00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
12:35
19 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:05
115 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
6 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
7 dk
HABERLER
11:00
6 dk
HABERLER
12:00
6 dk
TARİHTE BUGÜN
12:11
3 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
12:29
19 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:06
114 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
6 dk
HABERLER
18:00
5 dk
TARİHTE BUGÜN
20:30
3 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
GÖRÜŞ

Zamlar günlük hayatı ne kadar etkiledi?

© DHAMeyve - Pazar - Alışveriş - Yoksulluk Sınırı - Fatura
Meyve - Pazar - Alışveriş - Yoksulluk Sınırı - Fatura - Sputnik Türkiye, 1920, 19.01.2022
Abone ol
Özel
Enerjiden akaryakıta, gıdadan alkol ve tütün ürünlerine kadar yapılan zamlar, Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam ediyor. Sputnik, bu fiyat artışlarını şoförlere ve işletme sahiplerine sordu. Ekonomist Apuhan da zamların günlük hayatı ne kadar etkilediğini değerlendirerek, önüne geçilmesi için yapılması gerekenleri anlattı.
Türkiye yeni yıla yeni zamlarla başladı. Yılın ilk saatlerinde Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ), doğalgazın mesken tarifesine yüzde 25 zam yapıldığını duyurdu. Elektrik faturalarında da yeni bir sisteme geçildi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından ‘kademeli tarife’ olarak açıklanan sisteme göre, örneğin 2021 yılında bir ayda 230 kWh elektrik harcayan bir eve 211 lira fatura gelirken; 2022’de bu 370.3 lira olarak fiyatlandırılacak.
Yeni tarifeye göre fiyatlandırılan elektrik faturaları, hanehalkının eline geçmeye başladı. Yapılan zamma tepki göstermek isteyenler ise, sosyal medyadan faturalarını paylaşıyor.
Gıda ürünlerinin pandemi ve kuraklık etkisiyle tüm dünyada artış trendine girmesinin etkileri Türkiye’de devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre, Aralık ayında gıda fiyatlarındaki yıllık fiyat artışı yüzde 43.8 olarak tespit edildi. Yeni yıl ile birlikte alkol ve tütün ürünlerine yapılan yüzde 47’lik ÖTV zammı da Türkiye TEKEL Bayileri Derneği tarafından kepenk indirilerek protesto edildi.
Bunlara ek olarak, yapılan zamlarla beraber mevcut durumda İstanbul’da benzin 13.58, motorin 14.27 ve LPG ise 9.05 liradan satılıyor. Bu durum İstanbul trafiğine de yansımış görünüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin verilerine göre, trafiğin en yoğun olduğu saat olan 18.00 civarında yoğunluk yüzde 57’ye kadar gerilemiş durumda. İstanbul'da toplu taşımaya da yüzde 36 oranında bir zam yapıldı. Akaryakıtta, 2021 yılında 46 kez fiyat artışı gerçekleşmişti.
Sputnik, akaryakıta yapılan zamları şoförlere, alkol ile gıdadaki fiyat artışlarını da işletme sahiplerine sordu. Zamların gündelik hayatı ne derece etkilediğini ve önüne geçilmesi için yapılması gerekenleri Ekonomist Şevket Apuhan değerlendirdi.

‘Sigaralara gelen zam işlerimizi yüzde 40 oranında düşürdü, kuruyemiş insanlara artık lüks gelmeye başladı’

İstanbul’un Esenler ilçesinde bir kuruyemiş dükkanı olan Emre, işlerinde ‘ister istemez’ bir düşüşün yaşandığını belirterek “Fiyatlara günden güne zam geliyor. Bazı markalar ayın 14’ünde yine bir fiyat güncellemesine gitti. Sigaralara gelen fahiş zamlar işlerimizde ister istemez yüzde 40 seviyesinde bir düşüş yaşattı. Önceki senelere kıyasla yılbaşında işlerimiz neredeyse yok denecek kadar azdı. Böyle bir düşüş biz de beklemiyorduk ama insanlara artık lükse kaçmaya başladı. Bu sene beklediğimizden de fazla düşüş oldu. Son zamlardan sonra dükkanımızın da maliyeti epey arttı. Elektriğe, suya gelen zam… Bayağı zorlanmaya başladık” dedi. Dükkan sahibine göre, devletin buna bir el atması ve fiyatları geriye çekmesi gerekiyor.

‘Sanki Türkiye’de yüzde 80 de zam gelse her şey aynı şekilde devam edecek gibi, neden insanlarımız bu kadar duyarsız oldu’

Nevizade’de bir meyhane işletmecisi olan Bahri Özer de “İçki eskiden bir keyifti, insanlar mutlu oluyor içiyorlardı. İçmek için herkesin bir sebebi vardı ama şimdi yok” ifadelerini kullanarak “Zaten içkili mekanların hepsinde bir yüzde 50 düşüş oldu. Diğer zamları da biliyoruz ama ilk defa içkiye yüzde 47 zammı gördük. Bu ciddi bir rakam. Bunun içkili mekanlara karşı has bir durum olup olmadığını düşünüyoruz esnaf olarak. Çok değişik olduk, sanki zamma alıştık. Artık yadırgamıyoruz, şaşırmıyoruz. Sanki Türkiye’de yüzde 80 de zam gelse her şey aynı şekilde devam edecek gibi. Niye insanlarımız bu kadar duyarsız oldu? Bu da bir muamma” dedi ve ekledi:

‘Eskiden 2 kişi bir masadan 300-400 liraya kalkarken şimdi 700-800’den aşağıya kalkamıyor, buna mezeleri de eklersek 1000 lira’

“Biz gelen zammın hepsini müşteriye de yansıtamıyoruz. Yoğurda, süte, yumurtaya mezelerde kullandığımız neredeyse her malzemeye zam geldi. Biz içkiye de bu kadar zam beklemiyorduk. Bu zam gelince mezelere zam yapma gibi bir lüksümüz olmadı. Eskiden 2 kişi bir masadan 300-400 liraya kalkarken şimdi 700-800’den aşağıya kalkamıyor. Bir de mezeye zam yaparsak 1000 liradan aşağıya kalkamazlar. Asgari ücretin 4’te 1’i.”

‘Türkler Alman usulüne döndü, hesap geldiğinde birbirlerinin gözlerine bakıyorlar, ancak turistler birbirlerine ısmarlayabiliyor’

Gelen zamların hesap ödeme biçimlerini de değiştirdiğini söyleyen Özer, şu ifadeleri kullandı:
“Bir de şu dikkatimi çekti, artık herkes Alman usulü ödüyor. Eskiden bir yere gittiğimizde ‘bırak ben ödeyeyim’ diyebiliyordunuz. Şimdi artık bu Türklerde kalmadı. Bunu artık ancak turistler yapabiliyor. Burada 300 dolarla pek çok şey yapabiliyorlar. Eskiden 5 kişi bir yere gittiğimizde hesap 300 lira tutuyordu, çoğumuz karşılayabiliyorduk, ‘çek şuradan’ diyebiliyorduk. Şimdi öyle değil, şimdi herkes birbirinin gözüne bakıyor. Şimdi masaya hesabı bırakıyoruz, mesela 1500 lira gelmiş, ‘bunu 4’e böler misiniz’ diyorlar.”

‘Biz artık ayı kurtarmaya bakıyoruz, seneye kim öle kim kala’

Özer “Pandemi kapatmaları 1 ay kadar daha sürseydi, esnaflar kapatacaktı dükkanlarını. Son kemeri sıktılar, biraz daha sürse çoğu kapatacaktı. Pandemi yasakları bitti, hala borçlarını ödüyoruz. Bunun üzerine zamlar geldi. Biz artık seneyi değil, ayı kurtarmaya bakıyoruz. Seneye kim öle, kim kala” diye konuştu.

‘Herkes elektrik, doğalgaz faturasını bekliyor, bunları görmeden harcama yapmak istemiyor’

Çocuk mağazası sahibi Faruk Arslan ise ürünlerinde yüzde 100’e yakın zam geldiğini söyleyerek “Türkiye’de hem liranın değer kaybetmesinden hem de enflasyondan kaynaklı bir artış oldu. Türkiye’de tekstil hiçbir şekilde lira ile satılmıyor. Fiyatlar tamamen dolara endeksli. Aynı zamanda asgari ücret de çok zamlandı, çalışanların maliyeti de yükseldi. Bunlar bizi etkiledi, işlerimiz azaldı. İşlerimizde yüzde 50’den fazla düşüş yaşadık. Çünkü şu an herkes elektrik, doğalgaz faturasını merak ediyor, akaryakıt da aynı şekilde. Bunları görmeden alt ve orta kesim harcama yapmak istemiyor” dedi.

‘Masraflarımız çok arttı, sattığımız üründen kar edemiyoruz’

Arslan dükkan masraflarının da arttığını dile getirerek, şu sözleri söyledi:
“2-3 kişinin çalıştığı bir dükkanda geçen ay masraf 17 bin lirayken, bu ay 25 bin lira oldu. Sene sonunda çoğu mağaza kapatmaya yaklaşacak çünkü stoktan eriyor şu an. Kimse sattığını yerine koyamıyor. Kar edemiyoruz sattığımız mal üzerinden. Bir gün herkes bakacak elinde satacak mal kalmamış, borç batağına düşmüş. Mecburen çoğu kişi, Allah korusun ama, batacak. Pandemiyle başlayan kriz, şu an pahalılıkla devam ediyor. Herkes stoktan, sermayeden eriyor.”

‘Kazandıklarımızın yüzde 70’i mazota gidiyor, 10 yolcudan 2-3 tanesi ‘param yok’ diyor’

Minibüs şoförü Nuri Okutan, akaryakıt zamlarından sonra kazandıkların yüzde 70’ini mazota verdiklerini vurguladı. Okutan “İnsanlar evden daha az dışarıya çıkıyor, ihtiyacı olduğu sürece dışarı çıkıyorlar. Gezmek için çıkan yok. Kırsal kesimler daha az dışarı çıkıyor ve sırayla gelen tüm dolmuşlar boş gidiyor geliyor. İnsanlar her şeyle birlikte dolmuşlara da zam gelince, otobüse de zam gelmesine rağmen daha uygun tarifeli aylık akbil ile indirimli akbilleri tercih etmeye başlıyor ya da karambole benim param yok diyip dolmuşa biniyorlar. 10 yolcudan 2-3 tanesi param yok diyor. Onu o şekilde götürmek zorunda kalıyoruz. Arabanın masrafları 3 katı oldu kurdaki ve piyasadaki dalgalanma yüzünden. 500 liraya bakım yaparken şuan 1500 liraya zor yaptırabiliyoruz. Bizim giderlerimiz çoğaldı ama aynı zamanda yolcumuzda da tam aksine azaldı” dedi.

‘Artık hep eksiye doğru gidiyoruz, minibüsleri bitirmeye doğru gidiyorlar’

“Bizim paramız git gide değersizleşiyor” diyen Okutan “Bu plaka zamanında mesela 4 milyondu şu an 1.5-2 milyon zor yapıyor. Artık hep eksiye doğru gidiyoruz. Minibüsleri bitirmeye doğru gidiyorlar. Mesela minibüsler 12 yaşını doldurdu. Yeni minibüs almak zorundasınız. Şu an 1 yeni minibüs 1-1.5 milyon arasında değişiyor. Yani sadece plakasız bir şekilde arabayı yenilemek için bu parayı veriyorsunuz. Daha öncelerde bu araba 300 bindi. Kimsenin kolay kolay araba yenileme durumu yok. Arabası eskiyen artık ne olacak o zaman ne yapacaklar bilmiyorum” ifadelerini kullandı.

‘Kimse dışarı çıkamıyor, yoğunlukta yüzde 30 düşüş oldu’

Okutan “Kimse dışarı çıkamıyor. Mazota gelen son zamlardan sonra yoğunlukta yüzde 30 oranında kesinlikle bir düşüş olduğunu hissedebiliyoruz. Artık iş saatlerinde bizim belli bölgelerimiz vardı, yarım saate geçemezdik. Şuan 10 dakikada aynı yolu geçebiliyoruz” diye ekledi.

‘Artık kabul edilebilir bir trafik var, ama bu sadece zamlardan kaynaklanmıyor, virüs sayıları günden güne artıyor’

Taksici Kaan Ertürk de “artık kabul edilebilir bir trafik var” diyerek “Trafik anlamında yılbaşı öncesi ve sonrası arasında dağlar kadar fark var. Yani biz yılbaşından önce belli 2-3 kilometre bilemediniz en fazla 10 kilometre gittiğimiz yerlere 20 dakika 25 dakikada gidip, geri geliyoruz. Önceden 40 dakika sürüyordu, şimdi daha kabul edilir bir boyutta bu yoğunluk. Zaten belediyenin vermiş olduğu bu trafik yüzdesinde bakarsanız yüzde 50 civarlarında olduğunu görürsünüz ama bizim önceden yüzde 87’leri gördüğümüz oluyordu. Yüzde 87 demek de zaten malumunuz, sokak aralarına kadar dolu demek zaten. Bu şartlarda maalesef bizim taksi hizmeti vermemizi bekliyorlardı. İnsanların sonuç itibariyle zamdan dolayı dışarı çıkamamaları hoş bir durum değil ama ben sadece zamdan dolayı olduğunu düşünmüyorum. Virüs sayıları günden güne artıyor. O da etkiledi. Şirket çalışanları yok, okullar yok. Bunlar trafiği olumlu yönde etkiledi. Tabi günlük akış içinde bizim için de kötü ama trafik anlamında da olumlu sonuçları oldu” ifadelerini kullandı.

‘Akaryakıt fiyatlarının aşırı derecede yüksek olması, insanları toplu taşıma araçlarına sevk etti’

İstanbul’da trafiğin azalıp azalmadığına dair Sputnik’in sorusunu yanıtlayan Özel Halk Otobüs Şoförü Arif Sütçü, “Evet İstanbul'da trafik azaldı. Peki neden azaldı derseniz? Birincisi büyük şirketler beyaz yakaları evden çalışmaya yönlendirdiler. İkincisi akaryakıt fiyatlarının aşırı derecede yüksek olması, insanları toplu taşıma araçlarına sevk etti. O yüzden bizde yolcudan yana şu anda hiçbir şekilde sıkıntı yok” dedi.
Artan petrol fiyatlarının kendilerine de zor zamanlar yaşattığını belirten Sütçü, “Neredeyse yüzde 40, yüzde 50’ye yakın bir artış oldu. Bizim araçlarda LPG ve dizel var. LPG’li araçlar günlük 500 lira civarı yakıyor. Dizel araçlar yani motorin ile çalışan araçlarda 400 lira arasında yakıt yakıyorlar” açıklamasında bulunarak, aylık 13 bin lirayı sadece yakıta ayırdıklarını söyledi.

‘Bir kapanmayı daha Türkiye'nin ekonomisi kaldırmaz, taksici, otobüsçü, minibüsçü nasıl kaldırsın?’

Sütçü, pandemi koşullarından da bahsederek şu ifadeleri kullandı:
“Bu hastalığın azalması için insanların bir kere özverili davranması gerekiyor. Maske ve mesafe kuralına uyması gerekiyor. Kişisel bakımlarını kişisel temizliklerini yapmaları gerekiyor. Kullandığı araçları, iş yerlerini, üstlerini başlarını sürekli temizleyerek bu hastalıktan bir an önce kurtulmaları gerekiyor. Aksi takdirde buna ne ulaşım, ne yol ne hizmet yetmeyecek. Sağlık sektörü de çökmek üzere. Bu şekilde giderse zaten ülke tekrardan kapanmaya girecek. Şu anda bir kapanmayı daha Türkiye'nin ekonomisi kaldırmaz. Taksici, otobüsçü, minibüsçü nasıl kaldırsın? Zaten şu anda herkes ipin ucunda gidiyor. Biliyorsunuz ki ilk pandemi patladığında insanlar bir şekilde kredi ile kredi kartıyla elindeki nakitle geçindiler ama o süreçte onu da harcadıkları için bu sefer hiç kimsenin elinde nakit kalmadı. Hiç kimsenin likiti kalmadı. Bu sefer ülke ekonomik olarak çökmeye başlayacak.”

‘Alkol ve sigara zamlarında hayat tarzına bir müdahale yok, çaresiz kalmış bir siyasi yaklaşım nereden para bulabileceğine bakıyor’

Ekonomist Şevket Apuhan, ülkenin ekonomik durumunu ve yapılması gerekenleri aktardı. Alkol ve sigaranın tüketicilerinin yüksek fiyatlara rağmen başka yollara yönelse de tüketmeye devam ettiği vurgulayan Apuhan “Dolayısıyla en kolay vergi alınabilecek alan olarak öne çıkıyor. Yani hayat tarzına bir müdahale yok, çaresiz kalmış bir siyasi yaklaşım nereden para bulabileceğine bakıyor. Çünkü halk gibi devletin de paraya ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.

‘Şu an zaten bir durağanlık yaşanıyor, ülkeye, kurumlara, geleceğe karşı bir güvensizlik söz konusu’

Mevcut durumda ekonomide halihazırda bir durağanlık yaşandığının da altını çizen Apuhan, yapılması gerekenleri ise şu ifadelerle anlattı:
“Belirtmeliyiz ki enerji ve petrol fiyatlarına gelen zam doğrudan ürün fiyatlarını etkiliyor. Çünkü doğalgaz, elektrik ve petrol kullanmadan malı üretmek ve alıcıya ulaştırmak imkansız. Bu durağanlık ise en azından belirli bir süre daha artacağa benziyor. Şu an eksiklerin en büyüğü güven. Bu güvensizlik sadece iktidara mı? Bu işin başka bir boyutu ancak genel anlamda ülkeye karşı, kurumlara karşı, geleceğe karşı bir güvensizlik söz konusu. Bu güvensizlik ortamında düzelmenin ilk yolu güven verecek kadroları ve kurumları hayata geçirmekte yatıyor. Örneğin Devlet Planlama Teşkilatı yeniden açılarak, en baştan organize edilmeli. Ahlak ve liyakata dayalı bir yönetim anlayışı şiar edilmeli. Ahlak ve liyakat güveni, güven de her olumsuzluğa karşı yatırımı beraberinde getirecektir. Ortaya konulan etraflı bir program var mı? Ben göremiyorum. Bizim etraflı bir stratejiye ihtiyacımız var. Son olarak belirtmeliyim ki Türkiye gibi güçlü bir ülkenin, her zaman bir çıkış yolu olduğunu da unutmamalıyız. Bir şekilde görülen çok acı tecrübelerle olsa da Türkiye kendi yolunu bulacak ve sistemini yeniden inşa edecek. Başka çaresi de yok.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала