Gazetesi'nde Nuray Babacan'ın, Türk hükümet kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Şam yönetimiyle sınır güvenliği, PKK ve göç konularında yeni arayış içerisinde olduğu öne sürülüyor. Ancak Suriye'den ilk değerlendirme Ankara'nın bu hamlesinin Türkiye'deki seçim sürecine yönelik bir propaganda olarak algılandığı anlaşılıyor.
Türk dış politikasındaki gelişmeleri Arap dünyasını yakından takip eden gazeteci-yazar Ramazan Bursa ile konuştuk.
'Suriye ile sıfır ilişki yok, Astana sürecinde yeni zemin oluştu'
Ramazan Bursa’ya göre, Türkiye ile Suriye arasında istihbarat düzeyinde belli bir ilişki zaten var. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkileri 2015 öncesi ve sonrası diye ikiye ayıran Bursa, Astana toplantılarıyla bir zemin ortaya konulduğu ve Şam ile de biraz geç kalınmış olunsa da normalleşmenin mümkün olduğu görüşünde:
“Böyle bir şey olması mümkündür, olması gerekendir. Biraz geç kalınmış bir adımdır. Zaten Türkiye ile Suriye arasında sıfır ilişki şeklinde yürümüyor, zaten istihbarat teşkilatları aracılığıyla belli bir ilişki var. Ankara-Şam ilişkilerini 2015 öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırmak daha doğru olacak. 2015 sonrasında Astana masasının kurulmasıyla Ankara-Şam ilişkileri, Türkiye ve Suriye’nin birbirine yaklaşımlarının farklılaştığını görüyoruz. Çünkü Astana’da ilk kez Türkiye, İran, Rusya ve Şam yönetimi, ilaveten muhaliflerin silahlı kanadı katıldı. 2015’ten önce defalarca toplantı yapıldı, Suriye Dostları Grubu vardı. Burada da muhalefetin siyasi kanadı masaya oturuyor idi. Lakin Şam yönetimi bu toplantılarda olmuyordu. Suriye krizinin başlangıcından o güne kadar Astana toplantıları, Suriye’nin hem saha hem de Şam-Ankara ilişkilerinin gidişatı açısından bir dönüm olarak kabul edilebilir. İstihbarat teşkilatları arasında da bir ilişki gelişti ve defalarca Suriye sahasında MİT ile Suriye Muhaberat Teşkilatı üyeleri defalarca görüştü. Yine Suriye toprakları üzerinde Türkiye’nin üç önemli operasyonu oldu. IŞİD ve PKK’ya yönelik operasyonda Şam yönetimi kendisinden izin alınmadığı için bu operasyonların yapılış biçimini eleştiren sert açıklamalar yapmış olsa da IŞİD ve PKK’ya yönelik yapılan operasyonlar olması sebebiyle de bunları zımnen destekledi. Bilhassa Suriye ordusu o operasyonlar sırasında YPG’lilerin doğudan batıya geçişinde de birtakım fonksiyonlar üstlendi.”
‘Ermenistan modeli olabilir, Ankara ile Şam arasında arabulucuya gerek yok’
Türkiye ve Suriye arasında istihbarat şefleri düzeyinde yapıldığı belirtilen toplantılara atıfta bulunan Bursa, bu noktada özel temsilcilerin görevlendirileceği bir 'Ermenistan modelinin' Suriye ile de geçerli olabileceği değerlendirmesini yaptı. Bursa'ya göre, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha ileri bir noktaya taşınması için bir arabulucuya gerek yok:
“En sonunda da Suriye İstihbarat Ulusal Güvenlik Kurumu Başkanı Ali Memlük ile MİT Başkanı Hakan Fidan önceki sene Moskova’da bir araya geldiler. Alt düzey istihbaratçıların görüşmesinden sonra istihbarat başkanlarının Moskova’da görüşmesi. Bir ay evvel Bağdat’ta görüşme yapılacağına dair bilgiler çıkmıştı. Bu görüşmelerin yapılıp yapılmadığını bilemiyoruz. Ama yapılmış olma ihtimalinin yüksek olduğu kanaatindeyim. Şimdi ise Dışişleri Bakanlıkları düzeyinde bir irtibatın sağlanması gerekiyor. Şam ile Ankara’nın yakınlaşması, üç başlıkta ortak hareket edilmesi meselesi ve zamanlamanın da doğru bulunması noktasında çıkan haberleri ve bu adımları gerçekçi buluyorum. Nitekim geçtiğimiz yazdan günümüze önemli çabalar sarfedildi Ankara-Şam ilişkileri açısından. Ankara-Şam ilişkilerinin artık istihbarat düzeyinden dışişleri düzeyine çıkarılması önemli. Burada da Ermenistan modeliyle karşı karşıya kalabiliriz. Yani direkt dışişleri bakanlarının görüşmesi değil de karşılıklı büyükelçi temsilci atanması, belli bir seviyeye geldikten sonra bakanların bir araya gelmesi şeklinde. Yakın gelecekte Ankara-Şam ilişkilerinde müspet gelişmelerin olacağı kanaatindeyim. Ankara ile Şam arasında ilişkilerin daha ileri bir noktaya taşınması için bir arabulucuya gerek yok. Arabuluculuk sıfır ilişki noktasında olunca gerekir. Zaten hiç o noktaya gelmedik. Şam’da büyükelçiliğimizi kapadık, hiçbir diplomatımız kalmadı. Ama krizin başından beri Suriye’nin İstanbul konsolosluğu çalışıyor. Biz dolayısıyla sıfır noktasına hiç gelmedik ve bir arabulucuya ihtiyacımız yok. Fakat Rusya, İran, BAE gibi ülkelerin belki teşvik edici diplomatik birtakım adımları süreci müspet anlamda etkiler. Daha hızlı ilerlemesine katkı sağlar. Onun haricinde bir arabuluculuğa ihtiyaç yok çünkü zaten belirli düzeyde bir ilişki var. İstihbarat başkanları görüşüyor.”
'Türkiye Suudi Arabistan ile de ilişkiyi bir şekilde toparlama noktasında hakikaten ciddi bir adım attı'
Ramazan Bursa, Erdoğan'ın mayıs ayında Suudi Arabistan'ı ziyaretinin konuşulduğu sırada Türkiye'de süren Kaşıkçı davasının Riyad'a havale edilmesinin de ilişkileri toparlamak için ilk ciddi adım olarak yorumladı. Bursa, Ortadoğu'da ABD Başkanı'nın telefonlarına çıkmayan liderlerin söz konusu olduğu bir dönemde yeni bir eksen doğduğu görüşünde:
“Birtakım karşılıklı adımlar olacaktır. Kaşıkçı davasını görülmesi noktasında Suudi Arabistan’a devrediyoruz. Şubat ayında Cumhurbaşkanı’nın BAE’ye ziyareti akabinde Suudi Arabistan’a gidecekti. Anlıyoruz ki Suudi Arabistan’ın Kaşıkçı davasıyla alakalı bir talebi olmuş. Bu ziyaret onun için gerçekleşmedi. Burada yeni yatırımlar noktasında değil de var olan yatırımların durdurulması söz konusuydu. Suudi Arabistan üzerinden Türkiye aleyhinde bir propaganda yürütülüyordu. Hem yatırım yapılmaması noktasında hem Türkiye’ye yaptırım yapılması noktasında ve turizm, ithalat, ihracat noktasında ciddi bir propaganda yürütülüyordu. Ambargolar biraz gevşedi. Bu noktalarda birtakım adımlar atılacaktı. Aslında Ortadoğu’da bir eksen doğuyor. Türkiye ilişkisi bozuk olan ülkelerle ilişkiyi toparlamaya çalışıyor. Dolayısıyla Suudi Arabistan ile de ilişkiyi bir şekilde toparlama noktasında hakikaten ciddi bir adım attı. Sadece Kaşıkçı dosyasında geri adım atmadık. Biden, Amerika’nın başkanı ve bugün Muhammed Bin Salman ile Muhammed Bin Zayed’i telefonla aradığı ve her ikisinin de telefonuna bakmadığı ifade ediliyor. Bu Amerikan basınında çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin davayı Riyad’a göndermesi ki iki ülke arasında bu konuda da daha önce yapılmış anlaşmalar var."
'İlişkileri bozduk, düzeltmeye çalışıyoruz meselesi tek taraflı değil, her iki taraf da istiyor'
Türkiye'nin sorunlar yaşadığı ülkelerle ilişkilerini düzelmeye çalıştığını ve bu yönde adımlar attığını dile getiren Bursa, yaşananların sadece Türkiye'nin tavizlerine bağlanamayacağı ve 'karşılıklılık' taşıdığı görüşünde:
"Bu münasebetle de Türkiye, Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkileri düzeltmek istiyor. İsrail ile düzeltiyor. Mısır ile düzeltme noktasında birtakım adımlar var. Mısır’da birtakım adımların atılması beklenene kıyasla gecikti, şimdi büyükelçi atandığı söyleniyor. Mısır’dan da benzer talepler vardı. Onlar da yerine getirildi gibi. Bu karşılıklı bir şey. Şunu doğru bulmuyorum; Mısır ile ilişkileri bozduk, aradan zaman geçti ve şimdi gittik ilişkilerimizi düzeltmeye çalışıyoruz... Bu tek taraflı bir konu değil. Her iki taraf da ilişkileri düzeltmek istiyor. Belki birisinin istifadesi daha fazla, diğerininki daha az olabilir. Ama her iki taraf da istiyor. Mısır’ın da Türkiye ile ilişkileri düzeltmeye ihtiyacı var, İsrail’in de, Suud’un ve BAE’nin de var. Burada İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesini Filistin meselesi çerçevesinde diğerlerinden biraz daha farklı görülmesi kanaatindeyim. Önce iki ülke karşılıklı olarak büyükelçi atamaya karar verir. Daha sonra dışişleri bakanlıkları kimi atayacağı konusunda çalışmasını yapar. Bu isimler üzerinde mutabık kalındıktan sonra da atamalar gerçekleşir. Yoksa önce sen ata, bir bakayım, sonra ben büyükelçimi göndereyim şeklinde yürümez."
'Şam-Ankara ilişkilerinde müspet gelişmeler olacağı kanaatindeyim'
Bursa, Ankara-Şam diyaloğunun krizi gideceği ve göçmen sorununda da katkılar sağlayacağını söylerken, önümüzdeki dönemde Şam-Ankara ilişkilerinde de müspet gelişmeler bekliyor:
"Önümüzdeki dönemde Şam-Ankara ilişkilerinde müspet gelişmeler olacağı kanaatindeyim. Hem bölgesel denklemde Türkiye ve Suriye’nin politikalarına katkı sağlayacak hem Suriye’nin içinde bulunduğu krizin giderilmesine katkı sağlayacak, diğer taraftan Türkiye’de misafir ettiğimiz 4 milyon mültecimiz var. Bunlar üzerinde tabii ki çalışma yapılacaktır. Bu açıdan da katkılar sağlayacaktır. Burada elbette istihbarat teşkilatlarının çalışması olmakla beraber devlet görevi yapmış şu anda yapmayan kişilerin de bu konuda aktif rol üstlenmesinin büyük katkılar sağladığını ve onların da gayretiyle belli bir ilerleme sağlandığını düşünüyorum.”