KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, gazeteci Adem Metan’ın YouTube kanalına röportaj verdi. KADEM’in işleyişinden özel hayatına kadar pek çok soruyu cevaplandıran Gümrükçüoğlu, kadın hakları konusunda açıklamalarda bulundu. Söyleşinin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı öncesi yapıldığı bildirilirken, Gümrükçüoğlu ''İstanbul Sözleşmesi şiddeti önlemek için bir araç, amaç değil'' ifadelerini kullandı.
KADEM Başkanı ile kadına ve dernek çalışmalarına dair konuştuk. Söyleşide, İstanbul sözleşmesinin feshinden önce gerçekleştirdiğimiz için Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesi konusu yer almıyor.@salihaokurgmr: Kadın hakları meselesi sadece kadınların değil, erkeklerin de meselesi. pic.twitter.com/UUsk2t3Plz
— Adem Metan (@AdemMetan) March 25, 2021
KADEM bildirgesi
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde yayınladıkları bildirge hakkında açıklama yapan Gümrükçüoğlu, şunları söyledi:
“Bu bildirgeyi yayınlamamızın 2 sebebi var. Birinci sebep, KADEM’in bu konudaki duruşunu kamuoyu ile paylaşmak. Kadına dair bakışımızı, eşitlik, adalet konusundaki düşüncemizi, rol paylaşımı konusundaki kanaatimizi… Zaten sloganımız da öyle oldu: 'Var oluş da eşitlik; sorumlulukta adalet'. Bu da çok ses getirdi. Bir diğer sebep ise çalışmalarımızı yaparken kadın hakları, kadına yönelik şiddet konusunda çok temel konularda dahi kafa karışıklıkları olduğunu görmemiz. Bunlardan dolayı daha şeffaf bir şekilde ilkeleri ortaya koymak istedik.
Kadın hakları meselesi sadece kadınların meselesi olmasa gerek
Kadın hakları meselesini sadece kadınların çözmesi, savunması, ortaya koyması gereken bir sorun olarak görmediklerini ve şiddetin bir insanlık sorunu olduğunu söyleyen Gümrükçüoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kadının bir eşi var, oğlu var, amcası var, babası var. Kadın ve erkek insan olarak zaten eşittir. Kadınla erkek arasındaki fark nedir peki? Biyolojileri farklıdır, psikolojileri farklıdır, farklı iki cinstir bu. Onları eşit diye aynileştirmemek... Haklarda eşit ama sorumluluk anlamında, roller anlamında tabii ki farklı. Biz bu farklılığa hep vurgu yaptık ve hep şunu dedik: Evet fırsat eşitliği olmalı, sizin kızınız da olsa oğlunuz da olsa ikisini de okutmak istiyorsunuz değil mi? Yani biri okusun diğeri okumasın demiyorsunuz, bütün haklardan eşit bir şekilde yararlansın istiyorsunuz. Ama rollere gelindiğinde farklı rolleri üstlenecek bu iki çocuğunuz belki biri anne biri baba olacak, bu anlamda bu rolleri adil bir şekilde hayata geçirebilecekler mi? Biz bunun savaşını veriyoruz.''
