'Bu kriz Rusya ve Ukrayna arasında değil, ABD ve Rusya arasında, sorun NATO’nun genişlemesi'
23:27 08.02.2022 (güncellendi: 10:56 10.02.2022)
'Bu kriz Rusya ve Ukrayna arasında değil, ABD ve Rusya arasında, sorun NATO’nun genişlemesi'
Abone ol
Güller’e göre ABD ve Rusya arasında 'Ukrayna krizi' değil 'NATO’nun genişleme krizi' yaşanıyor. Bunun bir yönüyle ABD-Almanya mücadelesi olduğunu söyleyen Güller, ABD'nin Rusya karşıtı cephe kurayım derken Avrupa'yı böldüğünü belirtti. Güller, Putin ve Şi'nin ortak bildirisinin ise yeni dünya düzeninin felsefesini koyan manifesto olduğu görüşünde.
ABD ve NATO'nun zorladığı 'genişleme' krizi Ukrayna'nın giderek 'silah deposuna çevrildiği' bir görünüm alırken, küresel diplomasi de hız kazandı. Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti liderleri Vladimir Putin ile Şi Cinping, Kış Olimpiyat Oyunları vesilesiyle Pekin'de buluşurken, dikkat çekici bir ortak bildiriye imza koydular. 'Yeni Bir Döneme Giren Uluslararası İlişkiler ve Sürdürülebilir Küresel Kalkınma Hakkında Rusya Federasyonu'nun ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin Ortak Bildirisi' başlığıyla yayınlanan 'ortak bildiride’ iki ülkenin küresel çapta siyasi ve ekonomik dayanışmasına vurgu yapıldı. Liderlerin BM kuralları temelli düzen vurguları dikkat çekti.
Avrupa ve küresel güvenlik mimarisinde yaratılan bu kriz hali Atlantiğin Avrupa kanadını da huzursuz ederken, mekik diplomasisi hız kazandı. AB Dönem Başkanlığını yürüten Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Moskova ve Kiev'i ziyaret ederken, Almanya'yı Ukrayna'nın silah deposuna çevrilmesinden azade tutmaya gayret gösteren Başbakan Olaf Scholz de Washington'da ABD Başkanı Joe Biden ile görüştü. ABD yönetimi ve Avrupa kanadı 'birlik' görüntüsü vermeye gayret ederken, uzmanlar Almanya'nın temkinli duruşuna dikkat çekiyor.
Putin ve Şi'nin ortak bildirisi ile hızlanan diplomasi trafiğini Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller ile konuştuk.
'Bu Ukrayna ile Rusya arasında bir kriz değil ABD ve Rusya arasında NATO'nun genişlemesi krizi'
Mehmet Ali Güller'e göre, sorun 'Ukrayna krizi' denilerek yanlış ifade ediliyor. Krizin ABD ile Rusya arasında NATO'nun genişlemesinden ötürü yaşandığını belirten Moskova'nın bu yüzden doğrudan güvenlik garantileri anlaşmalarıyla hukuki güvenceler aradığını vurguladı. Güller, krizin arka planında ABD'nin Rusya'yı güneyi ve batısından kuşatarak bunu Kafkasya ve hatta Orta Asya'ya yaymak ve Avrupa'yı denetiminde tutmak arzusunun yattığını dile getirdi:
“Ukrayna krizi diyoruz ama bu Türkiye’de de zaman zaman yanlış dile getirildiği gibi Ukrayna ile Rusya arasında bir kriz değil. Bu doğrudan Amerika ile Rusya arasında bir kriz. Yarın Rusya, Ukrayna’yı işgal edecek diye sunuluyor ama sorun o değil, zaten öyle bir senaryo da yok. Sorun, NATO’nun genişlemesi. Rusya’nın güvenlik garantisi talep etmesinin ana gerekçesi de bu. NATO, sözünde durmayarak doğuya doğru fazla genişledi ve artık sınırlarımızın yakınlarına saldırı silahları konuşlandırmaya başladı diyerek bu nedenle bir garanti talebinde bulunmuş oldu. Temel olarak bunlar niye yaşanıyor? Bu da aslında Amerika’nın iki hedefli stratejisiyle ilgili. Stratejisinin bir parçası Rusya’yı güneyinden ve batısından kuşatmak üzere bir hat inşa etmek. Baltık bölgesinden başlayarak Doğu Avrupa, Karadeniz, Kafkasya ve hatta yapabilirse Orta Asya’ya kadar uzatabileceği çok geniş bir yay inşa etmeye çalışıyor. İkincisi de şu. Avrupa’yı denetiminde tutmaya devam edebilmek."
'Ukrayna krizi bir yönüyle ABD-Almanya mücadelesi şeklinde yürüyor'
Güller'e göre kriz bir yönüyle de ABD-Almanya mücadelesi eşliğinde yürüyor. Güller, ABD'nin 'Ukrayna' konusunu bir süredir stratejik özerklik arayan Berlin-Paris eksenini yeniden kendi stratejisine eklemlemek için kullandığı görüşünde:
"Ukrayna krizi bir yönüyle de bir Amerika-Almanya mücadelesi şeklinde yürüyor. Amerika’nın bir süredir stratejik özerklik arayan Berlin-Paris eksenini yeniden kendi stratejisine eklemleyebilmesinin bir aracı olarak kışkırtılan bir savaş senaryosu bu. İki aydır ‘Yarın saldırı olacak’ gibi müthiş bir savaş kışkırtıcılığı trafiği hızlandırılmış durumda. Pentagon’dan Biden’a sözcülerinden dışişleri yetkililerine onlardan Türkiye de dahil Avrupa ve dünyadaki Amerikancı yayın organlarına kadar sirayet eden ‘Savaş çıktı çıkacak’ iklimi var. Fakat öyle bir durum yok. Rusya bunu defalarca dile getirdi. Savaş bizim nedenimizle çıkacaksa öyle bir neden yok zaten, diyor. Bu iş öyle bir noktaya vardı ki Ukrayna bile bunun nasıl bir sıkıntıya yol açacağını görmeye başladı ve savaş kışkırtıcılığının kendi ekonomilere zarar verdiğini belirten açıklamalar yapmak zorunda kaldı.”
'ABD Ukrayna üzerinden Rusya karşıtı cephe inşa etmeye çalışırken fiilen Avrupa'yı böldü'
Güller, ABD'nin Çin ve Rusya'nın 'büyük ittifak' kurduğu düzlemde önce Avrupa'yı, ardından da Hindistan'ı yanına çekme stratejsi içinde olduğunu söyledi. Ancak Kuzey Akım-2 eşliğinde inşa edilen Almanya'nın Çin ve Rusya ile iyi ilişkiler zemininde yükselen genel politikasının Fransa gibi NATO içinde farklı duruş sergileyen ülkeleri de etkilediğini belirten Güller, bunun bir nevi 'stratejik özerklik' eğilimi yarattığını vurguladı. Güller, ABD'nin Ukrayna üzerinden Rusya karşıtı cephe inşasına çalışırken, fiilen Avrupa'yı böldüğü görüşünde:
“Burada Amerika, esas itibariyle Almanya’yı kendi stratejisine eklemlemeye çalışıyor. Amerika’nın, Çin ve Rusya’nın büyük bir ittifak kurduğu düzlemde yanına öncelikle Avrupa’yı ardından Hindistan’ı eklemleme diye bir büyük stratejisi var. Bunun altında bir alt strateji olarak Ukrayna krizini yaşıyoruz. AB, Kuzey Akım-2’yi engellemeye çalıştı, yapamadı. Schröder döneminden başlayan ama kesintisiz 16 yıl Merkel ile sürdürülen bir genel Alman politikası var. Çin ve Rusya ile iyi ilişkiler zemininde yükselen bir durum. Bu aynı zamanda Fransa gibi NATO ilişkilerine Avrupa içinde muhalif olan bir kanadı da etkilemiş durumda. Her iki başkentte son dönemde Amerika’dan stratejik özerklik kazanma eğilimi var. 'Çin ve Rusya ile ilişkilerimizi biz belirleyelim, Amerika’nın belirlediği bir Çin ve Rusya ilişkilerini sürdüremeyiz' diyorlar. 'Rusya saldırırsa şunlar şunlar olur' diye kurulan denklemlerin hiçbir anlamı yok. Denklem, 'Rusya’nın Ukrayna’i işgali olursa...' diye ama öncesinde 'Ukrayna'nın Kırım ve Donbass'a saldırısının olması' bir başka durum yaratır. Almanya’nın sunduğu denklemde bu yok. Almanya burada ABD stratejisine freni, ‘Ben saldırı silahı göndermem’ diyerek koyuyor. Bunun NATO meselesiymiş gibi ele alınmasına itiraz ediyor. Keza Fransa da benzer biçimde Amerika’ya ‘Biz yaptırım boyutuyla varız, ama bunu bir NATO meselesi haline getirmene izin vermiyoruz’ diyor. Hırvatistan ve Macaristan gibi NATO ülkeleri de veto kartlarını kullanma yönünde açıklamalar yaptı. 'NATO içinde farklılıklar var' diyerek Biden da bunu kabulleniyor artık. Amerika, Ukrayna cephesi üzerinden Rusya karşıtı bir cephe inşa etmeye çalışırken bunu yapamadığı için fiilen Avrupa bölündü."
'Almanya ve Fransa'ya son olarak İtalya da dahil oldu'
Almanya ve Fransa'nın daha temkinli duruşuna son olarak İtalya'nın da dahil olduğunu belirten Güller, diğer yandan AB'den Brexit'le ayrılmış ve Polonya merkezli çabaların parçası olan Britanya'nın ABD'nin stratejisine uygun hareket ettiğini anımsattı:
"Almanya, Fransa ve son günlerde İtalya da dahil oldu. Hırvatistan ve Macaristan’ın dahil olduğ, Rusya ile krizi tırmandırmak istemeyen bir Batı Avrupa var. Ama Avrupa’dan Brexit ile ayrılmış, Polonya merkezli Doğu Avrupa çabalarında Amerikan stratejisine Amerika’dan bile daha ağırlıkla uymaya çalışan bir İngiltere var. Onlar İngiltere-Polonya-Ukrayna olarak küçük bir ittifak kurdular. Litvanya, Letonya gibi bazı Baltık ülkeleri de destek veriyor. Aslında Ukrayna krizi döndü dolaştı Avrupa’yı ikiye bölmüş oldu. Amerika burada istediğini aslında elde edememiş oldu. Bu müzakerelerin de süreceği bir dönem hala önümüzde. Dün Fransa ile yapılan görüşmeler de bu meselenin biraz daha sorun olmaya devam edeceğini gösteriyor.”
'Çin ve Rusya'nın çok geniş ittifakının manifestosu'
Güller, bütün bu gelişmelere karşı Rusya ve Çin’in son imzaladığı ortak metin 'yeni dünya düzeninin' bildirisi. Bunun pandemiden ticarete, kültür sanattan siyasi tutumlara uzanan çok geniş bir ittifakın 'manifestosu' olduğunu dile getiren Güller, güçlü bir BM modelinin yanında çok kutuplu ve adil bir uluslararası düzenin altının çizildiğini vurguladı. Güller, metinde Rusya ve Çin ortaklığının Soğuk Savaş dönemindeki askeri politik ittifaklardan daha üstün bir model olduğunun belirtilmesinin altını çizdi. Güller'e göre Çin-Rusya-Hindistan ortaklığı formatında ilerleyen işbirliğini daha da geliştirmenin önlerine konulmuş olması da dikkat çekici:
“Bildiriyi yeni dünya düzeninin bildirisi diye değerlendiriyorum. Oldukça geniş bir bildiri, 5 bin küsur sözcükten oluşmuş, bir yandan Büyük Avrasya ortaklığı olan bir tarafında Kovid meselesi olan ticaretten ekonomiye, sanattan kültüre, toplumdan diğer alanlara her konuda bir geniş ittifakın manifestosu diyebileceğimiz çok kapsamlı bir bildiri. 15 maddede gruplandırdım. Dört bölüme ayırırsak yeni dünya düzeni diyebileceğimiz bir bölümü var. Bir yeni dönem oluştuğunu, yeni güç dağılımının ortaya çıktığını, bunun da yeni bir düzeni gerektirdiğini söylüyorlar. Çok kutupluluğun artık olduğunu, bunu ilerletmeyi ve bu şekilde de uluslarararası ilişkileri demokratikleştirmeyi hedefliyorlar. Bir çok taraflılık vurgusu yapıyorlar. İki ülkenin dış politikadan anladığı meseleyi bir çok taraflılık olarak koyduklarını belirtiyorlar. Bir güçlü BM vurgusu yapıyorlar. Birleşmiş milletlerin merkezi ve koordine edici rolünü öne çıkarıyorlar. Bu bağlamda G7 yerine G20’yi öne koyan bir perspektif sunuyorlar. Dünya Ticaret Örgütü’nde de reform konusunu ortaya koyuyorlar. İkinci grup değerlendireceğimiz ortak bildirideki vurgular Büyük Avrasya ortaklığı içinde değerlendirilebileceğimiz konular. Rusya-Çin ittifakını tarif ediyorlar. Soğuk Savaş dönemindeki askeri politik ittifaklardan daha üstün bir ittifak modelidir diyorlar. Bu ilişkinin sınırı yok diye tarif ediyorlar. Her iki ülke temel konularda birbirine tam destek açıklaması yaptı. Çin, Rusya’nın güvenlik garantisi istemesine destek verdi. Rusya da Çin’in tek Çin politikasını destekleyip Tayvan meselesinde tam destek vermiş oldu. Rusya, Çin’in önerdiği insanlık için ortak kader topluluğu inşa etme kavramını önemsediğini açıkladı. Çin, Rusya’nın adil ve çok kutuplu uluslararası ilişkiler sistemi kurma çabasını önemsediğini belirtmiş oldu. Diğer yandan bunu biraz daha taçlandırıp Çin-Rusya-Hindistan ortaklığı formatında ilerleyen işbirliğini daha da geliştirmeyi önlerine koymuş oldular. Bunun daha geniş açılımı olarak da Kuşak ve Yol projesine eşgüdümlü olarak büyük bir Avrasya ortaklığı inşa etmeye odaklandıklarını duyurdular. Burada Hindistan faktörü önemli çünkü aynı zamanda Amerika’nın da kendi stratejisine eklemlemeye çalıştığı bir kuvvet.”
‘Bu ortak bildiriyi yeni dünya düzenin felsefesini de ortaya koyan bir metin olarak okuyabiliriz’
Her iki ülkenin de NATO’nun saldırganlığından vazgeçmesi gerektiği görüşünde olduğunu aktaran Güller, Asya-Pasifik barışı vurgusu yaptıklarını da ifade etti. Amerika’nın renkli devrim gibi çabalarına karşı işbirliği yapacaklarını ilan ettiklerini anımsatan Güller, ABD ve Batı’nın terörle mücadeledeki iki yüzlülüklerine de vurgu yapılmasının altını çizdi. Güller'e göre, bu ortak bildiri yeni bir dünya düzeninin felsefesini de ortaya koyan bir metin olarak okunabilir:
“Bir üçüncü grup konu da Amerikan saldırganlığı teşhis ettikleri ve buna itirazlarını söyledikleri bölüm var. NATO’nun genişlemesine her iki ülkenin karşı çıktığını, NATO’nun artık ideolojik ve Soğuk Savaş yaklaşımlarından vazgeçmesi gerektiğini söylüyor. Diğer yandan Amerika’nın son dönemde Rusya ile birtakım füze anlaşmalarından çekilmesine işaret ederek bunun aslında Amerika’nın saldırganlığının amaçlarının bir göstergesi olduğunu saptıyor. Amerika’yı bu tip füze anlaşmalarına dönmeye ve kendi yeni füze yerleştirme planından vazgeçmeye çağırıyor. Diğer taraftan bir Asya-Pasifik barışı vurgusu yapıyorlar. Amerika’nın burada AUKUS gibi Çin’e karşı bir nükleer denizaltı haline getirmeye yönelik Amerika ve İngiltere’nin Avusturalya’yı çabasına itiraz ediyorlar. Asya-Pasifik bölgesindeki ekonomik konuların çok taraflı bir diyalog örgütü olarak bilinen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği ile güçlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Son grup mesajlar ise aslında Amerikan saldırganlığına karşı nasıl mücadele edeceklerini ortaya koydukları bölüm. Bölünmez bir güvenlik anlayışı ortaya koyuyor. İki ülkeye göre uluslararası toplumun kapsamlı, evrensel, bölünmez ve kalıcı güvenliğini sağlamak üzere bir küresel yönetişim içinde olmaları gerektiğini söylüyorlar. Amerika’nın renkli devrim gibi çabalarına karşı işbirliği yapacaklarını ilan ediyor. Diğer yandan Amerika’nın ve batının terörle mücadeledeki çifte standardına itiraz ediyor. Rusya ve Çin olarak terörle mücadele konusunda işbirliğini geliştireceklerini söylüyorlar. Yaptırımlara karşı mücadele edeceklerini belirtiyorlar. Bunun yolunun aynı zamanda ekonomik eşitsizliğe karşı bir ortak mücadele olduğunu belirtiyorlar. Amerika’nın pek çok işgalde araç olarak kullandığı demokrasi ve insan hakları sopasına itiraz ediyorlar. Devletlerin demokratik olup olmadığına o ülkenin halkının karar verebileceğini, demokrasi ve insan hakları savunuculuğunun ülkelere bir baskıya dönüştürülmesine itiraz edeceklerini belirtiyorlar. Bu ortak bildiri yeni bir dünyanın kurulduğuna işaret eden o düzenin nasıl olacağını, felsefesini de ortaya koyan bir metin olarak okuyabiliriz.”
'ABD, Rusya ve Çin'in ittifakını engellemeye çalıştı ama iş Büyük Avrasya ortaklığı denilen çok kapsamlı bir ittifak modeline dayandı'
Güller, ABD'nin Rusya e Çin'in ittifak edemeyeceği anlatısını yaydığını söylerken, bunun gerçek olmadığı görüşünde. ABD'nin uzun süre bir Rusya bir Çin'e 'oynayarak' birlikte hareket etmelerini engellemeye çalıştığını söyleyen Güller, Putin'in gelmesinin işleri değiştirdiğini belirtti. Çin ve Rusya'nın işbirliğini petrol ve doğalgaz anlaşmaları ve ŞİÖ modelleriyle taçlandırdıklarını vurgulayan Güller, şimdi de işin 'Büyük Avrasya ortaklığı' denilen çok kapsamlı bir ittifak modeline kadar ilerletildiğinin altını çizdi. Güller'e göre bunu gören ABD ise Hindistanlı bir ittifak modelini başarabilmiş değil:
“Siyaseten böyle bir şeyi yaydılar. Amerika, Rusya ile Çin’in bir ittifak yapamayacağını, aralarında rekabet olduğunu propaganda ettiler. Gerçek bu değil. Amerikan Kongresi’nin 2019’da çok önemli bir oturumu vardı. 50 küsür istihbarat örgütü var orada, tamamının yer aldığı bir oturumdu. O oturum şu tespitle noktalanmıştı: 'Çin ve Rusya hiç olmadığı kadar bize karşı birleşmiş durumda.' O tarih aslında Amerika’nın aynı zamanda Çin ve Rusya’nın kendilerine yönelik bir ittifak oluşturduğunun artık iyice belirginleştiğini resmiyete döktüğü yerdi. Öncesinde zaten Amerika bunu görüyordu. Brzezinski’nin 1990’ların sonu 2000’lerin başında büyüyen Çin’e karşı Amerika’nın ne yapabileceğine dair çizdiği strateji 'daha geniş Batı'ydı'. Bunu da şöyle formüle etmişlerdi. Amerika ve Avrupa’ya Rusya’yı eklemek. Zaten bunun gereği olarak NATO-Rusya konseyleri kuruldu. Putin dönemiyle her şey değişti. Putin ile birlikte Amerika’nın gördüğü artık 'Rusya ile daha geniş Batı kuramayız ama bari Çin ile ittifak yapmalarını önleyelim' çabalarıydı. Onun olamadığını da gördüler. Çin ve Rusya muazzam petrol ve doğalgaz anlaşmaları yaptı, ŞİÖ gibi modellerle ilişkilerin taçlandırdılar. İş şimdi Büyük Avrasya ortaklığı dedikleri çok kapsamlı bir ittifak modeline kadar ilerlemiş oldu. Amerika böylece kendisi Çin’e karşı Rusya’yı yanına alabilecekken, şimdi Rusya’yı tamamen Çin ile ittifak yapar görmüş oldu. Bunun karşılığında bir araya getirmeye çalıştığı Avrupa-Hindistan ittifak modelini de tamamen inşa edebilmiş değil. Tersine Avrupa’nın bir bölümünü bölündüğü, Hindistan’ın da şimdilik gelişmeyi sürdürebilmek açısından dengeci ilerleyerek hem Amerika ile QUAD içinde olmayı tercih etti hem de ŞİÖ içerisinde Çin ve Rusya ile işbirliğini yürüttüğü bir model var. Bu beş büyük merkez Amerika, Çin, Rusya, Avrupa, Hindistan 21. yüzyılın ikinci çeyreğine gireceğimiz önümüzdeki birkaç yıl içerisinde tamamen önemli bir küresel mücadele verecekler. Bu beş kuvvetin nasıl ittifaklar oluşturabildiği ya da kendi aralarında nasıl rekabet ettikleri de yeni dünyanın nasıl şekilleneceğinin resmi olacak.”