Yayınlardaki aile, kadın ve çocuklar için problem teşkil eden şiddet içerikleriyle kararlılıkla mücadele eden RTÜK, bu konuda kamuoyunun nabzını tuttu. 26 ilde 15 ve üzeri yaştaki 2 bin 600 kişiyle gerçekleştirilen kamuoyu araştırması ilginç sonuçlar ortaya koydu.
Araştırmaya göre, Türk halkının yüzde 45,5'i 3 saatten fazla, yüzde 49,8'u ise 3 saatten az televizyon izliyor. Katılımcıların yüzde 4,7'si ise hiç televizyon izlemiyor. Çok televizyon izleyenlerin (3 saatten fazla izleyenler) yüzde 81'i yayınları takip etmenin çok önemli olduğuna inanıyor.
Televizyon yayınlarında şiddet ve zararlı içerik algısı
Katılımcıların yaklaşık yüzde 94'ü televizyon yayınlarında şiddet içeriklerinin orta ve daha fazla düzeyde var olduğunu düşünüyor. Kadınlar erkeklere göre televizyon yayınlarında şiddete daha fazla yer verildiğini dile getiriyor. Yine 36-50 yaş aralığındaki bireyler televizyon yayınlarında şiddete daha fazla yer verildiğini ifade ederken, 15-25 yaş grubu yüzde 33,3 oranı ile yayınlarda şiddete yer verilme sıklığının çok az olduğunu belirtiyor. Araştırmanın bu sonucu, gençlerin ekranlardaki şiddeti kanıksadığını ortaya koyuyor.
Televizyon yayınlarında en çok rahatsızlık duyulan şiddet içerdikleri
Araştırmada katılımcıların en fazla rahatsız olduğu şiddet içerikleri, kadına yönelik olanlar çıktı. Bunu bebek/çocuğa yönelik şiddet görüntüleri takip ediyor. Televizyonu çok izleyenlerin kadına yönelik şiddet görüntüsüne (yüzde 40) tahammül edemedikleri saptandı. Çocuğu olan bireylerin bebek/çocuğa yönelik şiddete, olmayanların ise kadına yönelik şiddete tahammül edemediği tespit edildi. Araştırmaya göre Türkiye'de kadınların cinsel, fiziksel, psikolojik şiddet görüntülerinden erkeklere göre daha fazla rahatsızlık duyuluyor.
Yayın içeriklerinde katılımcıların en fazla tahammül edemediği ve en hassas olduğu şiddet türü ise cinsel şiddet oldu. Cinsel şiddet içerikli görüntülerden "çok" rahatsızlık duyduğunu belirtenlerin oranı yüzde 61,6 iken, fiziksel şiddet içerikli görüntülerde bu oran yüzde 57,2, ekonomik şiddet için yüzde 57,6, psikolojik şiddet için ise yüzde 57,4 olarak kaydedildi. Katılımcılara göre, televizyon yayınlarında kadına yönelik şiddet görüntüsünden en çok rahatsız olunan program türü yüzde 46 ile diziler olurken, bunu yüzde 43 ile haberler izledi.
RTÜK Başkanı Şahin: “Yayınlardaki şiddet içerikleriyle mücadelemiz kararlılıkla sürecek”https://t.co/vrYpMclYbz pic.twitter.com/CpNrdDMlOz
— RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (@rtukkurumsal) November 25, 2020
Şahin: Kararlılıkla mücadelemiz sürecek
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, konuya ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede, "Kadına yönelik şiddet ve istismar konularının televizyonlarda sık sık ve derinlemesine işlenmesiyle toplumun zihninde kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Kadına yönelik şiddete tahammül etmeyerek dizi filmlerdeki şiddet sahneleriyle kararlılıkla mücadele ediyoruz. Çözümü önce diyalogda ararken bu konuda yapılan bilimsel ve sosyal çözüm çabalarını da destekliyoruz. Kadına yönelik şiddetle topyekün mücadele şarttır" dedi.
Şahin sözlerini şöyle sürdürdü:
"6112 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat çerçevesinde yayıncılık alanı önemli ölçüde düzenlenmiş olsa da tüm bu içerikleri üretenlere de büyük sorumluluk düşmektedir. Televizyon yayıncılarının hangi mecradan olursa olsun şiddeti özendirici veya kanıksatıcı nitelikte yayınlara müsaade etmemeleri, ürün ve hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışı çerçevesinde yerine getirmeleri gerekmektedir. Araştırma sonuçlarına göre televizyon yayınlarında yer bulan şiddet içeriklerinin, şiddeti meşrulaştırmadan, şiddete karşı duran bir söylem ile izleyiciye sunulduğunda toplumsal farkındalık ve hassasiyet oluşturan bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Araştırma sonuçları, özellikle dizi filmler ve haberler program türlerinde şiddet görüntülerinden duyulan rahatsızlığı ortaya koymaktadır. Özellikle bu program türlerinde televizyon yayıncılarının ekrandan sundukları içeriklerde kamusal sorumluluk anlayışı içinde gerçekleştirmeleri gereği açıktır."