O dönem emrindeki komutanların 'Balyoz' soruşturması kapsamında tutuklanması üzerine Donanma Komutanlığı'ndan istifa eden emekli Oramiral Nusret Güner, 104 emekli amiralin imzaladığı Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle ilgili bildiriyi Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'e değerlendirdi.
Şu anda hiçbir askeri veya siyasi gücü bulunmayan, 30-40 yıllık devlet deneyimi olan emekli amirallerin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin hayati olduğuna, 'tarikat' mensuplarının Deniz Kuvvetleri'ne alınmasının tehlikesine dikkat çektiğini belirten Güner, bunu 'demokratik bir hareket' olarak nitelediğini söyledi.
Öztürk'ün 'İmzası olmayan amiral bildiriyi anlattı' başlığıyla yayımlanan yazısında aktardığına göre Güner, şunları söyledi:
- "Türkiye Cumhuriyeti'nin geldiği noktada, komutanlarının yaptıklarına hemen hüküm verip 'Edepsizlikle' suçlayan bir Sahil Güvenlik Komutanlığı! İçlerinde bir zamanlar kendilerine de komutanlık yapmış olan büyüklerini 'Edepsizlik yaptılar' diye yargılıyor. Bu sözleri söyleyenler şimdiden tarihe 'kara leke' olarak geçmiştir."
Güner, Montrö'yle ilgili olarak da "Montrö Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğini ön planda tutar. Montrö'yü değiştirme girişimi (Kanal İstanbul dahil) Türkiye'ye kötülüktür. Montrö Sözleşmesi'nin Türkiye'ye sağladığı en büyük dezavantaj nedir? Türkiye; ticaret gemilerini, küçük bir sağlık vergisi dışında, hiçbir ücret ödemeden geçirmek zorundadır" dedi. Güner, şöyle devam etti:
- "Ancak, Karadeniz'in bir Türk gölü olduğu süre hariç, yüzyıllar boyunca, Osmanlı da yüzde yüz egemen olmamıştır. Yüzyıllardır, tam bir hakimiyetin söz konusu olmadığı Türk Boğazlarında; Türkiye kendini savaş tehdidi içinde hisseder veya bir savaşa girerse, geçişler için tek başına söz sahibi ülke Türkiye olacaktır.
- Geçiş sınırlandırılması Harp Gemileri için geçerlidir. Ticaret Gemileri için Montrö tüm ülkelere geçiş serbestisi veriyor. İstanbul Boğazı'ndan serbestçe geçme hakkı olan bir ticaret gemisinin, para vererek Kanal İstanbul'dan geçmek isteyebileceği ayrıca değerlendirilmelidir."