Basına göre AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın parti kurmaylarına ilkin "Çalışıp, gözden geçirin. Halk istiyorsa kaldırın" dediği, ardından 'Türkiye'nin Bulgaristan, Hırvatistan ve Macaristan’ın eşcinselliği teşvik ettiği gerekçesiyle çekilmesini örnek alması gerektiğini' söylediği İstanbul Sözleşmesi'ne karşı bir adım da Polonya'dan geldi.
Avrupa Birliği (AB) üyesi Polonya'nın aşırı muhafazakar-milliyetçi Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) hükümeti, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını açıklarken daha önce karşı çıkanlarla aynı savı ileri sürdü.
İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme adımlarını gelecek hafta atmaya başlayacaklarını duyuran Polonya Adalet Bakanı Zbigniew Ziobro, "Sözleşmenin kadına yönelik şiddetle mücadele hükümlerini kabul ediyoruz. Ancak ideolojik unsurları reddediyoruz. Biyolojik cinsiyete karşı sosyo-kültürel cinsiyet dayatılıyor" dedi.
Poland to quit treaty on violence against women, minister says https://t.co/5MziOIyPTw pic.twitter.com/Rz4qzABJrg
— Reuters (@Reuters) July 25, 2020
'Sözleşmenin okullarda çocuklara cinsiyet kavramının biyolojinin ötesinde sosyal ve kültürel boyutlarının da olduğunun öğretilmesini gerektirdiğini, biyolojik cinsiyetin öğretilmesini talep eden ebeveynlerin haklarını ihlal ettiğini, bu gibi ideolojik unsurlarını zararlı bulduklarını' söyleyen Ziobro, 'ülkenin iç hukukunun kadınları şiddetten korumak için yeterli olduğunu' savundu.
❝Sözleşmenin kadına yönelik şiddetle mücadele hükümlerini kabul ediyoruz. Ancak ideolojik unsurları reddediyoruz. Biyolojik cinsiyete karşı sosyo-kültürel cinsiyet dayatılıyor❞
— euronews Türkçe (@euronews_tr) July 26, 2020
Polonya Adalet Bakanı Zbigniew Ziobro İstanbul Sözleşmesi'nden çekileceklerini açıkladı
Öncülük yapan ülkeye ve imzalandığı yere atıfla İstanbul Sözleşmesi denilen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nden çekilme açıklaması, Polonya çapında protesto gösterileriyle karşılandı.
Istanbul Convention: Poland to leave European treaty on violence against women https://t.co/3GxZBHUPmY
— BBC News (World) (@BBCWorld) July 25, 2020
'Kadına şiddeti yasallaştıracaklar'
Başkent Varşova ve diğer şehirlerde başını kadınların çektiği on binlerce kişi 'Kadın Grevi' sloganıyla sokaklara döküldü.
"PiS kadınların cehennemidir" yazılı pankartlar açtığı protestonun organizatörlerinden olan Marta Lempart, "Amaç ev içi şiddeti, kadına şiddeti yasallaştırmak" dedi.
"Kadınlara karşı değil virüse karşı savaş" gibi sloganlar atan protestocular, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme yanlısı bir derneğin merkezine yürüdü.
Hem LGBT+ haklarına hem komünizme düşman
Muhalifleri tarafından demokrasi düşmanlığıyla eleştirilen PiS, LGBT+, kadın hakları ve kürtaj karşıtı politikalarıyla da tanınıyor.
Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, 'LGBT+ haklarının komünizmden daha yıkıcı bir ideoloji' olduğunu savunduğu, Polonya anayasasına eşcinsel çiftlerin evlat edinmesini engelleme vaadinde bulunduğu, İstanbul Sözleşmesi aleyhinde açıklamalarda bulunduğu kampanyayla bu ay ikinci kez göreve seçildi.
Kadın cinayetlerine karşı en önemli araç
11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılan sözleşmeyi imzalayan ve onaylayan ilk ülke Türkiye olmuştu.
Kadın hakları örgütlerinin Türkiye'de tam manasıyla uygulanmadığını söylediği sözleşme, son olarak Pınar Gültekin cinayetiyle birlikte yeniden gündeme geldi ve sosyal medyada #İstanbulSözleşmesiYaşatır etiketiyle desteklendi.
İmzalamayan ve onaylamayanlar
Avrupa Konseyi üyesi olup sözleşmeyi henüz imzalamamış sadece iki ülke var: Rusya ve Azerbaycan.
Sözleşmeyi imzalamış olup henüz onaylamamış ülkeler ise Bulgaristan, Çekya, Macaristan, Ermenistan, Letonya, Litvanya, Lihtenştayn, Moldova, Slovakya, Ukrayna ve Birleşik Krallık.
'Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yayılması, cinsel yönelim temelli ayrımcılık yapılmaması'
'Toplumsal cinsiyet eşitliğini bütün topluma başta eğitim yoluyla olmak üzere yayılmasını' öngören sözleşme, tarafların her türlü şiddet eylemini ve ayrımcılığı önleyecek gerekli yasal ve diğer tedbirleri almasını zorunlu kılıyor, kadınları güçlendirecek faaliyetlerin yaygınlaştırılmasını istiyor. Taraflara, ulusal anayasalarına veya ilgili diğer mevzuata kadın erkek eşitliği ilkesini dahil etme ve bu ilkenin uygulanmasını sağlama, kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklama ve kadınlara karşı ayrımcılık yapan yasa ile uygulamaları yürürlükten kaldırma zorunluluğu getiriyor. Sözleşme hükümleri uygulanırken, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü v.b. kimlik özelliklerinin yanı sıra cinsel yönelim temeline dayanarak ayrımcılık yapılamayacağı vurgulanıyor. Devlet yetkililerinden ve kurumlarından sözleşmenin getirdiği yükümlülüklere uygun bir biçimde hareket etmeleri isteniyor.